Enerji Pazarında Neler Oluyor?

Sayı 36- Ekim 2012

Enerji sektörünün gündemini son dönemlerde, nükleer enerji yatırımları ve enerji dağıtım ihaleleri oluşturuyor. AKP Hükümeti’nin bu konulardaki tutumu ise şüphe uyandırıyor. Gündemden düşmeyen nükleer santralleri ve yandaşların enerji yatırımlarına olan ilgisini ve kamu-özel sektör ortaklık modelini,‘nükleer reaktör mühendisliği’ uzmanı Prof. Dr. Tolga Yarman, Yurt’a değerlendirdi.

Röportaj: Mehmet Ali Doğan

 MAD: Tamamen özelleştirmeci yaklaşım içinde olan bir siyasi iktidarın, stratejik sektör olan enerjide, özellikle de nükleer santral yatırımında, kamu-özel sektör ortaklığını model almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Siyasi iradeye saygılıyım. Ne var ki siyasi iradenin kendi içinde tutarlı olması beklenir. Bugünkü siyasi irade, enerji alanında, kendi içinde hiç tutarlı değildir. Çünkü bir defa, “özelleştirme” öne çekilmiş olsa da, hatta EPDK (Enerji Piyasası denetleme Kurulu), bir şemsiye “gözetim kuruluşu” olarak, görevlendirilmiş bulunsa da, söz konusu hedef vekilit kurum atlanmış olarak; örneğin; nükleer enerji alanında; özel ihale yaklaşımı, giderek Rusya’yla özel bir anlaşma kanunu gerçekleştirilmiş bulunulmaktadır. Böyle bir resmi, tutarlı görmek mümkün değildir. Hükümet, gittiği yere bakmalıdır yahut baktığı yere gitmelidir, bu bir…

 İkincisi… Kamu ve özel kuruluşların ortaklığı da, esas itibariyle, hükümetin baştan beri savunduğu özelleştirme kavramına, hatta EPDK işlevlerine taban tabana zıttır. Benim korkum giderek, kamu – özel kesim arasındaki ortaklığın, bir takım yandaş özel kuruluşlara, devlet desteği sağlanmak istenebilecek olması noktasına, gelmiş olasıdır. Allah sonumuzu hayreylesin!..

 MAD: Enerji yatırımlarında, özellikle dağıtım ihalelerinde hep aynı konsorsiyumların olması dikkat çekiyor. İhalelerin yandaşa verildiği görüşü hakim. Ne dersiniz?

 Bu saydığımız kuruşluların çoğunu tanımam, ayrıca tanımak ihtiyacında değilim. Girişim özgürlüğünesonuna kadar saygım vardır. Ancak girişim özgürlüğünün tekelleştirme veyandaşlaşma özgürlüğünü beraberinde getiriyor olmasına, alabildiğine karşıyım. Bu teknik bir görüş mü? Hayır, bu bir dünya bir görüşü. Aynı zamanda tutarlılık arayışının gereğidir. Kimse kusura bakmasın, her kuruluşun bir siyasi görüşü elbette olacaktır, aynı bağlamda her siyasi iktidarın kendisine yakın bulduğu, kuruluşlar da elbette olacaktır. Ama yasalarımız ve göreneklerimiz, başta da Kamu İhale Kanunu, “yandaş firmaları kayırmacılığı”, kesinlikle yasaklar. (Yasak çiğnenirse ihaleye fesat karışmış olur.) Bunun tez elden böyle bilinmesinde, yarar ve “hakşinaslık hassası” olduğunu, düşünüyorum. Demokrasilerde çıkarların örgütlenmesine çok saygılıyım. Ancak, dar grup çıkarlarının, milli menfaatlerimizmiş gibi takdim edilmesine fevkalade karşıyım.

 MAD: Bugün TEDAŞ’a ait Boğaziçi Elektrik için hemen hemen aynı firmalardan teklif geldi. Aynı şirketler için ihalelerin sürekli yenilenmesini neye bağlıyorsunuz?

 Soruların cevabını ayrıntı düzeyinde doğrusu bilmiyorum. Akla, ne yazık ki, iki şey geliyor: Birincisi, ihalelere bugüne kadar katılanlar, çok beğenilmemiş olmalı. İkincisi, ihaleye girmesi özlenenler henüz ihaleye girmeye çok hazır değil.

 Doğrusu fal bakmak istiyor olamam. Şu ki, ilgili hemen herkesi uyarmayı görev telakki ederim… Ağızdan yel alsın, ülkemizin ufak ufak bir savaş zeminine itiliyor görünmesi, içeride – dışarıda ayrıca, ihaleye girebilecek pek çok kuruluşu, girişimlerini tartarken, ciddi olarak, irkiltiyor olmalıdır.

 MAD: Suriye’yi destekleyen Rusya ile nükleer gibi stratejik bir konuda AKP’nin ilişkisi nasıl tarif edilebilir, pekiyi?

 Bu konudaki görüşüm çok açık. Rusya bugün Akkuyu’ya nükleer santral kurabilir. Türkiye’nin bir güzel parasını alabilir. Suriye ile Türkiye’nin ve Suriye ile Rusya’nın ilişkileri bu olayı hiç etkilemez. Ama şimdi söyleyeceğime dikkat edin lütfen: Akkuyu’da nükleer santral sittin sene çalıştırılamaz. Türkiye, para ödediğiyle kalır, Rusya alacağını alır ve gider. Kimse “Arkadaş, sen ne yapıyorsun?”, diyemez. Çalıştırılamaz çünkü Akkuyu’ya kurulacak bir nükleer tesis, bölgede turizmi ve bölgeden, ister Türkiye içine, ister Türkiye dışına, sebze – meyve ihracatını olumsuz etkileyecektir. Zaten bu böyle bilindiği içindir ki, dikkat edilirse, Yunanistan’ın, Türkiye’de ne zaman nükleer enerji üretimi söz konusu olsa, ayyuka çıkan çığlıklarından, bugün kırıntı kadar eser yoktur.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir