Orhan Seyfi Orhon’un Şiirlerinde İmge

ORHAN SEYFİ ORHON’UN ŞİİRLERİNDE İMGE Utku Özbay [1] 1. Giriş Hecenin beş şairinden biri olan ve asıl ününü hece ölçüsüyle ve memleket edebiyatı çerçevesinde yazdığı şiirlerle kazanan Orhan Seyfi Orhon, 1890 yılında, İstanbul Çengelköy’de doğmuştur. İlk şiirlerini (Fırtına ve Kar) aruz ölçüsüyle yazan şair, Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi isimli eserinden sonra Memleket Edebiyatı toplaşmasının […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Cinselliğin Önemi Kavranmadıkça…

Cinsellik konusundaki bu ikinci yazımı da çok yararlı bulduğum ve sonuncu yazımda adını vereceğim bir yapıtta anlatılanlardan esinlenerek; yer yer de doğrudan ona yaslanarak sürdürüyorum. Cinsellik, bir kimliktir her şeyden önce. Kendisinden cinsel sorunlarınız konusunda destek almaya gittiğiniz bir ruhsal tedavi uzmanı size, “Birkaç sözcükle kendinizi tanıtır mısınız?” dediğinde, sizin aklınıza özellikle yaşınızı, kadın mı […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Şeytan Kalleş Değildir

“Neden ve Nasıl Mankurtlaştırılıyoruz” adlı kitabım Nisan 2018’de güncellenmiş baskısıyla okurlarının karşısına yeniden çıktı. Mankurt kavramının Türkiye’de yerleşmesinde etkili olan yazıların yer aldığı bir kitaptı ve yıllardır piyasada yoktu. Türkiye çalkantılı bir süreçten geçiyordu ve yeni baskıyı geciktirirken taşların yerine oturmasını da bekledim. İleri sürdüğüm tezlerin haklılığı daha belirgin biçimde doğrulandı. Yeni baskıyı dört gözle […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Ben Bir Âdem Kızıyım

Kâh kanatları yaldızlı renklerle bezeli, güzelliğiyle mağrur görkemli bir kuş olurum da yükselirim göğe; en uçuk mavisinden bir bulutu mesken edinirim de izlerim toprak ananın üzerinde telaşlı insanları tüm sakinliğimle. Kâh çok uzaklardan durup dinlenmek bilmeden yol alarak, dokunduğu yerlerden lezzetine şifalar katarak, hiddetinden gururlu, en derin mavisinden, yürekleri soğutan buz gibi bir akarsu olurum […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Aklımıza ve Cesaretimize Tutunmak Zorundayız

Yaklaşık on yıl önceydi… Fetullahçı terörün ülkenin ilerici insanlarını linç ettiği yıllardı. Hayatını cüzzamla mücadeleye adamış halkçı bir hekim, kurduğu dernekle yüzlerce kız çocuğuna eğitim olanağı sağlayan ilerici bir kadın olan Türkan Saylan ölüm döşeğinden kaldırılmış ve tutuklanmıştı. Cumhuriyet ordusunun seçkin bir subayı olan Yarbay Ali Tatar üzerine atılan iftiralar karşında çaresiz kalmış, onurunu ve […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

İnsanlık Bitmiş

 İNSANLIK BİTMİŞ… Şaştım bu dünyanın berbat haline, İnsanlar yozlaşmış, insanlık bitmiş. Hak, adalet gelmez olmuş diline, İnsanlar yozlaşmış, insanlık bitmiş. X Kimi binmiş gezer şehvet atına, Kimi biner yüz milyonluk yatına, Kimi tapar kedisine, itine, İnsanlar yozlaşmış, insanlık bitmiş. X Kimi Karun olmuş, gözü aç kalmış, Fakirin, yetimin malını çalmış, Haram servet ile şan- şöhret […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Egzoz Magandaları

9 Temmuz 2018 İstanbul Valiliği Cağaloğlu, İstanbul Değerli İlgili: İstanbul’un trafik sorunu, tüm olumlu gayretlere rağmen, içinden iyice çıkılmaz bir hal alıyor. Trafik sorununa bir süredir her biri ayrı psikiyatrik vak’a sayılacak olan, “egzoz magandalarının” etrafa dayattığı, amansız saygısızlık, edepsizlik, vatandaşı, hepimizi, çileden çıkartıyor. Tatminsizlik duygularının patolojik dışavurumunun, tipik örneği “ilgi çekme” saikiyle, egzozlarının susturucularını […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 16

Yorga biniş Birisi Dirilişçilere yazsın, Ertuğrul atını dört nala sürmezdi. Dört nala at sürmek acemi binicilerin işidir. Kıtalararası yolculuklar dört nala ya da tırıs-zunkul koşan atla yapılmaz. Binicisini çok yorar. O yüzden at eğitilir ve yorga (rahvan) koşmak öğretilirdi. Yorga sürüş biniciyi yormaz. Yorga, dünyada “Türk binişi” olarak da bilinir. Diriliş senaristine deyin ki “Ertuğrul […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Fırıncı ve Tanrısı

  O senelerde büyük bir köy kadar olan Şırnak’ta, beş polis memuru ve üç bekçinin bulunduğu dört odası olan küçük bir karakol vardı. Birbirlerini tanıyan bu kasaba halkı arasında uzun yıllardır hiçbir cinayet vakası yaşanmamıştı. Polis Memuru Nihat Bey, küçük bir kasaba olan Şırnak’ta kış geceleri yanındaki bekçiyle devriye gezerken hem komşusu hem de ekmek […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Yükseköğretime Müdahale

  Günümüz dünyasındaki yükseköğretim sistemi Selçuklu İmparatorluğu’nun Nizamiye Medresesi modeline dayalıdır. Elbette kurulduğu gibi kalmadı ama Nizamiye Medresesi’nin değişmeyen ilkeleri de oldu. En önemlisi bilimin özerkliğidir. Medrese (Batı’ya geçtikten sonra Üniversite) iktidar ile ilişkilerine mesafe koymuştur. Bilimin doğruya doğru, eğriye eğri deme dürüstlüğü ve bilgiye olan hakimiyeti bilimi güçlü kılarken, bilgini de sözü geçen otorite […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Liseleri Bölüp Dağıtalım

Yazının ismi biraz itici görünebilir ama içeriğine bakılınca bana hak vereceğinizi umuyorum. Başlıktan da anlaşılacağı üzere konuyu iki kısımda açıklamaya gayret edeceğim. Birinci kısımda liseleri neden bölmemiz gerektiğini ve bunun eğitime olumlu yönlerini incelerken ikinci kısımda liselerin neden dağıtılması gerektiği ve hangi kurumlara dağıtılacağı hususunu açıklayacağım. Liseleri Neden Bölüyoruz? Bilindiği üzere ülkemizde ortaöğretim zorunlu olarak […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

7.30 Vardiyası Köleleri

Güneşi bile yeni bir gün için uyandıran bizlerdik. Onunda mesaisi bizden sonra başlıyordu. Biz yollara dökülürken ışıklanırdı cami kubbeleri, imamlardan daha önce başlardık Allah’ı anmaya fakat bunun için para alan imamlardı. Kimsesiz duraklarda başıboş beklerdik, tıklım tıklım otobüsler için. Karpuz bile itinayla koyulurken kamyonlara biz, paldır küldür dolduruluyorduk otobüslere. Düşmek, kırılmak, yorulmak böyle haklarımız yoktu. […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Bir Şiirin Varoluş Prosesi

Bir şiirin varoluş prosesi, şair-şiir-okur elementlerinden oluşan bir sacayağına ihtiyaç duyar. Şair özne, kendisinin de dahil olduğu, dışındaki nesnel gerçekliği algılar ve onu kendi felsefi-politik algısı doğrultusunda, poetik imgelerin temel birimi olan sözcükleri kullanarak dönüştürür. Poetik imge, anlamca birbirine uzak iki sözcük arasında analojik bir ilişki kurulmasıyla oluşturulur ve –imgeci sosyalist şiire göre- şiir, poetik […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Yarın

    YARIN [1] Yarın çok güzel olacak, Rüzgâr güneşi parlatacak. Ağaçlar parlayacak, Çiçekler Açacak.     Arılar bal yapacak. Bir yıldız kayacak, Dileyeceğim bir dilek, İzleyeceğim tutulmayı.     Galaksi ne güzel Mars, Neptün, Jüpiter, Dünya Burası ne güzel bir evren.   Beril ŞİMŞEK DEMAIN Ce sera tres beau demain Le vent fera briller […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Yazar Geçerim

YAZAR GEÇERİM.. Hizmette sınırı tanımam bilin Bordürleri tek tek dizer geçerim Önüme geçenler ağaç olsa da Motorla yanını çizer geçerim Kafama koymuşsam yapacağımı Hem yarını yıkar hem de çağımı Sakın sanmayasız yılacağımı Eleştirenleri üzer geçerim Belediye demek nedir biliniz Köpeklere derim zehir yalınız Kedi bakacaksaz eve alınız Sokakta görürsem ezer geçerim Bırak hayvansever ayaklarını Bilirim […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Annem

Annem Seni sofradan aç kaldıran Benim yemeğe bakışımdır anne Bu gün gözüme yaş dolduran Elime kına yakışındır anne   Tutup bırakmadın küçük elimden Türküler söyledim kendi dilinden Bulupta saramam artık belinden Rüyamda kucaklar öperim anne Gitmiştim koyup seni tek başına Dönüp bakmamıştım gözün yaşına Ballar katıyordun sanki aşıma Dönülmez yerden beklerim anne Yavrum deyişinden alırdım […]

Yazının devamı İçin tıklayınız