Anne ve Öğretmen

Bana kalırsa ülkemizin nöbette kalan ve hakkıyla nöbetini tutan birkaç aydınından biri Alev Alatlı’dır. Alatlı, epey zamandır “memlekette erkek kalmadığından” şikâyet edip duruyor. Rahatsızlığı erkeklerin kadınsı bir tarzda uzlaşmacılığınadır. Bu kadınsı yaklaşım durumu uluslararası ilişkilere de yansımakta ve Alatlı, erkekleri ulusal onuru koruma konusunda “aman hır çıkmasın” kadınsılığı içinde olmakla eleştirmektedir. Gert Hooffstede (1980), kültürlerin […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Gönül

GEL Gün bugün müdür bir tanem? Hani yoksun sen hala buralarda… Kış dedin, kıyamadım sana, Soğukta yollara düşmene Gönül razı olmadı. Bahar dedin, baktık ki yaza az kaldı. Sabrederim ben, Yeter ki kavuşmak olsun sonunda. Peki, yaz gelecek mi bir tanem? Yaz gelir gelmesine de, Sen gelecek misin bir tanem? Bir ses ver yeter bana, […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Benim Sevdam

Uzadı yollar peşin-sıra Bir başıma kaldım darda Zamansız açan çiçekler gibi Kime sorsam Dermansız bu sevda Dağlar gelir oldu üstüme Uyku girmez sevdalı gözüme Kelimeler tercüman olmaz sözüme Kime sorsam Dilsiz bu sevda Bahar gelse de bana uğramaz Gözlerim sanma ki sana ağlamaz Teselliyi dostlardan istesem de biraz Kime sorsam Çaresiz bu sevda. Gönlüm zemheriyi […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Ayaz Sevdam

Buraya kar yağıyor lapa lapa, Uzun uzun yağıyor günlerdir.. Ama sen yine de, Şapkanı, kabanını almadan gel ilk trenle… Gözlerim gecenin üşümekliğindedir; Kulaklarım kurt ulumasında… Kalbim bir kuş yalnızlığında, Ama sen yine de, En sevdalı yanınla bin trenin vagonuna… Başını pencereye yasla önce, Sonra gözle geçtiğin rayları, Uzaktaki dağları izle uzun uzun.. Bir ağaca takılsın […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Çekingen Çocuk

Sınıfta çok konuşmaz Cevapları bildiği halde Öğretmenin gözlerine bakmaz Kendisine soru gelmesin diye Sadece gülümser Kendi kendine Boş bir sayfaya Resimler yapar kendi dünyasında Öğretmen tahtaya Kaldırdığında Döner sırtını sınıfa Kara tahtaya sadece sevginin resmini çizer Aykut Yavuz Fransa’da doğdu. İlköğretim ve Liseyi Fransa’da bitirdi. İki yıl Paris Tıp Fakültesinde okuduktan sonra Türkiye’ye kesin dönüş yaptı. […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Özlem

Anneannemin ve dedemin anısına… Güzel bir Rum evinde yaşardı anneannemle dedem… İki katlı bu taş ve ahşap bina, tahta kapı, döşeme ve kepenkleriyle, hamamdaki kurnası, mutfağında davlumbazı, tahta rafları, duvardaki süslemeleriyle kendine has bir yaşamı sunardı bizlere. “Çocukluğumun en mutlu anlarını bu evde yaşadım” diyebilirim. Tarih kokardı her kare, nefes alırdı buram buram. Kocaman bir […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savaş Çocukları

Savaş; yetişkinlerin vahşet dolu oyuncağı, minicik yüreklerin korkulu rüyası… Dünya üzerindeki tüm canlılar için sancılı acılar yaşatsa da, hiç kimseyi olanlara anlam bile veremeyen, meraklı bir o kadar da korkulu gözlerle ailesinin, arkadaşlarının, evinin, oyun oynadığı sokakların, okulunun hatta şehrinin yok oluşunu seyreden bir çocuğu incittiği kadar incitemez savaşlar. Yeryüzünden ayrılan her çocuk bir umudun […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Bilgi Toplumu Üzerine

Bilgi toplumu üzerine bir şeyler söylemeden önce Napolyon’un ‘’Para, para, para’’sözü aklıma geldi. Eğer Napolyon 21.yüzyılda yaşasaydı ‘’Bilgi, bilgi, bilgi’’ derdi.  Toplumlar hiç şüphesiz ürettikleriyle kültür ve medeniyetlerini kurarlar. Üretim değerleri toprak ve ziraat olanlar tarım toplumu, sanayi, hammadde ve enerji olanlar ise sanayi toplumunu oluşturur. Tarım toplumunda toprak önemliyken sanayi toplumunda ise fabrika gibi […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Öğretmenlikte İlk Günlerim

6 Eylül 2006… Doğup büyüdüğüm, yaşadığım yerin kurtuluş günü. Evet, 6 Eylül’de Balıkesir kurtulmuş. Benim ise Kars’a geldiğim gün. Bugün kurtuluşum mu yoksa işgalim mi olacak bunu zaman gösterecekti. ‘Burası okul mu?’ diye sorduğum ilk soru canlandı beynimde şimdi. Okul değilse ne olabilirdi? Soru muydu benimkisi? Okul olmasa neden göndermişlerdi ki beni buraya? Ancak şu […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Duygusal Taciz (mobbing) Etkisi ve Sonucu

ÖZ: Bu çalışmada bir kavram olarak alanyazında yerini aldıktan sonra farkına vardığımız mobbing olgusunun ne olduğu, tarihçesi,  kişiler ve örgütler üzerindeki etkileri üzerinde durulmuştur. Günümüzde terör yüzlerce masum insanı yok eden bombalar dünyayı içinden çıkılmaz sıkıntılara boğmaktadır. Oysa mobbing dediğimiz kavram belki de terörden daha acımasız bir düşman olarak toplumun içini kemirmektedir. Mobbing bireylerin ve ailelerinin yaşam kalitelerini, örgütlerin ve hatta ülkelerin ekonomilerini büyük […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Kıpçak Araştırmaları: Burçoğlu Kabilesi

Kıpçaklar etnik oluşumları itibariyle bir boylar konfederasyonudur. İçerisinde Kıpçak kökenli kabilelerin yanında Moğol, İranî ve Oğuz kökenlileri de görmek mümkündür (1). Kıpçak kabilelerinin İrtiş’ten Tuna’ya kadar olan geniş bir saha da yayıldıklarını ve toprakların bir süre sonra Deşt-i Kıpçak olarak adlandırıldığını görüyoruz. Bu yazıda anlatılacak olan Kıpçak kabilelerinden Burcoğlu kabilesi, Arap Kozmografyacı Dımışki’nın Altınorda Devleti […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Sınıf Yönetiminde Çoklu Zekâ

1. Giriş Eğitim ve öğretimin sahip olduğu ön koşulların eğitsel amaçlar için kullanılması, sınıf yönetiminin niteliğe bağlıdır. Sınıf yönetimi, çok genel anlamda öğretmenin sınıfı bir “orkestra şefi” gibi yönetme sürecidir (Lemlech, 1988: 3). Bir başka tanıma göre ise, öğretim etkinliklerinin gerçekleştiği bir çevrenin oluşturulabilmesi için gerekli olanak ve süreçlerin, öğrenme düzeyinin, öğrenme ortamının ve öğrenme […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Çağdaşlaşmaktan Gerçekten Ne Anlıyoruz?

Mart ayının eğitimimiz açısından çok önemli adımların/yeniliklerin gerçekleştirildiği bir ay olması nedeniyle Eğitişim Dergisinin bu sayısında yazı yazma fırsatı bulmuş olmayı daha da anlamlı buluyorum. Öğretmenliğin bir meslek olarak tanınmasını sağlayan ve bir bakıma Eğitim Fakültelerinin temelini oluşturan Öğretmen Okullarının kuruluşu ve Atatürk Devrimlerinin en önemlilerinden biri olan Öğretim Birliği Yasasının kabulü Mart ayında gerçekleşmiştir.  […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Çocuk Edebiyatı ve Yayıncılığı

Giriş Edebiyat; duygu, düşünce, hayal ve izlenimlerin sözlü veya yazılı olarak güzel ve etkili bir biçimde anlatılması sanatıdır. Sözcüklerle yapılan bir güzel sanattır, dil sanatıdır. Çocuk edebiyatı ise çocukluk çağında bulunan kimselerin, olay, düşünce, duygu ve imgelerine yönelik usta yazarlar tarafından özellikle çocuklar için yazılmış olan ya da geleneğin oluşturduğu üstün sanat niteliği taşıyan sözlü […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Masalların Eğitim Yönünden Değerlendirilmesi

Sözlü anlatım türleri içerisinde büyükten küçüğe hemen herkes tarafından sevilen ve büyük bir zevkle dinlenilen masal, olayları hayali bir mekânda ve bilinmeyen bir zamanda geçen, kahramanları insan, hayvan ve olağanüstü varlıklar olabilen, dinleyenleri eğlendirirken eğiten, gerçeği bazı sembollerle veya olağanüstü kalıplara sokarak anlatmaya çalışan, daha çok iyiyle kötünün çatışmasını konu edinen olayların anlatıldığı, bir tekerlemeyle […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Çocuk Edebiyatımızda İlk Önemli Kaynak: Nuhbetü’l Etfal

Ülkemizde çocuk edebiyatı ürünlerinin hedef kitleye görelik ilkesine bağlı olarak ilk örneklerinin Satı Bey’in yönlendirmeleriyle verildiği bilinmektedir. Bu da ilk ana mekteplerinin açıldığı 1910’lu yıllara rastlar. Satı Bey’in yönlendirmeleri sonucunda, Tevfik Fikret, İbrahim Alaettin (Gövsa), Ali Ulvi (Elöve) ilk çocuk şiiri örneklerini çocuğa görelik ilkesi doğrultusunda verirler. Bunların haricinde, eğitim tarihimizde ve çocuk edebiyatının tarihsel […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Çocuk Kitaplarında Bulunması Gereken Bazı Özellikler

Herkesin olduğu gibi çocukların da başta edebiyat olmak üzere sanat tüketme hakları vardır. Çocukların ön öğrenme eksikliği nedeniyle yetişkinlerden farklı olarak, onlara yönelik özel bir edebiyatla bu ihtiyaç karşılanmaktadır. Böylece çocuk edebiyatı ortaya çıkmaktadır. Çocuk edebiyatı geçmişte sözlü kültür döneminde ninni ve tekerlemelerden başlar, masal, efsane, destan, kıssa, atasözü ve deyimlerle sürer giderdi. Sanayi toplumu […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Evren, Allah, Evrim ve İslam – 2

6. Fizik açısından Ruh, Vücut, Düşünce, Madde ve Alan kavramlarına, din açısından amatör fizikçinin bakışı. Her hangi bir konuda tartışma açılırsa, tartışmanın faydası olması için kullandığımız kavramların neler içerdiklerini açık şekilde bilmemiz gerekir. Adeta diyoruz ki İslam bir dindir ve diğer dinlerden farklı olarak barışçıl dindir. Yukarıda bütün evrenleri yaratan ve onların (içindeki cansız ve […]

Yazının devamı İçin tıklayınız