Dili, en genel biçimde, insanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için sözcüklerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma olarak tanımlamak mümkündür. Ana dili ise, insanın çocukken anasından, evindekilerden ve soyca bağlı olduğu topluluktan öğrendiği dildir[1]. Ana dilimiz Türkçenin ve onun durulanmış sözcükleriyle meydana gelmiş olan edebiyatımızın örgün eğitim kurumlarında öğretiminin tarihsel bir öyküsü vardır Bu çalışmanın amacı, bu öykünün kısa bir kesitini aktarmaktır.
Atatürk döneminde liselerde Türkçe- Türk dili ve edebiyatı öğretimi nasıldır, bu konuda devlet politikası nedir? Derslerin müfredatlara bağlı olarak işlenişinde izlenen yol nedir? Ders araçlarının vasfını (nitelik-nicelik) belirlemede ön koşul olarak ileri sürülen ölçütler nelerdir? Müfredat programlarına ve ders araçlarına o dönemde ne tür eleştiriler yapılmıştır? Bu dönemde atılan adımların günümüz verilerine göre yorumlanması; bu adımların anadili öğretimindeki işlevselliği, geleceğe aktarımı hangi düzlemde gerçekleşmelidir?
Bir dizi olarak yayımlanacak çalışmada, yukarıdaki sorulara doyurucu yanıtlar verilmeye çalışılacaktır. Bu bölümde özellikle Atatürk dönemi (1923-1938) ortaokullarda Türkçenin eğitimi ve öğretiminin; liselerde Türk dili ve edebiyatı eğitiminin nasıl gerçekleştirildiği açıklanacaktır.
1. ORTAOKULLARDA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNİN GELİŞİMİ
Cumhuriyetin ilk yıllarından başlamak koşuluyla Türkçe-Türk dili ve edebiyatı öğretimini iki ana başlık altında inceleyeceğiz. Her ne kadar liseler, 1924 yılına kadar bir ve tam devreli olarak iki kısma ayrılsa da: 1) ortaokullarda Türkçe öğretimi; 2) liselerde Türk dili ve edebiyatı öğretimi olarak.
Ortaokullarda Türkçe öğretiminin gelişimini derslerin içeriğindeki değişime paralel olarak, a)Yazı devrimi öncesi ve b)Yazı devrimi sonrası olmak üzere iki bölüm hâlinde, incelemeyi uygun bulduk.
1.1. Yazı Devrimi Öncesi Türkçe Öğretimi:
Millî mücadelenin devam ettiği, düşmanla cebelleşmenin hat safhada olduğu bir dönemde (15 Temmuz 1921-Maarif Kongresi) dahi, millet için eğitimin önemini vurgulayan, devletin eğitim politikasının özelliklerini belirleyen Atatürk’ün görüşleri, gelecekte izlenecek eğitim modelinin omurgasını oluşturacaktır.
“Şimdiye kadar takip olunan tahsil ve terbiye usullerinin milletimizin tarih-i tedenniyatında (gerileme tarihinde) en mühim âmil (etken) olduğu kanaatindeyim. Onun için bir millî terbiye programından bahsederken eski devrin hurafatından (batıl inançlarından) ve evsaf-ı fıtriyemizle (yaratılıştan sahip olunan özellikler) hiç de münasebeti olmayan yabancı fikirlerden, Şarktan ve Garptan gelen bilcümle tesirlerden tamamen uzak, seciye-i millîye ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyorum.
Çünkü dava-yı millimizin inkişaf-ı tammı, ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir. Lâalettayin bir ecnebî kültürü, şimdiye kadar takip olunan yabancı kültürlerin muharrip neticelerini tekrar ettirebilir. Kültür (hasaret-i fikriye) zeminle mütenasiptir. O zemin, milletin seciyesidir.”[2]
Atatürk’ün görüşleri etrafında biçimlenecek millî eğitimin, devlet destekli eğitim atılımları somut olarak 1924 yılında zamanın millî eğitim bakanı Vasıf Çınar başkanlığında toplanan İkinci Heyet-i İlmiye‘de kendini gösterecektir.[3]
İkinci Heyet-i İlmiye’nin almış olduğu kararlar sonucunda ortaöğretimin örgütsel yapısı biçimlenmiş; ayrıca müfredat programlarına bağlı olarak derslerin içeriği belirlenmiştir. Beş yıllık ilkokulun üzerine üç yıllık birinci devre lise ve yine üç yıllık ikinci devre lise biçimindeki yapıyla eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yürütülmesi hedeflenmiştir. 1 Eylül 1924 tarihinden itibaren “tam devreli liseler yine lise unvanını muhafaza etmiş ve tam devreli olanlardan gayri bir devreli liseler orta mektepadını almışlardır.”[4]
Üç yıllık liselerin birinci devresinde (ortaokul) okutulacak derslerin içeriğini belirleyen, Lise Müfredat Programlarının Esbab-ı Mucibe Lâhiyası (1924) adlı kitapçık yayımlanmıştır. Kitapçığın sonunda yer alan Türkçe öğretimiyle ilgili bölüm Mehmet Fuat Köprülü, Ali Canip Yöntem, Süleyman Şevket tarafından hazırlanmıştır. Bu bölümde salt ortaokulların değil liselerin(ikinci devre) ve öğretmen okullarının ana dili öğretimi ilkeleri açıklanmıştır.
Müfredat programında Türkçe başlığı altında okutulan derslerin adları Tablo 1’de verilmiştir. Türkçe dersinin kapsamı ve işleniş biçimi şu ilkeler doğrultusunda belirlenmiştir:
Tablo-1: Müfredat Programlarında Yıllara Göre Türkçe Derslerinin İçeriği
|
1924 |
1927 |
1929 |
1931 |
1935 |
1938 |
|
Haftalık Ders Saatleri |
|||||
Birinci Sınıf |
||||||
Kıra’at |
2 |
2 |
Kıra’at 3 |
2 |
2 |
2 |
İnşâd |
1 |
1 |
|
|
|
|
İmlâ |
1 |
1 |
Tahrir 2 |
2 |
2 |
2 |
Kitabet |
1 |
1 |
|
|
|
|
Sarf ve Nahiv |
2 |
2 |
Gramer 2 |
2 |
2 |
* |
Toplam |
7 |
7 |
7 |
6 |
6 |
6 |
İkinci Sınıf |
||||||
Kıra’at ve İnşâd |
2 |
2} |
Kıra’at 2 |
2 |
2 |
2 |
Sarf ve Nahiv |
2 |
2} |
Gramer 2 |
2 |
2 |
* |
İmlâ ve Kitabet |
1 |
2 |
Tahrir 1 |
1 |
1 |
1 |
Toplam |
5 |
5 |
5 |
5 |
5 |
5 |
Üçüncü Sınıf |
||||||
Edebî Kıra’at |
3 |
3 |
Kıra’at 3 |
3 |
3 |
3 |
Kitabet |
1 |
1 |
Tahrir 1 |
1 |
1 |
1 |
Toplam |
4 |
4 |
4 |
4 |
4 |
4 |
1) Okuma, duygu ve düşünceyi, okuma zevkini geliştireceği için serbest okumaya yer verilmelidir.
2) Dilbilgisi konuları ihmal edilmemeli, bu konular aracılığıyla Arapça ve Farsça sözcükler daha iyi anlaşılır bir düzeyde öğretilebilir.
3) Yazım kurallarının gerekliği bilinmelidir.
4) Yazılı anlatım çalışmalarında konular hayatın içinden olmalı, öğrencilerin kişisel yaşantılarını anlatmasına önem verilmelidir. Kişisel ve resmî mektup örnekleri yazdırılmalıdır.
5) Okuma, yazma, yazım kuralları, dilbilgisi gibi adlar altında yapılan çalışmaların ana dili öğretiminin bütününü oluşturan parçalar olduğu unutulmamalıdır.
6) Ortaokul üçüncü sınıfta edebî değerlerin bilinçli bir biçimde tanıtılmasına başlanmalıdır.
7) Derslerde sanatçılar, bilginler tanıtılmalıdır.
8) Edebiyatın kuramsal bilgileri okutulan metinler aracılığıyla öğretilmelidir. Bu bilgilerin sunumu tümevarım yöntemiyle gerçekleştirilmelidir.
9) Kompozisyon bilgileri öğretilmeli, öğrenciler bu bilgileri kendi yazdıklarına yansıtmalıdır.[5]
Bu dersler, haftalık ders saatlerinin %19.75’ini kapsamaktadır.[6] Üç yıl sonra 1927 yılında “1924 Tarihli Orta Mektep ve Lise Müfredat Programlarına Zeyl” başlığı altında değiştirilerek yayımlanan yeni programda ortaokullar için Türkçe dersinin içeriğinde bir değişiklik olmamıştır.[7] Lise edebiyat derslerinde yapılan değişikliklere ilerde değinilecektir.
1924 Müfredat Programı Türkçe dersi için yazı devrimi sonrası (1929 yılında) yayımlanan müfredat programına kadar yürürlükte kalmıştır.
1.2. Yazı Devrimi Sonrası Türkçe Öğretimi:
Yazı devriminin tarihsel gelişimi genel hatlarıyla yukarıda verilmişti. Burada daha da özele inilecek, özellikle devrim öncesi Atatürk’ün yurt gezilerinde söyledikleri aracılığıyla yazı devriminin alt yapısının nasıl hazırlandığı vurgulanacaktır.
Atatürk, siyasal düzlemde geleceğe aktardığı atılımların alt yapısını bir biçimde halka danışarak kuvvetlendirmiştir. Dilimizin yüceliğini, millet için önemini her ortamda vurgulayan Atatürk yazı devrimi öncesi de bunu yapmış halkın arasına girerek onların eğilimlerini tespit etmiş ve düşüncelerini almıştır. Bu geziler aracılığıyla dil konusuna ne denli önem verdiği de ortaya çıkmaktadır.
“…Tekirdağlı vatandaşlarım daha şimdiden yeni Türk harfler ile yazıp okumayı hemen öğrenmişlerdir diyebilirim. Memurların kâffesini(tamamını) bizzat imtihan ettim. Sokaklarda ve dükkânlarda halk ile temrinler(alıştırmalar, egzersiz) yaptık. Arap harfleri ile hiç yazmak, okumak bilmeyenlerin Türk harfleri ile derhal ünsiyet etmiş olduklarını gördüm. Henüz ortada salâhiyet-dâr(yetkili) makamatın(makamların) tasdikinden geçmiş bir rehber olmadan, henüz millet muallimleri delalet faaliyetine geçmeden, koca Türk Milleti’nin hayırlı olduğuna kanaat getirdiği bu yazı meselesinde bu kadar yüksek şuur ve intikal ve bilhassa isti’cal(tez olmasını isteme) göstermekte olduğunu görmek, benim için cidden büyük, ama çok büyük bir saadettir…
Az zaman sonra, yeni Türk harfleri ile, gözler kamaştırıcı Türk manevî inkişafının vâsıl olabileceği kudret ve itibarın, beynelmilel seviyesini, gözlerimi kapayarak şimdiden o kadar parlak görüyorum ki, bu manzara beni gaşy ediyor.(kendimden geçiriyor)” [8]
Daha yazı devrimi gerçekleştirilmeden Atatürk’ü kendinden geçiren, halkın ilgi düzeyi, 1 Kasım 1928 günü mecliste yapmış olduğu konuşmada da Atatürk tarafından dile getirilmiş, ayrıca yeni alfabe konusundaki düşüncelerini şu şekilde açıklamıştır: “Büyük Türk ulusu, bilgisizlikten emekle, kısa yoldan, ancak kendi güzel ve soylu diline kolay uyan böyle bir araç ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı ancak, Latin esasından alınan Türk alfabesidir. Basit bir deneme, Türk harflerinin Türk diline ne kadar uygun olduğunu, şehirde yaşı ilerlemiş Türk evladının ne kolay okuyup yazdıklarını güneş gibi ortaya çıkarmıştır. Yüksek ve ölümsüz armağanınızla büyük Türk ulusu yeni bir ışık dünyasına girecektir.[9]“
Artık bütün yurttaşlara yeni harflerle okuma yazma öğretimini devlet desteğiyle yurt geneline yayma çalışmaları başlamıştır. 11 Kasım 1928 tarihli gazetelerde, Arapça ve Farsça derslerinin kaldırılması için meclise 10 Kasım’da önerge verildiği hakkında bilgiler bulunmaktadır. Ama bu dersler 1 Eylül 1929’da kaldırılmıştır. 1929 Ocak ayına kadar bütün kitaplar yeni harflerle basılacaktır. 29 Kasım gazeteleri, 25.000 sözcüğü içinde toplayan İmlâ Lûgatı’nın tamamlandığı haberini vermişlerdir.[10]
Yeni harflerin kabulü, Arapça ve Farsça derslerinin müfredattan çıkarılması nedeniyle 1929 yılında müfredat programı yeniden gözden geçirilerek Türkçe derslerine farklı içerik kazandırıldı. Derslerin amaçları ve metotları daha önceki yapılan çalışmalarda[11] ifade edildiği gibi 1931 yılında yayımlanan “Ortamektep Müfredat Programı[12]” ile aynı olduğundan burada söz konusu programa bağlı olarak bilgiler verilecektir.
Derslerin adlarındaki değişiklik ve haftalık program Tablo-1’de verilmiştir.
Programda öncelikle “Türkçe Derslerinin Başlıca Gayeleri” verilir:
A) Talebeyi meramını ağızdan ve yazı ile ifade etmeğe alıştırmak:
Ağızdan ifade ederken talebenin kelimeleri tabiî, vazıh ve doğru bir şekilde çıkarması, sesinin edasına iyi şekil vermesi, söz söylerken kendini dinleyenlerde bir alâka, fikir ve duygu husule getirmesi için samimî bir arzu duyması lâzımdır.
Yazı ile meramını ifade ederken talebenin: 1) okunaklı ve pişkin bir yazı ile yazması, 2) yazdığı kelimelerin imlâsına dikkat etmesi, 3) gramer ve sentaks kaidelerine uygun olarak yazması, 4) büyük harfleri ve muhtelif nokta işaretlerini yerli yerinde kullanması, 5) fikirlerini muvaffakiyetle ifade edebilmesi için çok kelimelere ve şahsî bir üslûba sahip olması, 6) cümle ve “paragraf”ların ve tertibinde muvaffakiyet göstermesi lâzımdır.
B) Talebe dinlediği ve okuduğu parçalar üzerinde düşünme ve bediî kıymeti takdir etme kabiliyetini inkişaf ettirmek, talebeye iyi eserleri okuma zevkini vermek ve okumağa değer kitaplarla kendilerini daimî temasını temin etmek:
Talebe muhtelif eserleri okurken nasıl okuyacağını öğrenmeli ve bu hususta iyi itiyatlar almalıdır. Talebe iyi kitapları okumaktan zevk almalı, mektep haricindeki mütaleaları bu esasa istinat etmelidir. Muallim her sınıfta talebenin okuyacağı iyi kitapları liste halinde tespit edecek ve talebeye bu hususta rehberlikte bulunacaktır.
Yukarıda tespit edilen genel amaçlar iki bölüme ayrılan özel amaçları gerçekleştirmek içindir:
1) Harsî (Kültürel) gaye: Talebeye gireceği herhangi meslekte azamî muvaffakiyetini temin etmek
2) Millî, içtimaî, ahlâkî gaye: Talebeye asil mefkûreler, millî vatanî, kahramanca duygular telkin etmek, seciyesini teşkile yardım eylemek, onu içtimaî, millî hayatta daha müsmir(verimli) ve daha faal bir fert olmak üzere yetiştirmek.
Müfredat programında “Umumî Mülâhazalar” başlığı altında Türkçe öğretiminde izlenecek metot ve ilkeler belirtilmiştir.
A) Türkçe dersleri umumiyetli malumat vermekten ziyade faaliyete sevk etmek gayesini takip etmelidir. Bu dersler; bir takım hakikatleri kuru kuruya öğretmekten ziyade onlardan mefkûreler, tavırlar maharetler ve itiyatlar kazandırmağa bir vasıta olarak kullanılmalıdır. Bu itibarla ortamektep Türkçe dersleri bir ilim olarak değil; bir sanat olarak tedris edilmeli ve nazarî olmaktan ziyade amelî bir mahiyeti haiz olmalıdır.
B) Türkçe dersleri tatbikatta kolaylık için gramer, tahrir edebî kıraat… gibi kısımlara ayrılmış ise de hakikatte bunların mecmuu bir “kül” dür, ve birbirinden ayrılmaları muvafık değildir. Hepsi, lisan dersinden beklediğimiz yukarıki hedeflere ayrı bir noktai nazardan varmak gayesini takip eder.
C) Türkçe dersleri lisanın şifahî ve tahrirî cephesini mütevazi olarak ilerletmelidir. Talebe lisanın yalnız tahrirî cephelerinde iyi itiyatlar kazanmış olmakla onları şifahî cephede de mutlaka kazanmış sayılmazlar. Şifahî cepheye de ayrıca itina etmek zarureti vardır.
D) Türkçe muallimi talebesine söylediği ve yazdırdığı zaman ondan nasıl temiz ve güzel bir ifade istiyorsa fizik, kimya, coğrafya, hesap ve tarih ve saire muallimi de aynı gayeyi takip etmelidir. Hiçbir fen muallimi “ben lisan muallimi değilim” diyerek talebesinin ifadesinde gördüğü yanlışları veya noksanları ihmal ile geçiştiremez. Kelime ve fikir birbirlerinden ayrılamaz. Bir muallim talebesinin ifade ettiği bir fikrin doğruluğunu temen için ne kadar uğraşırsa ifadesinin temiz ve güzel olmasını temin için de o kadar çalışmalıdır.
Müfredat programında daha sonra sırasıyla gramer, tahrir, kıraat derslerinde hangi konuların ne şekilde işleneceği hakkında bilgiler verilmektedir. 1929 programına bakarak dilbilgisi konularının sıralanmasında farklılık olduğu söylenen“gramer” programı şu şekildedir:
I.Sınıf [Haftada 2 ders]
1/ Cümle, kelime; hece, harf. Türkçe alfabe. Vokal ve konsonlar. Vokal ahengi, konson ahengi. Kalın ve ince vokaller, sert ve yumuşak konsonlar. Vurgu.”Ğ” harfi. Yabancı asıldan gelme kelimeler ile asıl Türkçe kelimelerde fonetik farkları. Türkçe imla esasları. 2/ Kelam ve kelime. Cümleler. Noktalama. 3/ Gramer ve sentaks nevileri. 4/ İsim nevileri. Cümlede isim halleri. 5/Sıfat. Nevileri. Sıfatlarda derece. 6/ zamirler ve nevileri. Zamirlerin cümledeki hizmetleri.
II. Sınıf [Haftada 2 ders] 1/ Fiil. Fiillerde zaman, şahıs ve kemiyet unsurları. Aktif ve pasif fiil unsurları…Yardımcı fiiller, mürekkep fiiller. İsim ve sıfatlardan fiil yapmak; fiillerden isim ve fiil yapmak. 2/ zarflar. Cümlede zarfların rolleri. 3/ Atıf ve rapta yarayan kelimeler. Bunların kullanılması. 4/ Nidalar. 5/ Eklentiler. Nevileri 6/ Cümlelerin mantıkî tahlili. Muhtelif gramer unsurlarının cümledeki hizmetleri. Cümlenin unsurları. Cümle teşkili. Basit ve mürekkep cümleler. 7/ Konuşma lisanı ile gramer ve sentaks kaideleri arasında ayrılıklar. 8/ Lisanların tasnifi. Türkçenin lisanlar arasındaki mevkii. Türk dilinin kıymet ve kudreti ve inkişaf kabiliyeti. Türkçenin muhtelif lehçeleri.
Tahrirderslerinin amaçları yedi başlığa ayrılarak verilmiştir. Her sınıfta hangi konuların işleneceği ayrıca belirtildikten sonra öğretmenlerin tahrir dersini işlerken kullanacakları yöntem de aktarılmıştır. Dersin amaçları ve ders işlenirken izlenecek yöntem şu şekildedir:
Tahrir derslerinin gayesi:
1/ Talebeye muhiti hakkında daha geniş bir alaka ve daha iyi bilgiler vermek.
2/ Talebede müşahede ve bilgilerini tertip ve ifade kabiliyetini arttırmak.
3/ İyi cümle, paragraf teşkili itiyadını inkişaf ettirmek.
4/ Manasını kavrayarak kullandığı kelimelerin adedini arttırmak.
5/ En muvafık şekilde mektup yazmasını öğretmek.
6/ Yazacağı kelimeleri yanlışsız yazmağı öğretmek
7/ Gramer ve sentaks kaidelerine muvafık olarak yazıya alıştırmak.
Tahrir konularını verir ve düzenlerken öğretmenleri göz önünde bulundurması ve dikkat etmesi gereken noktalar şu şekilde tespit edilmiştir:
Tahrir konuları verilirken öğrencinin onları yazması için toplumsal, sosyal bir nedeni olması çok yararlıdır. Örneğin bir öğrencinin gerçekten hasta olan arkadaşlarına hatır sormak için mektup yazmaları toplumsal bir neden üzerine yazı yazmaları demektir. Mektubu hayalî bir hastaya yazdırmadansa sırası gelince öğrencinin ilgi duyduğu bir hastaya yazdırmak daha eğitimseldir.
Yazdırılacak konular üzerine önceden konuşma yapmak ve konuşmadan sonra plân çizmek yararlıdır.
Öğrenci bütün yazdıklarını sosyal bir amaç, yani arkadaşlarına okumak, onların ilgisini çekmek veya okul dergisinde yayımlamak için yazmalıdır.
Eleştiri, yazılan parçaların kusurlu yönleri kadar iyi yönlerini de kapsamalıdır. Öğretmen öğrencisini kendi yanlışlarını bulup düzeltmeye alıştırmalıdır.
Kıraat dersleri için somut örnekler yerine dersin amaçları, ders işlenirken izlenmesi gereken yöntemler ve okutulacak metinlerin seçiminde gösterilecek özen üzerinde durulmuştur.
Amaç:
Edebî eserler aracılığıyla öğrencide yüksek ülküler yaratmak.
Edebî kıraat derslerinde öğrencilerin hayal güçlerini geliştirmek ve duygusal yönlerini kuvvetlendirmek.
Çeşitli zamanlarda, çeşitli sahalarda yaşayan insanların değişik tecrübelerinden yararlanmak.
Gençlerde büyük yazarların en sade yazılarıyla doğrudan doğruya zevkli bir bağ meydana getirmek ve bu suretle ilerde bu yazarların daha zor eserlerine kolaylıkla ve doğal bir yolda geçmelerini sağlamak.
Öğrencinin düzeyine uygun ve açıklanan amaçları gerçekleştirmek koşuluyla çeşitli edebî ürünlerle öğrenciyi tanıştırmak.
Öğrenciye çok sayıda uygun şiir ve düzyazı parçaları ezberletmek.
Edebî kıraat derslerinde izlenecek yöntem:
Öğrenci yalnız ellerindeki edebî kıraatte geçen parçaları değil, öğretmen tarafından seçilecek ve önerilecek başka eserleri ve parçaları da okumaya teşvik edilmelidir.
Öğrenci, sınıf dışında okuduğu parçalar ve eserler hakkında sınıfta arkadaşlarına açıklama yapmaya davet edilmelidir.
Öğrenci okuduğu bir parçanın ana fikrini kavramaya sonra da yardımcı fikirlerini çözümlemeye sevk olunmalıdır. Öğrenci okuduğu parçanın fikirleri üzerinde düşünmeli ve parçaya karşı eleştirel bir tavır almalıdır.
Öğrenci okuduğu öykülerde çeşitli olaylar arasındaki ilişkilerle her kişinin karakteri ve hareketleri arasındaki ilişkiyi bulmalı, hayatta hâkim olan prensipler üzerinde düşündürülmelidir.
Öğretmen öğrenciye bediî eserlerin güzelliğini duyurmaya çalışmalı, fakat bu konuda gençlere yalnız rehberlik etmekle yetinmemeli, eser hakkındaki kendi kişisel görüşünü yorumunu aşılamaya çalışmamalıdır.
Öğrenciye okuduğu şiirlerin ölçülerine ve ahengine dikkat ettirmeli ve sırası geldikçe milli ölçülerimiz hakkında kısaca bilgi vermelidir.
Öğretmen kıraat derslerinde sırası geldikçe yazı türleri hakkında açıklama yapacak ve bu açıklamalarını okuttuğu parçalara dayandıracaktır.
Öğrenci manzum ve mensur parçaları okurken genel ve doğal Türk şivesine uygun bir şekilde okumalı, eserin anlamına uygun tavır almalı, gereksiz ve doğal olmayan tavırlardan ve eserlerden uzaklaşmalıdır.
Öğrenci okuduğu manzum ve mensur parçalardan uygun olanlarını ezberlemelidir. Ezberletme işinde öğretmen seçici olmalıdır.
Öğretmen derslikte çeşitli parçaları öğrenciye yüksek sesle okutmakla birlikte onları sessiz okumaya alıştırmalıdır.
Öğretmen sessiz okumaya öğrencili alıştırmak için önce kısa parçalar seçmeli. Alıştırmaları saatle kontrol ederek yapmalıdır. Parça hakkında önceden hazırlanmış sorular öğrenciye sorularak onların metnin ana fikrini ve yardımcı fikirlerini anlayıp anlamadıklarını tespit etmek gerekir. Sesiz okuma kısa alıştırmaları parçalar üzerinde yapıldıktan sonra uzun parçalara geçilir. Öğrencilere sessiz okuma yetisi kazandırmada aralarında yararlı rekabet yaratılmalıdır. Sessiz okuma esnasında bilinmeyen sözcükler öğrenciye kavratılmalı, o sözcükleri öğrenci kendi kurduğu cümle içerisinde zorlanmadan kullanmalıdır.
Öğretmen öğrenciyi bir sözcüğün anlamını sözlüklerde süratle bulmaya alıştırmalı ve derslerde sık sık sözlüklerden sözcük bulma alıştırmaları yaptırmalıdır.
Öğretmen, öğrenciyi maksatlarını temiz bir Türkçe ile ifade etmeye alıştırmalı, halk dilinde Türkçe karşılığı yaşayan yabancı sözcükleri kullanmaktan onları menetmelidir.
Kıraat dersleri için ders kitaplarının hazırlanmamış olduğu göz önünde tutulursa programda öğretmenler için en önemli ve yararlı bilgiler “Orta mekteplerde okunulacak edebî eserleri seçerken takip edilmesi lâzım gelen esaslar” başlığı altında verilmiştir:
1. Seçilecek eserlerin; içeriği gençlere ilham aşılayacak, onları düşündürmeye sürükleyecek, ahlâkî, millî, vatanî, gençlerde insanlara karşı sempati uyandıracak, onlara iyimserlik aşılayacak, edebî bir kıymeti olmalıdır
2. Eserler gençlerin ilgisini çekmeli, öğrenci onları okumaktan zevk almalıdır.
3. Başka şartları taşımadıkça yalnız üslûp güzelliği bir eserin seçilmesine esas olmamalıdır.
4. Öykülere, fiil ve hareket gösteren eserlere ve özellikle millî ve vatanî konularla, cumhuriyeti, Türk devrimini ve kahramanlığı sevdirecek konulara önem vermelidir.
5. Bu sınıflarda okutulacak eserler arasında ecnebî edebiyatlarından da parçalar bulunmalıdır.
6. Talebenin gerek sınıfta, gerek sınıf dışında okuyacağı eserler yavaş yavaş ilerlemeye uygun bir şekilde düzenlenmelidir.
Ana dili öğretiminin öneminin arttığı bu yıllar dilde devrim tartışmalarının kızıştığı yıllardır da. Bu tartışmalar daha çok Türkçenin özleşmesi ve Türkçe sözcüklere önem verilmesi noktasında birleşmektedir.
1930 yılının Ağustosunda Millî Eğitim Bakanlığı, Türkçenin temiz, açık ve kesin bir yapıya kavuşturulması gerektiğini saptamak amacıyla Türkçe öğretmenlerini bir toplantıya çağırmıştır. Bakan Cemal Hüsnü Taray toplantıyı açış konuşmasında harf devriminden sonra dilde devrime geldiğini belirtmiştir: “Harf devrimiyle dilimizi içine çekip batıracak büyük bir hendeğe atmadık. Şimdi sıra dilimizin de bu devrim gereklerine yanıt vermesine kaldı.”[13]
Bütün bu tartışmalar ve gelişmelere yine son nokta Atatürk tarafından konulmuştur. Kimi bilim adamları ve sanatçılar arasında devam eden -dil çalışmalarının yönetileceği kurumun adının ne olacağı: akademi mi dernek mi- tartışmalar esnasında Atatürk: “Öyle ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun” demiştir. 12 Temmuz 1932’de kurulan cemiyetin ilk kurultaydan sonra yönetim kurulunun Atatürk’ün başkanlığında yaptığı toplantıda dil devriminin amacı bütün yönleriyle açıklanmış ve 17 Ekim 1932’de bir bildiri ile açıklanmıştır:
“1. Türk dilini ulusal kültürümüzün eksiksiz bir anlatım aracı durumuna getirmek,
Türkçeyi çağdaş uygarlığımızın önümüze koyduğu gereksinmeleri karşılayacak bir yetkinliğe erdirmek.
2. Bunun için, yazı dilinden Türkçeye yabancı kalmış öğeleri atmak,
Halkçı bir yönetimin istediği biçimde, halk ile aydın arasındaki nitelikçe ayrı iki dil varlığını ortadan kaldırmak,
Ana ögeleri öz Türkçe olan Ulusal bir dil yaratmak”[14]
Ayrıca, 1932 yılında Millî Eğitim Bakanlığı, anadili öğretimini ders dışı çalışmalarla destekleyip kuvvetlendirmek üzere yönergeler gönderdi. Öğretmenler kurulunun uygulanma tedbiri düşüneceği konular arasında“Bediî zevk uyandırmak, sınıf kitaplıkları, okul kitaplığı kurmak ve öğrencilerde okuma hevesi uyandırmak, müsamereler, temsiller düzenlemek…’ maddeleri de yer alıyordu.”[15]
1935 yılında Atatürk’ün emriyle, Türkçenin temel kuralları, incelemelerle meydana çıkarılıncaya kadar dilbilgisi öğretimi ders programlarından çıkarılmıştır.
1936’da, daha önce hazırlandığı ileri sürülen Türkçeleştirilmiş fen bilgisi terimleri, 1937-38 ders yılında ilgili derslerin kitaplarında yer alarak okutulmak üzere yeniden bastırılmıştır.[16]
1938 yılında yeni bir “Ortaokul Programı” yayımlanmıştır. Bu programında Türkçe dersinin amaçları 1929 programından pek farklı değildir[17].
“Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için her yayın vasıtasından faydalanmalıyız. Her aydın hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli, konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz”[18]diyen Atatürk’ün dil konusundaki vasiyeti niteliğindeki sözleri eğitim ve sosyal yaşamımızda rehberliğini sürdürmektedir.
KAYNAKÇA
Atatürkçülük, Birinci Kitap, Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1984
Demir, Celal Atatürk Dönemi Bir ve Tam Devreli Liselerde Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi ve Öğretimi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 1997
Ergün, Mustafa, Atatürk Devri Türk Eğitimi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları, Ankara, 1982.
Göğüş, Beşir, “Anadili Olarak Türkçenin Öğretimine Tarihsel Bir Bakış”, TDAY-Belleten-1970, s.123-154, Ankara 1984.
Özbay, Murat “Cumhuriyet Döneminde Ortaokullarda Türkçe Öğretiminin Gelişimi”, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi (Dr. Himmet Biray Özel Sayısı), Ankara, 1999
Özerdim, Sami N., Yazı Devriminin Öyküsü, Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İstanbul, 1998
Turan, Şerafettin, Atatürk ve Ulusal Dil, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul, 1988
Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1988.
Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekaleti, Orta Mektep Müfredat Programı, Devlet Matbaası, İstanbul, 1931
Ülkütaşır, M. Şakir, Atatürk ve Harf Devrimi, Türk Dil Kurumu Yayınları, 3.b., Ankara 2000.
Yöntem, Ali Canip, Edebiyat, MEB, İstanbul, 1926.
Yücel, Hasan Âli, Türkiye’de Orta Öğretim, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1994.
[1] Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1988.
[2] Yücel, Hasan Âli, Türkiye’de Orta Öğretim, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1994, s.20.
[3] Bu tarihten önce 15 Temmuz- 15 Ağustos tarihlerinde toplanan Birinci Heyet-i İlmiye’de alınan önemli karalardan bazılarını yukarıda aktarmıştık. Heyet, ortaöğretim kurumlarından olan “sultanî”lerin adını “lise” olarak değiştirmiş, liseleri bir ve iki devreli olmak üzere iki kademeye ayırmıştır. Ortaokullar böylece 11 yıllık eğitim sürecinin (İlkokul 4; tam devre lise 3) dört yıllık süresini kapsar duruma getirilmiştir. Bu kararlar Vasıf Bey zamanında uygulamaya konulabilmiştir. Bkz: Mustafa, Ergün, Atatürk Devri Türk Eğitimi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları, Ankara, 1982, s.29.
[4] Yücel, a.g.e., s.184.
[5] Beşir, Göğüş, “Anadili Olarak Türkçenin Öğretimine Tarihsel Bir Bakış”, TDAY-Belleten-1970, Ankara 1984.s.145-146. Murat ÖZBAY, “Cumhuriyet Döneminde Ortaokullarda Türkçe Öğretiminin Gelişimi”, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi (Dr. Himmet Biray Özel Sayısı), Ankara, 1999, s.131-132
[6] Celal Demir, Atatürk Dönemi Bir ve Tam Devreli Liselerde Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi ve Öğretimi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 1997, s.508.
[7] Yücel, a.g.e., s.185.
[8]Ülkütaşır, M. Şakir, Atatürk ve Harf Devrimi, Türk Dil Kurumu Yayınları, 3.b., Ankara 2000, s.93-94; “Tekirdağ’da Yazı Hakkında Demeci”, Vakit : 24.Ağustos.1928, s.l
[9] Sami N. Özerdim, Yazı Devriminin Öyküsü, Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İstanbul, 1998, s.39.
[10] Özerdim’in, İsmail Arar’dan aktardığı bilgiye göre, ortaokul ve liselerde yeni harflerle öğretim ve kitap basımı aynı yılın ekim ayında başlamıştır. “ortaokullarla liselerde derslere başlanmıştı; Türkçe ve Fransızca dersleri tamamıyla yeni harflerle yapılıyordu. 11 Ekim günlü gazeteler, yeni harflerle basılan ilk ders kitabının Ali Canip’in (Yöntem) “Edebiyat” kitabı olduğunu bildiriyorlardı.” Daha geniş bilgi için bkz: Özerdim,a.g.e., s.35 (İsmail Arar, “Bizde Arap Harfleriyle Basılan Son, Yeni Harflerle Basılan İlk Kitap Hangisidir?” Kitap Belleten, S.22-23, Kasım 1962, s.6-8)
[11]Celal Demir, gramer konularında değişiklik yapıldığını söylemektedir. a.g.e.,s.510; ayrıca bkz: Özbay, a.g.m.; Göğüş, a.g.m. Yücel de söz konusu eserinde, 1929 programını 1930 – 1931 programıyla karşılaştırarak, “1930 yılında çıkarılmış olan müfredat programı, perakende müfredatları bir araya toplamıştır, bir hususiyeti yoktur. Ancak 1931-32 de neşredilen orta mektep müfredatı, yeni bir değişme ifade eder. Programın esbab-ı mucibesinde söylenildiğine göre 1924 senesinde tatbik sahasına çıkan ve icap ettikçe kısım kısım tadil edilen orta mektep müfredat programlarının yedi senelik tecrübeden sonra esaslı değişmeye muhtaç olduğu anlaşılmıştır. Bu müfredatta Türkçenin gramer kısmı değişmiştir” der. A.g.e., s.189.
[12] Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekaleti, Ortamektep Müfredat Programı, Devlet Matbaası, İstanbul, 1931.
[13] Şerafettin, Turan, Atatürk ve Ulusal Dil, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul, 1988, s.35-36.
[14] Daha ayrıntılı bilgi ve özellikle “dilde evrim mi devrim mi?” tartışmaları için bkz: Turan, a.g.e., s.95-104.
[15] Göğüş, a.g.m., s.149.
[16] a.g.m., s.150.
[17] Özbay, a.g.m., s.140.
[18] Atatürkçülük, Birinci Kitap, Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1984, s.363.