Emile ve Rousseau

Sayı 36- Ekim 2012

Emile, Rousseau’nun eğitimle ilgili düşüncelerini açıkladığı eseridir. Bu eserde oldukça ayrıntılı ve sistemli bir üslup kullanan Rousseau’nun düşünceleri halen tartışılmaktadır. Beş bölümden oluşan eserde, ilk çocukluk yıllarından, yetişkinliğe dek Emile’ in hayat evrelerini, gelişimini görüyoruz. Bu bölümleri incelediğimizde, gözümüze en çok çarpan ise, “Her dönemde verilmesi gereken iyi eğitim için neler yapılabilir?” sorusuna alınabilecek cevaplardır.

Emile’in birinci bölümünde “Emile’ in bebekliği”, ikinci bölümde “Çocukluk Dönemi”, üçüncüde 12—15 yaşları, dördüncüsünde 15 yaş sonrası, beşincisinde ise Emile’ in müstakbel eşi Sophie’nin eğitimi ile ilgilidir. Son kitabı salt erkeği memnun etmek için eğitilmesi gereken bir varlık olarak kadına yaklaşımından dolayı çok eleştiri almıştır. Rousseau, kadının eğitimi söz konusu olunca, ilk dört kitaptaki bütün ilkeleri terk etmiştir.)

Rousseau yeniden doğuşa ve insanların doğal olarak iyi olduklarına inanıyordu. “Yeni doğan bir bebeğin tamamen masum ve kalbinde en ufak bir leke olmadığını kabul etmeliyiz.” (Rousseau, 2005:62) Emile’ de bu doğallığın korunması için neler yapılması gerektiği anlatılır:

Çocuklar masum ve savunmasızdırlar. “İyi doğalarının korunması için, yeteneklerini ortaya çıkarmaları ve olmak istedikleri şeyleri olmaları için özgür bırakılmalıdırlar.

Çocuklara “Sınırları iyi belirlenmiş bir özgürlük verilip, az hükmedilmeli, baskı ve aşırı korumadan kaçınılmalıdır. “Çocuklarınıza hiçbir şey emretmeyin, hatta onlar üzerinde en ufak bir otoriteniz olduğunu bile hissettirmeyin. Yalnız o kendinin size ihtiyacı olduğunu ve sizin o ihtiyaçları karşılayabileceğinizi bilsin.” ( 59 )

Kendi kendilerine iş başarmalarına imkân verilmelidir.

Başkalarına boyun eğen bir kişilik geliştirmemeleri gerekir. “Çocuklarınıza itaatin bir görev olduğu konusunda ikna etmeye çalışırken zor kullanma, tehdit savurma ya da daha kötü olan dalkavukluk ve vaatlere başvurmaktan uzak duramazsınız.” (Rousseau, 2005, 57)

Çocuğun büyüklerine karşı şımarık, küstah tavırlar takınmalarına izin verilmemelidir.

Çocuğun oyun ve eğlenceleri hoşgörü ile karşılanmalıdır. “Çocuklarınız gün boyu oynuyor diye hiç korkmayın;  çünkü oyun onları hayata hazırlar.” (Rousseau, 2005:87)

Çocuk terbiyesinde rekabet, kıskançlık, arzu, heves, gurur, açgözlülük, korku, çocuk ruhunu bozacak yöntemler kullanılmamalıdır.

Çocuklara yaşlarına göre davranılmalı, onlardan yapabileceklerinden fazlası beklenmemelidir.

Ceza rafa kaldırılmalıdır.

Rousseau’ya göre eğitim kağıt üzerinde olmamalıdır. En iyi öğrenme deneyime dayalı olandır. Çocuğun kendi akıl gücünü kullanabileceği ve fikir yürütebileceği çağdan önce herhangi bir ahlaki durumdan kaçınılmalıdır. Sözle bilgiden kaçınılmalıdır.

Emile, akşam yemeği ve parti davetiyeleri alır, ancak okuyamaz. Bu yüzden okuma ihtiyacı doğar. Bu zorunluluk da okuma öğrenmesini gerektirir. Görüldüğü gibi okuma çocuğun çıkarı için gerçekleşmiştir. Zorunluluk söz konusudur. Rousseau’ya göre, ihtiyaç duyulduğu zaman ve zorunlu hallerde öğrenilmesi gerekir, bu hallerde bilgi anlamlı olur ve insana hizmet eder. Öğrenim ve bilgi bireyin kullanımı için vardır. Aksi halde bireyin kullanımından çok onu yönlendirir. Bilgi insanı kullanılır hale nasıl dönüştürür?

Ergenlikte Emile’e ahlâki yönlere değinilmeden toplumsal yaşamın yararı gösterilmektedir. Toplumda karşılıklı bağımlılık ve toplumsal örgütlenmenin önemi örneğin el sanatlarını öğrenerek görmesi sağlanır. Böylece Emile, akıl çağının başlamasıyla beraber, inanç temelinde değil, zorunluluk ve gereklilik temelinde düşünme ve kara vermeyi öğrenecektir. Ergenlikte birey yeniden doğar. Başkalarına da ihtiyacı olduğunu idrak eder. Bireyin başkalarının duygularını anlamasının yolu özdeşlik kurmasından geçer.

SONUÇ:

Emile’ de egemen olan düşünce, toplumsal ilişkilerin doğası ile sivil toplumun buna olanak sağlayan temeli nedeniyle, çağdaş toplumdaki erkek ve kadınların yozlaşmış, yaşamlarının çarpıklaşmış olmasıdır. Ana savunu, insanın doğası gereği iyi olduğu ama toplumsal yaşamın onu kötülüğe iteklediği yönündedir. Herhangi bir otoritenin koyduğu kurallara göre eğitilen herhangi bir insanın özgür olamayacağını ve köle gibi davranacağını öne süren Rousseau, Emile’ in eğitim macerasını, insan eğitimi ve kültürel gelişim konusundaki kendi özgün ve aykırı düşüncelerinin özeti gibi hazırlamıştır.

Emile doğa ve anne ile baş başa büyümüş, ilk gençlik döneminde yetim kalmış ve ideal toplum temsilcisi konumundaki öğretmenin himayesine verilerek hayatına devam etmiştir. Saf anne sütüyle büyüyen Emile, bu bölümde doğaya bırakılarak tamamen özgür yaşamıştır. Emile’ e bu evrede ne din, ne devlet, ne ahlak, ne otorite, ne bilim, ne de sanat adına hiçbir şey öğretilmemiştir. Emile özgür olmalı ve maddi-manevi bütün otorite ve baskılardan uzak tutulmalıdır. Emile’ in hayatının üçüncüsü evresi ise üç yıllık bir dönemi kapsar. (12-15) Avrupalı Emile’ in batılı karakteri bu evrede anlam kazanır. Çünkü Emile küçük bir burjuva olarak hem doğa hem de dünya karşısında rüştünü ispat etmeyi öğrenmelidir. Dördüncü bölümde ise bir otorite öğretmen kılığında devreye girer. Annesinden ayrılmış, öğretmeninin çerçevesini belirlediği bir özgürlükle büyümüş, soğuğu üşüyerek, sıcağı yanarak öğrenen Emile’e bir iç dünya hazırlanarak zengin bir ruh hali kazandırılacaktır.

Kaynakça:

http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/159/ata.htm

Aksoy, Hasan Hüseyin. Eğitimde Kalite Yaklaşımları Dersleri- Mayıs 2006

Dent, N.J.H  Rousseau Sözlüğü. Çeviren: Bülent GÖZKAN İstanbul 2002

ROUSSEAU, J.J. -İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı-Çev.Rasih Nuri İLERİ

ROUSSEAU J.J.-Toplum Sözleşmesi -Çev:Turhan Ilgaz-İstanbul -Eylül 2006

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir