Öğretmenim, annem, babam sürekli “Oku” diyor. Ben de bunun üzerine okumam gerektiğini düşünüyorum ama hem zevkli değil, hem eğlenceli değil, sınavda ve ÖSS’de (Ölürsem Sebebi Sensin) de çıkmıyor ki okuyayım. Ama gelen geçen herkes “Kitap oku.” diyor. Tamam okuyayım ama okumak yerine eğlenceli bir film seyredebilirim, facebook’a girip birilerine hayran olabilirim yani zamanımı daha eğlenceli geçirebilirim. Zamanımı eğlenceli geçirmek varken neden okuyayım ki! Okumuş olmak için okumak aptalca bir şey. Peki, ben aptal mıyım?
Ama herkes tutturmuş “İllâ ki oku!” diyor. Hiç kitap okuyan birini seyrettiniz mi? Düşünsenize, ben kitap okurken, okumayan birisi bana baksa, “ne yapıyor bu” diye… Dakikalarca bir kitaba bakıyor ve ara sıra sayfa çeviriyorum! Ne kadar aptalca görünüyorumdur kim bilir? Ama gene de babam “oku” diyor.
Akşam eve gelirken kitap getiriyor, “Oğlum bu kitabı oku, güzel bir kitap.” Nesi güzelmiş? Sanki güzel görmedik! Kim bilir nesi güzelmiş, neyse kitabı alıyorum, bakıyorum. Eeee, bana ne, ilgimi çeken bir şey yok ki. Onu okuyunca ne olacak? Ama okumadığım zaman daha eğlenceli bir şeyler yapabilirdim. Ne olabilir, arkadaşlarla gezmek olabilir, oyun oynamak olabilir. Daha zevkli şeyler varken neden kitap okumak? Anladım, benim zamanımı eğlenceli değil, sıkıcı biçimde geçirmemi istiyorlar. Okumanın yapılacak eğlenceli bir işten daha eğlenceli olması lazım. Yoksa okumak için okumak aptallıktan başka bir şey değil. Kusura bakmayın, kendime aptallığı yakıştırmıyorum. Öyle ise? O yüzden okumuyorum. Yoksa ben okumaya karşı birisi değilim. Zevk alan varsa okusun, bana ne… Ama daha zevkli şeyler varken neden okusunlar ki…
Televizyonu açıyorum bilgin insanlar “Okuyun, okumak iyidir.” diyorlar. Karşı görüş de ileri süremiyorsun ayıp olmasın diye. Herkes “Okuyun!” diyor ama ben okumuyorum çünkü eğlenceli bir şey değil. Ya da birisi bana okumanın zevkli bir şey olduğunu kanıtlasın, okuyunca neler kazanacağımı, bundan nasıl etkileneceğimi, bana nasıl bir birikim katacağını biri bana anlatsın. Okuyunca yeni dünyalar keşfedecekmişim. Tecrübe birikimime yeni birikimler katacakmışım. Ee, bunun kanıtlanması lazım ki okuyayım. Yoksa okumak için okumak kadar lüzumsuz bir şey olabilir mi?
Okumamı istiyorlarsa birisi benim ilgimi çekecek bir kitap versin ya da konu bulsun. Yoksa saatlerce kağıda bak bak bak, oku oku oku gözlerin yorulsun, oturmaktan bacakların uyuşsun. O arada arkadaşların gitsin kızlarla gezsin, oyun oynasın, onlarınki can da benim ki patlıcan mı? Ben neden onları yapmayayım da kâğıda bakayım? Ama yine de birileri tutturmuş “İllâ ki oku!” diyor.
Rahatsız edici şeyler de var. Bana “Oku!” diyenlerin kendileri okumuyor. Ben öğretmenlerimin çok da kitap okuduklarını düşünmüyorum. Polat Alemdar abinin de okuduğunu göremiyoruz tabi. Beşiktaş Çarşı Grubu büyük ihtimal okuyordur ama oradaki futbolcuların okuduğunu da hiç sanmıyorum. Okumuş gibi görünmüyorlar.
Kimsenin kitap okumadığı memleketteki kitap satışlarından da belli. 70 milyon nüfuslu bu ülke yılda kaç kitap yazılıyor, kaç tane satılıyor ve kaç kitap okunuyor? Kimse okumuyor ama herkes “okuyun” diyor. Yapmadığınıza göre faydasına inanmıyorsunuz. Yapmadığınız bir şeyi başkasına neden yaptırıyorsunuz? Herkes birilerinden okumanın iyi olduğunu duymuş, bana anlatıyorlar. Okumak iyi olsaydı siz okurdunuz. Ben niye okuyayım ki?
Haydi ben de düzene uyayım; ben de diyorum ki “Okuyun, okuyun, okumak iyidir. Okuyun hadi… ”
Okuyalım arkadaşlar, okuyalım.