Kutadgu Bilig’deki Meslekler

Sayı 51- Temmuz 2016

Kutadgu Bilig’de Yer Alan Meslekler ve Günümüzdeki Karşılıkları

Fatma İpek* ve Hümeyra Kaya*

Özet

Bu çalışmada, Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı eserinde geçen meslekler ele alınmıştır. Meslekler ile birlikte devlet düzenini, teşkilatlanmasını, sosyal devlet anlayışını, meslek ahlakını ilgilendiren beyitler seçilerek bu beyitlerde geçen belli başlı mesleki terimler ve bu terimlerin günümüz Türkçesindeki karşılıkları anlam ve açıklamaları incelenmiştir.

Beyitlerde mesleki terimlere ilişkin önemli sözcüklerin kullanıldığı ve günümüzde kullanılmaya devam ettiği saptanmıştır. Ayrıca bu meslekleri yapan kişilerin taşıması gereken ahlaki ve kişisel özellikleri ile sahip olmaları gereken mesleki bilgi ve donanımın ele alındığı görülmüştür.

Kutadgu Bilig adlı eserin sadece siyaset, din, tarih, iktisat açısından değil meslekler tarihi açısından da büyük bir öneme sahip olduğu söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Yusuf Has Hacip, Kutadgu Bilig, Meslekler

1.GİRİŞ

Karahanlılar dönemine ait bazı meslekler Türklerin bu dönemlerde yerleşik düzene geçtiklerini ve yüksek bir medeniyete sahip uygarlık olduğunu göstermektedir. Kutadgu Bilig 11. yüzyılda yazılan önemli bir eser olup o dönemin sosyal ve ekonomik yapısıyla ilgili önemli bilgiler vermektedir.

Bu çalışmamızda Kutadgu Bilig ve Yusuf Has Hacip hakkında bilgi verildikten sonra hükümdar, hacip, vezir, elçi, katip, hakim, hazinedar, tüccarbaşı, muhasebeci, hizmetkâr, nöbetçi, otacı, demirci, derici, boyacı, cilacı, okçu, yaycı, avcı, kuşçu, hayvan besleyici, çiftçi, haberci vb. terimler örnek beyitler eşliğinde yorumlanmıştır. Çalışmada kullanılan örnek beyitlerin orijinal metinleri ve beyitlerin çevirisi Kutadgu Bilig ile ilgili çalışma yapan Türkolog Reşit Rahmeti Arat’ın Kutadgu Bilig adlı eserinden faydalanılarak yazılmıştır.

2.KUTADGU BİLİG (YUSUF HAS HACİP)

İslami dönem Türk edebiyatının ilk eseri olan Kutadgu Bilig, 11. yüzyılın başlarında Balasagun’da doğmuş olan Yusuf Has Hacip’e aittir. Balasagun’da yazmaya başladığı Kutadgu Bilig adlı kitabını 1069 yılında Kaşgar’da tamamlayarak Karahanlı hakanlarından Tabgaç Buğra Han’a sunmuştur.

Eserin temelinde kâmil insan kavramı yatmaktadır. Özellikle insanı geliştiren ve güçlendiren faziletler dikkati çeker: Bilgi edinmek, okumak, güzel yazmak, çeşitli bilimlere sahip olmak, sevilen millî sporlara ve maharetlere değer vermek başta gelir. Bir yönü ile bir nasihatname niteliğinde olan Kutadgu Bilig, başka bir yönü ile de bir siyasetname karakterindedir.

Eserin başında mensur ve manzum mukaddimeler ile babların (bölümlerin) fihristi bulunmaktadır. Bunların devamında yer alan Tanrı övgüsü ve Tanrıya yakarış İslamî Türk edebiyatının bize kadar gelen ilk tevhit ve münacat örneğidir. Otuz üç beyitten oluşan bu manzume mesnevi şeklinde yazılmıştır.

Eski Türk siyaset ve devlet anlayışı, içten bölünme ve dıştan işgal edilme tehditlerine karşı devletin ayakta kalabilmesi için alınması gereken önlemlere göre belirleniyordu. Bu gelenek Karahanlılarda da devam etmiştir. Bu geleneği Kutadgu Bilig’de de görmek mümkündür.  Devletin temel yönetim işlevleri asker, hazine, mutfak ve adalet temellerine göre belirlenmiştir. Hükümdarın ihtiyacı olan kişiler: Kılıç kullanan asker devletin gelir giden hesabını tutmasını bilen zeki katip, devlet işlerini düzene sokan vezir. Ülkenin iyi idare edilebilmesi ve devletin devamını sağlayabilmesi için işlerin mutlaka zamanında yapılması gerekir ve hükümdar bu işleri tek başına yapamaz. Bunun sonucunda devlet işleri birtakım hiyerarşiye göre memurlar ve halk arasında paylaştırılmıştır. Aslında devlet işlerini yürüten bu kişilerdir. Bu hiyerarşi ve devlet düzeni hükümdarın otoritesini genişletmesi, fakat mutlak otoritesini korumasıyla şekillenmiştir. Eserde devlet memurlarının adları tek tek sayılmaktadır.

İslamiyet’in kabulünden sonra hacip, ilbaşı, inanç bey, çağrı bey, tigin bey örneklerinde olduğu gibi memuriyet unvanları Türkçedir. Bu da Karahanlı Devleti’nin İslam öncesi bağlarını koparmadığını gösteriyor.

3.KUTADGU BİLİG’DE MESLEKLER İLE İLGİLİ TERİMLERİN YER ALDIĞI BAZI BEYİTLERDEN ÖRNEKLER

Kutadgu Bilig’de yer alan meslekler ile ilgili terim ve sözcükler aşağıda günümüz Türkçesindeki karşılıkları verilmiştir.

  • İlig: Yönetici, hükümdar, cumhurbaşkanı
  • Vezir: E n yüksek derecedeki görevli, başbakan
  • Hacip: Hükümdarla halk arasında irtibatı sağlayan kişi
  • Yalavaç: Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, elçi
  • Agıçı: Hazineyi korumakla görevli kimse, hazinedar
  • Bügü: Devlet ile bireyler arasındaki sorunlara ve suçlara ilişkin konuları anayasa ve kanunlar kapsamında bağımsız şekilde inceleyen kişi. Vicdani kanaatine uygun karar veren kişi, hakim.
  • Bitigçi: Muhasebeci, kaymakam, katip
  • Muhtesip: Çarşı Pazar esnafını denetleyen görevli, belediye memuru
  • Otaçı: Hekim, doktor
  • Kingeşçi: Danışman, has müşavir
  • Saki: İçki dağıtan kimse
  • İdişçi: İçeceklerden sorumlu kişi, içkicibaşı
  • Yulduzçı: Yıldızların durumundan hükümler çıkaran bir çeşit falcı, müneccim
  • Şair: Ozan
  • Tapugçı: Ücretle iş gören işçi, uşak, hizmetkâr
  • Aşçıbaşı: Yemek pişiren kişi
  • Tarıgçı: Geçimini toprağı ekerek sağlayan kimse, çiftçi
  • Sırçı: Eşyayı parlatan kişi, cilacı
  • Kırmaçı: Belirli bir amaçla kullanmak için hayvan derisini işleyen kimse, derici
  • Etükçi: Ayakkabı yapan ve satan kimse, ayakkabıcı
  • Temürçi: Demiri işleyip çeşitli alet ve eşya yapan sanatkâr, demirci
  • Okçu: Ok yapan veya satan kimse
  • Satıgçı: Satıcı, tüccar, tacir
  • Avçı: Avcı
  • Bedizci: Boyacı, ressam

Yukarıda sıralanan sözcüklerin geçtiği beyitler aşağıda incelendi:

  • İlig/Hükümdar

İlig sözcüğü Kutadgu Bilig’de hükümdar anlamında kullanılmıştır. Hükümdar kavramı bir ülkede mutlak otorite sahibi yönetici şeklinde tanımlanmıştır. Kutadgu Bilig’de ilig yani devleti yöneten ve halka adaletli davranan, halka öğüt veren anlamlarında kullanılmıştır.

İlig sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Bitigçi bu yanglıg kerek ay ilig

inansa angar birse bolğay elig” (KB:2737)

Hükümdara sesleniyor, kâtibin inanılır ve güvenilir olması gerektiğini hükümdara anlatıyor.

“ Bu erdi ay ilig mening bilmişim

ötündüm iligke tükendi işim” (KB:2739)

Hükümdara bildiğinin bu kadar olduğunu ve arz ettiğini, başka diyeceğinin de olmadığını söylemektedir.

“ Yanut birdi ögdülmiş ilig kutı

sevüg neng bu altun kümüş can otı” (KB:2743)

Öğdülmiş hükümdara seslenerek altın ve gümüşün sevinilecek bir şey olduğunu ve cana ilaç olduğunu söylemiştir.

Bu beyitlerde hükümdara seslenilmiş ve kâtibin nasıl olması gerektiği ve görevinin ne olduğundan bahsedilmiş. Bu beyittende anlaşıldığı üzere Karahanlılar döneminde “kâtiplik” mesleğinin bulunduğunun ve kâtiplerin belli görevlerinin olduğunu çıkarmaktayız.

Son beyitten hareketle Ögdülmiş’in hükümdara seslenerek söylediği sözlerde maneviyattan çok maddiyata önem verdiğini,  altın ve gümüşün sevinilecek şeyler olduğunu söyleyerek bizlere karakteri ve değer verdikleri hakkında ipucu vermektedir. Bütün bunlardan hareketle iligin sadece bir yönetici olmadığını aynı zamanda halkının düşüncelerine önem verip onları dinlediğini görmekteyiz.

  • Vezir

Vezir sözcüğü Kutadgu Bilig’de hükümdar adına devlet işlerini yöneten en yüksek derecedeki görevli olarak geçmektedir.

Vezir sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Birisi bitigçi birisi vezir

bu iki kişike söz açmak tegir” (KB:2679)

Biri kâtip biri vezirdir. Bu iki kişiye sırrı açmaktan bahseder.

“Üçünçi ked ödrüm kerek bu vezir

budunka negü tegse mundın tegir” (KB:5331)

Üçüncü kişinin vezir olduğundan ve bunun çok seçkin biri olması gerektiğinden, halka ne gelirse ondan geldiğinden bahseder.

“Kalı tetrü yitse burunduk vezir

kamug tetrü boldı özüm ayğuçı” (KB:5337)

Kanaatine göre vezirin yuları ters tarafa çekerse her şeyin ters olabileceğini söylemektedir.

Devletin içinde bir sır açılacaksa bunun iki kişiden biri olan vezire açılması gerektiğinden söz edilmiştir. Vezirin seçkin biri olması gerektiğinden bir nevi halkın başına ne gelirse vezirden geleceğinden bahsedilmiştir. Bir beye yol gösterenin vezir olduğunu, halka, muhafızlara ve hizmetkârlara düzen verenin vezir olduğundan bahseder. Veziri bir önder olarak halka nizam veren, halkı yönlendiren biri olarak görmektedir.

  • Hacip

Hacip sözcüğü Kutadgu Bilig’de hükümdarla halk arasında iletişimi sağlayan kişi olarak geçmektedir. Eserde sarayla halk arasında iletişimi sağlayan da haciptir. Hacip sözcüğü ile ilgili örnek beyitler de şöyledir;

“Bu haş hacib atın tegürmie munga

munı bu özinge yağutmış yana”(KB:62)

Hükümdarın ona hashacip unvanını vermesi ve onu kendi yakınları arasına almasından bahsetmektedir.

“Bu mani üçün kör ağırlar anı

yusuf haş hacib tip ayurlar köni”(KB:63)

Hükümdarın onu yakınları arasına almasından dolayı hürmet etmeleri ve kendisine Yusuf Has Hacip demelerinden bahseder.

Yusuf Has Hacip’in doğruluk hürmet sahibi olduğu gibi bir de takva sahibi, bilgili ve temiz bir kişi olmasından dolayı kendisi asil bir aileden olup dili de ona göredir. Yusuf Has Hacip kitabını nazma çekip tamamlamış ve son şeklini Kaşgar ilinde almıştır. Tavgaç Buğra Han’ın huzurunda bu eserini okumuş, Tavgaç Buğra Han akla hürmet etiği için kaleminin hakkıdır diye Yusuf Has Hacip’e çok itibar edip ihsanlarda bulunmuştur. Ona Has Hacip unvanını vermiş ve onu yakınları arasına almıştır. Hükümdardan dolayı çevresindekilerde ona hürmet edip Yusuf Has Hacip demişlerdir. Bu beyitlerde Yusuf Has Hacip’in nasıl itibar sahibi olduğunu hürmet ve takdir gördüğünü Has Hacip unvanını nasıl ve kim tarafından aldığını görmekteyiz.[1]

  • Yalavaç/Elçi

Yalavaç sözcüğü Kutadgu Bilig’de elçi anlamında kullanılmıştır. Elçi kavramı bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, sefir anlamında tanımlanmıştır.

Yalavaç sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“ Yalavaç tetig bolsa bilse odug

beg asgı bolur anda tutnur bodug”(KB:2638)

Elçinin zeki, bilge ve uyanık olursa her yerde hoş karşılanacağından beyine faydalı olacağından bahseder.

“Yalavaç bilir bolsa erdem kamuğ

bedüyür begi atı ilde uluğ”(KB:2643)

Elçinin her türlü erdeme sahip olursa büyümesinden ve adının o memlekette yükselmesinden bahseder.

“Yalavaçka bütse bitig ne kerek

bütünlük bulunsa itig ne kerek”(KB:4948)

Elçi güvenilirse mektuba gerek olmadığını ona güveniliyorsa hazırlık külfetine gerek olmadığını belirtiyor.

Elçinin hesaba hendeseye cezire ve meseha ilmine vakıf olması gerektiğinden; çok iyi tavla ve satranç bilmesi, cirit oyununda usta olması, ok atmasını iyi bilmesi, kuşçulukta avcılıkta başkalarına üstün gelmesine, konuşurken bütün dilleri konuşması, yazarken de bütün yazıları yazması gerektiğinden bahseder beyitler genel olarak. Bütün bu erdemleri bilmek elçilik için yeterli görülmüştür. Bu dönemde yaşayan bir elçinin bu erdemleri bilirse işinde başarılı olacağı düşünülmektedir. Elçinin zeki bilge ve uyanık olursa devletine ve beyine faydalı olacağından herkes tarafından da hoş karşılanacağından, elçi kötü ve boş olursa şüphesiz ki devletin ve beyin itibarının kaybolacağından bahseder.

Elçinin güvenilir olmasının öneminden bahsetmiştir. Şayet bir elçi güvenilirse mektuba gerek olmadığından bahsedilmiştir. Bir nevi elçinin sözünün senet niteliğinde olduğunu belirtmiştir.

  • Bitigçi/Kâtip

Bitigçi sözcüğü kâtip anlamında kullanılmıştır. Bitigçi kavramı yazıcı, bir kuruluşta yazı işleriyle vazifeli kişi, sekreter şeklinde tanımlanmıştır.

Bitigçi sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Bitigçi biliglig ukuşlug kerek

hatı uz belagat takı edgürek”(KB:2693)

Kâtibin bilgili ve akıllı olması güzel bir hatta üstün bir belagata sahip olması gerektiğinden bahseder.

“Birisi biliglig ukuşlug bügü

takı bir bitigçi turur sözlegü”(KB:2704)

Biri bilgili akıllı ve hakim kişi biri de kendisine sırlar açılan katiptir. Kâtip olduğundan bahsetmiştir.

“Bitigçi bor içse biligdin tezer

biligdin tezigli bitigdin azar”(KB:2730)

Kâtibin içki içerse bilgiden uzaklaşacağından, bilgiden uzaklaşırsa yazıda şaşıracağından bahseder.

Katibin vasıflarından bahsetmiştir. Önce katibin olumlu yönlerinden daha sonra olumsuz yönlerinden bahsetmiştir. Katip bilgili ve akıllı olursa güzel bir yazıya üstün bir belagate sahip olur demiştir. Yazan kişilerin kitapları yazmamış olsalardı hikmet ve bilgileri öğrenemeyeceğimizden bahseder, insanlar arasında yazı olmasaydı söze kimsenin inanmayacağından, yazı olmasaydı fikirlerin ifade edilemeyeceğinden bahsetmiştir. Devletin içindeyse beylerin işine yarayan kişilerin üç türlü olacağından biri bilgili, akıllı ve hakim kişi üçüncüsünün ise kendisine sırlar açılan katip olacağından bahseder. Olumsuz olarak ise katibin içki içerse bilgiden uzaklaşacağından bilgiden uzaklaşmasının onun yazıda şaşırtacağından bahseder. İnsanlar arasında iki kişinin seçilmesi gerektiğinin ve bu iki kişinin ise yazmasının bilen katip ve konuşmasını bilen elçi olması gerektiğinden bahseder.

  • Agıçı/Hazinedar

Kutadgu Bilig’de agıçı hazinedar olarak kullanılmıştır. Hazinedar, hazineyi korumakla vazifeli kimse, hazine koruyucusu olarak tanımlanmaktadır.

Agıçı sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir.

“Ağıçı negü teg kerek ay manga

angar bütse begler yitürse nenge “(KB:2741)

Hazinedarın nasıl olması gerektiğinden ona beylerin güvenmesi ve hazineyi koruması gerektiğinden bahseder.

“Bu işke ağıçı saran edgürek

saranlık bile neng küdğezgü kerek”(KB:2766)

Hazinedarın eli sıkı olması gerektiğinden hazinenin malının cimrilikle gözetilmesi gerektiğinden bahseder.

“Bolur kangı içre ağıçı işi

özin ked küdezgü bu yanglıg kişi”(KB:2791)

Hazinedarın işinin saray içinde olduğunu hükümdarın yakınında çalışanların kendilerine çok dikkat etmesi gerektiğini söyler.

Yukarıdaki beyitlerde Türklerin ticarete, hesap işleri düzenine ve muhasebeciye dönük ilk ciddi görüşleri Kutadgu Bilig ile ortaya konmuştur denilebilir. Eserin yazıldığı dönem olan Karahanlılar döneminde devlet örgütlenmesinde öncelikle Büyük Divan bulunmaktadır, devlet ile ilgili bütün önemli kararlar bu divanda alınmaktadır. Bu divana bağlı olan bir saray görevlisi olarak karşımıza çıkan hazinedar da devletin mali yönetiminde görev alan baş sorumludur ve günümüzdeki muhasebeciye benzer görev ve sorumluluklara sahiptir. Yusuf Has Hacip hazinedarın çeşitli bilgilere sahip olması gerektiğinden bahsetmiştir. Hazinedarın kendisine verilen işleri başarabilecek düzeyde olmasından ve işinin saray içinde olmasından her zaman hükümdarın yakınında olması gerektiğinden bahsetmiştir.[2]

  • Bügü/Hakim

Bügü sözcüğü Kutadgu Bilig’de hakim anlamında kullanılmıştır. Hakim kavramı devlet ile halk arasındaki anlaşmazlıkları, kamu düzenini bozan konuları hukuk ilkelerine uygun ve vicdani kanaatine göre bağımsız olarak karar verme becerisine sahip kişidir.

Bügü sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Aya beg bu iki uluğ erdem ol

bügü ilçi begler munı tutğu yol”(KB:2717)

İki şeyin büyük erdem olduğundan,  hakimin bu iki şeyi kendisine düstur edinmesi gerektiğinden bahseder.

“Sangı küçenmiş bolur ay bügü

özini boşutğu terengbin yigü”(KB:6010)

Hakime seslenerek onun safrasının güçlenmiş olduğunu midesini boşaltması ve kudret helvası yemesi gerektiğini söyler.

“Bularda eng edgü yorık bu turur

bügü bilge ögmiş kılık bu turur”(KB:4670)

Bunlardan en iyisinin sonuncusu olduğunu, hakim ve bilgelerin bu hareketi beğendiğini söylemiştir.

Yukarıdaki beyitlerde Kutadgu Bilig’de hakimin kendisine iki şeyi düstur edinmesini söylemiştir, bu iki şeyi düstur edinirse büyük bir erdem sahibi olacağından bahsetmiştir. Bu iki şeyden ilki; kılıç kan damlatırsa memleket alır. İkincisi ise kalemden mürekkep damlarsa altının gelmesidir. Yusuf Has Hacip hakim ve bilgelerin beğendiği hareketlerden bahsetmiştir.  Hakimin en beğendiği kişilerin ise hayvanlar keserek başkalarını ziyafete çağıran kişiler olduğunu söylemiştir.

  • Muhtesip

Muhtesip sözcüğü sözlükte çarşı ve pazar esnafını din kurallarına göre denetleyen, belediye memuru anlamına gelir. Muhtesip sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Yana elgi küçlüg bolur muhtesib

isizlerni yığsu cema’at kezip”(KB:5588)

Muhtesibin de elinde yetki olması gerektiğini onun da cemaatini dolaşarak kötülükleri engelleyebileceğinin söylemiştir. Kutadgu Bilig’de ticaretin güvenle yapılabilmesi için muhtesiplerin çarşı ve pazarı denetleme yetkilerinin geniş olmasının ve muhtesiplerin halkın arasında dolaşarak kötülükleri engellemesi gerektiğini vurgulanmıştır.

İlk Müslüman Türk devletlerinde Karahanlılarda muhtesiplik sistemini görmekteyiz. Tüketicinin bilgilenme hakkının gözetilmesi için satışa çıkarılan ürünlere etiket koyma ve fiyat tarifesi bulundurma zorunluluğunun tarihteki ilk sistemli uygulamasının da yine İslam devletlerinde olduğunu görmekteyiz. Kötülükten sakındırmak, iyiliği teşvik etmek gibi düsturu doğrultusunda muhtesibin halk adına üstlendiği işlevler vardır. Hz.Muhammed’in “Günah işleyeni gören eliyle mani olsun. Buna gücü yetmezse, diliyle mani olsun.” buyruğundan hareketle muhtesiplik mesleği ortaya çıkmıştır. Bunlardan hareketle Karahanlılarda halkın ihtiyaçlarına, gelir ve giderlerine, haklarına riayet edildiğinin görmekteyiz. Bu da sosyal ve hukuk devleti anlayışının ne kadar geliştiğini göstermektedir.

  • Otaçı/Hekim

Otaçı sözcüğü Kutadgu Bilig’de hekim, tabip anlamında kullanılmıştır. Hekim kavramı çeşitli bitkilerle tedavi uygulayan kişiler için halk arasında hekim veya eczacı anlamında kullanılan bir terimdir. Otaçı sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Yime yakşı aymış otaçı hakim

hakimler sözini yavuz tigli kim”(KB:4617)

Otaçı hakimde çok güzel söylemiş; hakimlerin sözüne kim kötü diyebilir demiştir.

“Negü tir eşitğil otaçı sözi

munıng ma’nisi uk tirilgil kuzı”(KB:4631)

Otacının ne söylediğinden ve otacıyı dinlememiz gerektiğinden bahseder. Otacının söylediklerinin manasını anlayarak yaşamamız gerektiğini söyler.

Yukarıdaki beyitlere bakacak olursak otacının bazı hastalıkların yorumunu yaptığını ve insanoğlunun nasıl yaşaması gerektiğinden bahsedilmiştir. Hastalığın ölümün ilk habercisi olduğundan, insanın hasta olduğunda ölümün yanıbaşında olduğunu bilmesi gerektiğinden, insanoğlunun sıcağı ve soğuğu ayırt edebilmesi gerektiğinden söz edilmiştir. İnsanoğlunun vücuduna faydalı olan şeyleri yemesi için doğayı iyi tanıması gerektiğinin, sıcaklık arttığında hemen soğuk bir şey içmesi soğukluk fazlalaşınca ise onu sıcakla değiştirmesi gerektiğinin önemini vurgulamıştır. Burdan da anlaşılacağı üzere Karahanlılar döneminde otacının önemli bir yeri olduğunu ve sözlerinin halk tarafından dinlenildiğini, görmekteyiz. Devlet teşkilatlanmada otacıya yer vererek onun ne kadar önemli bir meslek olduğunu göstermektedir.

  • Kingeşçi/ Has müşavir

Kingeşçi sözcüğü Kutadgu Bilig’de danışman/has müşavir anlamında kullanılmıştır. Müşavir kavramı sözlükte yol gösteren, yöneticinin mallarını yöneten kimse olarak geçmektedir.

Kingeşçi sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Negü tir eşitgil kingeşçi öge

kingeşte töker begke yünçü üge”(KB:2935)

Has müşavirin istişarede beyin önünde neler anlattığından bahseder.

“Negü tir eşitgil öge buyrukı

unıtma munı sen biti hem okı”(KB:2941)

Has müşavirin tavsiyelerinden bahseder. Bu tavsiyeleri unutmamamız gerektiğini yazıp daima okumamız gerektiğini söyler.

Yukarıdaki beyitlerde görüldüğü üzere has müşavirin beylere ve onu dinleyen kişilere nasihatlerde bulunduğu görülmektedir. Beye ithafen rahat aramamasını şayet rahat ararsa zahmette rahatın bulunacağı söylenilmektedir. Beyin zahmet çekip memleketi düzenlemesi gerektiğini söyler. Eğer memleket düzenlenirse halkın zenginleşeceğinden ve beyin her dileğinin olacağından bahseder. Has müşavirin nasihatlerinde canından başka emin bir kişiyi bulamadığını ve insanoğlunun canını koruyup gözetmesi gerektiğini söylemektedir. Has müşavir hükümdarın hizmetkârlara karşı görevlerinden ve hizmetkârların da hükümdara karşı görevlerinden bahsetmiştir. Bu da gösteriyor ki Karahanlı Devleti’nde hükümdar tek otorite sahibi değildir. Yanında çalışanlara da söz hakkı tanıdığını onlardan akıl aldığını görmekteyiz.

  • Saki

Saki sözcüğü içki dağıtan kimse anlamında kullanılmaktadır. Bazı yerlerde su veren, su dağıtan, kadehle içki sunan, sulayan, içecek su veren, sucu anlamlarında da kullanılmaktadır.

Saki sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Munıngda basakı bu boşğutları

sakalsız kerek barça körki yarı”(KB:2913)

İçkicibaşının sakilerinin de hep genç ve güzel yüzlü olduğundan bahsetmiştir.

“İdişçi başı kör uş andağ kerek

idiş tutğuçılar bu mundağ kerek”(KB:2925)

İçkicibaşının nasıl olması gerektiğini ardından da sakinin nasıl olması gerektiğini söylüyor.

Yukarıdaki beyitlerden anlaşıldığı üzere Kutadgu Bilig’de sakinin hizmetinden memnun kalabilmek için doğası temiz insan olunması gerektiğini söyler. Sakilerin genç ve güzel yüzlü olması gerektiğinden bahsederken aynı zamanda sakilerin fiziksel özelliklerine değinir. Bu özellikleri; yüzünde henüz tüy belirmemiş, yüzü dolunay, boyu fidan, saçı kara oğlanlar şeklinde tanımlar. Bu oğlanların belleri ince, omuzları geniş, teni beyaz ve yanakları al al olmalıdır. Kutadgu Bilig’de sakilerin nasıl giyinmesi gerektiğinden de bahsedilmiştir. Sakilerin yeşil, mavi, sarı ve pembe ipek giysiler giyip dolaşmaları ve içecek taşımaları hoş olur demiştir. Sakilerin sakalsız olmasının nedenlerinden de şu şekilde bahsedilmiştir; içkide kıl bulunursa yakışık almayacağını kılın yemeye ve içkiye düşmesinden dolayı tatsız olacağını, kadeh sunanların sakalsız olması gerektiği belirtilmiştir.

Sakiler temiz ve güler yüzlü olursa içilen içkinin iştahla içileceğini ve içenin içine sineceğini belirtir. Bunun için de sakiden şöyle bahsetmiştir: “Karnı acıkmış insan için onun yüzünü görmek yemektir; susamış insan için o bakıp da kanılmaz bir içkidir.” Bu beyitlerde de görüldüğü üzere sakinin sadece dış görünüşüne önem verilir ve dış görünüş kadeh sunulan kişiyi etkilemede önemli bir etkendir. Bunlarda gösteriyor ki Karahanlı döneminde devlet teşkilatlanması sarayın en küçük bölümlerine kadar dağılmıştır.

  • İdişçi/İçkicibaşı

İdişçi sözcüğü Kutadgu Bilig’de içkicibaşı anlamında kullanılmıştır. İçkicibaşı kavramı sözlükte içki yapan veya satan kimse olarak kullanılmıştır.

İdişçi sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Manga ayğıl emdi idişçi başı

negü teg kerek kılsa içgü işi”(KB:2881)

İçkicibaşının nasıl olması gerektiğini anlatmasını istemiştir.

“İdişçi başı ked kuyug er kerek

köni tutsa ötrü köngül ög yürek”(KB:2900)

İçkicibaşı olmak için çok titiz olunması gerektiğini, içkicibaşının gönlünü, aklını ve yüreğini doğru tutması gerektiğini söylemiştir.

“Neçe me bu aşçı idişçi sanga

bütün erse artuk ay ersig tonga”(KB:2939)

Ey cesur kahraman, aşçı ve içkicibaşılar sana ne kadar çok itimat telkin ederlerse etsinler demiştir.

Yukarıdaki beyitlerde görüldüğü üzere Kutadgu Bilig’de içkicibaşının nasıl olunması gerektiği anlatılmıştır. İçkicibaşının nefsine hakim, doğru yolda yürüyen biri olması gerektiği söylenir. Güvenilir, doğru, sadık, gözü ve gönlü tok kişiler olması gerektiği anlatılmıştır içkicibaşıların. İçkicibaşının her türlü otları haır bulundurması gerektiğini söylemiştir. İçkicibaşının elinde sadece içilen değil yenilen, yalanan veya her türlü ilacın bulunması gerektiğini söyler. Hükümdar için her türlü tehlikenin boğazdan geldiği anlatılır. Bu tehlikelerden hükümdarı koruyacak kişilerin aşçı ve içkici olduğu söylenmiştir. Aşçı ve içkici güvenilir kişiler olmazsa hükümdarın güvenle yiyip içmesinin güç olacağı anlatılır. Bunlardan hareketle içkicibaşının sadece içki hazırlamadığını her türlü ilacı hazırladığı ve yenilen, içilen şeylerinde içkicibaşının sorumluluğu altında olduğunu görmekteyiz.

  • Yulduzçı/Müneccim

Yulduzçı sözcüğü Kutadgu Bilig’de müneccim anlamında kullanılmıştır. Müneccim kavramı yıldızların durumundan hükümler çıkaran bir çeşit falcı anlamında kullanılmaktadır.

Yulduzçı sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Munıngda basa emdi yulduzeı ol

baka körse yetrü idi yinçke yol”(KB:4376)

Bunlardan sonra müneccimlerin geldiğini söyler ve iyice dikkat edilirse pek çok ince yolun olduğunu söyler.

Müneccim Kutadgu Bilig’de yıl, ay ve günlerin hesabını tutan kişi olarak tarif edilmiştir. Müneccim olabilmek için hendese(geometri) okunması gerektiğinden bahsedilir. Çarpmayı ve bölmeyi, kesirleri iyi bilmesi gerektiği vurgulanır. Cebir ve mukabele(karşılaştırma) okumasını, öklidin ne olduğunu bilmesi gerektiği anlatılır. Kısacası müneccimlerin fenni alanda uzman olmaları gerektiğinden bahseder. Aynı zamanda Karahanlı döneminde müneccimlerin olması bilime önem verildiğini göstermektedir.

  • Şair

Kutadgu Bilig’de de şair olarak geçer. Şair kavramı şiir söyleyen veya yazan kimse, ozan olarak tanımlanmaktadır.

Şair sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Basa keldi şa’ir bu söz tirgüçi

kişig öggüçiler yime yirgüçi”(KB:4392)

Şairlerin söz dizen, insanları öven veya yeren kişiler olduğunu söylemiştir.

Beyitte de görüldüğü üzere Kutadgu Bilig’de şairlerin devlet ile olan ilişkilerinden bahsetmiştir. Aynı zamanda şairlerin kişisel özelliklerinden de bahsetmiştir. Bunların dilinin kılıçtan keskin olduğundan, derin ve ince anlamlı sözlerinin olduğundan, öven ve hicveden kişiler olduğundan bahsedilmiştir. Şairlere mümkün olduğunca iyi davranılması gerektiğini bunların diline düşülmemesi gerektiğini bunların dilinden kendini koruması gerektiğinden bahsetmiştir.

  • Tapugçı/Hizmetkâr

Tapugçı sözcüğü Kutadgu Bilig’de hizmetkâr anlamında kullanılmıştır. Hizmetkâr kavramı ücretle iş gören, işçi olarak tanımlanmaktadır. Tapugçı ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Bağırsak tapuğçı kör özkey bolur

bu özkey tapuğçı begin bay kılur”(KB:2767)

Sadık hizmetkârın sadık olacağından ve beyini zengin edeceğinden bahseder.

“Bağırsak tapuğçı bütün çın kişi

beginge yuluglar et öz can başı”(KB:2831)

İçten bağlı olan hizmetkârın doğru ve dürüst kişi tenini, canını ve başını beyine feda eden kişi olması gerektiğinden bahseder.

“Tapuğçı kapuğda umınçka turur

umınç birmese beg mürüvvet barur”(KB:2972)

Hizmetkârın kapıda ümit ile hizmet edip bey onun umduğunu vermezse mürüvvet gideceğinden bahseder.

Yukarıdaki beyitlerde de görüldüğü gibi Kutadgu Bilig’de hizmetkârın sadık ve güvenilir olması gerektiğinden bahsedilir. Hizmetkârın hükümdarına içten bağlı olması gerektiğini ve beyi için her türlü tehlikeyi göze alması gerektiğinden bahseder. Hizmetkârın eski ve emektar olmasının makbul olduğundan söz etmiştir. İşin iyisinin kötüsünün olmadığını bir işe emek sarf edilmişse insanın o işi ayrım yapmadan sevmesi gerektiğini ve onu her şeyden aziz tutması gerektiğini söylemiştir.

  • Aşçıbaşı

Kutadgu Bilig’de aşçıbaşı sözcüğü kullanılmaktadır. Aşçıbaşı günlük olarak hazırlanması gereken yiyecekleri, belli bir plan içinde bilgi ve becerisini kullanarak, temizlik kurallarına uygun olarak servise hazır hale getiren kişidir.

Aşçıbaşı sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Ayak tirki başlar bu aş başçısı

negü teg kerek ayğıl aş işçisi”(KB:2824)

Açşıbaşının kapları ve sofrayı idare eden kişi olduğunu ve bu aşçıbaşının nasıl biri olması gerektiğinden bahsetmiştir.

“Arığ bolsa aşçı arıg aş birür

arıg bolsa aş suv seve ked yilür”(KB:2846)

Aşçının temiz olmasını ve temiz yemekler yapması gerektiğini, temiz yemek yaparsa severek yenileceğini söylemiştir.

“Kalı egri bolsa bu aş başçısı

kamug egri boldı anıng işçisi(KB:2860)

Aşçıbaşının eğri olursa bütün yamaklarınında eğri olacağından bahsetmiştir.

Yukarıdaki beyitlerde aşçı başının görevlerinden bahsedilmiştir. Aşçının güvenilir, doğru ve olgun biri olması gerektiği vurgulanmıştır. Hükümdarın nasıl bir aşçıya güvenmesi gerektiğinden bahsedilmiştir. Bu özellikler: ihsanını esirgemeyen, hizmeti uzun ve emeği çok olan kişiye güvenebilir, zekâsını kullanan, emeğin aziz olduğuna inanan kişiye güvenmesi gerektiğinden bahsedilmiştir. Aşçıbaşının gözü tok ve gönlü zengin olmalıdır der ve takva sahibi, din ve şeraiti tanıyan biri olmalıdır diye ekler.

Fiziki özellikler olarak ise; yüzünün ve giysisinin güzel, tavrının iyi, saç ve sakalının düzgün, yakışıklı ve özünün sözünün bir olması gerektiğini vurgular. Aşçıbaşı nasıl davranırsa yamaklarının da öyle davranacağını, bundan dolayı aşçıbaşının yamaklarına yol gösterici olarak doğru, dürüst ve takvalı biri olması gerektiğinden bahsedilmiştir.

  • Tarıgçı/Çiftçi

Tarıgçı sözcüğü Kutadgu Bilig’de çiftçi anlamında kullanılmıştır. Çiftçi kavramı geçimini toprağı ekerek sağlayan kimse olarak kullanılmıştır

Tarıkçı sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Tarıgçı turur kör takı bir kutu

kereklig kişiler turur bu butu”(KB:4400)

Başka bir zümrenin de çiftçiler olduğunu söylemiş, çiftçilerin de gerekli kişiler olduğundan bahsetmiştir.

“Tarıgçı tarığka irig bolsunı

yime yılkıçı igdiş öklitsüni”(KB:5590)

Çiftçilerin çiftlikte gayret etmesi gerektiğini hayvan besleyenlerin ise onları çoğaltması gerektiğini söylemiştir.

Yukarıdaki beyitlerde de görüldüğü üzere Kutadgu Bilig’de çiftçilerle temas halinde olunması gerektiği ve çiftçilerle ilişki kurulması gerektiği vurgulanmıştır. Çiftçiler sayesinde her canlının yemek içmek zevkini yaşadığı söylenmiştir. Bütün canlıların çiftçilere muhtaç olduğu anlatılmıştır.

  • Sırçı/Cilacı, Temürçi/Demirci, Kırmaçı/Derici, Etükçi/Ayakkabıcı, Bedizci/Boyacı, Okçu

Sırçı sözcüğü Kutadgu Bilig’de cilacı anlamında kullanılmıştır. Cilacı kavramı cila yapan, eşyaya cila vuran kimse anlamına gelmektedir.

Temürçi sözcüğü Kutadgu Bilig’de demirci anlamında kullanılmıştır. Demirci kavramı demiri işleyip çeşitli alet ve eşya yapan sanatkar anlamında kullanılmıştır.

Kırmaçı sözcüğü Kutadgu Bilig’de derici anlamında kullanılmıştır. Derici kavramı belirli bir amaçla kullanmak için hayvan derisini işleme anlamına gelmektedir.

Etükçi sözcüğü Kutadgu Bilig’de ayakkabıcı anlamında kullanılmıştır. Ayakkabıcı kavramı ayakkabı yapan veya satan kimse, başmakçı anlamında kullanılmaktadır.

Bedizci sözcüğü Kutadgu Bilig’de boyacı anlamında kullanılmıştır. Boyacı kavramı eski Türklerde resim ve heykel yapan kimselere verilen isimdir.

Okçu sözcüğü Kutadgu Bilig’de okçu olarak kullanılmıştır. Okçu kavramı ok yapan ya da satan kimse anlamında kullanılmaktadır.

Sırçı, temürçi, kırmaçı, etükçi, Bedizci ve okçu kavramları ile ilgili örnek beyit şöyledir;

“Temürçi etükçi yana kırmaçı

ya sırçı bedizçi ya okçı yaçı”(KB:4458)

Bunlar; demirci, ayakkabıcı, derici ya da cilacı, boyacı veya okçu ve yaycıdır.

Kutadgu Bilig’de zanaat yapan kişilerle ilgili şöyle bahsedilmiştir: Dünyanın süsünün bunlar olduğunu, hayret verici hünerlerin bunlardan çıktığını söylenilmiştir. Zanaatla uğraşanların sayısının çok olduğunu belirtilmiştir.

  • Satıgçı/Tüccar, Satıcı

Satıgçı sözcüğü Kutadgu Bilig’de tüccar ya da satıcı anlamında kullanılmıştır. Tüccar kavramı ticaret yapan ticaretle uğraşan kimse, tacir anlamında kullanılmıştır. Satıgçı sözcüğü ile ilgili örnek beyitler şöyledir;

“Satıgçı yok erse ajun kezgüçi

  kaçan kedgey erding kara kiş içi”(KB:4425)

Dünyayı gezinen bu satıcılar olmasaydı, kara samur kürk ne zaman giyerdin demiştir.

“Satığçı yonmadı erse kezip

  közün kim körür erdi yinçü tizip”(KB:4427)

Satıcıla gezip dolaşmamış olsaydı bu inci dizilerini kim seyrederdi demiştir.

“Bu yanglıg bolur bu satıgçı kamuğ

  katılğıl olarka açuk tut kapuğ”(KB:4429)

Bütün satıcıların hep böyle olduğundan bahsetmiş ve onlara katılıp hep kapını açık tut demiştir. Kutadgu Bilig’de satıcıları durmadan gezen ve ticaret yapan kişi olarak görür. Satıcıların akıl ve gönüllerini hep Tanrıya yönelttiklerini hayatlarını kazanmak için de dünyayı dolaştıklarından bahsetmiştir. Satıcılarda halkın beğendiği ve dünyada arzulanan iyi güzel şeylerin olduğundan bahsedilmiştir.

4.SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Yusuf Has Hacip tarafından kaleme alınan Kutadgu Bilig adlı eser oldukça donanımlı bir eserdir. Yusuf Has Hacip eseri geniş bir yelpazede kaleme almıştır. Eserin içerisinde hemen hemen her şey vardır. Edebiyattan matamatiğe, psikolojiden felsefeye, siyasetten dine, hukuktan iktisada, mesleklerden astrolojiye kadar hemen hemen her konu hakkında bilgi verilmiştir.

Eserde meslekler konusu dikkatimizi çekmiştir. Karahanlılar dönemine ait bütün mesleklerden Yusuf Has Hacip bahsetmiştir. İlginç olanı ise bu kadar mesleği bir araya getirip en ince ayrıntısına kadar anlatmasıdır. Kutadgu Bilig’i meslekler açısından incelediğimizde önemli sayılabilecek meslekleri ve bu mesleklerin günümüzde hala kullanıldığını tespit ettik.

Kutadgu Bilig’i incelediğimizde ilig, vezir, hacip, yalavaç, agıçı, bügü, bitigçi, muhtesip, otaçı, kingeşçi, saki, idişçi, yulduzçı, şair, tabugçı, aşçıbaşı, tarıgçı, sırçı, kırmaçı, etükçi, temürçi, okçu, satıgçı, avçı, bedizci gibi birçoğu halen kullanılan meslekleri saptadık.

Eserin 35.babı, 36.babı, 37.babı, 38.babı, 39.babı, 40.babı, 41.babı, 42.babı, 55.babı ve 58.babında Karahanlı devletinde yer alan meslekler ve görevlerinden bahsedilmiştir.

Meslek sahiplerinin taşıması gereken kişisel, fiziksel ve ahlaki özellikleri ve sahip olmaları gereken mesleki bilgilerine beyitlerde yer verilmiştir. Kutadgu Bilig adlı eser sayesinde meslekler ve mesleklerin tarihi hakkında bilgi sahibi olduk ve bu mesleklerin Karahanlı döneminde büyük bir öneme sahip olduğunu saptadık.

KAYNAKÇA

ARAT, Reşit Rahmeti, Kutadgu Bilig, 2008

KARATAY, Osman, Hem Büyücü Hem Rahip Hem de Tabip: Uzmanlaşma Neden Yok? ,2015

TEKŞAN, Keziban, Türkçe Dersi Değerler Eğitiminde Kutadgu Bilig’in Kullanımı, 2012

www.vikisitesi.com/karahanlilar-devleti-özellikleri-hakkinda-bilgi.html

KARABINAR, Selahattin/ CAN, Ahmet Vecdi, Kutadgu Bilig’de Muhasebe, Ticari Hayat ve Etik ile İlgili Beyitler ve Güncel Yorumu

İNALCIK, Halil, Kutadgu Bilig’de Türk ve İran Siyaset Nazariye ve Gelenekleri


* Kafkas Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Öğretmenliği Öğrencisi, Kars

[1] www.vikisitesi.com/karahanlilar-devleti-özellikleri-hakkinda-bilgi.html

[2] (CAN, Ahmet Vecdi/KARABINAR, Selahattin, Kutadgu Bilig’de Muhasebe Ticari Hayat ve Etik ile İlgili Beyitler ve Güncel Yorumu, s.74)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir