Savruk Düşünceler – 26

Kurucu A. O. Sukhov. tarafından yazılan “Etnopedagoji ilkelerinin ortaya çıkarılmasının temel aşamaları: Kısa bir tarihsel inceleme” başlıklı makalede, Volkov tarafından geliştirilen ve genç bir bilim dalı olan etnopedagojinin dünyaya yayıldığı dile getirildikten sonra, çeşitli ülkelerde etnopedagojiyi kuranların adları sayılıyor: “… Türkiye’de İkram Çınar, …” Bazen dışarıdan bir göze takılmak daha anlamlıdır. Kripto! Bir fitne türü […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Almanya – İsviçre Gezim

Temmuz’un 4’ünde Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan Frankfurt’a uçtuk. Yolculuk üç saat sürdü. Sakin bir yolculuktu. Kitap okudum. Uçaktan iner inmez polis karşıladı. Merdivende pasaport kontrolü yaptılar. Böyle uygulamayla ilk kez karşılaştım. Uçakta elde edilmesi gereken sanık tipli bir yolcu vardır diye düşündüm. Ancak bina girişinde yine pasaport kontrolü… Yanımda Türkçe konuşan ve Almanya’da yaşadığını tahmin ettiğim […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Sunuş

Eğitişim Dergisi’nin 21. yılının 83. sayısı çok özel bir yıla denk geldi. 2024 Macaristan-Türkiye Kültür Yılı’na. 1923’te imzalanan Türk-Macar Dostluk Anlaşmasının 100. yılı geride kaldı. Bu hatırayı canlı kılmak ve ilişkileri daha da geliştirmek için 2024 yılı “Macaristan – Türkiye Kültür Yılı” olarak duyuruldu. Kuşkusuz tarihteki Türk-Macar ilişkileri çok daha gerilere gitmektedir. Eğitişim Dergisi, yayın […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Macaristan ve Türkiye

Türkiye’de sıradan bir yurttaş için Avrupa hatta Batı âdeta tek ülkedir! Birçok ülke olduğunu bilir ama hepsini terazinin aynı kefesine koyar ve aynı gözle görür. Okuyan, araştıran ve özellikle de ulusal ve tarih bilincine sahip olanlar ise Avrupa toplumlarının birbirinden oldukça farklı olduğunu, Macaristan’ın ise Türkiye’ye bir hayli yakın durduğunu, çok eskiden de özel bir […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Temiz Türkçe

Dil bir iletişim ve anlaşma aracıdır. Sözcükler ne kadar kolay anlaşılırsa, anlamı ne kadar iyi bilinirse, diğer sözcüklerle oluşturduğu anlam ağıyla ne kadar uyumlu ise insanlar arası anlaşma da o kadar iyi olur. Sözcüklerin anlamı birçok yolla öğrenilebilir. Dilin mantığını çözen bir çocuk daha önce duymadığı ve anlamını bilmediği bir sözcükle karşılaştığında kökünden-ekinden o sözcüğün […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Kitaplar Arasında

Katkeldi Bişkek ile Aytmatov’un köyü olan Şeker’in arası aklımda 40 km diye kalmış. Aytmatov’un anıtkabri olan Ata-Beyit’e giderken Şeker köyünün içinden geçiliyor. Ata-Beyit yaklaşık iki km daha yukarıda. Şeker köyüne iki defa gittim. Temmuz ve Ağustos aylarıydı. İlk dikkatimi çeken bitki örtüsüydü. Tarlalar bereketli görünüyor ve yerden adeta ot fışkırıyordu. Meralar bizim köydeki koruk çayırlardan […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Üniversitede Yatay Geçiş Ölçeği (ÜGYÖ) Geliştirme Süreci

Öndeyiş: Aşağıdaki ölçek geliştirme sürecini 2011 yılında çalışmıştım. Ölçeği geliştirdikten sonra bu ölçekle bir araştırma yapıp, makale olarak yayınladım. Ölçek geliştirme sürecini de ayrı bir makale olarak yayınlamayı planlamıştım ancak zamanla unuttum. 2024 yılı başında bir araştırmacının ölçeğimi kullanmak istemesi üzerine durumu hatırladım ancak ölçek geliştirme sürecini etraflıca yazıp akademik bir dergide yayınlamak için vaktim […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Türkiye’nin Kahraman oğlu Kemal Yoldaş’a

  Türkiye’nin Kahraman oğlu Kemal Yoldaş’a [1] Arkadaşım, sen yürüdün, yürüdün, İngilizi memleketden kürüdün. Senin adın tarihlerde galacax, Geyretinle millet heyat bulacax. Goy var olsun Türk’ün şanlı esgeri! Dönmez Kemal Paşa yolundan geri. Birincisi sensin İslâm elinde, Halq üçün harb etdin, silâh belinde.   Maksud Şeyhzade Özbekistan-1921       [1] Kaynak: Karakaş, Ş. (2010). […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılına Girerken

“Kanla irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti” diye başlar Harbiye Marşı. Askeri okul marşıdır ve askerdeyken sık sık söyletilirdi. Hoşuma giderdi. Bazı sözcükleri anlayamazdım ama anladıklarım bile üzerinde düşünmeye ve değerlendirme yapmaya yeterdi. Cumhuriyetin büyük bir savaşım sonucunda kurulduğunu, bu kuruluşta kan ve irfanın birlikteliğini düşünmek başlı başına çarpıcı olurdu. Kurmakla kalmayıp onu koruma kararlılığını da […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Cumhuriyetin “Tarih” Ders Kitabının Bazı Nitelikleri ve Ön Sözü Üzerine

Avrupa’da yaşanan Rönesans, Reform ve Aydınlanma Devrimi ile bunların sonucunda ortaya çıkan Sanayi Devriminin yol açtığı modernleşmeyi Doğu toplumları sonradan anlayabilmiş ve karşı atak yaparak gelişme farkını kapatmak istemiştir. Osmanlı, Rusya ve Japonya birbirine yakın zamanlarda başladıkları “çağdaşlaşma” savaşımında bir yüzyıl içinde başarılı olurken Osmanlı Devleti aynı başarıyı gösterememiştir. Bunun birçok nedeni vardır ve nedenlerden […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

“Devlet Türk’ün Ülke Yurttaşlarındır”

Etnik sorunları olan, bu sebepten kaynaklandığı ileri sürülen terör olayları yüzünden on binlerce yurttaşını kaybetmiş, milyarlarca dolar harcamış ve toplumsal dokusu tahrip edilmiş bir ülkeyiz. Bu sorundan da nasıl kurtulacağını araştıran pek çok kişi vardır. Birçok Avrupa ülkesi. 18. yüzyılda uluslaşma sürecini tamamlamış, yani etnik grupları bir potada eritip alaşım haline getirmiştir. Metalleri eritip karıştırmak […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Bireysel Silahlanmaya Hayır (mı?)

Bireysel Silahlanmaya Hayır (mı?) Bizde eskiden her erkeğin kuşağında kılıç yarısı bir kama, her kadının tumanında da bir hançer bulunurmuş. 1930’larda bunları taşımak yasaklanmış. Hatta toplamışlar. İlçedeki demircilik ve bıçakçılık zanaati neredeyse bitmiş. Bıçak yapan birkaç usta da artık hobi tatmini yapıyor. Kama yasaklansa da bıçak ile tabanca taşıma geleneğini sürdürdük. Bizde bıçağı olmayan hiçbir […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Dijital Bölünme

Dijital Bölünme Toplumlar çeşitli etkenlerle bölünür, saf tutarlar. Sağlı-sollu, köylü-şehirli, gelenekçi-modern… Bilişim toplumuna geçeli beri yeni bir bölünme ortaya çıktı. İnternete erişip bilgi-bilişim eyleyenler ve eyleyemeyenler. Akıllı telefon kullanarak bilgiye erişenler sosyal medya ve diğer bilgiye erişim olanaklarına sahip oldukları için gelişmeleri hızlı izlemek, hızla refleks göstermek ve tavır almak olanağına sahiptirler. Erişemeyenler ise adeta […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Etnopedagoji Notları – 7

İlgi, bilgi, marifet, hikmet ve iltifat… Türkiye’de uluslararası kitap deyince uluslararası saygınlığı olan, mümkünse yabancı bir ülkede yayınlanan kitap akla geliyor. Bir de değişik uluslardan bir kadronun bir araya gelerek/getirilerek yayınlandığı kitaplar var. Bu kitabımız hem değişik uluslardan yazarların emeği hem de uluslararası saygınlığı olan bir yayınevinin yayını olarak önemlidir. İçeriğine zaten güveniyoruz. Kaldı ki, […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Kars’ta Anıtlar

Aleksandr Nevski ve Kars Eğitim uzmanları ders kitaplarına o kadar çok şey sığdırır ki, onu ancak başka bir uzman görüp anlamlandırabilir. Tarih eğitimi üzerine çalışan değerli dostum Prof. Dr. Özgür Aktaş son zamanlarda farklı ülkelerin ders kitaplarını inceliyor. Bu arada Rus tarih kitaplarına da bakmış, yazmış. Makalesinden bir resim dikkatimi çekti. Ruslar henüz kabile-prenslik iken, […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 25

Kargalar ve Bülbüller Bilgeler uyarmış: “Kargaların çok olduğu yerde bülbüller susar.” Bilindiği gibi ikisi de kuştur, ikisi de öterek ses çıkarır. Seslerinin kendi kulaklarına nasıl geldiği bilinmez ama biz insanlar karga seslerini kaba, çirkin, ritmsiz, melodisiz bir kakafoni olarak algılarız. Bülbülün sesi ise güzeldir ve onu dinlerken ses bizi güzeltir, mest oluruz. Doğada gözlemlenen bir […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Yeşil Kuşak Projesi

  Birinci Dünya Savaşı, korkunç yıkımlara yol açmış, insanlığı sarsmıştı. Irkçılık ve mezhepçilik yüzünden herkes, her yerde saldırı tehdidinde ve diken üstünde duruyordu. Aydınlar insanlık için çareler ararken sosyalizm bir umut olarak öne çıktı. Her sorunu çözebilecek reçetelerinin olduğunu söylüyorlardı. Kâğıt üzerinde iyi görünüyordu. İnsanlığı sosyalizm kurtarabilirdi! *** Rusya’da devrim olmuştu. Demek ki iktidarı elde […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Genceli Nizami’den Oğluna Öğüt

Genceli Nizami, Türkiye’de hak ettiği kadar tanınmayan Azerbaycan Türk’ü bir düşünür ve şairdir. Mevlâna Celaleddin Rumi türü şair-filozof bir kalem ustasıdır. Öykülerini edebiyatın şiir türünü kullanarak anlatmıştır. Nizami, şiirlerini Fars dilinde yazmak zorunda kalmıştır. Bunu, şiirlerini takdim ettiği Şirvan şahının isteği üzerine yaptığını belirtir. O dönemde yazı ve şiirleri Farsça veya Arapça yazma eğilimi de […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

“Masallar Bize Ne Anlatır”

Bu soru cümlesi Yücel Feyzioğlu’nun yazdığı bir kitabın adıdır. İlk yayınlandığında tam da bu soruya yanıt arıyordum. İlaç niyetine almıştım ve nitekim ilaç gibi geldi. Bir hayli yararlandım. Yeni baskısı yapılmış, daha bir güzeltilmiş. Okulsuz zamanların müfredatı folklorun içindeydi. Folklor, yani halk bilimi… Halkın geleneklerini, masallarını, hikâyelerini ve inanışlarını inceleyen bilim… Folklor, etnopedagojinin en önemli […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Etnopedagoji Notları-6

Etnopedagoji Nedir? Etnopedagoji nedir? Ne anlama gelir? Etnopedagoji hakkında neleri bilmek gerekir? Etnopedagoji iyi bilinen ama adı yeni duyulan, yeni bir eğitim bilim dalının adıdır. Halkın geleneksel eğitimi demek mümkündür. Kapsamlı bir tanım vermek gerekirse şu söylenebilir: “Etnopedagoji; bir toplumun çocuk yetiştirmeye ilişkin tarihin derinliklerinden geliştirerek taşıdığı etnik-ulusal bilgi ve bilinci, yetişkinliğindeki yükümlülükleri taşıması için […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Posof Metristir

Morbet çağımda hodaklık da yaptım. Yine de çocuktum. İşten kalan zamanlarımda kendime ilginç ciciler bulur, oyuncak yapar, oyun oynardım. Benim oyuncaklarım beşli mavzer mermi kovanlarıydı. Tarlalardan topluyordum. Tarlalar sürüldükçe ortaya çıkıyordu. Bütün uyarılara rağmen yere bakarak yürüyordum; depresif bir çocuk olmalıyım… Öyle yürüyünce mermi bulmak da kolay oluyordu. İçleri toprak doluydu. Boşaltıp, yıkayıp kurutuyor, öyle […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Bizim Ahıskalı Aslı

Önce biraz Tarih… Rusya 1700’lerin sonunda Kafkas Dağlarını aşmış ve Güney Kafkasya’ya girmiştir. Yol gösterici papazların kılavuzluğunda 1800’lerde Ahıska, Ardahan, Kars’a doğru ilerlemiştir. Ahıska birkaç kez kuşatma ve saldırıyı püskürtmüş, Kars gibi yerler düştükten sonra yine gerçek anlamda büyük bir direnişten sonra 1828’de Rusya’nın işgaline uğramıştır. Tarihe geçmiş muhteşem bir direniş ve korkunç trajediler vardır. […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Etnopedagoji Notları – 5

Ezik mi, soylu mu? Yıllar önceydi. Soma maden kazasında madenden hafif yaralı olarak çıkarılan genç işçi sedyeye konulurken, sedye kirlenmesin diye çizmelerini çıkarmak istedi. Bu sahne birçok kişiye dokunmuş, duygulanmıştı. İşçinin “ezik” olduğunu düşünmüş ve bu haline acımışlardı! Ben de duygulandım, ama davranışını hiç de eziklik olarak değerlendirmedim. O halini asil buldum, eğitilmiş kişiliğine bağladım […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Dostoyevski’nin Panislavist Yönü-2

Dünya klasik edebiyatçılarının önde gelenlerinden biri olan Dostoyevski, aynı zamanda önemli bir Panislavist idi. Bu özelliği zaman içinde unutuldu, en azından Rusya dışındaki ülkelerin çoğunda bu durum sıradan okuyucuyu ilgilendirmez. Ancak bunlar Rus okuyucu tarafından bilinir. Yani Dostoyevski yazılarıyla Rusya’da Panislavist olmaya devam ediyor! Bu ise Rusya’da Panislavizmin üretimde olduğu, en azından kendini yüksek sesle […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Etnopedagoji Notları 4

Masallara Gömülü İletiler Masallar sözlü kültürün en etkili müfredat araçlarından biridir. Masalların etkisi geçmişte kalmış değildir; yine etkisini sürdürmektedir. Masallar elbette kurmacadır ve eğitim aracı olarak düşünüldüğünde aktardığı iletiler ve vurguladığı değerleri incelemek etnopedagojinin görevlerinden biridir. Geleneksel masallarda cümleler arasında gömülen, bazen masalla doğrudan ilişkisi olmayan cümleler araya sıkıştırılır. Bu cümlelerdeki iletiler çocuklara sanki özellikle […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Dostoyevski’nin Panislavist Yönü-1

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, 1821’de Moskova’da doğdu ve 1881’de Sen Petersburg’da öldü. Bir toprak ağasının oğluydu. Yaşamı psikolojik sorunları ve kumar bağımlılığı yüzünden sıkıntılarla geçti. Dostoyevski, önemli bir edebiyatçıdır; dünya edebiyatını en çok etkileyen yazarlardan biridir. Kitapları klasik olmuştur ve dünyanın birçok diline çevrilmiştir. Çok okunan bir yazardır. Dostoyevski’nin başka bir yönü daha vardır: Panislavizmin önde […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Türkiye Denkbeyliği

Cumhuriyetin onuncu yıldönümü önemli bir tarihti. Acaba basın ve akademik kuruluşlar Cumhuriyetin 10. yılını kutlamaya nasıl hazırlanmış ya da bu on yılı nasıl değerlendirmişlerdir? Kamu kuruluşları resmî program uygulamıştır. Örneğin Halkevleri ve Türk Dil Kurumu daha yeni kurulmuş olmalarına karşın heyecanlı toplantılar düzenleyip, yayınlar yaptığını biliyoruz. Özel ya da özerk kuruluşların bu yıldönümü için ne […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Capcanlı Bir Şenliktik!

Bizde “halk”, “kitle”, “toplum” gibi adlar yoktur; biz insanlara “şenlik” deriz. “Bizim şenlik” hane halkı demektir. “Köyün şenliği” de köy halkı anlamına gelir. İnsanlara, kalabalıklara “şenlik” diyen bir kültüre mensubum. Ben çocukken köyde şenlikler çoktu. Şenlik, şenliklerde şenlenirdi. Şenlik, koç katımında şenlik yapardı. Yaylaya çıkmak bir şenlik, inmek başka, yayık zamanı seyranı başka şenlikti. Şenlik, […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Mankurtlaşma Üzerine Notlar

Kim kimdir sözlükçesi Tuhaf bir mankurtlaşma dönemindeyiz. Mankurtlar mankurt olmayanları mankurtlukla suçlandırıyor! Mankurt sayılma ölçütlerini anlatmak gerekiyor. Yazdımdı ama… Mankurt: Mankurt sözcüğü bir ad niteleyicidir, sıfattır ancak ad olarak da kullanılmaktadır. Özdeğerlerine yabancılaştırılmış hatta özdeğerlerine karşı mücadele eden mankafalı kişi. Eğitim politikası açısından mankurtlaştırma tanımını Neden ve Nasıl Mankurtlaştırılıyoruz adlı kitabımda şöyle yapmıştım: “Mankurtlaştırma; bir […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Etnopedagoji Notları-3

  Etnopedagoji Okumaları Bilim yolundan çıkınca akıl kullanımından da vaz geçilir. Doğru ve yanlışı belirlemede kullanılan ölçüt bir anda ortadan kalkar. Ak ile kara birbirinden ayrılmaz olur, belirsizlik olur ve grileşme başlar. Türkiye, grileşme yüzünden rasyonel bir toplum olamamanın sancılarını birçok boyutta çekiyor. Bu boyutlardan biri de ahlâkî boyut. Karakterli insan yetiştirmekte sıkıntı yaşanıyor. Karakterli […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Rasim Bakırcıoğlu ile Uzaktan Sohbet

Eğitim bir insan imal etme işidir. Bu imalatı en iyi aile yapar, biyolojik olarak dünyaya getirdiği varlığı yuvada etnopedagojik birikimine dayanarak psiko-sosyal bir canlıya yani insana dönüştürür. Aile çocuğunun karakter eğitimiyle değer tabanını oluşturur ve okula salar. Kalanını okul ve aile birlikte geliştirir. Sonra toplum da devreye girer ve insan imalatı sürer. Okullar insana neleri […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Okul Tarihinde Üçüncü Dönem

2019 yılının mart ayından itibaren Covid-19 adlı salgın başladı. Birçok önlem alındı. Alınan önlemlerin bazıları doğrudan ya da dolaylı olarak eğitimle ilgiliydi. Bu önlemlerin başında okulların kapatılması ve eğitimin uzaktan ve bilişim teknolojisinin desteğiyle sürdürülmesi vardı. Bir dönem böylece sürdürüldü. Uzaktan eğitimin birtakım artıları ve eksileri oldu. Elbette bunlardan birçok deneyim elde edildi. Önümüzdeki yıl […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Köy Enstitüleri Üzerine Değiniler

Köy Enstitülerinin Düşün Babası Sorunu Köy Enstitüleri, Türkiye’nin kendi ihtiyacından hareketle, kendine özgü öğretmen, sağlık memuru ve toplumsal kalkınma uzmanı yetiştirme modelidir. Düşünce kökü olarak Meşrutiyet’e kadar gider ancak Kemalist dönemde (1923-1938) fikir olgunlaştırılmıştır. Atatürk’ün vefatından sonra 17 Nisan 1940’ta savaş ortamında çok yoksul koşullarda açılabilmiştir. Bu okullar CHP zamanında açılmış ve CHP zamanında kapatılmıştır. […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Sınavı Vikipedi’de Yapmak

“Öyle bir dünya düşleyelim ki dünya üzerinde herhangi bir kişi insanlığın tüm bilgisine özgürce erişebilir olsun.” Jimmy Walles (Wikipedia Kurucusu) Bilgi, tarihin her döneminde önemliydi. Bilen insanlar daha doğru hareket ediyor, daha üretken oluyor, daha isabetli kararlar veriyor, rekabet esnasında bilmeyenlerin önüne geçiyordu. Genceli Nizamî (1141-1209) bilgi konusunda der ki; “Güç bilgidedir; bilgi dışında hiç […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Etnopedagoji Notları-2

Tarihte örneği az bulunur zamanlardan geçiyoruz. Yaşadığımız “Korona Durumu” dünya ekonomisini daha şimdiden vurdu. Bu durumun birkaç ay sürmesi halinde büyük çöküşler göreceğiz. Önemli toplumsal çalkantılar yaşanabilir. Binlerce şirket batabilir, yüzbinlerce kişi işsiz kalabilir. İşsizlik büyük bir faciadır. Afrika atasözünde denildiği gibi “Aç insan değerlerini yer.” Aile faciaları, boşanmalar, kadın cinayetleri, sokak çocuklarında artış, suç […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler-22

Yurttaşın stratejik becerileri Mart 2020’de dünyada olduğu gibi Türkiye’mizde de korona virüs (Covid-19) salgını yaşandı. Bireyler olduğu kadar devlet ve toplum da önlemler aldı. Önlemlerden biri bazı büyük şehirlerde sokağa çıkma yasağıydı. Alışveriş çılgınlığı ve kargaşa yaşanmasın diye yasak son anda kamuoyuna haber verildi. Buna rağmen büyük bir kitle sokağa fırladı ve beklenen faydanın belki […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Karantina Tarihine Ek

Çocuktum ufacıktım. Akşamüzeri ajansları dinlerdik. Yani haberleri. Babam çok ciddi olurdu. Ev ahalisi ister istemez o ciddiyete saygı duyardı. İlk zamanlarda köyde başka radyo yoktu galiba ve köylülerimizden bazıları ajans saatlerinde bizde olur, haberleri dinlerlerdi. Bir tuhaflık olurdu. Amcalar haberleri anlayamazdı. Babam öğretmendi ve kendi köyümüzde öğretmenlik yapıyordu. Babama “Hoca sen dinle sonra bize anlatırsın.” […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Etnopedagoji Notları 1

İnsan türünün düşünsel seyrine bakınca genelden özele, uzaktan yakına doğru bir yaklaşım izlediği görülür. İlk gelişen bilim uzaklarla ilgilidir ve adı Astronomidir. Yakına gelmek için çok uzaktan başlanmıştır. En yakındaki yani beyin ise az bilinen organdır. Beyin araştırmaları yakın zamanlarda ivme kazandı ve insanlar için hala gizlerle doludur. Genelden özele yaklaşımıyla insan mantığının önce bütünü […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Türklüğün Genel Sorunları Üzerine

Dünya, 1500’lere kadar Asya, Avrupa ve Afrika’dan ibaret, üç kıta idi. Ardından 1492’de Amerika, 1606’da Avustralya ve 1772’de Antarktika keşfedilmişti. Önceden bildiklerimize “eski dünya”, sonradan keşfedilenlere ise “yeni dünya” adı verilmişti.  Bu arada sonradan keşfedilenlerden Amerika ve Avustralya da Batılılar tarafından işgal edilmişti. Üç kıtalı eski dünya haritalarına bakıldığında şaşırtıcı bir tabloyla karşılaşırız. Eski dünyanın, […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Prof. Şahin Filiz ile Kazakistan Gözlemleri

Prof. Dr. Şahin Filiz ile Kazakistan Gözlemleri Hakkında Prof. Dr. Şahin Filiz, önemli filozoflarımızdan biridir. Akdeniz Üniversitesi’nde Felsefe hocası olarak çalışıyor. Televizyonlar için felsefe programları da hazırlıyor. 2019 kışında kısa süreli Kazakistan çalışma ziyareti oldu. Ziyaretini sosyal medyadan kısmen paylaştı. Eğitişim Dergisi okurları için de sorularıma yanıt verme nezaketi gösterdi. Aracıyım, iletiyorum. Prof. Filiz’e teşekkür […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 20

Elleştiriş – Kitabınızla ilgili bir eleştirim olucaktı? + Konunun uzmanı mısınız? – Hayır, ama… + Eleştirmek bilgi sahibi olanların hakkıdır. Siz soru sorabilirsiniz. Anlayamadığınız hususu söyleyin size daha basitçe anlatayım. – Kem küm… + Küm küm…   Cehl! Adam ne kitap okuyor ne de sözlü kültüre dair geçmişin adap-erkan bilgisine sahip! Bu şahsın kendine faydası […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Ötekileştirme

Kavramlar dilin mantığına uymadıkça akıl tutulmasından başka bir işe yaramaz. Entelektüel kürenin diline doladığı ve bazen karşısındakilerin diline biber yerine kullanılan bir kavram akıl tutulmasını anımsattı. Ötekileştirme! Ötekileşmenin nesi kötü? Siz “ben” olmadığınıza göre ötekisiniz. Ben de sizin ötekinizim. İnsanlar ve gruplar, milletler “öteki”dir ve bunu söylemenin hiçbir sakıncası yoktur: Kendimize bir ad almış, “ben […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Ahıska Türkleri Bilgi Şöleninin Ardından

Ahıska Türklerinin yaşadıkları sürgün sonrasında ortaya çıkan insan hakları ihlalleri ilgili sorunları akademik düzlemde ele almak için Bursa’da bir bilgi şöleni düzenlendi. Şölen, 11 Mart 2019 günü Türk Ocakları Derneği Bursa Şubesi ve Uludağ Üniversitesi’nin işbirliği ile “2. Uluslararası Türk Toplulukları Bilgi Şöleni: Ahıska Türkleri” adıyla yapıldı. İlk toplantıda Gagauz Türkleri konu edinilmişti. Gagauzlarla ilgili […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Komşu Ülke Gezintisi

Sonbahar 2018’de bir günlüğüne Gürcistan-Ahıska’da idik. “Uluslararası Geleneksel El Sanatları Sergisi” ve atölye çalışmaları adında bir etkinlik duyunca gittik. Gördüklerimin sadece bende kalmasından hoşlanmıyorum, paylaşmayı seviyorum. Üstelik yazınca kalıcı oluyor, bazen ben bile unutuyor, yazdıklarımı okuyunca “sahi ya” diye yeniden hatırlıyorum. Eflatun’u üzeceğim ama belleği yazıya kopyalamak lazım, çatlasın. İşte birkaç gözlem: Tam da yurtdışına […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

İt Sosyolojisi

İt ve köpek Türkçede eşanlamlı sözcüklerdir. Kullanımda aynı canlıdan söz etmekle beraber, sözcükler tamamen eş anlamlı değiller. Bu yazıda tarihsel ve kültürel kullanımındaki anlamından hareketle “it” adlandırması tercih edilmiştir. Sosyoloji, insan topluluklarıyla ilgili bir bilim dalıdır. Yazıda sokaklara atılan itlerden söz edilecektir; başlığa bakarak itlere insan yakıştırması yapılacağı anlaşılmamalıdır. Şakayla karışık söylememe izin verin: Son […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 18

Öğretmen günü Sarıkamış ortaokulunda öğrenciydim ve Fen ve Tabiat Bilgisi dersimizin hocası Ali Efendi Mutlu idi. Sıradan bir öğrenciydim ama okul Doğu’daki (Osmanoğlu deyişiyle) âlâ mekâtib idi. Sanırım “âlâ” olması veli kalitesinden kaynaklanıyordu. Velilerin çoğu subaydı ve çocuklarının eğitimine çok önem veriyorlardı. Ali Efendi hocamın öğretmedeki heyecanına hayrandım. Derste kendimi bir maraton koşucusu gibi hissederdim. […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Atabek Yurdunda Örgütlenme Sorunları

İnsanlar sosyal varlıklardır ve genel olarak tek başlarına yaşayamazlar. İnsanın “sosyal varlık” olduğunu söylerken kastımız başkalarıyla birlikte yaşamak zorunda olduğudur. Bu zorunluluk hayatta kalmak adına başarılı olmak için sosyal becerilerin edinilmesi, eş-dost, ahbap-arkadaş edinebilmeyi, işbirliği ve dayanışma halinde olabilmeyi öğrenmeyi ve bilmeyi gerekli kılar. İşte bu tek başına yaşayamamak, başka deyişle, başkalarına dayanarak yaşama zorunluluğu […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Şeytan Kalleş Değildir

“Neden ve Nasıl Mankurtlaştırılıyoruz” adlı kitabım Nisan 2018’de güncellenmiş baskısıyla okurlarının karşısına yeniden çıktı. Mankurt kavramının Türkiye’de yerleşmesinde etkili olan yazıların yer aldığı bir kitaptı ve yıllardır piyasada yoktu. Türkiye çalkantılı bir süreçten geçiyordu ve yeni baskıyı geciktirirken taşların yerine oturmasını da bekledim. İleri sürdüğüm tezlerin haklılığı daha belirgin biçimde doğrulandı. Yeni baskıyı dört gözle […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 16

Yorga biniş Birisi Dirilişçilere yazsın, Ertuğrul atını dört nala sürmezdi. Dört nala at sürmek acemi binicilerin işidir. Kıtalararası yolculuklar dört nala ya da tırıs-zunkul koşan atla yapılmaz. Binicisini çok yorar. O yüzden at eğitilir ve yorga (rahvan) koşmak öğretilirdi. Yorga sürüş biniciyi yormaz. Yorga, dünyada “Türk binişi” olarak da bilinir. Diriliş senaristine deyin ki “Ertuğrul […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Yükseköğretime Müdahale

  Günümüz dünyasındaki yükseköğretim sistemi Selçuklu İmparatorluğu’nun Nizamiye Medresesi modeline dayalıdır. Elbette kurulduğu gibi kalmadı ama Nizamiye Medresesi’nin değişmeyen ilkeleri de oldu. En önemlisi bilimin özerkliğidir. Medrese (Batı’ya geçtikten sonra Üniversite) iktidar ile ilişkilerine mesafe koymuştur. Bilimin doğruya doğru, eğriye eğri deme dürüstlüğü ve bilgiye olan hakimiyeti bilimi güçlü kılarken, bilgini de sözü geçen otorite […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Aşık Zülali’nin Eğitim Anlayışı

Âşık Zülâli’yi Anarken [1] “Bizde eskiden herkes şair doğardı.” Türk kültürü ve edebiyatıyla ilgilenenlerin biraz da hayıflanarak söylediği bu söz Atabek Yurdu için geçerli değildir. Atabek Yurdu derken, Ahıska Paşalığı veya Çıldır Eyaletinin bakiyesi olan Ahıska, Ardahan, Artvin, Kars ve Erzurum’u ve buradaki “Yerli” kültürünü kastediyorum. Bu bölgede ne âşıklık geleneği bitti ne de şair […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler 15

Candarlu… Can dar Osmanlı kurulurken hanedan Türkmen’di. Bir de yıkılırken Türk olduğunu hatırladı. Arada, durum biraz farklı. Osmanlı, Türkmenlere dayanarak yükseldi. Sınırlar genişledi, başka kavimler de ülke ahalisi oluverdi. Onların da devlette yer alması iyi olurdu. Ama Fatih onları da devlete almak yerine devletten, devleti kurup geliştiren Türk’ü tamamen kovup devleti onlara verdi!.. Fatih zamanından […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Prof. Şahin Filiz ile Bilgi, Bilmek ve İnanmak

BİLGİ, BİLMEK ve İNANMAK ÜZERİNE Prof. Dr. Şahin Filiz ile Röportaj İkram Çınar Röportajımız, bilgi ve onun kullanımı üzerine. Görebildiğim kadarıyla çoğu entelektüel bile bilgi kullanımı konusunda ciddi sıkıntılar çekiyor. Bilimsel bilgi, dinsel, felsefi, ampirik bilgiler birbirine karışmış durumda. Bilimsel bir argümanın konuşulduğu bir toplantıda birisi dinsel açıklama ile cevap veriyor, öteki gündelik bilgisinden; ninesinin […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Posof’un Kurtuluşu ve Gazileri

  Çocukluğumdan üç millî bayram hatırlıyorum. Biri “23 Nisan.” Bayramın adı bizde 23 Nisan idi. İkinci bayram daha bir fiyakalıydı: Posof’un Kurtuluşu. Adamakıllı millî bayram ederdik. 19 Mayıs da öyle. Türkiye’deki en iyi 19 Mayıs Posof’ta kutlanırdı… Şimdi de öyle midir acaba? Ben çocukken Posof çok kalabalıktı. 49 pare köy vardı ve bütün köyler tıklım […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 13

Ben Bir Çay Kaşığıyım Öğrencilerime “günlük yazın” dedim. Onlar da “ne yazalım” diye sordular. Anlattım dilimin döndüğünce. “Çay kaşığını bile yazabilirsiniz” dedim. “O alsın sizi götürsün bir yerlere. Çağrışımlarınızı sorgulayın, edebiyat parçalayın” filan dedim. Sonra kendi kendime kalınca “hadi sen yaz da görelim” dedim, bu yazı çıktı. Kaşığı bilirsiniz. Yemek yerken kullandığımız yeme aracı. Ağzımıza […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 14

Camii avlusuna terk İnsanlık halidir; bazı bebekler istenmeden dünyaya gelir, mesela tecavüz ürünüdür, bazıları şeytana uyanların eseridir, bazılarında sonradan evdeki hesap çarşıya uymaz ve dünyaya gelen bebek onlar için baş belası olur. Sahipleri ondan kurtulmak ister! İnsanlık halidir, büyük konuşup kınamamak lazım. Kınamak durumu değiştirmez, üstelik. Eskiden böylesi durumlarda bebeğin annesi veya babası veya kimiyse […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Stalin: Cahil Psikopat

Giriş Türkiye’de sosyalist çevrelerin Stalin ile ilişkilerinin niteliği, kutsal varlık-mümin ilişkisi kıvamındadır ve bu ilişkide kutsal olan Stalin’dir. Sözlerine kutsiyet atfedilir. Stalin’e masuniyet rolü biçilir, yaptığı vahşilikler söylenince itiraz edilmez ama “yapmak zorundaydı” diye insanî ilkelere uymayan cevaplar verilir. Mantıkları şöyle çalışır: “O cennet yaratıyordu. Cennette suç işlenmez çünkü her şey idealdir, herkes her şeye […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Rakı Sosyolojisi: Dem Kültürü

Osmanlı Devleti, 1918 yılında Azerbaycan ve Dağıstan’daki kargaşayı durdurmak ve Bakü petrollerinin başkalarının eline geçmesini önlemek gibi gerekçelerle Azerbaycan’a gönderilmek üzere Kafkas İslam Ordusu’nu kurar. Genel Kurmay Başkanı Enver Paşa’dır. Birinci Dünya Savaşı zamanlarıdır ve Azerbaycan o sıralarda Rusya’nın işgali ve tehdidi altındadır. Azerbaycan’ın aydınları da bu orduyu çok istemektedirler. Enver Paşa hem bu istek […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 12

Sosyal kredi “Küçük kaygılarım olmakla beraber, tanıdığım insanlara 100 üzerinden 90 puan kredi açarak tanışıklığa başlarım. 10 puan yanılgı payı, hata yapma hakkı tanırım kendime. Küçük kazıklar atmaya başlar, çok uzaklarda olduğunu hissettirirse bütün kredisini hemen keser, onu silerim, uzak dururum. Güvenimi kazananların puanını 100’e çıkarırım. Bundan sonraki ilişkimde yanlışlarıyla kredisinden siler, doğrularıyla yeni puanlar […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Kleptokrasi Çürütür

Eskiden sosyalist sistemle yönetilen ülkeler, kapitalizme geçtikten sonra ciddi sosyal hastalıklarla karşı karşıya kaldılar. İnsanlar bir an önce daha çok para elde etmek ve komşularından daha zengin olmak istiyordu. Bunun için mafyalaşma bir yöntemdi. Asıl sorun devlet olanaklarını kullanarak rüşvet, yolsuzluk, akraba kayırma ve partizanlığın en büyük sosyal hastalıklar haline gelmesiydi. Gürcistan da bunlardan biriydi; […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Atabek Yurdu Yazıları

  Atabek Yurdu ve Ahıska Yazıları Sürgünün Acılı Hatıraları – 1 Minara A. Çınar Sərhəd Tanımayan Qəhrəmanlıq Sabircan Celil Üç Büyük Usta: Üzeyir, Zülali, Müdami: Temcit Özdemir Ahıska Türklerinin Halk Şairi: Cabir Halid Minara A. Çınar Muxeli Gülçin Mustafaqızı’nın Şiirleri – Gülçin Mustafaqızı Sabircan Celil ile Röportaj  Zaide Galip Ardanuçlu Âşık Efkari ile Söyleşi – […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Aydın Karasüleymanoğlu ve Düşüncesi

Türk Edebiyatı ve Atabek Yurdunun önemli kalem ustalarından, yazar, şair, gazeteci ve toplum önderi Aydın Karasüleymanoğlu’nu 30 Ocak 2017’de kaybettik. Çoğu kişi onu “Aydın Baba” olarak biliyor ve öyle anıyordu. Vefatını öğrenince çok üzüldüm. Kaçınılmaz bir durum ama ölümün birikimli ve üretken insanlara, sırf insanlığın hayrına olsa bile, daha geç uğramasını dilerdim. İnsan adı anıldıkça […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 11

Çorap ve demokrasi Büyük meselelerle ilgileniyorum artık; çorap meselesi gibi.. İnsan kaynakları ve demokrasinin kalitesi açısından önemi büyük bir konu. Ayak numarama göre olanını aramaktan geçeli çok oldu, yırtık çorap meselem var. Güne güzel başlamamı engelliyor ve günüm kötü geçiyor… Biliyor musunuz, neredeyse yırtık olmayan çorabım hiç olmadı. Yenilerini yırtılmadan-yırtmadan ayağıma geçiremedim. Yeni çorapları açtığımda […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Ahlaksızsınız

“Ahlak, toplumları sağlam ve kaliteli yaptığı gibi ahlaksızlık da çürütür, çökertir. Öyleyse ahlaklı olmalıyız!” Buna benzer cümleleri her kafadan duyabiliriz. Herkesin ahlaklı olmasını bekleyenlerin söz konusu kendi davranışları olunca sırıtan ahlaksızlığına şapka çıkarmak yerine düşünmek gerekiyor. Zira, bu ahlakçıların ahlaktan ne anladığını sorup soruşturduğunuzda çoğu kimsenin görgü kurallarını benimsemeyi ve geleneklere uymayı ahlak diye bildiğini […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Oyuz Biz

Sormadan söylüyor; “OYUM BEN” O kim? Yazdığı kitabında “Mezun olduğumda Atatürk’tüm” diyen bir subay. Görevinde gösterdiği başarılardan ötürü Ordudan onlarca ödül almış bir vatansever… Bir gün kapısını polis çalıyor, mahkemeye çıkarılıyor. 140 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Birisi iftira atmış, mahkeme iftiracıdan kanıt isteyeceğine, kurbandan masumiyetini kanıtlamasını istiyor. Üstelik kanıtları da kabul etmiyor… Mahkemenin kimin mahkemesi […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 10

Bilinç Hayr ve şerri birbirinden ayırmak, şerden uzak durmak, diyorduk. Sonra “şuur” demeye başladık. Pek beğenmemiş olmalıyız ki, “bilinç”te karar kıldık. Şimdi de “farkındalık” demeye başlamışız. Bir kavrama her kuşak başka bir ad verirse, o kavramın cılkı çıkar, anlam erozyonuna uğrar, anlamsızlaşır. Zira, kavramlar anlam ağları oluşturur. Edebiyat, felsefe, siyaset, ahlak, deyim, atasözü… Birçok boyut […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Gürcistan – Ahıska Gezi Notları

Gürcistan’a gittim ve Ahıska’da turist olarak gezip dolaştım. Kısa kısa notlar aldım, yazıyorum… Ahıska, Gürcistan’ın Türkiye’ye komşu şehri. 100 yıl öncesine kadar halkının büyük kısmı Müslüman Türk olan bir şehir. Bugünkü Azerbaycan’ın önceki halleri olan Safevi gibi devletlerle yaşarken, 1578’de Osmanlı Devleti’nin eline geçiyor. 1800’lerde Rusya’nın bölgeye burnunu sokmasıyla birlikte kan, gözyaşı, kaçakaç, sürgün ve […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 9

En demoskratos Demokrasi kültürünün az olduğu, sözde siyaset yapanların ya da aklını birilerine emanet etmiş veya kendisini bir koyun ya da keçi sürüsünün parçası sayanların çok olduğu bir memleketiz. Söyleme gereği hissediyorum. Dünyada en doğru, en iyi ve en güzel düşünen insan benim. İsterim ki herkes benim görüşlerimi benimsesin ve güzelce yaşayalım. Ama nedense olmuyor. […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Dostoyevski “İstanbul Er veya Geç Bizim Olmalıdır”

Ekteki yazı 1912 yılında yayınlanan Genç Kalemler Dergisinden alındı. Yazıya geçmeden önce bi takdim yazılmalıdır. Tolstoy, “İtiraflarım” adlı kitabında kendisini bir yazar olmanın ötesinde üyesi olduğu Rus milletinin bir öğretmeni olarak gördüğünü söyler. Rus milletinin diğer milletlerle olan yarışında üstün gelmesi için hangi özelliklerini geliştirmesi ya da zaten üstün olan bazı özelliklerini bilerek sürdürmesi gerektiği […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Mezarlık Kültürü

Kazakistan’ın bir özelliği de eskicil (arkaik) Türk kültürünün izlerini taşıyor olmasıdır. Bu izlerin başında mezar taşları geliyor. Müzelerde bol miktarda balbal görebilir ya da etrafta fotoğraflarına rastlayabilirsiniz. Balbal, İskit / Saka mezar taşı olarak da biliniyor. Balbal sözcüğü eski Türkçede vurmak, çakmak, kakmak anlamına geiyormuş. Gerek balbal gerekse günümüz Türkiye’sindeki mezar taşlarının ortak yönü her […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Savruk Düşünceler – 8

Ramazan davulcusu Sahur davulculuğu ile ilgili farklı duygular yaşarım. Doğup büyüdüğüm köyde öyle bir adet yoktu. İlk gençliğimde İstanbul’da fark ettim. İkinci yılda yanıma iki arkadaş da alarak mahallede ramazan davulculuğu yaptım. O sıralarda işçi olarak çalışıyordum. Kendim için değil, toplum içindi: Kış yaklaşmak üzereydi, topladığım parayla mahalledeki altı yoksul ailenin odun ve kömürünü alıp, […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Şirin Mamaserikova ile Mülakat

Kazakistan’ın önemli şairlerinden biri olan Şirin Mamaserikova ile röportaj yaptık. Telefonla röportaj için izin ve randevu talebimize nezaket gösterip gecikmeden döndü ve randevulaştığımız saat 15’te Merke Kütüphanesinde bizi kabul etti. Randevuya on dakika önce giderek hazırlıklarımızı yaptık. O tam zamanında geldi. Üzerinde yeşil bir elbise ve üzerine beyaz bir hırka giymiş ve başına zarif yeşil […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Tabaktaki Leblebi

Aslında evliliğe çok yaklaştığı birkaç olgu yaşamıştı. Bunlardan bazılarında arkadaşı çok da içine sinmemişti. Birkaç durum ise iki tarafın da çok istemesine rağmen elde olmayan sebeplerden ötürü mutlu sona ulaşılamamıştı. Çok iyiler de oldu etrafında… Bir kısmı sadece hayallerini süsledi. Onlarla ilgilenemedi bile, o sıralar çok yoğundu. Bir kısmının da niyetinden hoşlanmamıştı zaten. Gözü kapalı […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Mutsuzluk Alarmı Verilmelidir

İnsanlık onbinlerce yıl belli mekanlarda ailesi, uzak ve yakın akrabalarıyla birlikte yaşadı. Avlanırken, tarlada çalışırken, eğlenirken ve dinlenirken hep onlarla birlikteydi. Bir türlü sevemediğim modern çağ ise geniş aileyi parçalamakla kalmadı, insanları bireyleştirip hayatın bin bir köşesine savurdu. Çağımızda insanın önemli sorunlarından biri yalnızlık ve büyük ölçüde onun yol açtığı mutsuzluktur. Hayatı işyerlerinde örgütler içinde […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Evropalı Hasan İle Seyahat

  Tatillerde deniz kıyısına ya da yurtdışına gitmek yerine memleketi geziyorum. Okuyucu bu yazıda Tunceli’de Munzur Festivalini izledikten sonra Van’a seyahatimin günlüğüme kayıtlı notlarını bulacak. Önce Tuncelililerin mesajını ileteyim: Tunceli’den gidenler bir daha dönmüyormuş. Aşağıdaki mesajı veriyorlar gelenlerin eline: “Bu ölümlü dünyada dağın, taşın, toprağın, anamızın ak sütü gibi helal Munzur’un, Perisuyu’nun, başına bulutları saran Düzgün […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Öğrenci Hatıraları

Sunuş Aşağıda, Sınıf Yönetimi dersi kapsamında yapılan “ilk ve orta öğretimden unutamadığınız bir eğitim hatırası” sormacasına verilen karşılıklar bulunmaktadır. Öğretmen adayı ve öğretmenlerin bu anlatıları örnek olaylar olarak ele almaları ve üzerinde düşünmeleri beklenir. Bir öğretmenin bazen sıradan, iyice düşünülmemiş bir hareketinin öğrencilerde nasıl bir savrulmaya yol açtığı üzerinde düşünülmelidir. Öğretmen de bir insandır ve […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Matematik Öğretmeni Sorunu

Matematik öğretiminin önemi ciltler dolusu kitap yazarak anlatılabilir. Sözü uzatmamak için “doğru karar vermenin bilimi ” olarak  gerek insan hayatında gerekse bilimlerin temelini oluşturduğu için bilim hayatında son derece önemli bir alan olduğunu söylemek yeterlidir. Fen öğretiminin temeli olduğu da dikkate alınırsa, bir ülkenin kalkınması ve teknooji üretmesi de matematik öğretiminin başarısıyla yakından ilgilidir. Okullarda […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Mezunlara: Son Ders

Değerli Meslektaşlarım, Yeni göreviniz ülkemizin geleceğini hazırlamaktır. Yetiştirdiğiniz öğrenciler okullarını bitirdikten sonra çeşitli görevlere geleceklerdir. Öğrencilerinize kazandırdığınız bilgi ve beceriler, onların eline tutuşturduğunuz ve kullanmayı öğrettiğiniz araçlardır. Öğrencileriniz o araçları ne kadar mahir kullanırlarsa o kadar başarılı olacaklardır. Sonuçta öğrencileriniz ne kadar nitelikli olurlarsa, ülkemiz o kadar hızlı kalkınacak, geleceğe o kadar güvenle bakabileceğiz. Bu […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Yanık Ceset Kokusu

Kars’ta bir efsane vardır; Kars kalesine çıkıp şehri seyreden birinin yolu Kars’a yine düşecektir, derler. Kars’a gelen ve Kars’ı görmek isteyen bir yabancı mutlaka kaleye çıkar. Şimdi Kars’ta olmama bakılırsa efsane en azından bende kendini kanıtlamış durumdadır. 1152’de Saltukoğullarından Melik İzzettin döneminde yapıldığı belirtilen kale şehre hakim bir tepede bulunuyor. Kaleden düzlükteki şehrin tamamı görülebiliyor. […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Yönetime Nasıl Katılacağım?

Uygarlık mücadelesinin sonucunda insanlar yarı-tanrı rolündeki yöneticilerden bazı haklarını almayı başardı: Artık egemenlik yöneticide değil, millette. Kuramsal olarak böyle, uygulamada ise eski sistem yaklaşık olarak devam ediyor. Devleti yöneten sınıf ve kişilerin ciddi bir sorunu vardır. Halka bunu nasıl açıklayacaklardır? Kitleleri kendilerini yönettiklerine nasıl inandıracaklardır? Kavrayışı iyi olmayanlara kolayca anlatmak için şu tanım üretilmiştir: Demokrasiyle […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Kitap Tanıtımı: Alternatif Eğitim

Hern, Matt (Ed). 2008. Alternatif Eğitim: Hayatımızı Okulsuzlaştırmak. (Çev. Eylem Çağdaş Babaoğlu) İstanbul: Kalkedon Yayınları. 279 sayfa. Yukarıda künyesi yazılı kitap bir editörlük çalışmasıdır. Matt Hern, bu konuda düşünen yazarlardan yazı talep ederek ya da yazarların daha önce yazdıkları yazıları bir araya getirerek bu kitabı meydana getirmiş. Dolayısıyla kitap çok değişik zamanlarda ve farklı düşünürlerin makalelerinden oluşuyor. […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Okulda Değişim ve Toplam Kalite

BİR DEĞİŞİM ÖYKÜSÜ Bu yazıda “değişim yönetimi”, “değişime direnme”, “toplam kalite yönetimi” ve “örgütsel öğrenme” konuları, bir öykü kurgusu içinde işlenmektedir. Böylesi bir yaklaşımın uygulayıcılar açısından daha işlevsel olacağı düşünülmektedir. Okulda Değişim Gereksinimi Durağanlar mahallesindeki Dönüşüm İlköğretim Okulu’nun değişimci müdürü Önder Yenilikçi, okulunun etkililik ve verimliliğinin her geçen gün düştüğünün farkındaydı: Öğretmenler yaptıkları işten gurur […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Kadın Vatandır

Kadın vatandır, vatan kadar değerli; mukaddes. Kadındır coğrafyayı vatan yapan, yaptıran. Sonra sizi ona bağlayan. Onun uğruna taşı toprağı yurt yaparsınız. Onun için yurdu bekler, onun için canınızı verirsiniz… Vatan sizi büyütür. Yedirir, içirir, sever. Saçlarından süpürge yapmasını o bilir. Vatan; üzerinde yaylandığınız bir yayla, dinlendiğiniz bir kışladır… Vatan bir anadır. Olanca anaçlığıyla sizi ninniler, […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Eğitim ve Millî Güç Unsurları

Birey açısından eğitim, insan yavrusunu içinde bulunduğu topluma göre toplumsallaştırmak ve böylece toplumun bir üyesi yapmaktır. Ulusal açıdan ise eğitim, yerel düzeyde toplumsallaşan kitleleri bir ulusun mensubu yapma çabasıdır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de ülkeler arasındaki kalkınma ve uygarlaşma yarışında ülkelerin ulusal güçleri belirleyici olmaktadır. Ulusal (millî) gücü yüksek olanlar hem uygarlığa katkı yapmada etkili […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Kafkas Jeopolitiği ve Ahıska

Bu yazı “II. Uluslararası Kafkasya Tarih Sempozyumu”nda (Kafkas Üniversitesi. 15-17 Ekim 2008. Kars) bildiri olarak sunulmuş ve bildiri kitabında da basılmıştır. Ancak baskı sırasında sayfa yerleri değişmiş ve bazı paragraflar (muhtemelen teknik sebeplerle) eksik basılmıştır. Bu sebepler ve internet okuyucusu da düşünülerek makalenin burada yayınlanması gerekmiştir. Gelecek tasarımı olmayan ve bu doğrultuda hareket etmeyen toplumların […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Toplumsalı Oluşturmada Değişen Yaklaşımlar

İnsanlık tarihte sosyal, ekonomik, dinsel, bölgesel ve etnogenetik yapılar oluşturmuş, aşiret, beylik, imparatorluk ve ulus-devlet gibi siyasi oluşumlardan geçmiştir. Arada sentez niteliğinde ya da özgün ama dikkatlerden kaçan sosyal yapı denemeleri de olmuştur. Farklı düşünürler değişik toplumsal evrim aşamaları ortaya koymuşlardır. Spencer’in ikili, Comte’un üçlü, Marks’ın beşli, Toffler’ın  üçlü aşamalara göre toplumsal evrim şemaları çıkardıkları […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Özür Dilemek Üstüne

Bazı kavramların içi bazılarına göre boş. Az okuyan, az felsefe yapan ve sonuçta az düşünen insanlarda içi boş kavramlarla sığlıklarını sergilemek giderek daha bir yaygınlaşıyor. Bazıları bir kavramı söz olarak kullanıyor ama onun aslında ne anlama geldiğinin farkında değil. Kaba, saygısız, yanlış, hatta küstahça bir davranış sergiledikten sonra “özür dilerim” deyip gidenler var. Ancak canınız […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Azerbaycan’a Bir Bakış

Kurban bayramı vesilesiyle Azerbaycan seyahati fırsatı buldum. Yediğim içtiğim bende kalmak üzere bazı gözlemlerimi paylaşmak istiyorum. Yazmak gözlemlerinden bir iz bırakmaktır.  Posof üzerinden Tiflis’e kadar otobüs bileti almıştım. Otobüs firması biz yolcularını Ahıska’da Gürcü şoförlü bir minibüse devrederek ortada bıraktı! Gürcistan’da ciddi bir dil problemi yaşadım. Ahıska’yı saymazsak, etrafta Türkçe ve İngilizce bilene rastlayamadım. Gürcistan’ın […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Iskra’dan Kuarka Bilim

Osmanlı “şerare” diyormuş kıvılcıma. İngiliz dilinde “spark” oluyor. Bizimkiler “cınkı” ya da “cınskal” diyorlardı. Çocukluğumda ocak başında ateşi seyretmek meraklarımdan biriydi. En çok da kıvılcımların parlayışı beni heyecanlandırırdı. Bazı ağaçlardan o kadar çok kıvılcım çıkardı ki aleve dalmış halimle kendimi meteor yağmurunun içinde hissederdim. Kıvılcımdan ilginç sesler de gelirdi; çatırtı şeklindeki bir patlamadan sonra kıvılcımın […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Bir E-Öğrenme Uygulaması: Eğitişim Grubu

Bilgisayar ve internet çağımızın en önemli araçlarıdır. Bu araçlar eğitim-öğretim amaçlı olarak da kullanılmaktadır. Eğitişim Grubu bu amaçla kurumlu bir tartışma listesidir. Öğretmen adaylarının bilgisayar ve internet kullanma becerilerini geliştirmek, bilgi okuryazarı yapmak, ders notu ve elektronik öğrenme malzemelerini paylaşmak, derslerde yetiştirilemeyen konu ve tartışmaları sanal ortamda sürdürmek ve öğrenmeyi zamana yaymak amacıyla yahoogroups üzerinden […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Şehriyar’ın “Maarifimiz” Şiiri Üzerine

İran sınırları içinde yer alan Güney Azerbaycanlı şair Muhammed Hüseyin, şiirlerinde “Şehriyar” mahlasını kullanır. 1906’da İran’ın Tebriz şehrinde doğmuş, 1988’de vefat etmiştir. Şiirlerini Azerbaycan Türkçesinde ve Farsça ile yazmıştır. Babası avukattı. İlk öğrenimini doğduğu şehirde tamamlayan şair, Medrese-i Talibiye’de aldığı Arapça ve Arap Edebiyatı eğitiminin yanı sıra, Fransızca da öğrendi. 1921 yılında Tahran’a giderek Dar-ül Fünun […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Derste Not Yazdırma Hastalığı

Giriş İlköğretimden üniversiteye kadar yıllardır bitmeyen, bitirilmeyen hastalıklı bir ders işleme yöntemimiz var: Öğretmenlerimizin bir kısmı derste öğrencilerine not tutturuyorlar. Bir dikte çalışması yapar gibi. Öğretmen kendi notlarından ya da bir kitaptan öğrencilerin yazacakları hızda okuyor ve öğrenciler de bunu defterlerine yazıyorlar. Bu bir ders işleme yöntemi ama doğrusu değil. Öğrenimim boyunca bu biçimde ders […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Eğitişim Dergisi, 18. Yıl – Sayı 69, Ocak 2021

Yücel Feyzioğlu ile Masallar Üzerine  Mükremin Durmuş Kendilerini Yaşayamayan Çocuklar  Rasim Bakırcıoğlu Covid 19 Etkisindeki Dünya  Prof. Dr. İbrahim Ortaş Capcanlı Bir Şenliktik!  İkram Çınar Etnik Sorun Üzerine  Bakşi Ketyürek Mankurtlaşma Üzerine Notlar   İkram Çınar Ahıska Türklerinde Alfabe Sorunu   Doç. Dr. Minara A. Çınar Türkiye Denkbeyliği   Haz. İkram Çınar Çürütür (Şiir)   Prof. Dr. Halil Çivi […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Doç. Dr. İkram Çınar’ın Yazıları

  Doç. Dr. İkram Çınar İkram Çınar, eğitim bilimcidir. Posof Lisesi’nden sonra Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Programını bitirerek sınıf öğretmeni oldu. Kahramanmaraş (Afşin) ve Malatya’da görev yaptı. Öğretmenlik yaparken İnönü Üniversitesi’nde Eğitim Yönetimi ve Denetimi programını bitirdi ve İlköğretim Müfettişi olarak atandı. İnönü Üniversitesinde, Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında bilim uzmanı oldu. Aynı alanda […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Kitapsız, Kalemsiz Olmak

Yüzlerce yıl öteden bilge Kuan Tzu “birine her gün balık vererek karnını doyurmak yerine, ona balık tutmayı öğretin, kendi karnını doyursun” der. Biyolojik bir varlık olarak dünyaya gelen insan yavrusuna, eğitim yoluyla kültür aktararak, yetişkinliğini bildiğimiz etrafımızdaki insanları elde ederiz. Bir insanın öğrenerek gelişmesi ölünceye kadar sürer. Bu sürede anne baba, akrabalar, arkadaşlar, medya, sokak […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Kars…Kafkas…

Bu yazıyı Kars’a geldiğim günlerde yazdım. İlk ayların izlenimi olarak da görülebilir. Ortama alışmadan, düzene uymadan yazmak, yadırgatıcı hallerin daha iyi görünmesini sağlıyor. Yazmayınca insan zamanla alışmaması gereken durumları kanıksıyor. Kars ilginç bir kent: Güngörmüş, çokbilmiş ve düşmüş. Sanki cezalı. Yoksul ve asil. Yoksul ve gururlu. Yoksul ve cömert. Yoksul ve vakur. Yoksul ve bilge. […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

“Tarihten Dersler”den Dersler

Bu yazı “Tarihten Dersler” adlı kitabı tanıtmak niyetiyle işe başlanmış ancak onun etrafında oluşan düşüncelerle şekillenmiştir. Böylece kitap tanıtım yazısının ötesine geçmiş ve bu metin ortaya çıkmıştır. “Tarihten Dersler” adlı kitap, Will ve Ariel Durant tarafından yazılmış, Prof. Dr. Bozkurt Güvenç tarafından dilimize çevrilmiş ve 1992 yılında Cem yayınevi tarafından basılıp yayınlanmıştır. Will Durant 1885’te […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Şehir Kalkınması ve Üniversite

Kalkınma, toplumun refah düzeyini artırmak için ekonomi, bilim, sanat, demokrasi gibi birçok alanda gelişmek anlamını taşır. Kalkınma sadece paranın herkeste ve bol miktarda bulunması demek değildir; insanların daha üst düzeyde, daha insanca yaşaması anlamına gelir. Ekonomik olarak gelişmiş olmakla beraber kalkınmamış çok sayıda ülke bulunmaktadır. Ekonomi gelişmiştir ama sanat, spor, eğitim, demokrasi, özgürlük ve temel […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Vatan Günü

İnsanoğlu, insan olmak için çalışmak ve üretmek, insan kalabilmek için de eğlenmek ve bilgelik biriktirmek durumundadır. İnsanoğlu dinsel ya da ulusal bayramların yanı sıra festival türü toplumsal bayramlar da yaşayarak eğlenir. Eğlenmenin çeşitli yol ve biçimleri icat edilmiştir. Toy, seyran, hıdırellez, koç katımı, nevruz, elfene… Buldukları her fırsatta insanlar eğlenmeye çalışmışlar, üretim ve eğlenceden bilgelik […]

Yazının devamı İçin tıklayınız