Kıssalar ve Eğitim

Sayı 21- Kıssalar ve Eğitim (Ocak 2009)

Kıssa: Kendisinden ders alınması gereken kısa hikâye. (TDK Türkçe Sözlük) anlamına gelmektedir. Tanımından da anlaşılacağı üzere ders vermek amaçlanmaktadır. Dinleyene ders verir. Bir şeyler öğretir. Bugün çağdaş eğitimin de amacı olan ‘bireyde davranış değişikliği’ oluşturulmak istenmiştir.

Kıssalar geçmişten bugüne eğitimde kullanılmıştır. Bunun en güzel örneklerini kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de görmekteyiz. Kur’an-ı Kerim’de birçok kıssaya yer verilmiş, insanların bu kıssalardan hisse çıkarmaları sağlanmıştır. Örneğin Hz İbrahim kıssası, Hz Musa kıssası, Hz Yusuf kıssası gibi.

Hz Yusuf kıssasını ele alacak olursak: Hz Yusuf, on bir kardeşiyle birlikte yaşamaktaydı. Babaları Hz Yakup, Hz Yusuf’u bir başka sevmekteydi. Bu da kardeşlerinin Hz Yusuf’a karşı kıskançlık duymasına sebep oldu. Öyle bir kıskançlık ki cinayet derecesinde. Derken kardeşleri Hz Yusuf’u bir kuyuya attılar. Babalarına da onu kurdun yediğini söylediler.

Hz Yusuf, kuyudan kervancılar tarafından çıkarıldı. Köle pazarında satıldı. Derken Mısır sarayına varan bir kölelik.

Sonunda Mısır sultanlığı.

Onu buraya ulaştıran neydi? Sabrı, imanı, doğruluğu. (Kıssanın tamamını buraya almadım.)

Bu şekilde kıssalar anlatılarak bireyde örnek davranışlar oluşturuluyordu.

Birçok İslam âlimi de eserlerinde, öğretilerinde kıssaları kullanmışlardır. En başta Mevlana.

Mesnevi’sinde birçok kıssaya yer vermiştir. Kıssa anlatılır, daha sonra da verilmek istenen ileti açık bir şekilde söylenir. Kıssanın buradaki yeri önemlidir. Çünkü özellikle soyut olan kavramlar kıssalar sayesinde somut hale getirilir.

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız Hz Yusuf kıssasında olduğu gibi. Kıskançlığın sonu, sevginin, sabrın değeri, önemi. Bunu bugünkü eğitim yöntemlerinde de kullanabiliriz. Şöyle ki: Öğrencilere kıssa anlatılarak Hz Yusuf’un ve kardeşlerinin yaptıkları değerlendirilir. Öğrencide model alma davranışı oluşturulabilir. Ayrıca eğitimcilere de örnek davranışlar vardır. Eğitim sabır ister. Ürününüzü hemen alamazsınız. Sabretmek gerekir.

Kıssaları eğitimde sınıf yönetiminde de kullanabiliriz..  Şöyle ki derse dikkat çekmek için bir kıssa anlatılabilir.

Ayrıca kıssaları dinleme yeteneğini geliştirmek içinde kullanabiliriz.

Kıssayı yarıda keserek öğrencilere “ siz olsaydınız ne yapardınız?” şeklinde sorular sorulabilir. Böylece öğrenci kendini başkasının yerine koyabilir.

Ayrıca kıssalar, dramatize edilebilir. Böylece somutlaştırma yapılır. Daha fazla duyuya hitap edileceğinden öğrenme daha kalıcı olacaktır.

Bir Kıssa

Mesnevi’den kıssalar-Cömert borçlu

Cömertliği âleme destan olmuş bir şeyh vardı. Cömertti lakin çok da fakirdi. Şahsına ait hiç dünya malı bulunmazdı yanında. Büyüklerden borç alır, nerede yoksul varsa onlara harcardı. Bu paralardan bir kısmı ile bir de tekke kurmuş; canını, malını, her şeyini Allah yolunda feda etmişti.

Rasulullah diyor ki: ‘Pazarlarda iki melek daima dua eder. Derler ki: Yarabbi sen verenlere, ihsanda bulunanlara fazlasıyla ver!.. Nekeslerin malını da telef et!.. Bilhassa canlarını verenlere, kendilerini Allah’a kurban edenlere, İsmail gibi boynunu verenlere fazlasıyla ver!…’ Hiç o boyuna bıçak işler mi?.. Şehitler bu yüzden diridirler, zevk sefa içerisindedirler.

Mum gibi eriyip kendinden geçti

Borçlu şeyh yıllarca bu işte bulundu. Kendisinin göreviymiş gibi kimilerinden borç alıp, kimilerine dağıtmaktaydı. Şeyhin ömrü sona erip, vücudunda ölüm alametleri görülmeye başlayınca alacaklılar etrafına toplandı. Şeyh mum gibi eriyip kendinden geçtikçe, onların da suratları ekşiyor, dertleri artıyordu. Bütün olanlara muttali olan şeyh içinden: ‘Şu kötü düşünceye dalanlara bak!… Allah’ın sanki dört yüz dinarı mı yok?…’ diye söylenmekteydi. Bu sırada dışarıdan helva satmakta olan bir çocuğun sesi duyuldu.

– Git helvanın hepsini al, alacaklılara ver yesinler de bir müddetçik olsun bana acı acı bakmasınlar, dedi şeyh, hizmetine bakmakta olana.

Helva alındı, bir tabağa konuldu, getirilerek şeyhin yanına bırakıldı. Alacaklılara dönerek dedi ki:

– Buyurun şu mübarek helvayı bir güzel, helalinden yiyin.
Yeme faslı sona erince çocuk tabağı aldı;

– Ey kâmil kişi, paramı ver, dedi.

Şeyh dedi ki:

– Parayı nereden bulayım. Ben borçlu bir adamım, aynı zamanda da ölüyorum.

Çocuk derdinden tabağı yere vurdu, feryada başladı:

– Keşke iki ayağım kırılaydı, keşke külhana gideydim de bu tekkenin kapısından geçmez olaydım. Ey kötü şeyh: Eğer yanına eli boş gidersem muhakkak ustam beni öldürür. Razı olur musun buna?…

Alacaklılar da koroya katıldılar:

– Bu ne biçim oyundur? Mallarımızı yedin, borçlu olarak can vermek üzeresin! Böyle olduğunu bildiğin halde neden başka bir zulümde daha bulunuyorsun, demekteydiler.

Çocuk ikindi vaktine kadar ağladı durdu. Şeyhe gelince, ona hiç bakmıyordu bile. Ay gibi yüzünü yorganın içine almış, havas ve avamın kınamalarından, dedikodularından el ayak çekmişti.

Can bir adamın yüzüne gülerse ona kimden , ne zarar gelebilir ki?… Ayın, köpeklerin havlamasından ne korkusu olur? Su, bir çöp için duruluğunu terk etmez, bulanmadan akıp gider.

Herkesten bir feryat yükseldi

İkindi oldu. Kalp gözü de açık olan bir zengin şeyhe hediye olarak bir tabak altın göndermişti. Dört yüz dinar bir tarafında, yarım dinar da bir köşesinde duruyordu tabağın. Alacaklıların da, helvacının da talepleri kadar. Tam. Ne bir fazla, ne bir eksik. Herkesten bir feryat yükseldi:

– Ey şeyhlerin de başı, şahların da!… Bu ne sır, bu ne sultanlık?… Bilemedik, saçma sapan, uluorta söylendik. Kandilleri kırma pahasına, körce sopa salladık!.. Sağırlar gibi bir tek söz duymadan kendi aklımızca cevap vermeye kalkıştık, hezeyanlarda bulunduk. Şeyh dedi ki:

– Bütün o sözleri size helal ettim. Bunun sırrı şuydu: Allah’tan diledim, O da bana doğru yolu gösterdi. O dinarlar, gerçi az bir paraydı ama, gelmesi çocuğun ağlamasına bağlıydı.. Eğer helva satan çocuk ağlamasaydı, rahmet denizi coşmazdı. Kardeş; çocuk senin cisim çocuğundur. İyice bilesin ki, muradına erişmen, ağlamana bağlı. O elbiseyi elde etmek istersen; cesedinde ki ‘göz çocuğunu’ ağlat!

Bu kıssa ile istediklerimizi elde etmek için çalışmamız gerektiği vurgulanabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir