Kars’ta Anıtlar

Sayı 77 Ocak 2023

Aleksandr Nevski ve Kars

Eğitim uzmanları ders kitaplarına o kadar çok şey sığdırır ki, onu ancak başka bir uzman görüp anlamlandırabilir. Tarih eğitimi üzerine çalışan değerli dostum Prof. Dr. Özgür Aktaş son zamanlarda farklı ülkelerin ders kitaplarını inceliyor. Bu arada Rus tarih kitaplarına da bakmış, yazmış. Makalesinden bir resim dikkatimi çekti. Ruslar henüz kabile-prenslik iken, prensler prens olma iznini beş yıllığına Tatarlardan alırlarmış. Resimde Slav prensi Aleksandr Nevski prenslik için Tatar Hanının önünde diz çökmüş, başı önünde ve yalvarıyor! Yıl 1200’ler. 800 yıl önce!

Tarihte diplomatik görüşmelerde neler yaşanmıştır neler… Bu da onlardan biri.

Ruslar, gençler açısından pek de ulusal gururu okşamayan bu resmi neden ders kitabına koymuşlardır? Bu resmi inceleyen gencin kafasında nasıl bir tarih çerçevesi çizilir ve kafalarındaki “Türk imajı” nasıl oluşur sizce? Resim, düşmanı zalim, Rus prensini mazlum ve mağdur olarak sunuyor! İntikam duygusu oluşturuyor. Özgür hocam makalesinde yazmış, oradan okunabilir. Biz böyle durumlarda Tarih ders kitaplarımıza galiba en mağrur ve “daim muzaffer” pozlarımızı koyuyoruz, çocuklar tatmin olmuş ve durumdan görev çıkarmayacak biçimde görüp geçiyor! “Ecdat neymiş be ya!” “Ayriyeten Baltacı Mehmet Paşa!..”

**

Ufacık bir Slav kabilesi 1500’lü yıllardan başlayarak Türklerden milyonlarca km2 yer işgal etti, milyonlarca kafa kopardı. Moskova’dan ta Kars’a, Muş’a kadar gelir.

II.Abdülhamit tahta geçince nedense Ruslar bunu bir fırsat bilip Osmanlı Devleti’ne savaş açar. 1877-78 ya da 93 Harbi. Kars 40 yıl işgal altında kalır. Şehri bayındır yaparlar. 40 yılda birçok bina, okul, fabrika, yol, köprü hatta Sarıkamış’a bir saray… Belli ki gitmemek için gelmişler; şehri de sevmişler ve güzeltmişler.

Yaptıkları binalardan biri de bir kilise: Aleksandr Nevski Ordu Kilisesi. Mimarisi, hele ki çatısı çok ihtişamlıymış. Kars’ın sembolü olabilecek bir bina. Yüzlerce yıl önceki resimde yer alan ezik prensin adını ve hatırasını ta Kafkas’ta, bir Türk şehrinde, adını kutsal bir yerde yaşatmak istemişler!

Düşman çatlatmak… “Düşman” biz oluyoruz!

Bolşevik Devrimden sonra Rus ordusu dağılır ve çekilir. Şehri elde eden Ermeni ordusu da yenilir ve şehir asıl sahibine döner.

Kars, Türk ordusunun gücüyle Türkiye Cumhuriyeti’ne katılır. Kilise de bize kalır. Aleksandr Nevski kilisesi yıkmaya kıyılamayacak kadar güzel ve sağlamdır. Yeterince cami de vardır ve camiye dönüştürmeye gerek duyulmaz. Bir süre spor salonu, daha sonra da depo olarak kullanılır. O muhteşem çatısıyla dünyanın en hoş deposu olur. Bu da yadırgatıcıdır elbette. Çatıyı kaldırıp sıradan bir çatı yaparlar. Korunması gerektiğine karar verip camiye dönüştürülür. Adını Fethiye Camisi yaparlar. Posoflu bir esnaf da hayrına kalem gibi iki minare yaptırır.

**

Kars’a geldiğimde tesadüfen eski fotoğrafını görüp çok beğenmiştim. Şimdiki haline bakınca hüsrana uğramış, biraz da üzülmüştüm. Bir güzellik nasıl tahrip edilebilir diye…

Bina o haliyle kalsa Kars’ın sembolü olurdu. İyi mi olurdu? Tecavüzden memnun kalıp, tecavüzcüden hatıra saklamak gibi bir onursuzluk olmaz mıydı? Kars’taki bir kiliseye o adı ve veriliş amacını düşününce binanın yok edilmesini söyleyenlere hak bile verilir. Binaya dokunmadan ondan daha ihtişamlı bir bina ya da anıt yapılarak Aleksandr Nevski binası gölgede bırakabilirdi. Demek ki bunu da akıl edememiş ya da yapamayacağımızı düşünmüşüz.

Şimdi mi, son yıllarda Kars’ta açılan kayfe ve aşhanaların adlarına bakılırsa Karslı tüccarların turistlere peynirden başka satacakları diğer şey Rusluk. Rus satıyorlar. Birkaç kayfe, aşhane adı: Raskolnikof, Dostoyevski, Puşkin, Katerina, Petersburg (Petro’nun şehri). “Rus” para ediyor demek ki.

Oysa ne zulümlerini görmüştük.

Yazıyı, Kars’ta bölge âşıklarının büstlerini dikip Posoflu Âşık Zülali’yi silenlere sitem ederek (bu ayıbı bunu yapanların yüzlerine hep vuracağım), onun “Kars’ın Şadlık Destanı”nın nakaratı ile bitireyim:

***

“Öyle mi Kars elinde,
Çığ kopar kar selinde,
Bir milyon şehit yatar,
Mübarek Kars elinde.”

Kars’ta Anıtlar Savaşı

Tarihçi değil, tarih meraklısıyım. Kars’ta çok tarihçi ve özellikle yerel tarihçiler var. Tarihte beni ceplerinden çıkarırlar. Ayrıntıdaki birçok bilgiye sahipler ama pek yazmıyorlar. Yazmayıp, yeni kuşaklara eski bilinenler anlatılmayınca, bilgi fukaralığından kırılacak hale geliyoruz. Rus işgalinde Ruslaşmayan şehirde dükkân adları Ruslaşmaya başladı.

***

Son bin yılında Kars İlhanlılar, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safeviler ve Osmanlılara bağlı olarak yaşadı. Azerbaycan ve Türkiye diye düşünün. Sadece 40 yıl Rus yönetiminde kaldı! Şehirde ciddiye alınabilir bir Türk eseri bulmakta zorlanabilirsiniz. Kalenin surları bile imha edilmiş. Kalanlar da genellikle ordumuzun kullanımında olduğu için korunabilmiş.

Çarlık Kars’a defalarca saldırmıştır. 1828, 1855, 1877… Son gelişlerinde 40 yıl kalmışlar.

***

Ölüsüne değer vermek bir uygarlık ölçüsüdür! Yaşadıklarını anıtlaştırıp geleceğe bırakan milletler tarihine sahip çıkar. Vatan ve millet bilinci olur. Çocuklarının gözü önünde tarihi sergiler, dostu-düşmanı tanıtırlar. Anıtlaştıran toplumlar vatan ve millet için ölenlerini unutmaz ve çocukları geçmişin de sahibi olurlar. Rusya’da birçok yerde 93 Harbi anıtları, kahramanlarının heykelleri vardır. Kremlin sarayına girip çıkan herkes “Kars Zaferi Anıtı’nı görür. Hep hatırlatır. “Kars zaferi”ni, Kırım savaşının her yıldönüşünü kutlarlar! Marşlar bestelemişler. Özel madalyalar…

Bizim Kars’ı alışımızla ilgili bir anımsatıcımız var mı? Ümmet (?) anıttan, heykelden hoşlaşmıyormuş. Put sanıyorlarmış! İyi de bu cehalet yüzünden bellek yitiriyoruz. Bilen kuşak ölünce bilgiler de onlarla birlikte siliniyor. Bunu istiyorlar belki de. İyi de o zaman şehitler ölür! Yeniden yeniden şehit veririz! Nasıl anlatsak?

***

Rusya, 1877-78 savaşından sonra Kars’ı işgal eder ve bir zafer anıtı diker. Kaidenin üstünde öldürülmüş bir Türk askeri vardır. Türk bayrağı yerdedir. Ayaktaki muzaffer Rus askeri, Rus bayrağını Türk’ün kalbine saplamıştır. Bir kartal Türk askerinin parçalamaktadır!

Anıta bakarak Rusların, “Karslı Türklerin kalbi kırılır, ayıp olmasın, bunları kazanalım.” diye alttan alma nezaketi hiç göstermedikleri anlaşılıyor! Çok düşmanca, meydan okuyucu, korkutucu ve ezici bir tarz! Rus Askeri otoritesi böyle kuruluyor! Nevski intikamının ateşiyle büyüyenler böyle yapıyor! Böyle bir işgalciye sempati duyulmaz. Karslılar da duymamış zaten. O yılları “Kırk yıllık kara günler” diye anarlar.

Yakın zamanda Yunanistan, Gürcistan, Ermenistan, Rusya… Neler neler yaptılar ve biz “Yunanlıları denize döktük bile diyemiyoruz. Topal Osman Ağa’nın kabrindeki yazıları sildirdiler, gıkımız çıkmadı. Ardahan, Posof ve Artvin’de onca katliam yapmalarına, hatta Ahıska’da etnik temizlik ve soykırımın acıları hala sürüyorken bile Gürcistan ile “kanka” oluvermişiz! Ahbaplık iyidir ama acılar sürüyorken ahbap olunmaz!

***

Kurtuluş’tan sonra 1918’de Kars’taki Rus anıtını söküp atmışız. Kars’ta şimdi Rus anıtın olduğu yerde “Halaskâr Gazi”, yüce Atatürk’ün at üstünde meydan okuyan bir heykeli var. “Kimmiş Kars’a kem bakan!” der gibi heyheyleniyor.

 

Atatürk ve Kars

Atatürk ve Kars ilişkisi çok özel bir ilişkidir. Rus işgali sonrasında Kurtuluş Savaşı ve Kurtuluş Karslıları minnetle doldurmuştur. Atatürk, 6 Ekim 1924’te Kars’a gelişinde çok sıcak karşılanmış, Atatürk de Karslıları çok sevmiştir. Kars’ta birkaç gün kalacakken Hatay meselesiyle ilgili bir sorun çıkar ve tarifeli trenle gece yarısı Kars’tan ayrılmak zorunda kalır. Eşi Latife Hanım Kars Türk Ocağının delegeliğini kabul etmiştir. Atatürk’ün çalışma arkadaşı Yusuf Akçura, Kars milletvekilliği yapmıştır. Atatürk’ün diğer arkadaşı Ahmet Ağaoğlu ve onun kızı Tezer Taşkıran’ın Kars’a çok önemli katkıları olmuştur. Kars uzun yıllar Atatürk’ün partisine bağlılığını sürdürmüştür. Bugün de Karslılar başka partilere oy verseler bile Atatürk konusunda sevgi ve saygılarını sürdürdüklerini gösterirler. Bunun bir halini dükkânlarda görebilirsiniz. Neredeyse her dükkânın başköşesinde bir Atatürk posteri veya fotoğrafı vardır.

Atatürk zamanında Kars Türkiye’nin altıncı büyük şehriydi. Üstelik moderndi. Türkiye’nin planlı tek şehriydi. Erzurum’dan daha da gelişmiş olduğu söylenir. NATO sonrasında Kars gözden ırak tutuldu. Bu durum Karslıları muhalif partilere yöneltti. 12 Eylül yönetimi ise Kars’a daha doğrusu Atabek Yurdu’na âdeta düşman hukuku uyguladı ve deyim yerindeyse, biçti…

Kuzeydoğu Anadolu ya da tarihteki adıyla Atabek Yurdu yeni yeni toparlanmaya çalışıyor. Geçen dönem ilk defa Karslı bir milletvekili bakan olabildi. Kars’a elinden gelen hizmeti yaptığı anlaşılıyor, Karslılar memnun görünüyor.

Kars’ta birkaç Atatürk heykeli vardır. İlki Rusların zafer anıtı diktikleri yerde at üstünde meydan okuyan, askeri kıyafetli bir Atatürk heykeli var, Rusya’ya cevap.

İkincisi Türkiye’deki ilk Atatürk heykellerinden biridir. Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanlığı binası önünde duruyor. Bu heykelin Atatürk’ün birebir boyunda olduğu söylentisi var, bilmiyorum.

Üçüncü heykel ise Vilayet önünde tören heykeli. Diğerleri büst. Azerbaycan halkının Karslılara hediyesi olan Haydar Aliyev Meslek Lisesindeki büstü. Estetik olarak çok güzel bir büst ama Atatürk’e benzetmek için iyice bakmak gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir