Aşk Olsun!
Bir ara yayınına ara veren dergimiz kaldığı yerden devam etmektedir. Bu aranın sebebi iştahsızlık değil, derginin neredeyse bütün işlerini sırtlanmış olmam ve bu dönem içinde yoğunluğumun artmış olmasıydı. Ancak okuyucuların yeniden yayın için gelen istekleri artınca ve Fulya Koyunoğlu da işin bir kısmını üstlenince, yeniden merhaba demek kaçınılmaz oldu.
Başka yazılar da olmasına karşın bu sayının ana konusu “aşk”. Her işin başının aşk olması gerektiği için. Aşkla başlamayan iş şevkle sürdürülemez, zevkle bitirilemez. Mırın kırın yapılan işlerin etkili sonuçlar doğurmasını bekleyemeyiz. Her “şey”e aşk ile başlanmalıdır.
Aşk ile eğitim
Aşk ile öğrenme
Aşk ile yazma
Aşk ile okuma
Aşk ile sevme
Aşk ile ibadet
Aşk ile eğitişme
İyi de aşk nedir? Neredeyse herkes başka bir şey söylüyor. Mevlana’nın, Fuzulî’nin, Peride Celal’in, Şekspir’in (Shakespeare) ya da Şopenaur’un (Schopenauer) aşktan anladıkları ne kadar da farklı!
Aşk bir gönül işi. Duyguların yoğun olarak katıldığı, çoğu zaman denetimi ele geçirdiği ve olayı yönlendirdiği bir durum. Psikologlara göre normal dışı bir davranış!
Bilmem ki size göre aşk ne?
Sözü uzatmamak için Eğitişimcileri aşağıdaki sorularla baş başa bırakıyorum.
Gönül nedir ve nasıl eğitilir?
Aşk nedir, eğitimi olabilir mi?
Yavukluya “sevdalanmak” mı, manitayla “birlikte yaşamak” mı?
Aşkın kimyası, patolojisi, psikolojisi nedir, nasıldır?
Sevdiğimizi nasıl sevdiğimizi biliyor muyuz?
Mankurtların aşkı çiftleşmeye indirgediği zamanlarda sizi aşkı savunmaya ve bu bahar âşık olmaya çağırıyorum. Ne demişti şair: “Mayıs’ta gönlüm delidir.”