Hangi zamanın kırgını
Yıkayıp izini silemediğin.
Kurumuş bir gözyaşı lekesi
Yıllardır sebebini bilemediğin
Bir umudun bekleyişidir
Dilek ağacına bağlanışın
Gizli bir dili var her renginin
Alımlıdır ibrişimle işlenmiş nakışın.
Dede Korkut da “suvluk”
Şairin dilinde dest-mal oluşun
Bilirim ıslaktır senin
Acılara dem vuruşun
Senin de yakar içini
Bir işçinin alın terini silmek
Son gözyaşlarını toplarken yüzlerden
Bir ölümün arkasından iç çekmek.
Oysa nasılda mutlu ediyor bizi
Halayların başında sallanışın
Takım elbisenin üst cebinde duruşun
Üsküdar’a gider iken bulunuşun.
Az meşhur değildin hani
Mendil kapmacada baş rolde
O ütülü halinle her hafta başı
Okul önlüklerinin cebinde.
Koyunca tek kullanımlık kâğıt mendili yerine
Acımadılar cami avlusunda dilencinin önüne serildiğine
Yüzüne bile bakmadan attılar üç beş kuruş üzerine
Değdi mi yıllardır hıçkırıklarını dinleyip
El alemin sümüğünü çektiğine.