Sen de

SEN DE Ulgar Dağı eteğinde boy veren Çiçeğine vurgun arım var sende Hastasına yaşlısına bir elzem Merhemlik sürülen balım var sende Türkülerin bende bir yarım ezgi Serin çaylarından akıyor rengi Ustadan çırağa sürüyor bengi Çekilecek ağır barım var sende Arsiyan’dan gelir bir keskin yelin Beyazlar içinde üşür bedenin Geceyi dondurur soğuk nefesin Sabah göverecek harım […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Tebeşir Tozları

Eylülde yol alınca ayaklarınız kapıdan içeri süzülüyor çocukluğum yeniden büyüyorum yaz tatili yalnızlığındayken bahçe zilin çalmasıyla yarım kalan oyunlarınızı sürdürüyorum. üşümesin diye umutlarınız beyaz kalsın diye kış ortasında sıcak günlerden gün ışığı derliyorum. çıkıverince birden yoksulluk defterinizdeki sayfaların arasında çoğalmasın diye satırlarda sayfalarımın yokuşunda duruyorum her sonbahar başlangıcında boyası dökülmüş tahta başında sizi kaybedip sizi […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Posof’a Özlem

Bana da değseydi sanatın eli Tuvale resmini çizmek isterdim İçimde çoğalan özlemlerimi İçli bir şiire yazmak isterdim. *** Hep gözümde tüter oldun Posof’um Meşelerin derin, çıkmaz yokuşun Güzel meskeninde düğünün toyun Halayına türkü dizmek isterdim. *** Ezgilerin çağlar Posof Çayından Melodini duysam içsem suyundan Tutabilsem Zülali’nin sazından Mızrabımı tele vurmak isterdim. *** Çiçeklenmiş Sesöbile Tepesi […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Turgut Uyar ve Posof

Muhtarın odasında bir ben, iki yabancı Birbirimizi yıllardır tanırcasına Kurunduk, çay içtik, muhabbet ettik. Kurtlar, kuşlar ve bulutlardan uzakta İnsan olduğuma gizli gizli Bir sevindim bir sevindim… Turgut Uyar Turgut Uyar (1927-1985) Ankara’da doğdu. İstanbul’daki ilköğreniminden sonra, Konya Askeri Okulu, Bursa Işıklar Askeri Lisesi ve Askeri Memurlar Okulu’nu bitirip Posof, Terme ve Ankara’da personel subayı […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Ulgar

Uzaklardan çook uzaklardan, Yayla çiçekleri kokar, Davul sesleri gelir yayıklardan. Şoseye çıkınca Güneş. Etrafta koşuşturur çocukluğum. Karpuz kabuklarına takılır ayağım. Büyürüm… Yaylaya inerken, Eteğinde iki mezar, Karakışın işi. Ulgar, Yolculuklarımdaki engel, Soğuk Pınar’dan akar hüzünlerim, Üşürüm. Ulgar bir uzun yokuş. Yamaçlarında anılar bıraktığım düş. Ulgar çocukluğumda ki gülüş.. Bazen üzülüş.. Yine de seni özler, Seni […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Dibek

Her sabah olduğu  gibi, evin gelini Gün doğumundan önce uyandı. Önce avlulara göz gezdirdi Düzeltti dünden kalan  öte beriyi Sırtında  günler öncesinden Kuruttuğu  buğday torbası El attı, dibeğin yanında duran İki akrabası… El birliğiyle  temizlediler dibeği Sonra bulgurla doldurdular içini. Vurdular tokmağı sırasıyla Kepeğini çıkarasıya Kurutup hazırladılar sofraya Akşama yorgunluğun tatlı telaşı. Hüzünle, kırgınlıklarla dolu […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Mendil (şiir)

Hangi zamanın kırgını Yıkayıp izini silemediğin. Kurumuş bir gözyaşı lekesi Yıllardır sebebini bilemediğin Bir umudun bekleyişidir Dilek ağacına bağlanışın Gizli bir dili var her renginin Alımlıdır ibrişimle işlenmiş nakışın. Dede Korkut da “suvluk” Şairin dilinde dest-mal oluşun Bilirim ıslaktır senin Acılara dem vuruşun Senin de yakar içini Bir işçinin alın terini silmek Son gözyaşlarını toplarken […]

Yazının devamı İçin tıklayınız