Gaziantep’te Evlenme Adetleri

Sayı 39- Temmuz 2013

EVLENMEK

Evlenme toplumsallaşma sürecinin en önemli aşamasıdır. Kız ile erkeğe yeni bir toplumsal statü kazandırması ve aileler arası dayanışma sağlaması açısından önemlidir. Ayrıca evlilik törenleri adet, gelenek ve göreneklerin zengin bir şekilde yansıtıldığı önemli törenlerdir.

Günümüzde gelişen teknoloji nedeniyle hayat şartlarının değişmesiyle birçok adet,  gelenek ve görenekler unutulmaktadır. Bunlardan birisi de evlenme ve düğün törenleridir. Gaziantep’e düğün törenlerinin gelişimi aşağıdaki gibidir. Yazıda yerel kavram ve deyimleri olduğu gibi kullandım.

Düğürçü Gezme

Evlilik çağında oğlu olan anne ve baba her açıdan kendi ailesine denk olan bir ailenin kızına bakmaya gitmesidir (dünürcü). Önceden kız ve ailesi soruşturulur sonra da haberleri yokmuş gibi kız evine gidilir. Eğer kızı beğenirlerse kızı oğlana gizlice gösterirler. Oğlan da kızı beğenirse oğlan evi tekrar bir çay ya da kahve içmeye geleceklerini söyleyerek kız evinden ayrılır.

Düğür Gitme

Düğür gitme kız isteme işlemidir. Evlenecek oğlanın annesi yanına birkaç bayan daha alarak kızın evine gider. Sohbet sırasında ‘Sizinle akraba olmak istiyoruz.’diye söz açılır. Fakat kızın ailesi bu isteğe hemen cevap vermezler. ‘Biraz düşünelim.’ diye cevap verirler. Sonra oğlanın ailesini araştırırlar ve aile büyüklerine danışırlar. Aile büyükleri onaylıyorsa ‘Kısmetse olur diyelim.’ diye cevap verirler. Aslında bu söz kızımızı size veriyoruz anlamındadır.

      

Söz Alma

Düğür gittikten birkaç gün sonra kız evinin haber göndermesiyle kararlaştırılan günde oğlanın anne babası ve aile büyükleri kız evine giderler. Onlar gitmeden evvel kız evine yiyecekler gönderir. Aslında söz alma kadınlar arasında verilen sözün erkekler tarafından da onaylanmasıdır. Bu arada kıza alınacak eşyalar, verilen vaatler konuşulur.

Kalın

Kalın; kız babasına kızın çeyizine harcanmak üzere oğlanın verdiği paradır. Daha doğrusu bilinen adı başlık parasıdır. Günümüzde bu adet ayıp karşılanmaktadır.

Beklik Takma (Nişan)

Nişan yüzüklerinin takıldığı törendir. Nişandan önce alışverişler yapılır.  Gerekli bütün yiyecek ve giyecekler kız evine gönderilir; çünkü nişan kız evinde yapılmaktadır. Nişan dönemi uzun sürerse kız evine bayramlarda kurbanlık ve şeker gönderilir. 

      

Yatak       

Yatak, imece usulü ile yapılan yardımlaşma ve eğlenme günüdür. Kız evinde yapılır. Oğlan ve kız evinden gelen hanımlar çeyizleri hazırlar aynı zamanda yer, içer, eğlenir.

Çeyiz

Gaziantep’te kız çeyiziyle özdeşleşmiştir. Bu nedenle çeyiz törenleri çok önemlidir. Çeyiz gününden önce yatak günü hazırlanan çeyizler kız evinde toplanır. Çeyiz günü ise bu çeyizler davulla zurna kız evinden alınarak oğlan evine götürülür. Çeyiz sandığı götürülürken kızın varsa erkek kardeşi yoksa erkek kuzeni sandığın üzerine oturur ve oğlan evinden harçlık ister. Harçlığını aldıktan sonra sandığın üzerinden iner ve çeyiz taşıma işlemi başlar. Bu arada kız evinden bir canlı çiçek veya başka bir eşya da götürülür. Bundan sonra gelin evi dizilir.  Çeyiz dizilirken kız evinden gelen misafirlere yemek olarak çeyizinde eğer antep işi denilen antika işlemeler varsa lahmacun yoksa mercimekli köfte yapılır. Bu davranış ‘ Kızınızın çeyizi bizim istediğimiz gibi değildir.’anlamındadır.

                                                                       

Kına Gecesi 

Genelde düğün gününden bir gün önce hem erkek evinde hem kız evinde yapılır. Oğlan tarafı kına gecesinden önce kız evine kına gönderir. Kına yoğrulur, hamur haline getirilir. Sonra da küçük küçük yuvarlanarak kına tepsilerine dizilir. Üzerlerine mumlar dikilir. Oğlan evi kendi evinde eğlendikten sonra kız evine giderek kınayı ister. Yolda türküler söylenir, halaylar çekilir, ‘yaaahh, yaaahh’ diye sevinç naraları atılır.

Damadın ve gelinin sağdıçı vardır. Kına ve düğün günü gelinin ve damadın bütün ihtiyaçlarını sağdıçlar karşılar. Kına geline ve damada sağdıçlar tarafından yakıldıktan sonra sağdıçlara da yakılır. ‘Abbisi yani darısı da sağdıca olur inşallah.’ diye nara atılır.

Gelinçi (Düğün)

Gelinçi kadın günüdür. Sadece kadınlar vardır. Bu adet günümüzde sadece köylerde uygulanmaktadır.

Düğün günü oğlan evi ‘Mahsere kazanları’ denilen kazanlarda yemekler yaparak gelen misafirleri ağırlar.

Maşta

       

Gelinçi günü her şeyi organize eden ve misafirleri ağırlayan kadına maşta denir. Maştanın aldığı kararlara herkes uymak mecburiyetindedir.

Nikah

Nikâh için kız babasına vekâlet verir.  Baba kızına üç defa ‘Bana vekâlet veriyor musun?’ diye sorar.  Baba camiye gider ve nikâh kıyılır. Günümüzde nikâhlar evde kıyıldığı için vekalet verilmemektedir.

El Öpme

   

Düğünden birkaç gün sonra kız evi oğlan evine misafirliğe gelmeleri için haber gönderir. Burada amaç oğlanın kaynanası, kayınbabası ve diğer akrabalarını tanımasını sağlamaktır. Kız evinde yenilip içilip eğlenilir. Damat kayınbabasının elini öper. Kayınbaba damada değerli hediyeler verir.

Köskaltı

Bu adette ise oğlan evine gidilir. Gelin kayınbabasının elini öper. Hediyeler alır. Akrabalar birbirini daha iyi tanıma imkânı bulur.

Günümüzde evlilik gibi kutsal bir kurumun bozulma nedenlerinden biri de hoş olan bazı adet, gelenek ve göreneklerimizi unutmamızdır bence. El öpme adetlerimizi unuttuğumuz için akrabalar arasında saygı ve sevgi kalmamıştır belki de. Yatak biçme günleri olmadığı için aileler arasında dayanışma yoktur kim bilir.

       

İşe değişik bir açıdan daha bakmak gerekli bence. Düğürçü gezme âdetinin günümüzde unutulması iyi oldu zannımca. Çünkü genç bir kız için bundan kötü bir durum yoktur. Satılık mal gibi müşterilerin beğenisine sunuluyorsun. Bir de kendini bilmez biri geldiyse vay haline. Burun kıvırmalar, aşağılamalar, dedikodular… Çok sinir bozucu olsa gerek.

       

Kız evi oğlanı ve ailesini beğenmezse ve o kız başka biriyle evlendiyse tavır şu : ‘Vaktiyle bu kız benim oğlumun peşinden çok koştu da benim oğlum yüz vermedi.’ Sanki kızın kapısına gelen kendileri değilmiş gibi. Günümüzde öyle mi? Kız ile erkek görüşüyor. Birbirini beğenmezlerse sen yoluna ben yoluma.

        

Geçmişteki uzun ömürlü ve mutlu evliliklerin yeniden yaşanması dileğiyle…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir