Türkçeye Davet Bildirgesi

Sayı 1- Çeşni (Şubat 2003)

GENÇLİĞE ÇAĞRI

ADI TÜRKÇE OLMAYAN DÜKKÂNLARDAN ALIŞVERİŞ YAPMAYALIM!

Dil düşünmenin tek, temel, yetkin aracıdır. Aracını bozarsanız, düşünemez ya da bozuk düşünürsünüz.

ULUSAL DİL olmadan ulus olunamaz. Eğitim, üretim, tüketim, paylaşım yaşanamaz. Karmaşa, parçalanma, dağılma, yozlaşma doğar. Türkiye’nin ULUSAL DİLİ TÜRKÇEDİR. Çünkü tarihsel kullanım, bilimsel işlenmişlik, kültürel gelişkinlik, kavramsal yetkinlik alanlarında daha fazla kullanılma ve yetkinleşme olanağını bulmuş ve uzun yıllar DEVLET dili; yasa, ekonomi, eğitim, bilim kültür dili olmuştur. Ulusların bir tek ülkeleri, bir tek bayrakları ve bir tek ulusal dilleri olur. Bu gerçekliğin ve yaşamın dayattığı bir olgudur.

İnsan dili ile düşünür. Düşünmek; dünyayı, insanı, bilimi, sanatı, kültürü, kendimizi, çevremizi anlamamızı, anlatmamızı, kavramamızı, yorumlamamızı sağlar. Bütün bunları dilin beynimizde kurduğu anlam alanları ile yapabilir. Her dilin sözcükleri o dilin anlam alanlarını, anlam ağlarını örer. Beynimizdeki anlam ağlarına, alanlarına başka bir dilin sözcüğü gelip yerleşemez, o nedenle başka bir dilin sözcüğü bizde anlam ağlarını genişletemez, bizim düşünmemize katkı sağlayamaz. Ayrı olarak bir yerde, bellekte durur. Hiçbir işlevi olmaz. Kendi dilimizin sözcüğü yerine başka bir dilin sözcüğünü kullandığımızda ise anlam alanlarımız zayıf kalır, düşünmemiz güdükleşir, yorumlamamız etkisizleşir, anlamlandırmalarımız daralır; az anlayan, az anlatan, az düşünen, kolay kandırılan, kolay yönlendirilen, toplumsal ve ulusal birliğini kolayca bozabilen insan yığınları haline gelmemize neden olur. Ulusal bilincimizi, eğitim, üretim, tüketim, paylaşım ortaklığımız bozulur. Yozlaşan, gelişmeyen, düşünmeyen insan toplulukları haline geliriz. O nedenle bir toplumu, sömürgeleştirmek isteyenler, öncelikle onları düşünemez, anlayamaz duruma sokmak isterler ve işe dillerini bozmakla başlarlar.

Dili bozulanın düşüncesi bozulur. Küresel güçler dilimizi yozlaştırarak bizi kolayca kandırabileceklerini düşünmekteler. Çünkü ULUSAL BİLİNCİN TEK ARACI DİL BİLİNCİDİR.

Çocuklarımız yollarda yürürken, yabancı (özellikle İngilizce ve Arapça) işyeri adları ile karşılaşıyor ve anlam ağını kuramıyorlar. Ulusal dil bilincini yitiriyorlar. Düşünme güçleri zayıflıyor, böyle giderse az zaman sonra bu çocuklarda ulusal değer, ulusal bilinç, ulusal birlik, özgür vatan, bağımsız  ülke gibi kavramlar ve değerler yok olacak ve bu çocuklar sömürge bir toplumda köle durumuna geleceklerdir.

Zaman yitirmeksizin, hastalanmış dilimizi, sağaltmalı, arındırmalı, bilinçsizce, nelere neden olacağını bilmeden, öykünerek, yüksünerek, özgüvenden yoksun olarak iş yerlerimize verdiğimiz, gülünç YABANCI ADLARDAN kurtulmaya başlamalıyız. Türkçe sınırsız sayıda sözcük türetme gücüne sahip bir dildir. Özgün olmak istiyorlarsa, yabancı eski bir sözcük yerine Türkçe yeni türetilmiş ya da eskilerde kalmış bir sözcük kullanır, işyerlerini özgün bir adla tanıtabilirler. Buna dilimizin gücü var.

Ne anlama geldiği bilinmeyen, tabelasına bakıldığında içeride ne satıldığı anlaşılmayan, adını telaffuz ederken zorlandığımız yabancı adlardan kurtulmalıyız.

Arkadaş,

Her geçen gün büyük bir hızla artmakta olan kültürel sömürü evlerimizin içine kadar sinsice girmektedir. Bu çağrı, ulusal değerlerimizi yozlaştıran, bizi kendimize yabancılaştıran ve ulusal yok oluşa sürükleyen yabancı hayranlığına karşı bir karşı duruştur.

Yaşamın her alanında karşımıza çıkan yabancı sözcüklerden oluşan tabelalar, reklam panoları, gazete, dergi, televizyon kanalları ve daha birçok örneğiyle hayatımıza giren bu ulusal değer yozlaşmasına karşı çıkmak onurluluğunu göstermeliyiz.

Uyarıyoruz: Özenti ve taklitten kurtulup, adlarını Türkçeleştirinceye kadar dükkânlarınızdan alışveriş yapmayacak, sunduğunuz hizmetleri tüketmeyeceğiz.

Çağırıyoruz: Başta üniversite gençliği ve akademisyenler olmak üzere, kitle örgütlerini ve tüm halkımızı “Türkçede birleşmeye” çağırıyoruz.

Diline sahip çıkamayan bir ülke düşüncesine de güvenemez. Bu güvensizlik yurttaşları ülkeyi savunmaktan bile alıkoyar! ULUSAL ONURU TAŞIMAK, ÖZGÜR VE GELİŞKİN BİR ULUS OLMAK, ATATÜRK’ÜN TAM BAĞIMSIZ, DÜNYA ULUSLARININ EŞİT ÜYESİ BİR TÜRKİYE OLMAK ELİMİZDEDİR. DİLİMİZDEN VE DÜŞÜNCEMİZDEN BAŞLAYABİLİRİZ… HAYDİ, TÜRKÇE KULLANMAYA, HAYDİ  DÜŞÜNMEYE, ANLAMAYA, ANLAMLANDIRMAYA, ANLATMAYA VE YORUMLAMAYA YENİDEN, GÜÇLÜ BİÇİMDE BAŞLAYALIM.

20 Ocak 2003

Bilim ve Eğitim Topluluğu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir