Ben aslen Ahıskalıyım. Ahıska neresi biliyor musunuz? Türkiye’ye geldiğimde bazı insanların Alaska’yı bilip, Ahıska adını duymamış olmalarından çok üzülmüş, kahrolmuştum. Biz sürgündeyken Türkiye’nin bizimle yakından ilgili ve bilgili olduğunu düşünüyorduk. Unutulmuş olduğumuzu gördük. Merak edenler araştıracaklardır ama kısaca şunu söyleyeyim ki Ahıska 1920’de Rusya’ya terk edilmiş bir Türk şehridir. Rusya Ahıskalıları 1944 yılında Sovyetler Birliği içinde dağıttı. Ahıska’da hiç Türk kalmadı. Biz Kazakistan’a sürüldük. Babam, dedem hep Türkiye’nin hayaliyle yaşadılar. Türkiye’ye gelmek bana kısmet oldu. Neyse, bunları geçiyorum.
Bu hikaye 1989 yıllarında Kazakistan’ın Alma-Ata şehrinde yaşamış tamamıyla gerçek bir olaydır. Bu olay benim başımdan geçti yalnız o zamanlar daha küçük olduğum için yaşananları tam olarak hatırlamıyorum. Ama annemin ve babamın anlattığı kadarıyla sizlerle paylaşmak istedim.
Her şey annemin ve babamın ‘’kızımız doktor olacak’’ demesi ile başlar. Tabi annemle babam öyle deyince bende doktorluk sevdası doğar. daha 4yaşındaydım. Bahçede oynarken babaannemin civcivlerinden birinin annesi tarafından yaralandığını gördüm, civcivin bağırsaklarının yarısı dışarıda idi. Ben civcivin bu halini görünce koşarak eve gidip iğne iplik aldım ve yine koşarak civcivin yanına gidip onu elime alıp bağırsaklarını içine yerleştirip karın kısmını bir güzel diktim. Bu olay gerçekleşirken annemle babam bir köşede durmuş beni izliyorlarmış. Civcivin sonu nemi oldu? Annemle babamın söylediğine göre civciv uzun bir süre sağlıklı bir şekilde yaşamış.
Olay bununla da sınırlı kalmıyor. Bir de ablamın akvaryumda beslediği balıklarından birini ameliyat ettim. Tabi bu durduk yere olmadı. Balığın biri nasıl olduysa akvaryumdan zıplayarak yere düşer. Düşen bu balığın o aralar yavruları olacaktı. Kedimiz yere düşen balığı görünce patileriyle vurarak onun ölmesine neden olur. Bende çocuk aklımla balığı kurtaramadık bari yavruları kurtarayım düşüncesi ile balığın karnını dikkatli bir şekilde kesip içine baktım.yavrulara dair bir şey bulamayınca balığın karnını dikip dereye bıraktım. Bu olayda bundan ibaret.
Annemin yemek için aldığı etleri oturup tek tek incelermişim. Doktor olacağız sevdasıyla yanıp tutuşuyordum. Bir an önce büyümek istiyordum. Ama büyüdükçe de bu sevda yok oldu. Şimdi kan görmeye tahammül edemiyorum.
Doktor sevdasıyla yola çıktık ama şimdi sınıf öğretmenliği bölümünü okuyorum. Kader işte
1 thought on “Doktorluk Sevdası”