Yeni yıl yani bir yılın bitişi diğer bir yılın başlangıcı. Birileri için bu başlangıç dileklere bir vesile, birileri için ise maziyi muhasebe etme ve istikbale daha umutlu adımlarla yola koyulmadır.
Evet, şimdi düşünelim 2009 yılında mutluluk, başarı, sağlık dileyenlerin yüzde kaçı bu dileklerine ulaştı? Bunun somut örneği Rusya’ya bakalım. Herhalde yeni yıl kutlamalarını en yoğun bir şekilde yaşayan devletlerden birisi olsa gerek eğer bu kutlamayla mutluluk gelmiş olsaydı herhalde Rusya da alkol yüzünden yılda beşyüzbin kişi ölmezdi (Rusya Toplumsal Odası, Alkol Raporu, 2009). Şaşırtıcı ama gerçekten bu bir yaşanan olay. Buna bakılırsa Ruslar Noel Baba’ya isteklerini tam anlatamadılar mı? Yoksa Noel Baba bu ülkeye uğramayı unuttu mu? Bu kültüre bakılırsa Noel Baba’ya dileklerde bulunma ve Noel Baba’nın ülkelere uğraması ve insanlara hediyeler getirmesi çağdaşlıktır. Bana sorulursa böyle değil. Neden mi?
Hani hatırlarsınız türbelere çaput bağlayıp dilek tutanları televizyonların muhabirleri onları baş haber yapar onlarla dalga geçerlerdi. Doğru, bir mezar taşından medet istenmez ve istenmemeli de. Ama gel gör ki aynı durum başka bir şekle bürünerek yeni yılda çamlar süslenir oldu. Gerçekliği olmayan Noel Baba’dan hediyeler istenir oldu ve yeni yıla dilek çaputları bağlanır oldu. Bu durum ise televizyonlarda bırak tahkir edilmeyi sena edilir hatta en vazgeçilmezler arasına konulur oldu. Bu çetrefilliği iyi düşünmek gerek yoksa bu haberleri emperyalist güçler mi istiyor? Evet, evet, öyle olsa gerek. Neden mi? Çünkü bizim kültürümüzde böyle bir uyduruk dünya var mı? Yoksa bu anlaşılmazlık bizi uyduruk günlerin kölesi yapmaya çalışan kapitalistlerin mankurtlaştırması mı diyelim?
Bir de bu yeni yıla özgü Milli Piyango aldatmacasına akıl erdiremiyorum. İsme bakar mısınız; “Milli Piyango”. Düşünemiyorum ne zamandan beri yalancılığın, sömürücülüğün, kumarın adı “Millî” oldu. Piyango da kaybedilen para arkasından “zıkkım olsun” sözü de cabası. Hem oyna hem oynat hem Millî de, hem de “zıkkım olsun” de. Var mı böyle bir gerçeklik? Ne kadar gülünç değil mi? İşte mimsiz medeniyet buna derim ben.
Aman aman benliğimize, kültürümüze, örfümüze ve ecdadımıza bakalım. Bizim ananemize mutabık gelecek kutlamalar yok muydu? Vardı. Bunlar; Hıdırellez günleri, Koç Katımı, seyran vb. merasimler değil miydi? Yoksa bunlar bize unutturuldu mu? İşte bu kültür mazimizi hatırlayıp ona göre kutlamalar yapalım ve kendimizi kandırmayalım.Yani, başkalarının eğlenceleri yerine kendi eğlencelerimizi yaşayıp, gerekirse üretip onları canlı tutalım.