Yıllardır okullarda özgürlük ve bağımsızlığımız için ne büyük mücadeleler verdiğimiz, ne çok arbedeler atlattığımız anlatılır durulur. Fakat çoğu sistemimizde olduğu gibi eğitim sistemimizde de birçok yanlış yöntemden dolayı bu özgürlük savaşımı bizi coşturacağına; ruhsuz, sadece cümlelerde kalan ve okuduğunu anlamadan, önemini kavrayamadan geçen bir toplum haline dönüştürdü. Mankurtlaştırılan düşüncelerimiz ve yaşam tarzımız ile artık çevremizde olup bitenlerin tamamen istemimiz dışında gerçekleşmesine göz yummuş (yumdurulmuş) bir durumdayız. O kadar vahim bir dereceye geldik ki “karnım doyuyor, sırtım açık değilse gerisi önemli değil, bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” anlayışına kapıldık. O yılanın sinsice köşesine çekilmiş, içten içe bizi zayıflattıktan, vatan, millet, birlik, beraberlik, toplumculuk, eşitlik hislerimizi tamamen körelttikten sonra ani bir hareketle bizi can damarımızdan sokacağının farkında değiliz ama bilinçlenmemiz, iyiyi kötüyü birbirinden ayırmamız gerekiyor.
Can çekişen bir hasta durumunda olan vatanımızı boş laflarla kurtaramayız. “Türkiye şöyle yaparsa iyi olur, böyle hareket ederse düzelir” diye söylenen ve hiçbir zaman uygulamaya geçirilemeyen bu boş laflar yüzünden şu an bu haldeyiz. Uygulanmayan düşünce sadece bir hayaldir.
Madem gelecek gençlerin elinde, artık bize teslim edilen bu bayrağı bizi mankurtlaştırmaya çalışan emperyalizme inat, öyle sağlam bir şekilde yerine oturtmalıyız ki, hiçbir ülke bize yutulacak basit bir lokma olarak göz dikemesin. Tam tersine, bizden medet uman, desteğimize ihtiyaç duyan ülkeler haline gelsinler. Türk ulusu o kadar azimli ve güçlü bireylere ve kültüre sahiptir ki içimizdeki birlik ve beraberlik inancını hayata geçirdiğimiz anda her şey değişecektir. Fakat beynimiz öyle gereksiz şeylerle dolduruldu ve hala doldurulmakta ki neyin ne olduğunun ya da olacağının farkında bile değiliz.
Artık sadece düşüncede kalan sözler istemiyoruz. Hiçbir şey yapmadan başkaları tarafından yönlendirilmek istemiyoruz. Geleceğimize yön vermek kendi elimizde olmalı. “Başkalarını taklit edenler kendilerini üretemezler. Kendini üretebilmek için kendi ayakları üstünde durmak, öz değerlerinden hareket etmek gerekir (İkram Çınar. Mankurtlaştırma Süreci, 2006 s. 165). Bunun için değişmesi gereken ne varsa var gücümüzle değiştirmeye gayret etmeliyiz. Ülkemizi, eğitimimizi, toplumsal düzenlemelerimizi başkalarına teslim etmek yerine asıl teslim bayrağını onlara çektirmeli Türkiye’nin parçalanamaz bir vatan inancıyla dolu olduğunu onlara göstermeli ve hakkımızda gerçekleştirmeyi düşündükleri emelleri yok etmeliyiz. Hiç bir zaman başkalarına muhtaç olmayan bu ülkenin aynı yolda ilerleyecek özgür düşüncelere ve eylemlere ihtiyacı var. Türk olmak ayrıcalıktır. İçimizdeki “tam bağımsızlık” isteğine karşı olan susuzluğu gidermek için susmadan, gözlerimiz önüne çekilen perdeyi aralamalı, bununda çaresinin sırtımızı Batı’ya dayamak olmadığını görmeli ve herkese göstermeliyiz.