Ateş-i Yasın Bitişi

Vakti Birinci Cihan Harbi Verilmişti yüz binlerce şehit Kurşunlar ardında binlerce sabi Ölümle ediliyordu tehdit İstanbul olamıyordu hiçbir tarafın Olsa da içinde Vahdettin’in tahtı Ki o da kalıyordu içinde arafın Ardından kapanıyordu yurdun bahtı Avrupa’nın oluyordu her bir bölge Lakin kimse ses çıkaramıyordu Bırakmıyorlardı sokaklarda tek gölge Lakin kimse bu karanlığı yaramıyordu Artık ufka çevriliyordu […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Dantelistan

Toprağında secde ettik, eyledik mescit Vatan-ı cennet dedik, doğurduk çok da mürşit Cehennem eksik olmadı ama, durmadı ifrit Olduk çoğumuz melekken, birer adi it Rüşvettir, hiledir, zinadır, kahr-ı rebiîdir Bu yerlerde doğan bir şair olmak pek tabiîdir Hakkı şart kıldık, dimdik dursun adalet Teraziyi mizan gibi ayarladık, bu idi bizde servet Bir nesil türedi, etti […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Mandalina Püskülleri (Şiir)

Değmez dediğin o hayatmış, seni üzen Efkârın sonbahardan, sararmış yaprakların, mazlum İçkiler namına dertlerin, ve ayrılıklar mezen Eyvah! Sen değil miydin şairin resmettiği manzum? Gazellerin mevzuu-u sanatı olan dilber İken Dudakların gerçek bir tebessüme muhtaç, ne cesaretle? Hüsnün en zayıf kalemlerde bile münevver İken Akar gözlerinden mürekkepler, edebiyata cinayetle Mandalina püskülleri raks etmeli, rüzgârda “Huzur […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Sen Uç Çocuk

Sen yaşa diye yaratıldı Ama atıldı Tohumları savaşın Günahsız her başın Fakir bir gövdesi Ve duyulmaz yalvarışların sesi Kim duyar ama? Avrupa ve Amerika Sen, uğraşırken yaşamakla Çalmakla Meşgul onlar Ya seni kim anlar? Çıkar resmin Gazetenin birinde Dünyanın en çok satan dergisinde Kapak fotoğrafı Ya da bir yazının iki paragrafı Olursun Unutulursun Zengin sofraları […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Kekik Nefesli Kız

Dudaklarında kırmızı tarla çiçekleri Örtmüş bir tepenin eteğini Rüzgâra namahrem saçların Kokunda bir geven sertliği Fakat kekik nefesli Gözlerinde bir ırmak sevda Biraz da ağıt sesli Güneşten de güçlü Göğsünü örten entarin Ucunda bir yılan gibi bileklerin Yürümek değil eylediğin Etek ucunda hangi oyun havası? Toprak mı üstünde gezdiğin? Ardında köyün, var sende cennet olası […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

364’ün Sonrası

Koptu takvimin ilk yaprağı Sancılı ve kanlıydı, bir hastane odasında İkinci yaprağın tek dayanağı Annesiydi, süt emerken bebek odasında Yapraklar kendilerinden bihaberdi Yürümeye başlamışlardı ama Bir yaprak daha sıyrılıp düştü Defter ve kalemle okul sıralarına Takvimin yaprakları azalıyordu hızla Fakat artıyordu yükü inatla Birkaç yaprak daha kopmuştu Ve birleşip yelken olmuşlardı aşka Delik kovadan akan […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

“Yaratılış Mitolojileri” Üzerine

Mit kavramı nedir, kökeni nerelere dayanır ve mitlerin hayatımızla, inançlarımızla bağı ne derecede önemlidir? Yaratılış Mitolojileri kitabı mitlerin bize ne verdiğini, bizim mitlerden nasıl beslendiğimizi gözler önüne seriyor. Ciddi bir araştırma sürecinin ürünü olan bu kitap, oldukça da sağlam kaynakçası ile ilgi çekiyor.          Bu eseri okumak için pek çok neden göstermek olası. En başta […]

Yazının devamı İçin tıklayınız

Gördüm, Bendim

Gördüm, çünkü bendim Yalnızlığın, çaresizliğin ve bilinmezliğin Ve ayyaş bir terk edilmişliğin Rüzgârıyla kavrulan Bendim, kupkuru elleriyle Yarım pabuçlarını yürüten Kirli sarı kazağıyla, kışa inat Mendil satan çocuğun sümüğü Bendim Parça parça paltosunu sürükleyen Çorapları dizine değin çekilmiş Üç dişi olmayan, çöp karıştıran adamın Aç karnı Yine bendim Göğüsleri yeni yeten On yedisinde karı diye […]

Yazının devamı İçin tıklayınız