Yurt dışında yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti’nde üniversite eğitimine devam eden öğrenciler “uluslararası öğrenci” diye tanımlanmaktadır. Bu kavrama sahip binlerce genç her yıl Türkiye’ye gelmekte ve üniversite eğitimine başlamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk yükseköğretim sektörünü cazibe merkezi haline getirmek için yürüttüğü politikalar ve sivil toplum kuruluşları ile üniversitelerin yurtdışında yaptığı tanıtım ve işbirliği faaliyetleri etkisini yavaş yavaş göstermiştir. Gerek Türkiye Cumhuriyeti tarafından gerek sivil toplum kuruluşları ile üniversiteler tarafından yapılan bu tanıtım faaliyetleri sonucu ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi için farklı ülkelerden Türkiye’ye gelen öğrenci sayısı her geçen yıl artmıştır. 5 yıl içerisinde bu rakam yüzde 182 artış göstermiştir.
Hürriyet gazetesinin 17 Haziran 2016’da internet sitesinde yayınladığı bilgiye göre Türkiye’de 2011-2012 akademik yılında 31 bin 170 olan Türkiye’de öğrenim gören uluslararası öğrenci sayısı 2015-2016 yılına geldiğimizde yüzde 182 artış göstermiştir. 87 bin 903 uluslararası öğrenci Türkiye’de eğitim hayatına devam etmektedir.
Yüksek Öğretim Kurumu verilerinden edinilen bilgilere göre 2015-2016 akademik yılında 87 bin 903’e ulaşan öğrenciler 181 farklı ülkeden gelmiştir. 181 ülkeden gelen bu uluslararası öğrencilerin 60 bin 156’sı erkek, 27 bin 747’si de bayanlardan oluşmaktadır. Aynı verilere göre Azerbaycan, Türkiye’ye en fazla öğrenci gönderen ülke konumundadır. Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelen öğrenci sayısı 12 bin 504’tür. Türkmenistan 9 bin 903 öğrenci ile ikinci sırada yer alırken, bu ülkeyi 9 bin 689 öğrenciyle Suriye takip etmektedir. Sırasıyla 5 bin 661 öğrenciyle İran, 4 bin 414 öğrenciyle Irak, 4 bin 338 öğrenciyle Afganistan, bin 994 öğrenciyle Kırgızistan, bin 993 öğrenciyle Yunanistan, bin 986 öğrenciyle Kazakistan ve bin 668 öğrenciyle Libya Türkiye’ye en fazla öğrenci gönderen diğer ülkelerdir. Az sayıda da olsa Fiji, Ekvator, Surinam, Honduras gibi binlerce kilometre uzaklıktaki ülkelerden öğrenciler de Türkiye’nin farklı üniversitelerinde öğrenim görmektedir.
Türkiye’nin önde gelen üniversitelerine ev sahipliği yapan İstanbul, yabancı öğrencilerin gözde kentleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Türkiye’deki 87 bin 903 uluslararası öğrencinin 24 bin 343’ü bu İstanbul’da yer alan üniversitelerde eğitim almaktadır. Türkiye’de 5 bin 556 ile en fazla uluslararası öğrencinin kayıtlı olduğu yüksek öğretim kurumu İstanbul Üniversitesi olurken, 3 bin 286 öğrenciyle Anadolu Üniversitesi ikinci, 2 bin 900 öğrenciyle Sakarya Üniversitesi üçüncü, 2 bin 545 öğrenciyle Gaziantep Üniversitesi dördüncü, 2 bin 198 öğrenciyle Ankara Üniversitesi beşinci sırada yer almaktadır.
Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı yurtlarda, eğitimlerini Türkiye’de sürdüren binlerce uluslararası öğrenciye barınmaktadır. Bu uluslararası öğrencilerin yaklaşık 9 bin 500’ü KYK’nın yurtlarında barınmaktadır. KYK yurtlarında en büyük grubu 1.699 kişi ile Afganistan’dan gelen uluslararası öğrenciler oluşturmaktadır. Bu sıralamayı bin 138 kişi ile Suriyeli, 420 kişiyle Azerbaycanlı, 305 kişiyle Kosovalı, 266 kişiyle Somalili, 238 kişiyle Kazakistanlı uluslararası öğrenciler izlemektedir.
Uluslararası öğrencilerin kendi ülkelerinden ayrılarak başka bir ülkeye geldiklerinde adaptasyon, korku ve endişe gibi psikolojik kavramlarla tanışırlar. Yurt dışından gelen öğrenciler bu kavramlar eşliğinde Türkiye’de geçireceği yaşama yönelik ilk adımlarını eğitim hayatlarına başlayarak atarlar. Bu ilk adımla birlikte farklı konularda belirgin problemler onları karşılar. Bu problemleri beş farklı ana başlıkta inceleyebiliriz.
Dil Problemleri
Uluslararası öğrencilerin ana problemi genellikle dil ve kültürel değişimin ortaya çıkardığı sorunlar olur. Ahıska Türkleri ve Azerbaycan Türklerini saymazsak ülkemize gelen bütün öğrenciler dil konusunda farklı boyutlarda sıkıntılar yaşarlar. Ahıskalı ve Azerbaycanlı Türkler ise konuştukları dilin Oğuz Türkçesi içerisinde yer alması nedeniyle bu konuda biraz daha şanslılar. Oysaki Kazakistan gibi bir ülkeden gelen öğrenci Kıpçak Türkçesi ile konuştuğu için ilk dönemlerde zorluklar yaşar. Bu zorluklar Türk Dünyası’na mensup olmayan ülkelerin öğrencilerinde ileri düzeylerde görülür. Örneğin Japonya, Rusya veya Nijerya gibi ülkelerden gelen öğrenciler Türk Cumhuriyetlerinden gelen öğrencilere nazaran daha fazla problem yaşarlar. Bu problemleri aşma adına Türkiye’de ki bütün şehirlerde hizmet veren TÖMER (Türkçe Öğretim Merkezi) isimli kurumlar büyük önem taşımaktadır. TÖMER’de bir yıllık hazırlık eğitimi alan öğrenciler Türkiye Türkçesi’ni öğrenerek yaşadıkları bölgelerdeki insanlarla iletişim kurma konusunda gördükleri sıkıntıları bertaraf ederler.
Eğitim dili Türkçe dışında bir dil olan öğrencilerde ise durum çok farklıdır. Örneğin eğitim dili İngilizce olan bir bölümde okuyan öğrenciler İngilizce sınavına tabi tutulurlar. İngilizce sınavını başarıyla geçen isimler Türkçe hazırlık eğitimi almadan direk eğitime başlarlar.
Bence bu yanlış bir uygulamadır. Sonuç olarak bir insanın eğitim alacağı dili (Türkçe dışında olanlar) biliyor olması Türkiye’de yaşamını sürdürebileceği anlamını taşımaz.
Örneğimizde olduğu gibi İngilizce bilen ve eğitim dili İngilizce olan bir öğrenci sonuç olarak Türkiye’de yaşadığı süre boyunca insanlarla iletişimi Türkçe üzerinden kurmak zorundadır. Benim görüşüm bu konuda Türkiye’de eğitim almayı düşünen bütün öğrencilere zorunlu bir Türkçe sınavı uygulanmasıdır. Bu sınavı geçemeyen öğrenciler bir yıl boyunca Türkçe eğitim alarak dil problemleri gidermeliler. Daha sonra eğitim alacakları alanın diline göre çeşitli sınav ya da hazırlık süreçlerine tabi tutulabilirler. Bu sayede Türkçe’nin farklı milletlerin temsilcilerince öğrenilmesi sağlanır ve diğer dünya dilleri arasındaki konumu güçlendirilmiş olur.
Kültür Problemleri
Kültür ise çok farklı bir kavramdır. İnsanların yaşama biçimi olarak adlandırabileceğimiz kültür kavramında da dil kavramında olduğu gibi Ahıskalı ve Azerbaycanlı Türkler daha şanslıdırlar. Çünkü onların kültürel değerleri, örf ve adetleri ile Türkiye’de yaşayan insanların kültürel değerleri, örf ve adetleri birbiriyle aynıdır. Toplumsal olarak yaşamları, yemekleri, müzikleri ve yaşamını sürdürürken karşılarına çıkan diğer etkenler üst düzeyde benzer özellikler gösterir. Türk Cumhuriyetlerinden gelen öğrencilerin de kültürel değerleri, örf ve adetleri büyük oranda Türkiye Cumhuriyeti’ndeki değerlerle örtüşmektedir. Bunun yanı sıra İslam Dünyası’na bağlı coğrafyalardan gelen ya da Türk Dünyası ile etkileşim içerisinde bulunan bölgelerden gelen insanlar Türkiye’de adaptasyon sürecini daha hızlı atlatırlar. Lakin Türk Kültürüne, İslam Dünyası’na yabancı olan, bu konularda bilgi sahibi olmayan ve daha önce hiç etkileşime geçmemiş insanlar karşılaştıkları yaşama dair çeşitli endişe ve önyargılar kazanırlar. Türkiye’de gördükleri bir davranış biçimi veya yaşam tarzı onlar için sorun teşkil edebilir. İyi niyetli tutumların önyargılar eşliğinde soruna dönüşmesi gerçekleşebilir. Bu sorunların yaşanmaması adına Türkçeye yönelik dil eğitim süreçlerinde Türkiye’deki kültürel değerler, örf ve adetlere yönelik dersler verilebilir. Böylelikle Türkiye üzerine oluşturulan önyargı, bilgisizlik ya da yanlış bilgiler giderilerek Türkiye’nin ne kadar güzel bir ülke olduğu uluslararası öğrencilere öğretilmiş olur.
Bürokrasi ve Sağlık Sigortası Problemleri
Türkiye’ye gelen uluslararası öğrenciler bürokrasiye yönelik bilgisizliklerinden dolayı farklı konularda mağduriyet yaşamaktadırlar. Uluslararası öğrencilerin bürokrasi anlamındaki ilk bilgisizlikleri ise sağlık sigortası konusunda yaşanmaktadır.
Türkiye’de üniversite okumak isteyen bir uluslararası öğrenci burslu eğitim imkanına sahip değilse özel sektör aracılığıyla sağlık sigortası yaptırmak zorunda kalır. Özel sağlık sigortası hizmeti veren şirketler farklı fiyat politikaları uygularlar. Ayrıca bu sunulan sağlık sigortalarında tedavi ve ilaç ücretlerinin çok az bir kısmı karşılanır. Türkiye’de eğitim hayatına devam eden uluslararası öğrencilerin bu konuda ciddi anlamda maddi mağduriyetleri bulunmaktadır. Her yıl binlerce öğrenci özellikle sağlık sigortası nedeniyle oluşan maddi mağduriyetlerle baş etmeye çalışmaktadır. Özellikle özel sektörde oluşan yüksek fiyatlar uluslararası öğrencileri zor durumda bırakmakta, maddi sıkıntıların içine sokmaktadır. Bu problemlerle baş edemeyen yüzlerce öğrenci ise eğitim hayatına devam edemeyip ülkesine geri dönmekte ve eğitimini yarım bırakmak zorunda kalmaktadır.
Türkiye’de eğitimine devam eden uluslararası öğrenciler için özel bir hazırlık kursu oluşturulmalıdır. Bu kurslar 15 gün ile 30 gün arasında olabilir. Bu kurslarda öğrencilere Türkiye’deki bürokrasi ve kanunlar hakkında bilgilendirmeler yapılmalı, eğitimler verilmelidir. Özellikle Genel Sağlık Sigortası konusunda mağduriyet yaşayan öğrencilerin problemi bu konulardaki bilgi eksikliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu hazırlık kursları şu anda eğitim hayatına devam eden uluslararası öğrenciler için de uygulanmalı ve maddi yükümlülüğü bulunan borçlarla ilgili af gündeme getirilmeli veya taksitlendirmeye gidilmelidir. Türkiye’de üniversite eğitimine devam eden uluslararası öğrenciler bu sayede maddi mağduriyetlerini giderme fırsatı bulabilirler. Ayrıca burslu eğitim imkanına sahip olmayan öğrenciler için ilgili devlet kurumları ve bankaların aracılığıyla ayrıcalıklı bir sağlık sigortası hizmeti yapılabilir. Bu konuda yapılacak hizmetler devlet kontrolünde ve YTB Burslu öğrencilerin sağlık sigortaları ile eş değer nitelikte olursa maddi yükümlülükler nedeniyle uluslararası öğrencilerin eğitimini yarım bırakmak zorunda kalması engellenmiş olur.
Barınma Problemleri
Uluslararası öğrencilerin ana problemlerinden biri de barınmadır. Türkiye’de eğitim aldıkları süre boyunca barınma ihtiyaçlarını giderecek farklı etkenler sorun olarak onların karşısına çıkmaktadır. Devlet yurtlarının kontenjan anlamında yetersiz kalması ve özel yurtların fiyatlarının yüksek olması onların karşısına problem olarak çıkmaktadır. Bu problemleri aşamayan öğrenciler bir kaç kişilik gruplarla evler kiralayarak barınma problemlerini gidermeye çalışmaktadır. Ev kiralama seçeneği geçici bir çözümdür. Yani bu olay bize “taşıma suyla değirmen dönmez” sözünün bir göstergesidir.
KYK bünyesinde bulunan devlet yurtlarında, uluslararası öğrencilere yönelik barınma kontenjanları arttırılmalıdır. Ayrıca özel yurtların fiyat politikaları devlet kontrolünde yeniden düzenlenmeli ve daha uygum rakamlarla uluslararası öğrencilere barınma imkânı sunulmalıdır.
Terör Örgütleri
Terör, tüm insanlar için ciddi bir tehlikedir. Günümüzde farklı coğrafyalarda çeşitli terörist saldırılar yaşanmaktadır. Terörü besleyen unsurlar ideolojik veya dini tabanlı olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Türkiye’de son yıllarda terörist saldırılar artmaktadır. Bu saldırılar Türkiye’de yaşayan insanları, güvenlik güçlerini, demokrasiyi, barışı, siyasi ve ekonomik istikrarı hedef almaktadır. Türkiye’de var olan güvenlik güçleri ve yetkili isimler bu konuda çalışmalar yaparak terörist saldırıların önüne geçmeyi hedeflemektedir. Tüm bu girişimlere rağmen medyada farklı dönemlerde örneklerini gördüğümüz sıkıntılar ve bu sıkıntıların giderilmesi için alınan tedbirler farklı karalama kampanyalarına sahne olmaktadır. Paris’te yaşanan bir terör saldırısında Dünya Liderlerinin verdiği “acınızı paylaşıyoruz” mesajı Ankara’da yaşanan bir terör saldırısında görülmemektedir. Güneydoğuda canı pahasına ülke bütünlüğünü “yetkili bir şekilde” korumaya çalışan güvenlik güçlerini eleştiren Alman Milletvekillerinin görüntülerini unutmuş değiliz. Özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde her zaman olduğu gibi Türkiye yine yalnız bırakılmıştır. Türkiye’yi yöneten yetkili isimlerin açıklamalarında da bu gerçekler ortaya çıkmaktadır. Oysa ki Türkiye’de yaşayan bir insan ile farklı bir ülkede yaşayan bir insan arasında ayrım yapmak söz konusu bile olamaz. Bütün insanlar eşit yaşam haklarına sahiptir.
15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan “darbe girişimi” sonrası Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından çeşitli yayınlar yapıldı. Bu yayınların çoğunda 15 Temmuz’da yaşanan süreç ile Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) hakkında bilgilendirmeler yapıldı. Eğitim için Türkiye’ye gelen öğrenciler çeşitli ideolojiler veya dini değerler dolayısıyla farklı gruplarla etkileşim içinde bulunmaktadırlar. Bu etkileşimler içerisinde bulunan öğrencilerin düşünceleri, inançları, fikirleri sömürülerek farklı terör örgütleri için sempatizan ya da militan yetiştirilmektedir.
Doç. Dr. Kudret Bülbül, YTB (Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) Başkanı olduğu dönemlerde bu tür problemlerin ne derece üst düzeyde olduğuna yönelik açıklamalar yapmıştı. Binlerce öğrenci burslarını kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya kalmıştı.
Irak ve Suriye’de faaliyetlerine devam eden bir başka terör örgütü ise DEAŞ’tır. Bu terör örgütü, Türkiye’de de farklı dönemlerde eylemlerde bulunmaya çalışmıştır. Güvenlik güçleri tarafından yapılan açıklamalara göre binlerce insan bu terör örgütü militanı olmak isterken yakalanmıştır. İslamiyet’i temel aldığını iddia eden bu terör örgütü, insanların dini duygularını sömürmektedir. Bu durum İslamiyet’le yeni tanışmış ya da İslamiyet’i yeterli seviyede bilmeyen ve Müslüman olan uluslararası öğrenciler için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Gayrimüslim olan öğrenciler ise var olan bu ve benzeri terör örgütleri nedeniyle barışı ve sevgiyi emreden bir din olan İslamiyet’i yanlış tanımaktadırlar.
Türkiye, her ideolojiye ve inanca saygılı bir tutum sergilemektedir. İnsanları ideolojilerine veya inançlarına göre değerlendirmeye tabi tutmamakta ve kucaklayıcı bir yaklaşım sergilemektedir. Türkiye’de güvenlik ve emniyetten sorumlu kurum ve kuruluşlar ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ortak bir çalışma yürüterek farklı dönemlerde bu bölücü terör örgütlerine yönelik bilgilendirme adına konferans, sempozyum veya söyleşiler yapması gerekir. Böylelikle uluslararası öğrenciler bu terör örgütlerinin tuzağına düşmeden eğitim hayatlarına güvenli bir şekilde devam edebilirler. Uluslararası öğrencilerin bu terör örgütlerinden ayrıştırılması, korunması ve onlara bu terör örgütlerinin gerçek yüzünün gösterilmesi Türkiye için önemli bir olaydır. Çünkü tatil dönemlerinde veya eğitimleri bittiklerinde ülkelerine dönecek olan uluslararası öğrenciler, Türkiye’nin terörle nasıl mücadele ettiğini, insan haklarına ve demokrasiye ne kadar bağlı olduklarını çevrelerine aktaracaklar. Bu sayede Türkiye haklı mücadelesinde kendi kamuoyunu oluşturma fırsatı yakalayacak.
Türkiye’de uluslararası öğrencilerin eğitim alması iki taraf için de farklı kazanımlar sağlamaktadır. Öğrencilerin ana kazanımı eğitim olurken Türkiye’nin birden çok ana kazanım olarak adlandırılacak faktörleri vardır.
Türkiye, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihan’da Sulh” fikrini temel alan bir yaklaşım ile hareket etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemlerde daha fazla dile getirdiği “Dünya, 5’ten büyüktür” sözü alelade söylenmiş bir söz değildir. Birleşmiş Milletler, şu anda dünyadaki en güçlü uluslararası örgüt konumundadır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sözü, var olan sistemdeki dengesizliklere karşı söylenmiş, tüm insanların eşit şartlarda yaşaması gerektiğini vurgulayan çok değerli bir sözdür.
Bir kaç yıl önce Suriye’de yaşanan iç savaş sonrası Türkiye kapılarını Suriye’de yaşayan insanlar için açmıştır. Suriye’deki iç savaştan kaçan milyonlarca insan Türkiye’ye sığınmıştır. Yapılan resmi açıklamalara göre 2 milyonun üzerinde Suriyeli günümüzde mülteci olarak Türkiye’de yaşamakta, barınma ve yaşama dair her türlü ihtiyaçları karşılanmaktadır. Türkiye bu yardımları başka ülkelerden veya Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütlerden yardım almadan yapabilecek kadar güçlü bir siyasi otorite ve ekonomiye sahiptir. Zaten Birleşmiş Milletler bile daha önce yapmış olduğu açıklamalarda Türkiye’nin bu teşebbüslerinden övgüyle bahsetmiştir.
Yurt dışında daha iyi, daha güçlü bir Türkiye imajını oluşturmak, Türkiye’nin doğru bir şekilde tanıtımını sağlamak için T.C. Dışişleri Bakanlığı ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bir çok kurum çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar için maddi ve manevi anlamda bir çok harcama yapılmaktadır. Oysa ki, Türkiye’de eğitim alan uluslararası öğrenciler gönüllü birer elçi olarak kullanılabilir. Bu öğrenciler, Türkiye üzerine olan düşüncelerini ülkelerine geri döndükleri zaman kendi toplumlarına aktaracaklar. İçlerinden bazıları ise kendi ülkelerinde önemli görevlere gelecekler.
Türkiye’de eğitim hayatına devam eden ve 2015-2016 kayıtlarına göre 87 bin 903 rakamına ulaşan uluslararası öğrencilerin hafızalarında iyi bir Türkiye imajı bırakmak için çalışılmalı ve bir an önce bu sorunların giderilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
KAYNAKÇA
1-) Yurt Dışı ve Akraba Topluluklar Başkanlığı – Türkiye Bursları Tanıtım Sayfası
2-) Hürriyet Gazetesi
3-) TRT Haber internet sitesi
4-) Sözcü Gazetesi
5-) Savina BADIROVA/ Rusya-Adnan Menderes Üniversitesi
6-) Said Mohammad Reza Hosainy/ Afganistan-Adnan Menderes Üniversitesi
7-) Servel ULFANOV/Azerbaycan- Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
😎 Sevilya AGEZOVA/ Kazakıstan-Necmettin Erbakan Üniversitesi
9-) Risa Sabrani /Endonezya- Adnan Menderes Üniversitesi
10-) Bisharo Ali Mohamod/ Somali- Manisa Üniversitesi.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesinde eğitim alan uluslararası öğrencilerin,ahıska Türkü öğrencilerin ve Aydın iline yakın diğer Üniversitelerdeki uluslararası öğrencilerin ve Ahıska Türkü öğrencilerin yaşadığı sorunları dile getirmeye çalıştım.
_____________
Narviya Usmanova. Adnan Menderes Üniversitesi. (Ahıskalı)
[1] Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın. Ahıska Sürgünü
1 thought on “Türkiye’deki Uluslararası Öğrencilerin Sorunları”