Söğüt Dalları

Sayı 14- Vatan (Şubat 2007)

Bir mağaranın önündeyim tam yedi yıl oldu taş ile sakallarımı kesmeyişim. Neye benzediğimi görmek için ağaç kabuklarıyla taşıdığım suları biriktirdim büyük bir çukura.


Suya şekil vermeyi öğrendiğim gün kendime de şekil vermeye başladım. 

Korkmuyordum artık hayattan. Ateşe, suya, taşa ben şekil veriyorum. 

Mağaram artık benim için pek de konforlu gelmemeye başladı. Hem kalabalık da olmuştuk. Bizim için artık yeni yerler gerekiyordu. Ayak bastığım toprakların hiç de küçük olmadığını biliyordum. Tam üç kez güneş batıp yeniden doğdu da ben hâlâ sonunu bulamamıştım. Üç güneş daha geçti de yaşadığımız yere tekrar dönebildim. Şimdi rehber olup tüm insanlara  güneşe doğru yürümeliyim. Acaba gelirler mi?


Bence annemin 3. büyük erkek kardeşi gelmez ve karısı da tabii ki karısının çocukları da… Ama benimle gelecek olanlar da çıkacaktır. Ben yeni bir toprağa doğru gideceğim ve hiçbir yerde yeterinden fazla kalmayacağım. Her defasında biliyorum ki benimle gelecek olanlar çıkacak. İlk güneşle çıkmalıyım…


Öyküsünü anlattık kavimlerin. Helakını sonra çokça duyduk ve savaşlarını da. 

 

Kardeşini öldüren sen! Hiç düşündün mü bir Fransız ya da Beyrut sokaklarında senin kardeşin olabilecek birilerini? Bir Kürt güvercin ya da Çerkez  bir keçi gördün mü hiç? Bir ağaç diktin mi Türk. Bir kelebeğe baktın mı,  İngiliz bir papatyaya konarken? Şimdi kendine bir kez daha sor kimsin sen? Diğer tüm insanlardan farklı mı hissediyorsun kendini?

Kimsin sen insan mı? İnsanlaşamamış bir korkak mı? Sığınmak istiyorsun bir olmak istiyorsun değil mi? Akrabalarından ayrılmak istemiyorsun. Çünkü tek olursan topraklarına saldıracaklar diye korkuyorsun. Kim saldıracak? Korkaklar mı? Evet korkaklar. İnsanlaşamamış korkaklar. Akrabalarından kopamamış haydutlar. Belki de çakal sürüleri. Akıl işi mi yaptığın yoksa varsayım mı kabullenme mi? Kimsin sana soruyorum. Neydi seni parça parça  ayıran isim koyan kimdi? Hep birlikte hiç mi olmuyordu? Kim ki dünyayı sana yaşanmaz kılabilir. Yaşadığın yerleri bir gayri menkul olarak gördüğün sürece o gayri menkulün elinden çıkmaması imkansız zaten. Sen sonsuzluğun sana verildiğini mi düşünüyorsun yoksa. Bu yüzden öldürüyorsun bu yüzden yakıp yıkıp yoksullaştırıyorsun değil mi? Bu yüzden çalıyorsun. Dünyayı parçaladınız ve biz yeniden her bir parçasını tek tek yerine koyacağız. Er ya da geç ama yapacağız bunu. Bir yapboz halini alan dünya bizim ellerimizle bütün olacak dünya olacak. Anlam bulacak yeniden. Her şey yeniden başlayacak…


Ben kim miyim? O mağarada yaşayan ve oradan gitmeyen  3. büyük erkek kardeşin çocuğuyum…

Gitme dedik ona, o güneşe yürüdü. Biz ise biliyorduk binlerce yıl savaşacağımızı birbirimizle.


Not: Anadolu’nun artık kandan midesinin bulandığı ve kusmak üzere olduğu şu günlerde kardeş kavgasının bitimine bir katkı olur düşüncesiyle..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir