Sen yaşa diye yaratıldı
Ama atıldı
Tohumları savaşın
Günahsız her başın
Fakir bir gövdesi
Ve duyulmaz yalvarışların sesi
Kim duyar ama?
Avrupa ve Amerika
Sen, uğraşırken yaşamakla
Çalmakla
Meşgul onlar
Ya seni kim anlar?
Çıkar resmin
Gazetenin birinde
Dünyanın en çok satan dergisinde
Kapak fotoğrafı
Ya da bir yazının iki paragrafı
Olursun
Unutulursun
Zengin sofraları kurulurken
Aciz bedenin
Aklında olmaz kimsenin
Kuzey’in çöpleri ekmek beğenmezken
Olmuş mesken
Sineklere, vücudun
Mevcudun
Bir kemik bir deri
Hastalıkların serseri
Bakamazsın güneşe
Ateşe
Girmekten farksız
Aralıksız
Ağlar gözlerin
Ama duyulmaz sözlerin
Çünkü kulakları sağır
İdraki ağır
Umut bağladığın âlemin
Elemin
Kimin umurunda
Çamurunda
Ölürken sen bekleyerek
Tetik çekecek
Avrupa, Rusya ve Amerika
Acımayacak sen gibi halka
Bir soykırım vesikası
Haritası
Sömürülmenin
Son hadde kadar emilmenin
Din bitik, dil bitik, ırk bitik
Yitik
Yaşam anlamından
Bıkmış
Kemiklerin çıkmış
Açlık nefes gibi
Dibi
Yoğun umutsuzluğun
Bu sorumsuzluğun
Değilsin sebebi
Tabii
Canın kalmayınca bedende
Şikâyet edeceksin sen de
Suriyeli çocuk gibi, Allah’a
Eğer bir daha
Kurban olmazsan akbabaya
Yalancı kameraya
Gözlerini dik
Kurusun her ilik
Edeceğin bedduayla
Vazgeçmez ama, Avrupa, Amerika’yla
Sen uç çocuk
Asya’da ya da Afrika’da
Almada
İken canını Azrail
Bil
Onunla gidersin cennete
Elbette
Soykırımı sana
Kalmaz onun yanına
Bir film
Değil bu zulüm
Sen uç çocuk
Cennete
Cehennemde
Attığı her bomba
Orada
Dönecek geri
Girecek onun bedeninden içeri