Okulda Şiddet ve Yöneticinin Rolü

Sayı 18- Gündem (Şubat 2008)

GİRİŞ

Şiddet, hep var mı ve hiç bitmeyecek mi? Yoksa şiddeti biz insanlar mı ortaya çıkardık? Doğaya bakıldığında diğer canlıların da şiddete başvurduğu görülebilmektedir. Ama insanı insan yapan özellikler vardır. Aklını kullanış biçimi, öğrenmesi ve öğretmesi, ahlaklı olması vs. Bunlardan biri de erdemli olmaksa, yani insanın ruhsal olarak olgunlaşması ise, şiddetin insani davranışlar arasında yer almaması beklenmez mi?

Aşağıda bir posta grubuna gönderilmiş olan, “Bence Bir Öğretmenin En Büyük Ayıbı” konu başlıklı ileti ve tartışmalar yer almaktadır:

“Altıncı sınıfa giden bir kardeşim var.Geçen akşam telefonda konuştum.Derslerini sordum, çalıştığını fakat öğretmeni soru sorduğunda cevaplayamadığını söyledi. ”Neden?” dedim, ”Korkuyorum, çok sinirli; bilemediğimiz zaman bizi tahtaya kaldırıyor, dövüyor.” dedi. Bunun üzerine ben de biraz cesaretlendirdim ve ertesi gün öğretmeninin sorduğu sorulara doğru cevap vermiş. Fakat “Bilemeyenler oldu mu?” dediğim de  ”Evet oldu, onları dövdü (tokat attı).” dedi” (Özyürek, 2007).

“…Öğretmenliğimin 3. yılı, aynı zamanda idarecilik, hademelik, memurluk, her şeylik yapıyorum. 2 yıldır kimseye bir fiske vurmadım ama bu yıl dayanamıyorum artık. Ufak ufak cetvelle bir kaç defa vurdum içim ezilerek. İnsan olan insan olana vurmamalı tabii ki. Ama dayanamadığımız, dayanılmaz olduğu anlar da olmuyor değil. İşte burada kendimizi kontrol etmeliyiz.


Derslerimize giren bir kadın öğretim üyesinin sözlerini hatırlatmam gerekli. 3 yaşındaki çocuğu ile ilgiliydi, “Artık çekilmez oluyor. Sanki beni deniyor. Son ana kadar (patlama noktası) yapma dediğim şeyi yapıyor ve acaba ne tepki verecek diye gözümün içine bakıyor. Ben de dayanamayıp poposuna bir iki tane yapıştırıyorum”…” (Uzun, 2007)

“…Birinci sınıfta okul deneyimi dersi için bir okuldayım. Yeni heyecan tabi ki tüm çocuklara hevesle bakıyorum. O sırada gözüme bir tanesi ilişti. O herkesten farklıydı sanki. Gittim yanına elimi uzattım başını okşamak için ve o anda sağ elimin baş parmağında müthiş bir acı. Çocuk elimi ısırdı!! Ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırdım. Güler misiniz ağlar mısınız karma karışık bir durum. Tam ben çocuğa nedenini soracaktım ki kaçtı gitti…” (Kılıç, 2007)

Şiddet, yukarıdaki örnek olaylarda görüldüğü gibi eğitim sistemimizde kendini yaşatmaya devam etmektedir. İstenilmeyen davranışlar arasında yer almasına rağmen öğrencilerin halen şiddete maruz kalması düşündürücüdür. Öğretmenlik mesleğinde görev yapan bazı kişilerin şiddeti savunur sözleri durumun vahimliğini daha çok ortaya çıkarmaktadır. Çocuklar anne babalarını ya da öğretmenlerini denemekte ve onların sabır sınırlarını ölçmek istemekte midirler?

Şiddet, sokakta, okulda, işyerinde, evde, televizyondaki izlencelerde (sinema, dizi, haberler, çizgi filmler vs.), örütbağda, çocuk oyunlarında (bilgisayar oyunları) dahası hayatın her yerinde! Ülkemizde 2006 yılının ilk 5 ayında okullarda çıkan olaylarda; 14 öğrencinin öldürüldüğü, 104 öğrenci ile 3 öğretmenin yaralandığı bilgisi kitle iletişim araçlarında yer almıştır (Günday, 2006).

Şiddet nedir?

Şiddetin insan davranışları arasında yer alması eğitim açısından istenilen bir durum değildir. Bu konuda Çınar (1999)’da, eğitimde şiddetin istenilen bir durum olmadığını ve sakıncalarının bulunduğunu ifade etmiş ve eğitimde şiddet konusunun ahlâkî, psikolojik, öğretimsel ve yasal yönlerden tartışıldığını belirtmiştir.Milli Eğitim Bakanlığı’ da bu konuda yayınlamış olduğu 2006/26 numaralı, “Okullarda Şiddetin Önlenmesi” konu başlıklı genelgesinde bu durumu ele almıştır.

Şiddet, fiziksel, cinsel, psikolojik araçlarla, özel yaşamda veya kamu yaşamında gerçekleşen, her türlü davranış, tehdit, baskı ve özgürlüğün engellenmesi olarak tanımlanır. (Gökgül, 2007). Buluç’a ( 2005:1) göre şiddet;  bir nesne ya da kişiye doğru yönlendirilmiş, o kişiyi tahrip edici, yıpratıcı bir eylemi, kimi zamanda eylemden kaçınmayı veya eylemsizliği içerir.

“Şiddet göstermek” Türk Dil Kurumunun sözlüğünde, “kaba,sert davranmak” olarak geçmektedir. Bazı kaynaklarda (Cüceloğlu, 2001), “Kötü davranmak” olarak ele alınmıştır.

Çocuğa kötü davranmanın en yaygın türleri olarak (Cüceloğlu, 2001: 105-109):

1-) Cinsel: Cinsel kötü davranmanın dört türü vardır:

a- Cinsellikte bedensel kötü davranış: Cinsel olarak dokunmalar vs.

b- Görülebilen cinsel kötü davranış: Başkasını gizliden gözleme, kendini teşhir etme vs.

c- Örtük cinsek kötü davranış: Uygun olmayan cinsel konuşmalar, çocukların mahremiyetini koruma vs.

2-) Bedensel: Dayak atmak, çocuğun gözü önünde annenin dövüşmesi vs.

3-) Duygusal: Çocukların korku, neşe, hüzün gibi duygularını ciddiye almamak, ya da bu duyguları ifade etmelerine izin vermemek vs.

Okulda şiddet nedir?

Furlong ve Morrison’a (2002:25) göre, okulda şiddet; okul iklimi üzerinde olumsuz sonuçlar üreten, öğrencilerin öğrenme süreçlerine zarar veren, onların gelişimlerini engelleyen, saldırgan ve suç benzeri davranışları tanımlamayan anlamda kullanılmaktadır (Kızmaz, 2006)

Genel olarak okuldaki şiddet; öğrenci ile öğrenci, öğrenci ile öğretmenler veya okul yöneticileri /okul personeli arasında yaşanan tehdit ve fiziksel saldırıyı içermektedir (MEB, 2007). Guilmet ve Whited (2000), öğrencilerde gözlenen şiddet davranışı açısından, ergenlik çağındaki çocukların gösterdiği antisosyal davranışlar  dört şekilde gözlenmektedir (Buluç, 2005: 3):

1. Okulda ve sınıfta disiplin problemleri yaratma ve dolayısıyla disipline gönderilme,

2. Çetelere katılma,

3. Şiddet olaylarına katılma,

4. Okulda silah ve kesici aletler bulundurma.

Fager ve Boss (1998), şiddetle ilgili iki boyut üzerinde durulmaktadır. Bunlardan birincisi, sonradan öğrenilen şiddet davranışının eğitimle ortadan kaldırılabileceği, diğeri ise, erken teşhis edilen şiddet davranışlarının olumlu yaşamsal becerilerin çocuğa kazandırılarak şiddet içeren davranışların daha başından önlenebileceği tezidir. (Buluç, 200: 3).

Şiddet nasıl önlenir?

Şiddet, özellikle okul kavramıyla bir araya gelmemesi gereken kavramdır. Bunun için okulun, yöneticilerin gerekli önlemleri anlaması, şiddet eylemlerine karşı kulakları tıkalı olmamaları gerekmektedir. Aksi halde şiddet, bir “eğitim biçimi” sanılmaya başlanabilir. Oysa ki şiddet eğitimsizliğin göstergesidir. Buluç (2005), şiddet davranışını öğrenen bireylerin eğitimle bu davranışları ortadan kaldırılabilir. Bunun yanı sıra, suç ve şiddet olaylarının erken teşhis edilip, önüne geçilmesinde etkili olabilecek davranışsal ve duygusal işaretler vardır (Tarı ve diğerleri, 2006: 20). Tarı ve arkadaşlarının belirttiği gibi, bu işaretlerden faydalanarak çocukların sorunla karşılaşmadan sorunun önüne geçilmesi mümkün olabilir. İyi bir önleme programında olması gereken özellikler ise şöyle sıralanmıştır (Tarı ve diğerleri, 2006: 21):

* Erken uyarı işaretlerini bilmek ve şiddet oluşturacak potansiyel davranışları fark etmek ve bu işaretleri gösteren çocukları teşhis etmek.

* Okuldaki bütün çocukları korumayı kapsayacak bir önleme planı geliştirmek.

* Okulda riskli çocuklar için uygulanabilecek bir müdahale planı yaratılması kadar riskli davranış gösteren çocuklara erken müdahale yöntemleri de geliştirmek.

* Mutlaka bir krize müdahale planı yapılmalı ani gelen olaylara karşı nasıl davranılması, şiddet davranışı karşısında neler yapılaması gerektiği bu planda bulunmalı.

Kriz “bireyin, grubun, örgütün ya da topluluğun normal işlevlerini yerine getirmesini engelleyen, acil müdahale ve çözüm gerektiren, tolere edilemeyen, sıra dışı, beklenmeyen bir olay” biçimde tanımlanıp, bunlara örnek olarak da; bir öğrencinin ya da bir öğretmenin ölümü, okulda yaşanan şiddet olayı vs verilmiştir (Tarı ve diğerleri, 2006: 23).

Kriz kurlunun oluşturulmasında, okul müdürü, okul rehber öğretmeni, öğretmen ve veli temsilcilerinden oluşan bir grup oluşturulur ve kurulun başlıca sorumlulukları şunlardır (Tarı ve diğerleri, 2006: 23):

* Kriz müdahale planı hazırlanmalı ve geliştirilmeli, kriz durumunda herkes görevini bilmelidir.

* Kriz durumunda faydalanılacak kişi ve kurumlarla işbirliği içinde olunmalıdır.

* Tüm okul çalışanlarının, okul yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve veliler bu konuda eğitim alması gerekmektedir.

Şiddeti önlemde yönetimin rolü

Okullardaki yönetici odaları, şiddete uğrayan ya da uğraması için gönderilen öğrencileri değil, şiddet uygulayan öğretmenleri misafir etmelidir. Şiddet beslendikçe büyür, şişmanlar, ağırlaşır, ezdikçe ezer hale gelir. Şiddete küçükken kaş çatarsanız, büyümesine izin vermezsiniz. Okullarda şiddetin önlenmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’ndan okul yöneticilerine, öğretmenlerden velilere kadar pek çok kişiye görev ve sorumluluklar düşmektedir.

Şiddet ve Okul: Okul ve Çevresinde Çocuğa Yönelik Şiddet ve Alınabilecek Tedbirler” Sempozyumunda Milli Eğitim Bakanlığı ve Okullar açısından bazı hususlarda görüş birliğine varılmıştır (MEB, 2007). Bunları sıralayacak olursak; güvenli okullar oluşturulması amacıyla politikaların belirlenip standart ölçütler koyulması, tüm okul çalışanlarına şiddet ve önlenmesine yönelik çatışma çözme, arabuluculuk, olumlu disiplin yöntemleri gibi konularda eğitimler verilmesini sağlaması, ailelerin bu konuda eğitilmesi, çocukların sorunlarını iletecekleri ve çözüm bulacakları mekanizmaların hayata geçirilmesi, yeni eğitim programlarının etkin uygulanmasını sağlaması, okullarda  ders dışı etkinliklerin geliştirilmesidir.

Okul ve çevresinde çocuğa yönelik şiddetin önlenmesinde okulların bazı nitelikleri taşıması gerekmektedir. Bunlar; insan haklarına ve onuruna saygı ilkesini benimseyerek hayata geçirmeleri, ev, okul ve toplum arasındaki iletişimi güçlendirip katılımcı yollarla davranış kuralları belirlemeleri gerekmektedir. Ayrıca bireyin, gelişim dönemlerini dikkate alan disiplin önlemlerini almaları, şiddet olaylarına karşı net ve tutarlı bir tavır sergileyip şiddeti görmemezlikten gelmemeleri, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 12. maddesi doğrultusunda çocukların karar verme süreçlerine aktif katılımlarını sağlamalarıdır.

Okul yöneticileri ise, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Okullarda Şiddetin Önlenmesi” konu başlıklı genelgesi gereğince hareket etmeleri gerekmektedir. Bunun için, okulda şiddeti önlemeleri, meydana gelebilecek her türlü şiddet eyleminin de titizlikle üzerinde durması, olayları ört bas etmemesi gerekmektedir.

SONUÇ

Okullarda  yaşanan şiddet olaylarını önlemede, MEB, okul yöneticileri, öğretmenler, öğrenciler ve aileye pek çok görevler düşmektedir. Özellikle bu konuda okul yöneticilerinin inisiyatif adı altında durumu idare etmeleri yada görmezden gelmemeleri gerekmektedir. Tüm okul çalışanlarına, şiddetin oluşmasını engellemek için, çatışma çözme, arabuluculuk, olumlu disiplin yöntemleri gibi konularda eğitimler verilmesi sağlanmalı, buna rağmen oluşabilecek olumsuz durumlar için kriz kurulu oluşturulmalı, bu konuda tüm çalışanlar bilgilendirilmelidir.

KAYNAKÇA

Buluç, Bekir, “Televizyonlarda Yer Alan Şiddet İçeren Programların Okulda Şiddete Etkisi Ve Şiddet Önleme Amacıyla Okul Yöneticilerinin Alabileceği Önlemler”, Mesleki Eğitim Dergisi, Cilt 7, Sayı 14, Ankara, 2005.

Cüceloğlu, Doğan, İnsan Ve Davranışı. Remzi Kitapevi, 14. basım, İstanbul, 2005.

Cüceloğlu, Doğan, İçimizdeki Çocuk. Remzi Kitapevi, 28. basım, İstanbul, 2001.

Çınar, İkram, “Eğitim ve Şiddet” Çağdaş Eğitim Dergisi. Sayı: 254. s.: 42-46.1999.

Gökgül, Halil.

Milli Eğitim Bakanlığı Sivil Savunma Genel Sekreterliği, “Okulda Şiddet Semineri”, Erzurum, 2007, http://zonguldak.meb.gov.tr/gecici/sivsavsiddet.ppserişim: 27-11-2007

Günday, Selahattin, “5 ayda 14 öğrenci öldürüldü”, Hürriyet Gazetesi, http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4492465.asp erişim:28-11-2007.

Kılıç, Aynur, Eğitişim Grubuna “? başlıklı” mektup, erişim: 04-11-2007

Kızmaz, Zahir, Cumhuriyet Üniversitesi, cilt:30, “Okullardaki Şiddet Davranışının Kaynakları Üzerine Kuramsal Bir Yaklaşım”, 2006.

Özyürek, Tolga, Eğitişim Grubuna “?… başlıklı” e-posta, erişim:30-10-2007.

Şiddet ve Okul: Okul ve Çevresinde Çocuğa Yönelik Şiddet ve Alınabilecek Tedbirler Sempozyumu, İstanbul, 2006,http://www.istanbul.gov.tr/Default.aspx?pid=11336&hid=1804 erişim: 28-11-2007

Tarı, Ögel ve Yılmazçetin ?, Okullarda Şiddeti Önleme1-2, Çoluk Çocuk Dergisi, sayı:60-61, 2006.

Uzun, Halil. Eğitişim Grubuna (… başlıklı) e-posta, erişim: 02-11-2007.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir