Başkanın özel danışmanı: Buyurun Bay Başkan bugünkü programınız.
Başkan: (dosyaya söyle bir göz atarak) programda neler var Al.
Başkanın özel danışmanı: Efendim x bölgesiyle ilgili geliştirilen politika ile; Mars’a insanlı araç gönderme programıyla ilgili bir brifing ve Afrika da çıkan bir savaş var.
Başkan: Teşekkürler Al. (Odaya girdiler ve herkes ayağa kalkar; Başkan onları selamlayarak yerine oturur.)
Başkan: Baylar; sizi dinliyorum.
Başkan yardımcısı: (boğazını düzeltip önündeki dosyalara bakarak) efendim bildiğiniz gibi x bölgesinin stratejik önemi ve orada çıkarılan özel bir maden sebebiyle ülkemiz için son derece önemli bir yer.
Başkan: Evet…
Başkan yardımcısı: Ancak bölgede bulunan bir devlet gelecekte çıkarlarımız acısından büyük tehditler oluşturabilecek niteliklere sahip.
Başkan: Peki bu konudaki önerileriniz neler?
Başkan yardımcısı: Aslında iki seçenek var. Birincisi savaşmak ve bölgeyi ele geçirmek. İkincisi ise ülkeyi kullanabileceğimiz veya çökertebileceğimiz bir hale getirmek. Birinci seçenek ilk olarak akla gelmesine rağmen bu yolla sonuç almak çok zor görünüyor. Eğer böyle bir savaşa girersek uluslararası politikada konumumuzu daha da kötüleştirebiliriz.
Başkan: Bence ekonomik durumumuz her şeyden önce gelir. Bunu bir şekilde aşabileceğimize inanıyorum.
Başkan yardımcısı: Sorun sadece bununla sinirli değil efendim. Askeri göstergelerde bu yolun sonuç vermeyebileceğini gösteriyor. İsterseniz bunu size genel kurmay başkanımız açıklasın.
Genel Kurmay Başkanı: Efendim bu ülke 80 yıl önce yani birinci dünya savaşı sonrası topraklarını elinden almak isteyen bütün devletleri – teknolojik üstünlüklerine rağmen- yendi. Ve bu şekilde ülkesini kurdu. Şunu kabul etmek gerekir ki gerilla savaşını dünyada kazanan tek orduya sahip. Birliklerimizin buradan çıkabileceği konusunda büyük şüphelerim var. Tarihimizdeki savaşlar ve son girdiğimiz savaşta düştüğümüz durum ortada.
Başkan: Pekala; anlıyorum (düşünceli bir şekilde masaya bakar)
Başkan yardımcısı: Efendim bu ülkede yaşayan insanlar birbirlerine inanılmaz derecede bağlılar. En büyük sıkıntıları bile kolaylıkla atlatabiliyorlar. Ülkeye sadakatleri ve güvenleri tam. Bu yüzden stratejistlerimiz bir takım yöntemler geliştirdiler. Birleşik devletler karşı politika masasından Stratejist Prof. Dr. Jason size bu konuda hakkında bilgiler verecek.
Jason Half: Sayın Başkan (selam verir)
Başkan: Sizi dinliyorum; Bay Half.
J. Half: Kısa keseceğim. Bizce onları bir arada tutan şey kültür ve manevi değerleri. Aile çocuklara bu kültürü ve ananevi duyguları çok iyi veriyor. Ve bizim bu kültürü yok edebilmemizin tek yolu ülke eğitimini ele geçirmemizdir.
Başkan: Peki bu nasıl olacak?
J. Half: Efendim öncelikle bu ülkeye Birleşik Devletler okulları açmalıyız. Ve bu okullarda Birleşik Devletlerin eğitim ve politikasını benimsemiş; gerçek bir Birleşik Devletler vatandaşı ruhu taşıyan ve bir Birleşik Devletler vatandaşı kafasıyla düşünebilen insanlar yetiştirmeliyiz. Belki bu okulların ve istediğimiz tipte yetişen öğrencilerin sayısı çok az olabilir. Ama bu noktadan sonra yetiştirdiğimiz insanları çeşitli yollarla ülke eğitiminin ve yönetiminin hayati noktalarına ulaşmaları için onlara yardım etmeliyiz. Bence bu asamadan sonra eğitim programlarının isteklerimiz doğrultusunda yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Kültürün ana kaynağını yıkmaya yönelik bir eğitim sistemi oluşturmalıyız. Çünkü bu milleti bir arada tutan ve ülkesine bağlı kılan en önemli şey kültür sistemleridir.
Osmanlı’nın yıkılışını aklınıza getirin. Kültürlerinin ana kaynağı olan manevi değerler bozulduktan sonra ümmet duygusuyla birbirine bağlı bir çok millet nasıl isyan etti ve o dünyaya kafa tutan ordusun cesaretinin nasıl yitirdi. Eğer bu düşünceyi yıkabilirsek büyük bir adım atmış olacağız. Bunun için sadece eğitim kurumlarını değil yazılı ve görsel medyayı da kullanacağız. Çeşitli program ve yazılarla kendi kültürümüzü onlara asılamaya çalışacağız. Mesela ortalama beş yaşından itibaren televizyonda ve gazetelerde Birleşik Devletler kültürüne ait objelerle ve yayınlarla karşılasan çocuk tam anlamıyla kendi kültürüne ve manevi hayatına bağlı kalabilir mi? (odada bir sessizlik olur;başkanın gözlerinin içine bakarak )
Hayır Bay Başkan. O artık tam olarak kendi kültürüne sahip değildir. Okullara geri dönelim Bay Başkan. Kültürü bozmaya yönelik bir eğitim sistemi elbette yeterli değil. Bu okullardan yetişen öğrencilerin düşünmelerini engelleyici bir öğretim modelini devreye sokarak üretkenlikleri eritilmeli ve bireyler yönlendirmelere açık hale getirilmelidir. Buna ezberci eğitim diyebiliriz. Bütün bilgiler hazır olarak ellerine verilmeli, kesinlikle araştırmaya yönelmemeliler. Bunu yapabilmek için bilimsel yeterlilikleri olmayan insanların öğretmen olmasını sağlayabiliriz. Bilgisi olmayan kişiler onlara bilgiyi özümsetmek yerine kabaca verip tam isteyeceklerdir. Ve öğrenciler onun isteklerine karşılık verebilmek için bütün herseli ezberleyerek düşünceden uzak duracaklardır. Düşünün bir kere üretmiyor! Siz ne verirseniz onu alıyor ve kendi doğrusu yapıyor. Sadece bu bile ülkeyi ekonomik yönden çöküşe götürebilir. Petrol zengini Arap dostlarımızı düşünün. Hala hiç bir şey üretmiyorlar. Ve yakında petrolleri tükenecek. (Alaycı bir ifade ile) Sonları ne olacak dersiniz? Yine bu konu ile ilgili bir başka örnek vereyim. Hatırlarsanız yakın bir gelecekte olmuştu. Bir takım okumuş insanlar aslında ülkeleri için son derece yararlı olacak bir nükleer santralin kurulmasını bizim yönlendirmelerimizle protesto etmeye başladılar ve daha sonra hükümet geri atmak zorunda kaldı. Bu hareketimiz ülkeye milyarlarca dolara mal oldu. Bunun örnekleri çoğaltılabilir. Bir başka nokta ise içlerinde yasayan bir yağlı paçavra var ki bence bu uygulamalar onları harekete geçirip yakmak için yeterde artar bile. Tikem halkı yüzyıllardır bir devlete sahip olamadılar. Bu şekilde yönlendirmelere acık bir devlette herhalde onlar isyana teşvik etmek zor olmasa gerek. Şu anda anadilleri yasak ve yasadıkları bölgeler gelişmemiş devlet elinin gitmediği ücra köşeler. Onlarda basın ve eğitim yoluyla kandırabiliriz. Bölgede yasayan Tein’lerin tarihleri ile ilgili astırmalara şimdiden başladık. Ve yakında onlara öğreteceğiz. Bir millet olacaklar ve ülke isteyecekler. Bu da diğer devleti parçalanmaya götürecektir. Daha önce söylediğim şeylerin doğrultusunda ekonomisi iyice bozulan bu devlet buna karşı durmakta zorlanacak. Ve içeride oluşan çatlak sesler ve bizim yapacağımız provakatif yayınlarla halkı hükümete karşı kışkırtacağız ve hükümeti düşürmelerini sağlayacağız. Ve en sonunda da yetiştirdiğimiz insanlar bu kaos ortamında bize bağlı küçük yapılar oluşturacaklar.
Başkan: Diyelim ki bütün bunları yapabildik bu iş ne kadar sürer ve sürede bize neye mal olacak?
j.Half: Sanırım bir kaç nesil efendim. Kazancımızın yanında hiç birşeye mal olmayacak. Ayrıntılı raporum pazartesi günü masanızda olacak.
Başkan: Evet diğer konulara geçelim.
_SON_
KAYNAKLAR
Veysel ERSÖZ, DÜNDEN BUGÜNE MAARİFİMİZ VE KÜLTÜRÜMÜZ
internette daha önce okuduğum ama su anda yazarını hatırlayamadığım ve bulamadığım iki makale de bu yazıyı yazarken bana ilham verdi.