Kuruyan Ağaç

Sayı 48- Ekim 2015

Kumla yazılmışım sanki yüreğine

Bir yağmurda silineninden hem de

Sadece sadakatin ıslaklıkları kalır

Tüm bedeni boğanından hem de

Oysa biz tohum ekmemiştik,

Dikmiştik fidanımızı..

En yeşilinden en duygulusundan hem de

Nice sonbaharlar gördük oysaki

Süzüldü yeşil yapraklarımız toprağa

Ama tazelendik hep,

Ferah okyanus sularıyla hem de

Fidan ağaç olmuştu oysaki

Yemyeşil meyve vermeye

Hazır…

Peki neden baharda yeşilken solduk,

Sarardık..

Mis kokulu bahar yağmurlarında kurumak..

Çalı olmak..

Yağmurda susuz kalmak (!)

Acı bir kuraklık hem de

Sefillik, acizlik ve (y)aranmak

Aşkında aranmak..

Zor bulunanından hem de

Tekrar su aramak

Hacer’in koşturması gibi

Su aramak..

Misli Zemzem olanından hem de

Dert oldu mesafe..

İblis dünyanın bir ucundan diğer ucuna

Giderken,

Bizim aşk gidemedi şurdan şuraya..

Uçtu uçurumdan

Kayboldu..

En buharından hem de..

Yüzen buhar arıyorum

Gökyüzünde,

Gözlerim kör olurcasına

Aşk gözüm kapanırcasına..

Belki bir gün yağmur olup

Islatsın diye

Kuruyan ağacı yeşertsin diye

Çalıyı ağaç yapsın diye (!)

Yürek hoplatan yeşilinden hem de…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir