Kapitalizmin İşleyiş Yasaları

Sayı 37- Ocak 2013

Dünyanın, büyük kapitalist devletler arasında bölüşülmesi, henüz hiçbir kapitalist devlet tarafından zaptedilmeyen bölgelerde engellerle karşılaşmaksızın genişleen bir sömürge politikasından, durmaksızın bölüşülen yenyüzünün tekelci egemenliğinin sömürge politikasına geçişti.

Kapitalizm, yeryüzü halkının çok büyük bir çoğunluğunun bir avuç ileri ülke tarafından sömürgeci baskı ve mali bakımdan boğulma ile karşı karşıya bırakan bir dünya sistemidir.

Kapitalist üretim sürecinin sürükleyici güdüsü ve belirleyici amacı, sermayenin kendisini olanakların elverdiği en yüksek oranda değerlendirmesi, ani olanaklaın elverdiği en yüksek artık değer üretimi, dolayısıyla, emek gücünün kapitalistler tarafından olanakların elverdiği en yüksek oranda sömürülmesidir. 

Emeğin ücreti, göründüğü şey değildir, yani emeğin fiyatına karşılık olan değer değildir; aksine, sadece emek gücü fiyatına karşılı olan değerin maskelenmiş bir biçimidir.

Toplumsal servet, faal sermaye, bu sermayenin büyümesindeki kapsam ve enerji üretici emeğin mutlak büyüklüğü ve emeğinin üretici gücü ne kadr artarsa, yedek sanayi ordusu da o kadar artar ve de yedek ordu, aktif işgücü ordusuna oranla ne kadar büyük olursa, yoksulluğu işin eziyeti ile ters bir ilişki içinde bulunan pekiştirilmiş fazla nüfus o kadar kalabalıklaşır. Nihayet işçinin yoksul tabakası ve yedek sanayi ordusu ne kadar büyürse resmi yoksulluk o kadar büyür. Bu kapitalizmin mulak ve genel yasasıdır. Bu tıpkı bütün öteki yasalarda olduğu gibi, gerçekleşmesi sırasında çeşitli koşullarla değişikliğe uğrar.

Ürün,meta,mal ticareti sermayesi, samak için satın almak işlevi ile sınırlandığı takdirde, ne değer ne de arık değer yaratır, sadece bunların gerçekleşmesine aracı olur ve böylelikle gerçek meta alışverişinde, metanın bir elden bir başka ele geçişine maddelerin toplumsal değişiminde aracı olur.

Tüccarın sermayesi, artı değerin ortlam kar ile aynı düzeye gelmesi görevini yapar; bununla birlikte, bu artık değerin üretilmesini sağlamaz.

Belirli bir süre için paranın ödünç verilmesi ve aynı paranın faizle (artı değer) geri alınması, faiz getiren sermayeye bu niteliği ile uyantüm hareket biçimidir.

Faiz getiren sermaye, ödün verilen para gerçekten sermayeye dönüştüğü ve bir kısmını faizin oluşturduğu bir fazlalık yarattığı ölçüde bir tür bir sermaye olma hakkını kazanır.

,Bankalar, kullılmayan parasal sermayeyi faal, yani kazanç getiren sermayeye dönüştürürler, her türlü parayı toplarlar ve kapitalist sınıfın emrine hazır bulundururlar.

Rantın, özgül (spesifik) biçimi ne olursa olsun, bütün tipleri şu ortak özelliğe sahiptir: Rantın elde edilmesi, toprak mülkiyetinin içinde gerçekeştiği ekonomik biçimdir.

Toprağı satın almak, rantı satın almaktır; bu nedenle, toprak fiyatı sermayeleştirlmiş rantı temsil eder.

Kapitalizmin temeli ve başlıca eğilimi, gerek sanayi, gerekse tarımda küçük işletmenin büyük işletme tarafından yerinden edilmesidir.

Serbest rekabetin tam anlamıyla egemen olduğu eski kapitalizm için meta ihracatı belirleyici nitelik idi; tekellerin egemenliğindeki yeni kapitalizm içinse sermaye ihracı belirleyici nitelik oldu.

Sermaye yabancı ülkeye gönderildiği zaman, kendi ülkesinde kesin olarak kullanılmadığı için gönderilmez. Sermaye yabancı ülkeye, orada daha yüksek kazanç üzerinden kullanılabildiği için gönderilir.

Kapitalist dünya sistemi zayıf ülkeleri zora dayanarak bağımlı kılmak ve sömürmek suretiyle, kendisine ait olan devletlerin (giriştiği) şiddetli bir savaş içinde ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Yüz milyonlarca insan boyunduruk altına alınmış ve bütün kıtalar emperyalist metropollerin sömürge uydularına dönüştürülmüştür.

 Kapitalizmde ekonomik bunalımlar her zaman varolan çelişkiler için zora dayanan, ancak bir anlık çözüm yolları, bozulan dengeyi bir an için yeniden kuran patlamalardır.

Kapitalizmin genel bunalımı kapitalist dünya sistemini dört bir yandan kavrayan ve burjuvazinin alt edemeyeceği bir bunalımdır. Söz konusu bunalım kapitalizmi her yanından yakalar; ekonomide olduğu kadar, politikada, kültürde, ideolojie vb.

(1)     Kaynak : S.N. Beuavea, Ekonomi Politik (Çev Nabi Dinçer), bilim yayınları, İstanbul

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir