Hesap Verin!

Sayı 26- Eğitim, Demokrasi, Mutluluk (Nisan 2010)

Bana genç diyorsunuz, yarınlarımız diyorsunuz. Bana enkaz halinde bir bugün bırakıp benden aydınlık bir yarın bekliyorsunuz.

Böyle diyerek, tüm sorumluluğu bizim (gençlerin) omuzlarımıza yükleyerek kurtulamaz, aklanamazsınız. Hesap vermek zorundasınız. Anlatın, hesabını verin biz gençlere, memleketimin neden bu halde olduğunun hesabını.

Ay sonunu getiremeyen işçilerimizin hesabını, mutsuz olan, yarından bir beklentisi olmayan, geçinemeyen işçilerimizin hesabını verin, işsizlerimizin hesabını.

Çokuluslu altın avcılarına peşkeş çekilen dağlarımızın, ovalarımızın, can çekişen toprağımızın hesabını verin. Kendi işletemediğimiz madenlerimizin hesabını.

Ürünü tarlasında kalan, mazot parasını ödeyemeyen çiftçimiz için ne diyeceksiniz, nasıl hesabını vereceksiniz merak ediyorum. Milletin efendisi olmaları gerekirken köle haline getirdiğiniz köylülerimizin hesabını.

Tarikatların, cemaatlerin kucağına atılan çocuklarımızdan; ağalara, şeyhlere bırakılan insanımızdan bahsedin. Anlatın hadi, anlatın.

Bilimin yerine büyüye inandırılan; çalışmak yerine hileye, rüşvete, kısa yoldan köşeyi dönmeye inandırılan; düşünmek, araştırmak, sorgulamak yerine biat etmeye alışan, dogmalara inanan insanlarımızdan bahsedin. Hadi hesabını verin. Bu duruma düşen insanlarımız sizin eseriniz.

Kültürüne, tarihine yabancılaşan, düşünmeden yaşayan, araştırmayan, sorgulamayan, eline bir kitap dahi alıp okumayan, yazmayan gençlerimiz de sizin eseriniz.

Ey büyüklerimiz (!) hadi bekliyorum sizleri, hesabını verin! Henüz bitmedi hesabını vermeniz gereken şeyler.

Faizini dahi ödeyemediğimiz dış borçlarımızdan bahsedin. Sonu gelmeyen borçlar aldınız. Aldığınız her borçla beraber emperyalistlere tavizler verdiniz, önü alınamaz tavizler, telafisi olmayan tavizler.

Tüm bunların hesabını nasıl vereceksiniz, ülkemin yarınları karartılmış gençlerine.

Ya vurgunların, talanın, dolandırıcılığın hesabını nasıl vereceksiniz. Doğmamış yetimin hakkını yiyenlerin hakkından gelebildiniz mi? Yurdumun varını yoğunu batan geminin mallarını yağmalar gibi yağmalayanlara ne oldu?

Anlatın, hadi anlatın bana sağlıkta yaşanan, yaşanmış skandalları anlatın.

Eğitim sistemimizi anlatın. Çok başlı eğitim sistemimizi, bir devrim yasası olan Tevhid-i Tedrisat’ın son halini anlatın bana. Okullardaki şiddeti, uyuşturucuyu anlatın. Yarış arabalarına çevirdiğiniz çocukları anlatın. Verin hesabını artık okulsuz köylerin, eğitimsiz gençlerin ve de okutulmayan çocukların. Üniversite mezunu olup da işsiz olan ya da kendi işini yapamayan gençleri anlatın bana. Cemaatlerin bir ahtapot gibi sardığı eğitimimizin ne hallerde olduğunu anlatın.

Sanatsız kalan, ruhsuz bir bedenden farkı olmayan halkımı anlatın. Nerede tiyatrolarımız, sergilerimiz, sanat merkezlerimiz?

Bilim insanlarımızın başına gelenleri anlatın bana. Baskı altındaki aydınlarımızı.

Faili meçhul cinayetler ne oldu? Ne oldu Uğur Mumcu’yu, Bahriye Üçok’u, Turan Dursun’u, Muammer Aksoy’u, Abdi İpekçi’yi, Necip Hablemitoğlu’nu, Ahmet Taner Kışlalı’yı ve bunlar gibi sayısız değeri, aydını öldürenlere, katledenlere. Ne oldu Sivas, Maraş, Çorum… Ne oldu ne!

16. yy. şeyhülislamı Ebussuud Efendi fetva vermiş, Yunus Emre’nin ve onun şiirlerini okuyanların katlini vacip gören.

Bu şekilde daha kaç aydının katli vacip görülecek, kaç aydın katledilecek anlatın hadi. Bu dipsiz kuyunun hesabını verin.

Kahraman gibi karşılanan teröristleri, lider gibi görülen katilleri kim besledi yıllarca, bunu anlatın bana.

Anlatın artık, hesap verin hesap.

Hani insan haklarını gelecektiniz yurduma. Yoksa insan hakları deyince farklı şeyler mi anlıyoruz? Töreye kurban edilen kadınlarımızdan, çocuklarımızdan bahsedin. Onların haklarından. Töre cinayetlerini anlatın bana. Hadi anlatın.

Anlatın ne hale getirdiniz Mustafa Kemal’in ilkelerini, devrimlerini. Kanla, canla kazanılan, karşıdevrimle yok edilmeye çalışılan bu ilke ve devrimlerin hesabını verin.

Nerede tam bağımsızlık, ne oldu hayatta en hakiki mürşit ilimdire. Hesap verin. Hani yurtta barış, dünyada barış nerede.

Sonu gelmeyen özelleştirmelerle çoktan yürürlükten kaldırılmış devletçiliğin hesabını verin.

Uğur Mumcu’nun tabiriyle siyaset-ticaret-tarikat üçgeninin cumhuriyet müzelerine kaldırdığı laikliğin hesabını verin.

Siz büyüklerimiz (!) 70 yılda ne yaptınız, hesabını verin.

Ben yarınlarını bugünden kararttığınız gençlerim ve sizden yaptıklarınızın hesabını vermenizi istiyorum. HESAP VERİN…

Fatma Yolcu (İnönü Ün. EF Türkçe Öğretmenliği)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir