Fen ve İnsan

Sayı 15- Fen Eğitimi (Mayıs 2007)

Fen kelimesinin İngilizce’deki karşılığı olan Science, aynı zamanda bilim kelimesinin de karşılığıdır. Buna göre fen kelimesi ile bilim kelimesi eş anlamlı olarak kullanılır. Türkçe’de ise bilim kelimesi sadece fen için değil, bütün alanlar için bir ek sözcükle birlikte kullanıldığı bilinmektedir Örneğin Eğitim bilimi, Hukuk bilimi, Sosyal bilim v.b. Bu bağlamda Fen’i diğer bilimlerden ayırmak için Fen Bilimi olarak söylemekteyiz. Dilimizde yer alan Fen Biliminin karşılığını Doğa Bilimi olarak belirtmek en uygunu olacaktır. Yani doğayla ilgili olan bilimin adı Fen Bilimi olmaktadır. Fizik, Kimya, Jeoloji, Astronomi gibi daha çok cansız doğa ile ilgili, Biyoloji gibi çanlı doğa ile ilgili ve Ekoloji, Hidrobiyoloji gibi hem canlı hem cansız doğa ile ilgili bilim dallarının tümüne Fen Bilimi denmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Diğer canlılar gibi insan da doğanın bir parçası olduğuna göre Fen Bilimi insanı da içine alan bütün doğayı inceleyen bir bilim olarak karşımıza çıkarken, diğer bilim dalları da insanla ilişkili olduğu için fen kelimesinin genel olarak bilim kelimesi ile eş anlamlı olması doğaldır. Ancak bu bilimlerden bir kısmı doğadaki olayları inceleyip bu olayların neden ve sonuçlarını, sırlarını bulmaya çalışmaktadır ki bu alana özel olarak Fen Bilimi demekteyiz. İnsanoğlunun istemi dışında olan gözleyebildiğimiz birçok olaylar düşünen bir varlık olan insanın ister istemez ilgisini çekmiştir. Bu olayların incelenmesini Fen Bilimi üstlenirken, insanların kendi aralarındaki sosyal ilişkileri inceleme gereksiniminden de sosyal bilimler ortaya çıkmıştır. Buna göre bilimin Fen Bilimi ve Sosyal Bilim olarak iki ana alana ayrılması benimsenmiştir. Görüldüğü gibi gerek Fen Bilimi gerekse Sosyal Bilim insan ile ilişkili olup insanın düşünmesi, ilgilenmesi ve incelemesinin bir ürünü olmasından ötürü genel olarak bilim kelimesi, insanı da içine alan doğa ile ilişkilendirilerek fen sözcüğü ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Kısmen karışıklığı önlemek kısmen de bilimin sınıflandırılmasını düşünerek dilimizde doğa sözcüğünü fen karşılığında, doğa bilimi sözcüğünü de fen bilimi karşılığında kullanmak anlatımda kolaylık sağlaması bakımından uygun olacaktır.

FEN BİLİMİNİN ÖNEMİ

Çağımızda Fen Biliminin girmediği veya etkilemediği bir yaşam biçimi bulmak mümkün değildir. Tarımdan sağlığa, barınmadan beslenmeye, giyimden eğlenceye kadar yaşamımızın her alanında Fen Biliminin gelişmesiyle oluşturulan teknolojiyi görmek mümkündür. Doğa ile baş başa olan mağara devri insanı bile etrafında olup biteni biraz korku biraz merak ile gözleyip önce kendini korumaya, sonra yararlanmaya çalışarak yaşamını daha güvenli ve rahat kılmaya uğraşmış, bugünkü yöntemlerle kıyaslanmasa bile doğa biliminin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Yuvarlanan bir taş veya başka bir cismin gözlenmesiyle tekerleğin icadı, teknolojinin gelişim tarihinde en önemli sıçrama noktalarından birini oluşturarak Fen Biliminin hala üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığı sürtünme kuvvetini sıfıra düşürme çabaları için çok önemli bir başlangıç noktasıdır. İnsan yaşamını etkileyen teknoloji doğal olarak sosyal alanları da etkilemektedir. Örneğin internetin oluşturduğu sanal yaşam ve bu alanda karşılaşılan sorunlar, ister istemez bu alana da bir düzenleme getirilmesi gereğini doğuracağından hukuk ve siyaset bilimi bu alanı da çalışma kapsamı içine alma zorunluluğunu duymaktadır. Hızlı iletişim ve erişim toplumları, ülkeleri, devletleri ve milletleri birbirine yaklaştırdığı ve adeta iç içe yaşar hale getirdiği için politikalar, uluslar arası hukuk, anlaşmalar, yatırım ve harcamalar, ticaret, kısacası sosyal yaşamın her alanı bundan etkilenmektedir ki bu da sosyal bilimleri etkilemektedir.

Günümüz dünyasında toplumlar bilim ve teknolojik yönden büyük bir yarışın içindedir. Bu yarışta ön sıralarda yer alanların yaşamı daha rahat ve güvenli olurken, geride kalanların veya yarışta yer alamayanların gerek bireysel, gerek toplumsal olarak karşılaştıkları çok çeşitli sorunlar olmaktadır. Toplumların bu sorunları çözümleyip rahat bir yaşam biçimine ve uygar toplum düzeyine gelebilmeleri için bilim ve teknolojideki ulaşılan düzeyi kavramaları ve ona ayak uydurabilmeleri gerekmektedir. Bu nedenledir ki toplumlar bireylerini düşünen, araştıran, karşılaştıklarını ve bulduklarını anlayıp yorumlayabilen, bunun sonunda da yeni bilgi ve teknoloji üretebilen kişiler olarak yetiştirmek zorundadır. Bilimin, özellikle de teknolojik gelişmeyi doğrudan etkileyen ve ona ivme kazandıran Fen Biliminin önemi buradadır.

FEN BİLİMİNİN ÖZELLİKLERİ

İnsanoğlu doğadaki olayların tümünü henüz açıklayabilmiş değildir. Bir başka deyişle henüz anlayamadığı doğa gerçekleri vardır. Gözlenip de henüz açıklanmayan olaylara akla uygun açıklamalar bulmaya çalışırız. Sağduyu denilen bu tür düşüce biçimi çoğu kez bu açıklamaları bilimsel bilgiler, gerçekler olarak kabul etme biçimine dönüşür. Oysa sağduyu her zaman doğru olmayabilir ve bazı gözlemlerle çelişebilir. Bu nedenle bilimsel bilgiler sağduyudan başka kanıtlar da gerektirir.

Fen Biliminde bilimsel bilginin en temel özellikleri gözlem veya deneylerle doğrulanabilir olması ve bir bilinmeyeni açıklarken başka bir bilinmeyene dayanmamasıdır. İnsanoğlu doğayı incelerken olaylardaki düzenliliği, varlıklardaki mükemmelliği gördükçe hayrete düşmekte ve henüz açıklayamadığı olaylar arası ilişkileri ve tanımlayamadığı özellikleri yaratan doğaüstü bir gücün olduğuna inanmaktadır. Bilimsel nedenleri belli olduğu halde henüz bizim bilmediğimiz ve açıklayamadığımız olaylara doğaüstü gücün neden olduğunu kabul etmemiz geçersiz inançtır (batıl inanç). Doğadaki olayları inceleyip gerçek nedenlerini kanıtladıkça geçersiz inançlarımızı terk ederiz.  Açıklayamadığımız doğa olayının nedenini doğaüstü güce dayandırırsak o gücün ne olduğunu açıklayabilmeliyiz. Oysa zaten bilmediğimiz için adına doğaüstü güç demişizdir. Bu nedenle açıklamamız geçersiz kalacak, bilgilerimiz geçersiz bilgi, inancımız geçersiz inanç (batıl inanç) olacaktır. Buna benzer bazı kabullerimizin, inançlarımızın da akla yatkın bir tarafının olmadığını görmekteyiz. Akla yatkın hiçbir dayanağı olmayan, deney veya gözlemle kanıtlanmamış olan bilgilere de boş inanç (hurafe) denir. Bu bilgiler de bilimsel bilgi değildir. Örneğin bazı yörelerimizde “Güvercinlerin avlanması kuraklık ve kıtlığa neden olur.” Gibi bir inanç vardır. O yöre insanları için bu bir bilgidir ve bu bilgiye inanırlar. Bu inançtaki kuraklık ve kıtlık arasında bir ilişki vardır ve kuraklık olursa bitkiler yeterince beslenemez ve büyüyemez. Beslenemezse ürün az olur, kıt olur. Bu durum gözlenmiştir ve denenebilir. Ancak güvercinlerin avlanmasıyla kıtlık arasında ne akla yatkın bir ilişki vardır, ne de gözlem ve deneyle kanıtlanabilmiştir. Olsa olsa boş bir inanç (hurafe) olur diyoruz. İnsanlar doğa gerçeklerine ilişkin kanıtlar elde ettikçe, bilimsel bilgisi arttıkça boş inançlarını terk eder. Çocukların Fen Eğitimine başlarken taşıdıkları yanlış, geçersiz ve boş bilgilerin yerini Fen Biliminin sunduğu bilimsel bilgiler alır. Özet olarak, Fen Biliminin özelliği batıl inançlardan, hurafelerden ve hatalı bilgilerden arındırılmış bilimsel bilgiler üretmektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir