Bir devletin devamının sağlanmasındaki en büyük etken varlık nedeni olan ideolojinin yeni kuşaklara aktarılmasını en iyi biçimde sağlayabilmesidir.
Eğitim istendik davranışlar yaratma sürecidir. Bu davranış biçimleriyle devlet ideolojisinin zıtlaştığı ülkelerde; özellikle yüksek öğretimli yeni kuşaklar başta olmak üzere toplumun tamamına yakını karşılıklı çatışmalar içine girecek bu kargaşa ortamında her kesim kendi savunularını lider ideoloji haline getirmeye çalışırken birçok insan bu fikir arabalarının demir tekerlekleri altında can verecektir.
Tepki insan yetiştirmek gelişmenin önündeki en büyük engellerden biri ise de; sanırım toplumu kamplara ayırmak kadar büyük bir etki ve yıkım gücüne sahip değildir.
Devletin eğitim yoluyla nasıl yıkılabileceğini sorguladığım bu ütopya denemesinde yanlı eğitimin genç beyinlerde nasıl bir silah olarak kullanılabileceğini açıklamaya çalışacağım.
Oluşturulmak İstenen (Öngörülen) Toplumsal Sınıflar
1. Makro Milliyetçi
2. Mikro Milliyetçi
3. Marksist Eşitlikçi
4. Kökten Dinci
5. Taklitçi Zihniyet Sahibi
6. Toplumdan Kopuk Aydın Sınıfı
Öngörülen bu altı sınıf insan – beyin tipinin ayrı ayrı pilot bölgelerde oluşturulması düşünülebilir. Fakat belki de daha etkilisi; aynı okul içinde 6 ayrı sınıfta bu öğrencilerin amaçlar ışında yetiştirilerek “Bireylerin kafasındaki doğruları çarpıştırma alanı” yaratmaktır. Daha da önemlisi pilot bölge anlayışında bireyler davranışlarını uygulamaya dönecek bir anti düşünce sahibiyle karşılaşamamak durumuyla karşı karşıya kalıp zaman içinde bu amaç davranışları kullanmadıkları için “sönme” durumuyla karşılaşmaktır. Bu durum bölge dövüşünden öteye gidememekle sonuçlanacaktır.
Bu ütopyada öngörülen: Aynı okuldaki 6 ayrı sınıfta verilen eğitimin her öngörü sınıfına göre söylemler ve ideolojilerle bireylere at gözlükleri takıp çatışma ortamına koymaktır.
Siyahın olmadığı dünyada beyazın anlamı ne kadar az ve fulü ise; siyahın yanındaki beyaz o kadar kışkırtıcı ve anlamlıdır.
Öngörü Sınıflarının Oluşturulması
Ütopya kavramında belki de en anlamlı şey; hiçbir fiziksel ve toplumsal öngörü ve kuralın var sayılmamasıdır. Oluşturmaya çalıştığım bu ütopyada denenmemiş ve hiçbir verinin bulunmadığı ama sınırsız düşünme gücüyle şu eylemleri yapmakta önem görüyorum.
A. Sınıfların İç Dinamikleri
Öncelikle devlet ideolojisi tam olarak saptanmalı bu ideolojinin çözümle noktaları incelenmelidir. Ayrıca oluşturulacak 6 ayrı sınıfın devlet ideolojisinin görünüşte destekçisi olabilmeleri ve – veya derin devlet olgusu ışığında destekçisi, yandaşları var olmalıdır.
Bunlarla birlikte sınıftaki eğitimcinin derse aykırı tepkilerde bulunan öğrencileri diğerleri arasında aşağılaması azarlaması ve gerektiğinde sınıftan uzaklaştırması veya bunu yine aynı sınıftaki öğrencileri kullanarak yaptırması ütopyanın devamlılığı için gereklidir. Buradaki amaç eleştiriye kapalı bir sınıf ortamı oluşturmaktır.
B. Eğitimci Nitelikleri
Öğretmenlerin eğitim yaşantısının her ne kadar rehberi yönlendiricisi konumundaysa da programın son yorumlayıcısı ve uygulayıcısı olmaları; dersin “bilme” den başlayıp “değerlendirme” ye kadar varan bilişsel davranış ölçüsünde önemli bir teknedir. Örneğin; aynı konu 6 ayrı şekilde kurgulanıp anlatılabilir.
Demokrasi olgusu ayrı ayrı her sınıfta incelendiğinde;
Makro Milliyetçiler; Büyük ideolojinin baskınlığını
Mikro Milliyetçiler; Dil, Kültürel yaşayış ve Siyasi bağımsızlık olgusunu
Kökten Dinciler; Tanrının ilahi düzenin yansımasını
Marksist Eşitlikçiler; Proleteryanın savaşının sonucunu
Taklitçi Zihniyet Sahipleri Bireyler; Bir batı devletindeki uygulamanın aynının kendi devletlerinde uygulanmasıyla sağlanabileceğini
Toplumdan Kopuk Aydın Sınıf; Halktan bihaber halka rağmen halk için mantığının uç çıkarımlarını başat etken sayabilirler.
Eğitimci seçiminde tutarlı lider kişilikte, rehber olmaktan çok yönetici olan ideolojisini hayat felsefesiyle bağdaştırmış öğreticiler seçilmesini öngörüyorum. Çünkü ütopyanın en can alıcı noktası bu eğitimci kimliklerin rollerini iyi yapmalarıdır.
C. Öğrencilerin Sınıflara Seçimi
Bir mülakatla öğrencinin okutulmak istenen sınıflardan hangisine uygun olduğunu; uygulanan testler ve kurulan iletişimle kavrama çalışılarak işe başlanır. Bu test verileri mutlaka gerekli ama tek başına yeterli olmayacaktır. Bir öğrencinin belirlenen 6 sınıftan birine girebilmesi için öğrenci istekleri kadar bu öğrencinin mensup olduğu toplum ve ailesinin de incelenmesi gerekmektedir.
D. Ebeveyn İncelemesi
Bireylerin okulda öğrendiklerini yaşamında pekiştirmesi öğrenmenin davranışa dönüşmesinde önemlidir. Okulda hırsızlığın kötü olduğunu öğrenen öğrencinin; babasını komşunun ağacından meyve çalarken görmesi bilgi – davranış çatışması yaşamasına neden olacak ve uygulamada sorunlar oluşturacaktır. Bu bağlamda bir öğrencinin “x” sınıfına girmesi için ailesinin “x” sınıfına ait düşüncenin bir temsilcisi de olması gerekmektedir. Bugünün öğrencisinin yarının bir ebeveyni olması muhakkaktır.
Oluşturulmak İstenen (Öngörülen) Sınıfların Çözümlemesi ve Karşıtlıkları
1. Makro Milliyetçiler
Bu kategori devletin ideolojisinin yandaşı gibi görülebilir: Fakat çok milliyetli, çok kültürlü kısacası çok renkli bir toplumda bu belki de en büyük kargaşa silahı haline gelebilmektedir. Ülkenin sadece kendilerine ait olduğunu hatta ırksal milliyetçiliğin yanına biyolojik milliyetçiliği koyan bir grup insan herhalde cephanede yakılan mangaldan farksız olsa gerek.
Nasyonal Sosyalizm örneği; insanlık tarihindeki 2. Dünya Savaşının anlamsız yapısını ve sarılamayan yaralarını bir dakika durup düşünmenizi isterim.
Bu sınıf için öngördüğüm eğitimci öğrencideki bu yaklaşımı faşizme dönüştüren bir ideolog tipidir. Makro Milliyetçiler için en büyük sorun belki de hep, bir öteki yaratılması hep kuşatılmışlık durumu yaratılmasıdır. Bu sınıfta eğitimci işte bunu yapacaktır. Her zaman bir düşman bulacak; o düşmana amansız savaşlar açıp manevralar geliştirecek söylemler oluşturacaktır. Tarih çok iyi bir kaynaktır bu sınıf için. Her sınıf için olduğu gibi bu sınıf içinde sadece ben doğruyum ben yaşamalıyım düşüncesi hakim kılınacaktır.
Eğitimci öğrenciye sadece düz anlatımda kalmayacak, benzetişimler yapacak seçtiği filmleri, kitapları, makaleleri ve şiirleri yönlendirecek, güncel olayları kendi sınıfının ideolojisi ışığında anlamlandıracak yorumlayacak, yorumlamalar isteyecektir.
2. Mikro Milliyetçiler
Mikro milliyetçi kavramı baskın ideolojinin azınlığında kalan dil, kültür ve siyasi özgürlüklerini kazanamamış alt yapılardır. Bu sınıf için öngörülen karşıtlık temelde Makro Milliyetçiler gibi görünse de diğer gruplardır da aslında. Çünkü mikro milliyetçilik olgusunda kendisini kabul ettirip baskın olmak arzusu vardır. Bu bağlamda birincil hedefin yanında diğer sınıfların yok edilmesi de hedefler arasındadır.
Bu sınıf eğitimcisi kesinlikle o mikro milliyetçi kültürün; dilini, yaşam şeklini kavramış bir kişiden oluşmalıdır. Bu kişi aynı zamanda ulusçu bir kimliğe sahip olmalıdır.
Dili yaşatmak amacıyla belki sınıf da o ulusun dili kullanılmalı, o kültüre ait kahramanlıklar anlatılmalı o kültür sınıfta canlandırılıp yaşatılmaya, o zamana kadar baskın ideoloji altında ezildiğini varsayan öğrencilere kendine ve kendi ulusuna güven aşılanmalıdır.
Alt kültür içerikli filmler gösterilmeli grup bağları güçlendirilmelidir.
3. Kökten Dinci
Bu sınıf temel aldığı din aslında ilk iki ideoloji gruba taban tabana zıttır. Dinler sadece bir ulusa özgü asla olmamış evrensellik düşüncesiyle ortaya çıkmışlardır. Milli bütünlük yerine din bütünlüğü temeldir. Ayrıca eşitlikçilik hem cinsler arasında var olduğu gibi bütün hemcinslerde eşit sayılmayabilir. Bu yönüyle ideolojik eşitlikçilerden ayrılırlar. Taklitçi zihniyet belki de bu gruba en uzak sınıftır. Çünkü kendi dininin emirleri yerine başka bir dinin normlarına göre davrananlar din dışına atılmışlardır bile.
Bu sınıfın eğitimcisi hakim dinle ilgili bütün bilgilere hakim bir kişi olmalıdır. Sınıfta oturma düzeni sağlamada bilir. Kadınların sınıfta ayrı oturması veya hiç olmamaları doğru görülebilir. Toplumsal hayatta kadının hiç işi yoktur zaten bu gruptaki anlayışta.
İlahi kitap okutulmalı dini korumak adına cihat çağrıları yapılmalıdır. İnsanların beyni o kadar yıkanmalı ve bir ruh gücüyle doldurulmalıdır ki beline bağladığı yada sürdüğü kamyondaki bombayı patlatıp hayatına son verebilecek kadar imanlı inançlı ve itaatkar olsun. Hiç günahı olmadan yoldan geçen insan içinde çözüm bulunmuştur. “Tanrının emrettiği kadar yaşar insan” Din içinde baskın sayılan mezhep din çatışmaları çıkarmayı görev bilecektir. Diğer mezhepleri yok sayacak mensuplarını sokak ortasında veya evlerine yapılan baskınlarla öldürebilecektir.
4. İdealist Eşitlikçi
Sınıflar arası mücadele hep hakimdir dünyaya onlarca Proletarya Burjuvaziyi bir gün gelecek alt edecektir. Kökten dincilik gibi bu ideolojide reddeder milli farkları ama başka bir şey daha vardır yok saydığı din olgusu. Rusya’nın Lenin’i Çinin: Hoşiming’idir ideal insan yada Ernest Hemingway’ın romanlarındaki okyanusta bir su damlasıdır insan; hep beraber bir anlamı vardır. Aslında faşizmden kıl kadar farkı yoktur. Bilinmez Stalini alkışlamayı en erken bırakanın o gece öldürüldüğünü. İnsanın doğasında varolmayan bir durumdur eşitlik. İnsan hep baskındır. Eşitlik hep sözde kalmıştır. Bu sınıfa göre bir gün egemen olacaktır dünyayı ve sonrası hiç düşünülmez. SSCB’de özel mülkiyetteki %1’lik topraktan toplam ürünün %67’sinin alındığının ne önemi var. Tasarruf hakkı özel mülkiyet yoktur. “Devlet hem ana hem babadır.” Yönetici kimdir?
Proletaryanın seçtiği düzen içinde öncüler ve o koltukları hiç bırakmamak için halkı boğdukça boğan rahat içinde yaşayan “Eşitler arasında birinciler” bilinmez düşünülmez. Eşitlik kelimesi kolay ve güzeldir: Yaşıtını son model arabada gören bakkal çırağına.
Bu sınıf için Uygun Eğitimci tipi yaşayışı ve davranışlarıyla proletarya olan her vurgusunu eşitçiliğe yapan ve diğer bütün ideolojilere savaş açan bir yoldaş olmalıdır.
5. Taklitçi Zihniyet Sahibi
İçinde yaşadığı ülke ve sorunları onu hiç ilgilendirmez. Konuşması bile yabancılaşır. 2 kelime İngilizce 3 kelime kendi dilinden harmanlayarak konuşur. Kültürü tamamen değişme yolundadır. Değişmesi ilerlemeci değil taklitçidir.
Bu sınıfın öğrencileri sabah kahvaltıyı Mc Donald’da hamburger yiyerek yapar. İçeceği Cola Cola, içtiği sigara bir Amerikan markasıdır. Kulaklarında delice bağıran adamın ne dediğinin ya anlamaz yada anlar görünür. En çok seyrettiği kanal CNN, BBC’dir.
Eğitimcisi aynı kalıplarda yürür, yürütür. İngiltere’deki olaylardan gündem oluşur. İçinde yaşanılan toplum hiç umura gelmez, getirilmez. Zaten öğretmenlerde vurgular; eğitiminizi yabancı dilde yapacağız, çünkü siz yabancı bir ülkede değer bulup orda yaşayacaksınız. Hem yabancılaştırma hem de beyin göçünün ilk adımlarıdır bunlar.
Söylem aynıdır; yabancı dilde eğitim küreselleşen dünyada zorunluluk değil sorumluluk olmuştur.! Kültür yabancılaşır, aile yapısı yabancılaşır, insan-birey yabancılaşır, beyin erozyonu başlar.
6. Toplumdan Kopuk Aydın
Bu sınıfın öğretmeni sınıfı çok iyi yetiştirir! Fakat tek sorun artık bireyin yetiştiği toplumdan farklı olmasıdır. Kendinin doğru söylediğini düşünen toplumun değer yargılarının yanlışlığını her zaman savunan ve gerçek yanlışları düzeltmek adına hiçbir atılımda bulunmayan bir aydın zihniyeti eğitimden gelen bir sorun üst tabakanın yanlıca üst tabakaya seslenmesi.
Yandaki tarlaya bir damla su bırakmayan çiftçi zihniyetinde yetişen gençler. Halktan habersiz Halka rağmen halk için. Halk hiç kabul edecek düzeyde olmasa da. Ve diğer 5 sınıftan ayrı başka bir dünyada yaşatan bir öğretmen. “Ekmek bulamayan pasta yesin” sözü kadar komik ve bir o kadar da halktan kopuk.
Sonuç
İşte bu şekilde yetişen insanlar okul zamanlarında ve sonraki yaşamlarında sürekli bir çatışma ve kargaşa içinde ola aklardır. Bu durum güven ortamını yok edecektir. Beklide iki yakın arkada veya kardeş iki ayrı sınıfta eğitim görecek bütünleşmek yerine kamplaşmayı daha kolay bulacaklardır. Uçlara kaydıklarında ise tüm dünyada ve Türkiye’de 1970’li yıllarda olduğu gibi bir çatışma ortamını beraberlerinde getireceklerdir. Devlet bu yanlış ve yanlı eğitimle çökme sürecine girecektir; çünkü temel devamlılık kaynağı olan eğitim; ideolojilerce kuşatılmış ve kullanılmış bir yayılım alanı haline gelmiştir.