Dr. Julia Bartha ile Söyleşi

Sayı 83- Temmuz 2024 Macaristan Özel Sayısı

Dr. Julia Bartha’nın Kısa Biyografisi

Dr. Julia Bartha, Macaristan’ın Szolnok iline bağlı Karcag kasabasında dünyaya gelir. Bir Kuman ailesinin çocuğu olan Bartha, Türkçeye küçük yaşlardan itibaren merak salar. İlk ve orta öğrenimini yaşadığı kasabada tamamlar. Üniversite eğitimini de Debrecen’de tamamlayan araştırmacı, Budapeşte Eötvös Loránd Üniversitesi (ELTE)’nde Török Filológiai Tanszék [Türk Filolojisi Bölümü]’ne bağlı Kőrösi Csoma Doğu Dilleri Koleji’nde Türkçe eğitimini alır.

Halkbilimi ve kültürel antropoloji alanında uzmanlaşan ve Kunság halk kültürünün Doğu unsurları üzerine doktora tezini ortaya koyan Bartha, Debrecen Üniversitesi Halkbilimi Bölümünde dersler verir.  Araştırmalarını folklor ve kültürel antropoloji üzerine yapan araştırmacı, Türk-Macar ilişkileri üzerinde de yoğun olarak çalışır.

2016 yılında UNESCO Türkiye Millî Komisyonu ve Macaristan’daki Avrupa Folklor Merkezi Derneği’nin ortak projesine katılır. Projenin Macaristan sorumlusu olan Bartha, Kuman Türkleri ile Anadolu Türklerinin yaşam tarzlarını inceler ve bu alanda Türkoloji literatürüne değerli eserleri kazandırır.

Araştırmacının yarısından fazlası Türk kültürü üzerine olmak üzere yüzden fazla makalesi, yine altısı Türk kültürü üzerine olmak üzere toplam 14 kitabı vardır. Keza Bartha’nın Türk Edebiyatının önde gelen şairlerin şiirlerini Macarcaya çevirdiği ve yayınlattığı eserleri de bulunur.

Türk kültürü üzerine yayınları:

“Az anatóliai törökök temetkezési szokásai” [Anadolu’daki Türklerin gömme âdetleri], Debrecen, Kossuth Lajos Tudományegyetem Néprajzi Tanszék, Studia Folkloristica et Ethonographica.

“Fogyó hold. Tanulmányok a török népi kultúráról” [Hilal. Türk halk kültürü üzerine çalışmalar], Debrecen, Kossuth Lajos Tudományegyetem Néprajzi Tanszék, Folklór és Etnográfia.

“Keleti tanulmányok” [Doğu araştırmaları], Karcag; “A Kunság népi kultúrájának keleti elemei” [Kumanistan halk kültürünün Doğu unsurları], Debrecen, Kossuth Lajos Tudományegyetem Néprajzi Tanszék, Studia Folkloristica et Ethnographica.

“Tájházak a Nagykunság vidékén” [Büyük Kumanistan bölgesinde evler], Szolnok, 2005.

“A karcagi kistérség” [Karcag bölgesi], Budapest, 2005.

“Az Észak-Alföld Régió népművészete” [Kuzey Büyük Ova Bölgesi’nin halk sanatı] (CD) Szolnok, 2005.

“Karcag (kismonográfia)” [Karcag (küçük monografi], Karcag, 2005.

“Török folkór archívum” [Türk Folklor Arşivi] (CD) Szolnok, 2006.

Lále. Hagyományok a mai török társadalomban, az emberélet fordulóinak népszokásai [O öyledir. Günümüz Türk toplumunda gelenekler, insan hayatının dönüm noktalarına dair örf ve âdetleri], Szolnok, 2006.

“Nagykunsági néprajzi tanulmányok” [Büyük Kumanistan etnografik çalışmalar], Karcag, 2007.

“Népviselet a Nagykunságon” [Büyük Kumanistan halk giyimi], Karcag, 2010.

“Zarándokútra ment a róka. Anatóliai török állatmesék” [Hacca giden tilki. Anadolu hayvan masalları], Karcag, 2011.

“Kun történetek a régi időkből. Zádor és Ágota és a Kun Erzsébet Ujj Péter verses elbeszélései” [Kumanların tarihi. Peter Ujj’un Zador ve Agota ve Erszebet Kun’un şiirsel anlatıları], Kisújszállás, 2012.

“Hit, hagyomány, kultúra Török néprajzi tanulmányok” [İnanç, gelenek, kültür. Türk etnografya çalışmaları], Szolnok, 2013.

“Keleti örökség a Nagykunság népi kultúrájában” [Büyük Kumanistan halk kültüründe doğu mirası], Kisújszállás, 2018.

“Az iszlám az anatóliai török népi kultúrában. Vallásökológiai tanulmány” [Anadolu Türk halk kültüründe İslam. Din ekoloji çalışması], Karcag, 2020.

20 Temmuz 2024 tarihinde Dr. Julia Bartha ile yapılan söyleşi

  1. Değerli Dr. Julia Bartha. Öncelikle bizi kırmayıp söyleşi önerimizi kabul ettiğiniz için ve değerli vaktinizi ayırdığınız için canı gönülden teşekkür ediyorum. Sizin kısa özgeçmişinizi yazacağım ama sorulara geçmeden önce okurlarımızın sizi daha yakından tanımaları için biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Avrupa’nın ortasında, Macaristan’ın doğu kesiminde, Kıpçak-Kumanların bir zamanlar kök saldığı Karcag’da yaşıyorum. Ben de Kuman Türküyüm,  bu nedenle ilgimin Türk miras kültürüne çekilmesi anlaşılabilir bir durum. Üniversite eğitimimi Debrecen’de tamamladım, ancak Budapeşte’de ELTE Türk Filolojisi Bölümü’ne bağlı Kőrösi Csoma Doğu Dilleri Koleji’nde Türkçe eğitimi aldım. Kırk yıldır kültürel antropoloji alanında çalışıyorum… Türk-Macar kültürel ilişkileri üzerine araştırmalar yapıyorum. Hayatımın büyük bir bölümünü müzelerde geçirdim ama birkaç yıl Debrecen’deki eski okulumda öğretim üyeliği yaptım.  Doktora tezimi Kunság halk kültürünün Doğu unsurları üzerine yazdım. Türk kültürüne âşık oldum ve bu nedenle Anadolu’nun büyülü manzaralarının folklorunu, halk sanatını ve mimarisini araştırmak için yılda bir veya iki kez Türkiye’ye gittim. Modern Türk edebiyatıyla da ilgileniyorum ve Necip Fazıl Kısakürek, Melih Cevdet Anday, Orhan Veli, Sezai Karakoç, Abdurrahim Karakoç, İlhan Berk, Cemal Süreya, Özkan Mert, Hidayet Karakuş, Mitat Cibuk’un şiirlerini okumaktan ve bazen çevirmekten mutluluk duyuyorum. 20. yüzyıl şiiri kalbime çok yakın. Türk olan her şeyi seviyorum. Türkiye’yi ilk kez 1988 yılında ziyaret ettim.  Evet, “doğum belgem çok eski ve sarı”…

  1. Çok teşekkür ederim, kıymetli hocam. Sanırım aynı duyguları yaşıyoruz. Ben de Türk ve Türklüğe ait olan her şeyi çok seviyorum. Sizinle meslektaşız. Türkoloji alanında, özellikle Türk lehçeleri üzerine çalışmalarım vardır. Siz de halkbilimi ve antropoloji alanında çalışmalara imza atmışsınız. Çalışmalarınıza yine değineceğiz ancak önceden Macaristan’daki Türklük bilimi üzerine birkaç soru sormak istiyorum. Bildiğim kadarıyla Macaristan’da Türkoloji çalışmaları 19. yüzyılda ivme kazanmıştır. Bu alanda yapılan çalışmalar Türkiye’de de biliniyor. Acaba Macaristan’daki günümüz Türkoloji çalışmaları ne durumdadır?

Macar Türkolojisi 19. yüzyılın sonunda Ármin Vámbéry’nin çalışmalarıyla başlamıştır. Gyula Németh, 20. yüzyılın başında ELTE’de tam 50 yıl boyunca Türk Filolojisi Bölümü’nün başkanlığını yaptı. Macar Türk Araştırmaları Avrupa standardında bir ün kazandı. Mükemmel uzmanları, dilbilimcileri ve tarihçileri kendine çekti. Lajos Ligeti, Zsusza Kakuk, András Róna Tas, György Hazay, Pál Fodor, Géza Dávid, István Vásáry gibi tarihçi ve Osmanlı tarihçileri; Mária Ivanics, István Kongur Mándoky (ö. 1992), Imre Baski gibi dilbilimciler. Onlardan sonra yeni bir nesil geldi; Gábor Ágoston, Sándor Papp, Gábor Fodor, Erika Hancz ve diğerleri ve sonra başka bir nesil. Küçük bir ülkeyiz ama eğitim kalitesi çok iyi. Macaristan’da Budapeşte ve Szeged’de Türkçe bölümleri var, Szeged’deki bölüm ağırlıklı olarak dilbilimci yetiştiriyor, Budapeşte’deki bölüm ise tarihçi yetiştiriyor. Türk çalışmalarının yanı sıra arkeoloji, edebiyat gibi başka alanlarda da çalışmalar yapıyorlar. Bence çok iyi bir eğitimimiz var ve üniversiteler arasındaki bağlantı iyi. Türk öğrenciler de Macar devletinin bursuyla doktora çalışmalarına katılıyor.

  1. Çok güzel bilgileri paylaşmışsınız bizimle, çok teşekkür ederim. Gerek Ármin Vámbéry’nin gerek Gyula Nemeth’in gerekse yukarıda adını verdiğiniz bilim insanlarının Türklük bilimine katkıları Türklük bilimi için çok değerlidir. Özellikle 20. yüzyılda Macar Türkoloji’sinin ekolü haline gelen Gyula Németh Türklük biliminde önemli araştırmalara imza atarak tarihî bağlamında Macar-Türk ilişkileri konusundaki görüşlerini ortaya koymuştur. Merak ettiğimiz soru günümüzdeki durumun ne olduğudur. Yani Macaristan’da sosyo-kültürel, eğitim ve başka açılardan Macar-Türk ilişkileri meselesi ne durumdadır?

İki ülke 20. yüzyılın başlarından bu yana geleneksel olarak iyi ilişkilere sahip olmuştur. Hâlâ da öyle olduğuna inanıyorum. 20. yüzyılın başında, aralarında Mehmet Fuat Köprülü’nün de bulunduğu çok sayıda Türk öğrenci Budapeşte Üniversitesine devam etti. 1930’larda Türkiye’nin ulusal müzeler müdürü olan Hamit Zübeyir Koşay da doktorasını burada yaptı. İki ülke arasındaki kültürel işbirliği planlarından bahsederken, dönemin Kültür Bakanı Mehmet Zeki Velidi Togan 1929 yılında şehrimi ziyaret etti. Ama Macarlar da Türkiye’ye gittiler, demiryolları inşa ettiler, tramvay ağı kurdular. Ödön Széchényi adında bir Macar vardı. İstanbul’un boğa güreşleri bölümünün organizatörü, Türk meteoroloji servisinin organizatörü ve hatta Atatürk’ün bahçıvanı idi…  Cumhuriyet’in 100. yıldönümü onuruna iki ülke, Türkiye’de 100, Macaristan’da 100 etkinlikten oluşan bir “Türk-Macar Kültür Yılı” ilan etti. Türkiye, 20 Ağustos 2024 tarihinde Budapeşte’de Macaristan Devleti’nin kuruluş günü vesilesiyle düzenlenecek Macaristan Devleti kutlamalarının onur konuğu olacak. 20 halk sanatçısı, halk dansçıları ve halk müzisyenleri 17-20 Ağustos 2024 tarihleri arasında çeşitli mekânlarda gösteriler sunacaklar. Anladığım kadarıyla ekonomik ilişkiler de iyi gidiyor ve çok sayıda Türk girişimci fırsatlar buluyor.

  1. Çok anlamlı bir etkinliğin yapılacağı görülüyor. Orada olmak isterdim. İnşallah bir gün kısmet olur, biz de bu tarihî olaylara şahit oluruz. Çok teşekkür ederim, sevgili hocam. Biraz da sizin Türklük bilimi alanındaki eserleriniz hakkında konuşalım. Bize çalışmalarınızdan söz edebilir misiniz?

Dediğim gibi, beşikten mezara kadar halk gelenekleri, halk sanatı, etnobotanik, akrabalık sistemleri ve din ekolojisi de dâhil olmak üzere folklorla ilgileniyorum. Sonuncusu, kült oluşumunun koşullarına bakarak halk dindarlığına yeni bir yaklaşımdır. Hayatımı sevdiğim işi yaparak geçirdiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Özel Türk ve Macar projelerine katılabilmem büyük bir şanstı. 2016 yılında UNESCO Türkiye Millî Komisyonu ve Macaristan’daki Avrupa Folklor Merkezi Derneği’nin ortak projesi ile gerçekleşen, neredeyse önceki çabaların sonucu olan Türk ve Macar etnografları arasındaki işbirliği, sevindirici ve bilim tarihi açısından çok büyük öneme sahiptir. Macar araştırma grubunun lideri etnolog ve Türkolog Mihály Hoppal ve ben, üyeleri ise etnograf Edit Bathó, etnograf Andrea Bán, etnograf Éva Deák, Türkolog-dilbilimci Dávid Somfai Kara, türkolog, etnomuzikolog János Sipos’tu. Türk araştırma grubu öncelikle Ankara Gazi Üniversitesi ve Eskişehir Üniversitesi’nde görevli meslektaşlardan oluşmaktaydı. Türk araştırma grubuna Etnograf Öcal Oğuz liderlik yapmış. Araştırma grubunda da Evrim Ölçer Özünel, Adem Koç, Selcan Gülçayır Teke, Zeynep Safiye Baki Nalcıoğlu, Dilek Türkyılmaz, Ezgi Metin Basat, Tuna Yıldız vardı.

Macar araştırma grubu özellikle 16-24 Nisan 2016 tarihleri arasında gerçekleştirdiği etnografık araştırmalarda, beslenme alışkanlıkları arasındaki ortak noktalar aradılar ancak Anadolu Nogay ve Kırım Tatar topluluklarının dinî çeşitliği ve besleme kültürü üzerindeki etkisini üzerine derleme yapabilmiş olmaları ayrı bir memnuniyet yaratmıştır. Araştırma alanı ağırlıklı olarak İç Anadolu’nun küçük kasaba ve köylerini kapsadığından, temel araştırma hedefine ek olarak yaşam tarzı, ev kültürü, bahçecilik, etnobotanik bilgiler, dinî alanların kullanımı ve bazı yerlerde halk müziği derlemeleri yapma fırsatı yakaladık. Araştırma sahaları: Ankara Çubuk Köyü, Çavundur köyü (her ikisi de Tatar köyüdür), Eskişehir Alpu köyü (Nogay Tatarları yerleşim yeri), Fevziye, Kütahya, İzmit, Karatepe, Tekirdağ, Çorlu Çeşmeli Alevi köyü idi. Alevi köylerinde Cem evlerinde Alevi ritüellerini ve âdetlerini de inceleyebildik. Türk araştırma grubu 9-18 Mayıs 2016 tarihleri arasında Macaristan’da araştırma yaptı, Jászkunság, Karcag, Kisújszallás, Jászberény, Jászfényszaru’da profesyonel programlar gerçekleştirdiler. Macar Bilimler Akademisi Etnografya Araştırma Enstitüsünde, 3 Ekim 2016’da düzenlenen ortak konferansta hem Türk hem de Macar araştırma grupları ortak çalışmalarının sonuçlarını sundular. Projenin kapanışında düzenlenen konferansta Evrim Ölçer Özönel, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan unsurlar ve Türk ve Macar ortak araştırmasından önce gerçekleşen Bulgaristan, Romanya ve Makedonya’daki yapılan araştırmalar hakkında bilgi verdi. Önceki araştırmaların tecrübesi de bizim için çok faydalı oldu.

Kendi çalışmalarıma gelince. Çeşitli yıllıklarda ve çok yazarlı eserlerde yayınlanmış 200’den fazla makalem ve Türk kültürüyle ilgili altı kitabım yayınlandı.  Macar ve Türk kültürü üzerine hazırladığım tam olarak 22 ayrı bölümüm bulunmaktadır. Ağırlıklı olarak Türk-Macar kültürel ilişkileri üzerine karşılaştırmalı çalışmalar yürütüyorum. Çalışmalarım hem İngilizce hem de Türkçe yayımlandı, ama çoğu Macarca tabii.

  1. Çok güzel çalışmalara imza atmışsınız. Türk okuru ve özellikle araştırmacıların bu eserlerden muhakkak faydalanmalıdır. Çok teşekkür ederim. Peki, merak ettiğim bir başka soru şu: Sizin bu eserleri yazmanızda ve genel olarak Türklük bilimine yönelmenizdeki etkenler nelerdir? Neden bu alanı seçtiniz? Özel nedenleri var mıdır?

Benim şehrim Karcag, bilime dört kuşak oryantalist kazandırdı. Gyula Németh, László Gaál, István Kongur Mándoky ve ben. Bu başlı başına ilham verici bir şey ama benim dikkatimi Türk kültürüne yönelten István Mondoky Kongur oldu. Onun etkisiyle Türkçe öğrenmeye başladım ve fırsat buldukça dünyayı görmeye koyuldum, çünkü komünizm döneminde kapatılmıştık, dünya pasaportlarımızı aldığımızda otuz yaşındaydım.

Araştırmalarımda bana Kun kökenim rehberlik etti ve Kunların Orta Asya’da dilsel ve kültürel akrabaları olmasına rağmen, özellikle bir kadın olarak oraya gitmek zordu. Yine de bana üç kez Kazakistan ve Kırgızistan’a seyahat etme fırsatı verildi. Bu seyahatlerin kariyerim üzerinde büyük etkisi oldu.

  1. Doğup büyüdüğüm yerden uzaklara tek başına giden bir kadın olarak sizin neler hissettiğinizi, neler yaşadığınızı, ne gibi zorluklardan geçtiğinizi az çok tahmin edebiliyorum. Sizi cesaretinizden ve azminizden dolayı da canı gönülden kutluyorum. İyi ki korkmadan yürümüşsünüz sevgili hocam. Evet, hocam. Türk dünyasının çeşitli bölgelerinde bulunduğunuzdan ve o bölgelerde Kıpçaklarla ilgili araştırma yaptığınızdan bahsettiniz. Bu konuda daha geniş bilgi verebilir misiniz?

Türkiye dışında Dobruca’ya (Romanya ve Bulgaristan), Kazakistan ve Kırgızistan’a, sonuncusu da uzun zaman önce, yani 1992, 1996 ve 1998’de gittim. Bu geziler çok yararlı ve öğretici oldu. Özellikle cenaze ve düğün gelenekleri ile akrabalık terminolojisi hakkında bilgi topladım. Bu veriler önemli çünkü Orta Asya Türk mirası ile paralellikler olmadan özellikle arkeolojik kültürümüzü anlamak zor. O zamanlar çok cesur bir kızdım ve tek başıma gittiğim için kolay olmasa da bu gezileri hala sevgiyle hatırlıyorum, ancak büyükelçilik ve oradaki meslektaşlarım bana çok yardımcı oldu.

  1. Türk milleti yardımsever bir millettir. Sizlere kucağını açar ve elinden gelen her türlü yardımı eder. Türk olduğumuz için bu konuda şanslıyız sanırım. Özel bir soru olacak sanırım ama sormadan da geçemeyeceğin. Benim Ahıska Türk’ü olduğumu biliyorsunuz. Orta Asya’da Ahıskalılarla görüştüğünüzü ve derleme yaptığınızı biliyorum. 1990’lı yıllarda yaptığınız o araştırmadan da söz eder misiniz?

Evet, biliyorum…  Benim kasabam Karcag ile Kazak-Kırgız sınırındaki büyük kasaba Merki 1995 yılında kardeş şehir oldu. Özgür Kazakistan’ın ilk büyükelçisi Salim Kurmangujin bu kasabayı bize tahsis etmişti ve ben de anlaşmanın şartlarını görüşmek üzere oraya gitmiştim. 1992, 1996 ve 1998 yıllarında iki kez etnografik toplama gezisi için orada bulundum. Orada yaklaşık 2000 kişilik bir Ahıska diasporası ile karşılaştım. Onlarla birlikte olmak harika bir deneyimdi. Onları hâlâ sevgiyle hatırlıyorum ve “Stalinist zamanların” acı hatırasının ne kadar canlı bir şekilde yaşadığını görünce derinden sarsıldım. Bunu unutmamalıyız, çünkü böyle korkunç bir şey dünyada bir daha yaşanmamalı. Hatırlanmalı ve unutulmamalı! O dönemde karşılaştırmalı çok zengin bir malzeme topladım, ama ayrı bir bölüm değil, onları “Lále. Hagyományok a mai török társadalomban, az emberélet fordulóinak népszokásai” adlı eserimde okuyucuya sundum. Onlar hakkında 2007 tarihli Çağdaş Türk Toplumunda Gelenekler kitabımda bir bakış açısı olarak yazdım, çünkü gurbetçi diaspora grubu, geleneklerini daha iyi, daha net bir şekilde koruyor. Bu nedenle onlarla vakit geçirmek benim için çok aydınlatıcı oldu. Defin gelenekleri ve göl gelenekleri hakkında çok konuştuk. Ayrıca bir düğüne katıldım, böylece misafirperverliklerini doğrudan deneyimleyebildim. Unutulmaz bir deneyimdi!

  1. Sevgili hocam, çok teşekkür ederim. Anlatımlarınız beni epey duygulandırdı. Bu konulara derinlemesine girmeyeceğim ama son sorumu da yine Ahıska Türkleri ile ilgili sormak istiyorum. Ahıskalılardan da derleme yapmıştınız. Macaristan’da yaşayan Kuman Türklerinin gelenek-görenekleri ile ilgili ne gibi ortak özellikler vardır?

Gömme gelenekleri çok ilginç, benzer veriler vardır. Örneğin ‘padmaly’ ile yan odaya gömme, mezar işaretleme… Mezarlıktaki yel bayrağı ve kurganı andıran höyük benzeri mezar işaretleri.

  1. Samimi görüşleriniz için ve en önemlisi bizi kırmayıp sorularımıza cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Sizleri en kısa zamanda Türkiye’de ağırlamak isteriz. Sizinle Ahıska Türkleri konusunda güzel bir çalışmaya imza atmayı da canı gönülden dilerim. Tekrar tekrar teşekkür ederim.

Ben teşekkür ederim! Sorularınız için benimle iletişime geçmenizden onur duydum. Umarım gelecekte yüz yüze görüşme fırsatımız olur. Macaristan’a, özellikle de Nagykunság’daki Kumaların topraklarına gelmek isterseniz, sizi ağırlamaktan mutluluk duyarız! Yüreğimizde ve başımız üstünde yeriniz var! Hoşça kalın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir