Dünyanın tüm biyoçeşitliliği dikkate alındığında tüm canlılar içerisinde aklını iyi kullanan, düşünen ve gelecek hesabı yapabilen organizma olarak düşünüldüğünde insanoğlu tektir. Hem doğal yaşamdaki bitkileri hem de kültür ortamındaki bitkileri istediği şekilde kullanmak ve hayvanlardan her türlü istifade etme beceri ve kabiliyeti insanoğlunda mevcuttur. Bir başka ifade ile tüm bitki ve hayvanlar insanoğlunun tasarrufundadır.
Dünya nüfusunun hızla artmasıyla birlikte tüm insanlığın doğal kaynaklardan yararlanma oranları da doğru orantılı bir şekilde artmıştır. Artan dünya nüfusunun ihtiyacı olan özellikle temel gıda arzının karşılanmasında doğal kaynakların ciddi anlamda kullanıldığını ve doğal kaynakların azaldığını söylemek mümkündür.
İnsanların temel gıda olarak ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra diğer ihtiyaçlarının da karşılanmasını birlikte düşünmek gerekir. Doğal kaynaklardan ve doğadan aldıklarımızı doğaya geri vermediğimizi yâda madde döngüsünde ciddi sıkıntıların olduğunu düşündüğümüzde ekosistemlerde telafisi zor sorunlar ortaya çıkmaktadır. Özellikle tarım alanlarında madde döngüsündeki arızalar nedeniyle ciddi anlamda verim kaybını ortaya çıkarmaktadır. Başka bir ifade ile tarımsal alanların verimsizleşmesine yâda çoraklaşmasına neden olmaktadır. Çoraklaşma yeni tarım alanlarının açılmasına neden olmakta ve kimyasal gübre kullanımını artırmaktadır. Kimyasal gübre kullanımı zirai ilaçların kullanımını da beraberinde getirmektedir. Bu ise hem doğal yaşamdaki canlıların hem de insan sağlığını ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir.
Tarımda sanayileşme, bilim ve teknolojik gelişmelerin hızlı bir şekilde doğal kaynakların fazla kullanımını beraberinde getirmiştir. Ayrıca doğal kaynakların kullanım hataları çoğu kaynakların kullanılmadan işe yaramaz hale geldiği de unutulmamalıdır. Özellikle tarımsal faaliyetlerde kuru tarımdan sulu tarıma geçişte yanlış tarım uygulamaları, gereksiz ya da fazla kimyasal gübre kullanımı aynı zamanda gereksiz ve ölçüsüz zirai ilaç kullanımı tarım alanlarının ve doğal alanların hızla zayıflamasına ve azalmasına neden olmaktadır.
Üretici, artan talep karşısında üretilen ürünlerin karşılığı olarak elde ettiği maddi kazancını daha da artırmak eğiliminde olması aslında dolaylı olarak doğadan aşırı derece yararlanmak ya da kullanmak suretiyle doğayı teslim alma eğiliminde olduğu söylenebilir. Şayet bir gün insanoğlu bu hırsı ile devam ederse elbette doğayı teslim alacak ve tüm canlılığında sonu olacaktır. Çünkü küresel ısınma ve buna bağlı olarak iklim bozulması koca ekosistemin iflas etmesine neden olacak ve bunun belirtilerini tüm dünyada güncel olarak yaşamaktayız.
Doğal kaynakların kullanımı konusunda doğal yaşamdaki bitki ve hayvanların yaşam stratejileri iyi incelendiğinde elde edilen verilen adeta insan ve tüm canlılar için doğal yaşam rehberi olacaktır. Doğan ve Doğa birbirinden üstün değillerdir, adeta birbirinin tamamlayıcısıdırlar. Bu nedenle Doğan ve Doğa arasında sağlıklı bir ilişki kurulduğunda koca ekosistem olan dünyamız artan insan nüfusuna daha uzun süre hizmet vermeye devam edecektir.
Doğal kaynaklarımızın sınırlı olduğunu ve emanetçi olduğumuzu unutmadan sağlıklı ve dengeli bir yaşam temenni ediyorum.
Devam edecek yazılarım
Doğan, Doğa’ya aşık mı?
Doğan’ın Doğa’ya yaptıkları ve yapacakları nelerdir?
Doğan, Doğa’yı teslim alabilecek mi?
Prof. Dr. Mehmet Ali KIRPIK
Kafkas Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi
Biyoloji Bölümü