DİYALOG
OYUN
İslam Çağdaş Oymak [1]
(Kocaeli Ünv. Türk Dili ve Edb.Yüksek Lisans Öğrencisi)
Üst kat penceredeki kadın : Ne diye sürekli tokmaklıyorsunuz? İşte, evde yoklar.
Adam : Evde olmalılar…
Kadın : Neden evde olmalılar? Hem olsalardı, açarlardı. Demek ki yoklar…
Adam : Duymuyor olabilirler.
Kadın : Ben düşler içinde, üst katta duyuyorsam, onlar neden duymasınlar!
Adam : Uyuyor, banyo yapıyor… ne bileyim, belki evi süpürüyorlardır.
Kadın : Saçma, çok saçma! Nedenler arayıp durmayın. Gidin… sonra gelirsiniz.
Adam : Rica ederim. Saçma demeyin. Saçma olan bir şey yok. Ben saçmalamıyorum. Hem size ne oluyor? Siz evinize girin, düşlerinize dönün.
Kadın : Tokmak sesleri… sizin o aralıksız, anlamsız vuruşlarınız… düşlerimi, nasıl desem, düşlerimi titretiyor ve dağıtıyorlar.
Adam : İyi ya, sizde gerçeklere dönmüş olursunuz.
Kadın : Gerçek mi, gerçekler mi? Canı cehenneme gerçeğin. Gerçek, sizin kadar, saçma sıkıcı, anlamsız, inatçı ve bunaltıcı… gerçekmiş… gerçek
Adam : Bakın bayan, saygıdeğer bayan… Gerçek ne kadar korkunç olursa olsun, gerçeği bilmemekten daha korkunç olamaz.
Kadın : Öyle felsefe sözleri etmeyin. Sevmem ve anlamam. Söyler misiniz? Siz aşağıdakileri neden göreceksiniz. Bir yakınları mısınız?
Adam : Hayır, hayır… tanımam onları. Ben onların bir ilanı üzerine kendilerini aradım
Kadın : İlan mı, ne ilanı? Onlar ne ilanı verebilirler ki… yani onlar ilan veremezler.
Adam : Neden veremezler… herkes bir şeyler için ilan verebilir.
Kadın : Doğru ama, onların ilan verecek nesi olabilir ki? Onlar… onlar şey…iki
zavallı yarı deli yaşlı…onlar yoksul üstelik… Bu evde, bir yakınlarının evi. Yarı aç, yarı tok yaşıyorlar burada…öylesine sessiz, sedasız.. ölmeği bekliyorlar gibj bir halleri var. Öylesine işte yaşıyorlar… yaşamak denirse…
Adam : Bana bir akerdeon satacaklar. İlanda Majda 56 model bir akerdeonları olduğunu ve bugün öğleden sonra gelip alabileceğimi söylediler.
Kadın : Akerdeon mu? Tanrım! Nasıl olur?!!!
Adam : Ne oldu, ne nasıl olur?
Kadın : O akerdeon benim. Sıkılınca çalmaları için onlara ben verdim onu.
Adam : Siz mi, yani sizin mi o?
Kadın : Dur bir düşüneyim.. Düşten çıkayım. Gerçekten gerçek gerek bana şimdi.
Adam : Peki ama ben şimdi onu alamayacak mıyım?
Katın : Düşünüzde bile göremezsiniz? O bana, armağan… onu çok sevdiğim kedimi vererek değiştokuş yaptım. Kimseye vermem.
Adam : Peki ama, neden vermiyorsunuz. İlanda belirtilen ücreti size ödeyebilirim.
Kadın : Ah evet, siz gerçekçisiniz. Düş, armağan sizi ne ilgilendirir.. değil mi?
Adam : Size karşılığında ayrıca bir kedi bile verebililirim. Benim de bir kedim var.
Kadın : Kedi mi… güzel mi bari..cici mi…eğitimli mi?
Adam : Şey evet, onu bana mahallemizin muhtarı vermişti? Hatta bir adı bile varmış.
Kadın : Adı neymiş? Gözleri ne renk? Ben her kediyi sevemem.
Adam : Adı, Cicoş… Gözlerinin rengini bilmiyorum.
Kadın : Ama, ama, benim kedimin adıydı o.
Adam : Bak, ne güzel adı bile sizin kedininki ile aynı…
Kadın : peki onun karın bölgesinde siyah bir leke var mı?
Adam : Evet, ama nerden bildiniz.
Kardın : Çünkü o benim kedim. Cicoşum…
Adam : Sevindim. Kedinizi alın, akerdeonu verin ve düşlerinize geri dönün.
Kadın : Peki siz akerdeonu ne yapacaksınız? Çalmasını biliyor musunuz?
Adam : Hayır, köye, köyümüzün delisine yollayacağım. O, çok güzel çalar. Ama onunkini köyün kimi gençleri kırmışlar.
Kadın : Bakın sizin de düşleriniz varmış.
Bu arada, iki yaşlı eş gelirler, oradakileri selamlar ve kapılarını açıp içeri geçerler.
Kadın (bağırarak) benim akerdeonumu nasıl satarsınız
Yaşlı kadın : sana kedi alacağız
Yaşlı erkek : üstelik kedinin yerini bile belirledik. Karın bölgesinde de bir kara lekesi var.
Kadın ve adam birbirlerine bakarlar.
Kadın gülümser, adam da…
[1] Kocaeli Ünv. Türk Dili ve Edb.Yüksek Lisans Öğrencisi