Eğitim, çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine, okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme, terbiye işidir. Öğretim ise, öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işidir.[1]
Eğitim çeşitli etkileşimlere dayanan, çok yönlü ve geniş kapsamlı bir süreçtir. Öğretim ise bunun düzenli ve programlı kısmını teşkil eder. Her türlü etkileşimde eğitim söz konusudur. Eğitim ve öğretim kavramları pek çok kez karıştırılır ve birbirlerinin yerine kullanılır. Öğretimde, eğitimden farklı olarak kasıt söz konusudur.[2]
Eğitim, bir ferdin kişiliğinin tüm gelişimine yardım eder. Öğretim ise yalnızca bir fert veya gruba bir takım görevleri verimli olarak yerine nasıl getirebilecekleri konusunda rehberlik eder. Belli eğitim alanlarında uzmanlaşmış kişileri “iyi öğrenim görmüş” sözcükleriyle tanımlayabiliriz. Ancak her “iyi” öğretim göreni, “iyi” eğitim almış olarak tanımlamak mümkün değildir. Öte yandan, belli bir konuda eğitimi olmayan kişileri “iyi” insan olarak tabir etmemiz olasıdır. Öğretim konusunda yetersiz olmak, kişinin eğitimde yeterli olmasına ve “iyi” olarak tanımlanmasına engel değildir.
Kişi, şahıs, ademoğlu, adem evlâdı, iki eli bulunan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı olarak nitelenen “insan”[3] için gerekli olan, eğitim ve öğretimin esaslarının kaynaştırılması ve uygulanmasıdır. İnsan sürekli değişim ve gelişim gösterir. İyi bir insan mükemmel bir insan demek değildir. Kimse mükemmel olarak görülemez, çünkü insanın gelişimi ve değişimi sınırsızdır. Eğer insan bilgi-davranış ikilisini hayata uyarlamada başarılı olursa, kişilik gelişimi de bu durumdan son derece olumlu etkilenir. İnsan hem fert olarak tek başına bir varlıktır, hem de toplumla iç içe yaşayan, temel değerlere ihtiyaç duyan, zinciri oluşturan halkalardan biri ve bütünün parçasıdır.[4]
Din, kişiyi maddeten erişilemeyen (aşkın) ve dolayısıyla da fizik-ötesi niteliği olan bir varlık hakkında olumlu inanç sahibi olmaya ve bu varlık ile ilgili mesajlara uymaya yöneltir. Din hem var olduğuna inanılan ama algılanamayan fizik-ötesi bir alem hakkında bilgi verir ve hem de gerek bu alemde, gerekse ölümden sonra gidileceğine inanılan fizik-ötesi bir alemde saadete erişmeleri için insanların bu fiziksel alemde neler yapmaları gerektiğinin reçetelerini verir. Dinin temelinde “inanç” esası yatar. [5]
Diğer bir bakış açısına göre ise din, Tanrı’ya, doğa üstü güçlere, çeşitli kutsal kitaplara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanettir, inançları, kurumları, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzendir. Din, inanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç, ülkü veya kült olarak da tanımlanabilir.[6]
Hayat sürekli değişim ve gelişim içindedir. Günümüzde “Hayat Boyu Eğitim” sloganı her alan ve anlamda geçerliliğini koruyacaktır. Çağ bilgi çağıdır. İnsanlara öğrendikleri bir süre sonra yetmemekte ve bilgiler yenilenmek, hatta yeniden yorumlanmak zorunda kalmaktadır. “Din Eğitimi” hayatın her kademesinde olması gereken bir konudur. İnsanların dinden gelen değerlerle, hayatı bütünleştirerek yaşamaları, eğitim sürecinin devamına bağlıdır.
İslam’da eğitimin amacı iyi bir insan meydana getirmektir. [7] Peki sözü geçen “iyi” ne demektir? Amaç, istenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı, uğurlu, hayırlı, kötü karşıtı olarak tanımlanan “iyi”ye ulaşmak mıdır? Kastedilen “iyi”ye ulaşmak için nasıl bir yol izlenmelidir?
Öncelikle İslam’ da “iyi” nedir? İyi, kötü iş yapınca utanmaktır, iyi huylu olmaya çalışmaktır, acımak, iyilik etmektir, fikir ayrılıklarında münakaşalara girmemek, bölücülüğü, ayrımcılığı istememek, uyuşmak, barışmak demektir. İyi, nefse hakim olmaktır, sabırdır, kanaattir.[8]
Eğitim-öğretim ve bir takım değerler kaynaşırsa insan bilgeliğe doğru adım atar. Bilgeliği kazanmada insana yardımcı olacak kapsamlı süreç eğitimdir.[9]
Din eğitim ve öğretiminde amaç sadece dini bilgiler aktarmak olmamalıdır. Aynı zamanda İslam’ın özü sayılabilecek “Erdem”e ulaşabilmenin yolları da aktarılmalıdır. “Erdem nedir?” sorusuna cevap arayacak olursak, “Erdem fazilet, ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklere verilen genel addır” tanımını kullanabiliriz.[10] Mutluluk hayatın temel amacı ise, mutluluğa ulaşmanın yolu erdemli olmaktan mı geçer? Erdemli olmak yeterli midir? Erdem yanında hangi önemli faktöre ihtiyaç duyarız? İnsanın ruhsal olgunluğunu simgeleyen Erdem’e ulaşmak için, ahlaki ve dini bilgiler bütünleştirilmelidir.
Öğrencilerin dini ve ahlaki soru ve sorunlarına akıllıca çözüm üretebilen, cevabı meçhul sorulardan uzak, inanç ve insanca yaşama özgürlüklerinin bilincinde olabilmelerini esas alan, istismarsız ve abartısız, kavram kargaşasına kapılmalarını önleyecek, korku boyutundan çok sevgi ile dine yaklaştıracak bir eğitim şekli olmalıdır. Hedef korkutmadan sevdirmektir. Çünkü sevgi ve hoşgörünün açamayacağı kapı yoktur.
Akıl, dini sorumluluğun temel şartıdır. Din aklın kullanılmasını ister ve bilimsel bilgiyi teşvik eder. İnsana en has hayır insani akıldır. Zira insan ancak aklı ile insandır.[11] Hurafe ve batıl inançlar, gerçek bilgilerle karıştırılmamalıdır. Gereksiz, saçma bilgilerden kaçınılmalıdır. Dini kavramların doğru anlaşılması ve kavranması esas alınmalıdır. Din, kültürü oluşturan kavramlardan biridir. Doğru eğitim, başkalarının inanç ve yaşayışlarına saygıyı da beraberinde getirir. İnanç ve ibadetlerin hayatımıza katkısını fark ettirir. İnanç sömürüsünü yok eder. Doğru eğitim için kişi sürekli kendini yenilemek ve geliştirmek zorundadır. Doğru bilgiye ulaşmanın yolu, sorgulama ve araştırmadan geçer. Verilecek cevaplarda kaynak gösterilmesi şarttır. Doğru eğitim ve hoşgörü iç içedir. Kuşak çatışmaları ve nesiller arasındaki farklılıklar dini hoşgörü sayesinde çok daha kolay atlatılabilir.
Din ve sevgi, insanlar arasında uzlaşma ve hoşgörüyü beraberinde getirir. Evrensel insani değerler İslam’ la bütünlük sağlamaktadır. İslamın özü, sevgi, saygı, adalet, vicdan özgürlüğüdür, yani erdemdir. Adalet bilgiyi ifade eder. Yani bilgi adaletten önce gelir. Adalet, her şeyin veya varlığın yerli yerinde olduğu uyumlu bir durum ya da ilişkiler hali olarak, veya benzer biçimde, eşyaya ya da canlıya işaret etsin ya da etmesin bir denge hali olarak tanımlanabilir. Adalet, insanın diğer insanlara ve kendisine göre gerçek ve doğru konumda bulunduğu bir hal ve konumdur. Bir şey veya bir varlık için, doğru konumu bilmek ise bilgeliktir. Bilgelik kendisinde bilgi bulunan kimsenin bilgiyi, adalet sağlayacak şekilde uygulamasını sağlayan Tanrı vergisi bir bilgidir. Adaletin hayat ve toplumda dış tezahürü onun içinde edebin gerçekleşmesinden başka bir şey değildir. [12]
Din öğretiminde, kuru kuruya verilen bilgiler yerine, nedenler, nasıllar üzerine kafa yorulmalı ve araştırmayı teşvik edici yollar tanıtılmalıdır. Sabit fikir yerini, özgür düşünmeye, sorgulamaya ve akla bırakmalıdır.
Aristo’ ya göre “kötü”, iyi bir terbiye ile “iyi”ye dönüşebilir. Kötü bir insan, terbiye ile iyi bir insan olabilir. [13] Bilgi birinci planda, pratik hayat ikinci planda yer alır. Yani İlim önce, Ahlak sonra gelir. Ancak fazilet elde etme konusunda gerekirse “Nefs Tasfiyesi”ne de başvurulabilir.
Ahlak meselesi sanat gibidir. Bütün güzel sanatların en üstünüdür. İnsanın insan olması bakımından, bütün işlediklerini parlak bir surette bulundurmak sanatıdır.[14] Zamanın ahlaki yapısına erdem hakimse, bu özelliklerdeki insanlar ön plana çıkar. Eğer kötülük hakimse, iyi göz ardı edilir, kötü örnek alınır. Ahlakın kaybı, insanı insanca yaşama amacından saptırır, tatminsizlik başlar ve çöküşe neden olur.
Sonuç olarak din, tüm insanlar için, çoğu zaman davranışlara yön veren önemli bir ihtiyaç olarak kabul edilebilir. İnsan gerçeklerle karşı karşıyadır, yaparak yaşayarak öğrenen sosyal bir varlıktır. Her insanın sevgi ve inanca, değerlere ihtiyacı vardır. Eğer “erdem” verilmesi gereken değerler topluluğu ise, “inanç” tüm ihtişamıyla karşımıza çıkar. Tüm olumsuzlukları saf dışı etmek adına, akıl-bilim-din el ele yürümelidir. “İyi” ve “ahlaklı” olan hayata geçirilmelidir. Yaşam bu düşünceler doğrultusunda geliştirilmelidir. Bilgi karmaşası yerine güzel örneklerle, düşündürerek, sorgulamalarla, temelinde insana saygı, özgürlüğe saygı, kültürel mirasa saygı olan hayat karşısında dimdik durabilmeyi sağlayıcı bir din eğitim ve öğretimine yönlenmemiz gerekmektedir.
KAYNAKLAR
Sunar, Cavit. İbn Miskeveyh ve Yunanda ve İslam’da Ahlak Görüşleri – Ankara Üniversitesi İlahiyat Fak. Yayınları Ankara 1980
S.M. Nakip El-ATTAS İslami Eğitim İstanbul 1991- çev:Ali Çaksu
Özdemir, Ahmet Yüksel. Felsefe Dünyası- Sayı 17 İlim ve Din
http://tdk.org.tr
Cebeci, Suat. Din Eğitimi Ders notları.
www.wikipediatr.com/islamin-iyi-huylari/r57sz-islamin-iyi-huylari-c999sz.html
Tosun, Cemal- Yetişkinler Din Eğitimi-Uluslar arası Din Eğitimi Sempozyumu- Ankara 1997
UYARI: Eğitişim Dergisinden yapacağınız her türlü alıntı için kaynak belirtmeniz ve sayfaya bağlantı vermeniz gerekmektedir. Yazıları bütün olarak kendi sayfanızda yayımlamanız yasaktır.Ancak, başlık ve bazı küçük alıntılarla, yazının tanıtımını yapabilir ve “Devamı için TIKLAYIN!” diyerek, konuklarınızın, ilgili yazımıza yönlendirilmelerini sağlayabilirsiniz.
Dipnotlar
[1] TDK Sözlüğü
[2]Prof. Dr. Suat CEBECİ – SAKARYA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAK. Din Eğitimi Ders notları.
[3] TDK Sözlüğü
[4] S.M. NAKİB EL-ATTAS İslami Eğitim – Çev: Ali ÇAKSU –İstanbul 1991 Sh:11-12
[5] Ahmet Yüksel ÖZDEMİR Felsefe Dünyası- Sayı 17 İlim ve Din
[6]http://tdk.org.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4376734BED947CDE&Kelime=din
[7] A.G.E Sh19
[8] http://www.wikipediatr.com/islamin-iyi-huylari/r57sz-islamin-iyi-huylari-c999sz.html
[9] A.G.E Sh:16
[10] http://tdk.org.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4376734BED947CDE&Kelime=erdem
[11] Prof. Dr. Cavit SUNAR İbn Miskeveyh ve Yunanda ve İslam’da Ahlak Görüşleri Ankara 1980 Sh:81
[12] S.M. NAKİB EL-ATTAS İslami Eğitim – Çev: Ali ÇAKSU –İstanbul 1991 Sh:63-64
[13] A.G.E Sh:53
[14] A.G.E Sh:54