Dilsel Etkinlik Olarak Okuma

Sayı 41- Ocak 2014

Okuma, düşünenin düşüncelerini, araştırmalarını, bulgu veya yorumlarını yazılı olarak aktardığı, yansıttığı, paylaştığı kavramsal/dilsel veriyi, yani üretileni, yeniden üreterek anlam varsıllığı yaratma, bilme, öğrenme, birleştirme, yorumlama, yeni bir anlam oluşturma, bir anlamı zenginleştirme ya da bir anlamı eleştirme amaçlı dilsel, doğal olarak düşünsel bir etkinliktir.

İç konuşma olarak adlandırılan seslendirilmeyen, yazılmayan, paylaşılmayan dilsel etkinlik de içinde olmak üzere, okuma, yazma, konuşma, dinleme, görsel okuma ve yazma becerileri de, iyi ya da kötü, başarılı ya da başarısız dilsel üretim sürecinin rol aldığı etkinlikleri içerir.

Okumak, sessiz bir ortam, yalnızlık, sabır ve süreklilik gerektiren; nedenlendirme, gerekçelendirme amaçlı, dilsel öğelerin işlevlerini bilerek izleyip, anlatılmakta olanı kavrayıp, gelecek anlamı öngörerek ona hazırlanma süreçlerini içeren bir edimdir. Bu edim çeşitli amaçlara göre gerçekleşir, ancak okumanın kendisinin tek başına bir amaç olması bilinci gereklidir.  Okuma eğitimi, her şeyden önce bu temel amaca katkı sağlamalı, henüz sürekli, düzenli bir okumayı amaç edinememiş ergenlerde böyle bir amaç oluşturmalıdır.

Okumanın zorunlu, sürekli, düzenli olarak gerçekleştirilmesinin temel gerekçesi; evren, dünya, insan, toplum ve çevresine ilişkin aralıksız üretilen bilgileri düzenli, sürekli olarak edinip, anlaması ve gelişmesinin bir zorunluluk olmasındandır.

İnsan olarak kalmak, gelişmeye bağlıdır. Gelişme öğrenmeye; öğrenmek anlamaya; anlamak ise çok büyük oranda okumaya bağımlıdır. Okumasız anlaşılacak olan bilgi, olay/olgular hem sınırlıdır hem onları bütün boyutları ile anlamak olanaksızdır.

Tüm bilgi dilsel süreçler işletilerek araştırılmakta, edinilmekte, düzenlenmekte ve aktarılmaktadır. Bu nedenle, bilgiye ulaşmanın en doğru, kestirme, düzenli, sürekli yolu bir başka dilsel etkinlik olan okuma ile gerçekleştirilir.

Tek kişinin bildiğini herkesin bilmesi, okumakla olanaklıdır. Bilgi üretilir ve paylaşıma sunulur, ona ulaşmanın tek yolu onu okumaktır; çünkü o yazılmıştır, dolayıma sunulmuştur.

Okumak eyleminin en belirgin ayırt edici yanı, o eylem sırasında sadece bilgiye ulaşılmakla kalmamasıdır; okuma süreci gerçekleşirken, tüm eğitim öğretim sürecinin temel amacı olan, bilgiler, bilgilerin taşıyan kavramlar, kavramları anlamlı, tutarlı biçimde dilselleştiren tümceler arasında İLİŞKİ kurularak anlama yetisinin geliştirilmesi, yeni anlamlar türetilmesi, çelişki, ilişki, çatışkı gibi ussal süreçlerin çoğunun işe koşulduğu zahmetli ama çok verimli bir süreç olmasıdır.

İnsan okurken, tarar, gözden geçirir, kavrar, öğrenir, sınıflar; soru sorar, sonuç çıkarır,değerlendirir, eleştirir ve bu süreçte sözcük, sözdizim ve anlambilgisinden yararlanarak çıkarım, bağıntı, tanıma, tahmin etme gibi ruhdilbilimsel (psikodilbilimsel) etkinliklerde bulunur.

İnsan değiştirmeye alışmış, değiştirmeyi öğrenmiş bir varlıktır. İnsanın doğa, dünya,  çevresi ve kendisi üzerinde bu etkinliği sürdürmesi, hata yapmaması da doğru bilgilerle, buna bağlı doğru anlamalarla, üretmelerle yani doğru okumalarla gerçekleşebilir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir