Dijital Bölünme

Sayı 78 Nisan 2023

Dijital Bölünme

Toplumlar çeşitli etkenlerle bölünür, saf tutarlar. Sağlı-sollu, köylü-şehirli, gelenekçi-modern… Bilişim toplumuna geçeli beri yeni bir bölünme ortaya çıktı. İnternete erişip bilgi-bilişim eyleyenler ve eyleyemeyenler.

Akıllı telefon kullanarak bilgiye erişenler sosyal medya ve diğer bilgiye erişim olanaklarına sahip oldukları için gelişmeleri hızlı izlemek, hızla refleks göstermek ve tavır almak olanağına sahiptirler. Erişemeyenler ise adeta geçmiş yüzyılların sözlü kültüründe yaşamaya devam etmekte, gelişmelerin gerisinde kalmaktadırlar. Dijital mahrumiyette olanların düşünme, algılama, tepki verme davranışları da diğerlerinden farklılaşmaktadır.

Dijital mahrumiyet yaşayan birisine göre cep telefonu sadece telefondur. Akıllı telefon lükstür! Onunla bilgiye erişildiğinin farkında değildir.

Dijital bölünme siyasal davranışta da kendini göstermektedir. İnternet olanakların erişebilenler sosyal medyada kendi dünyalarını kurmuş, Türkiye’yi hep kendileri gibi sanıyorlar. Sokakta kendileri gibi düşünmeyenleri görünce şaşkınlıktan şoka uğruyorlar!

Avantajlı ve dezavantajlı gruptakilerin partilere göre dağılımları var mıdır? Bir araştırmaya rastlamadım. Yine de gözlemlerden oluşan kanılar var. İnternete erişemeyen ya da kullanamayanlar her partide bulunuyor. En çok hangisinde olabilir diye kurcalayınca Ak Parti ve HDP seçmenleri arasında bunların oran olarak daha yüksek olabileceği yorumları yapılıyor. Bir türlü erişilemeyen ve ne olursa olsun eğilimlerini değiştirmeyen sabit kitleler en çok orada bulunuyor.

Dijital araçlarla bilgiye erişemeyen yurttaşlarımıza kimler, nasıl erişiyor ve onlar kararlarını neye göre veriyor? Onlar neden bu kadar kettirler?

Cem Karaca ve Karabağ Şarkısı

1990’larda Sovyetler Birliği dağıldı. Sürpriz oldu; beklenmiyordu. Bizde Natocu 12 Eylül ve TÖ rejimi solculara nefes aldırmıyor, Teokratlar pışpışlanıyor, cemaatler yeşertiliyor… Solcular çeşit çeşit… Nedense taşnakçı sol şerbetliydi ne yeterince dokunuluyor ne de onlar sesini kesiyordu. Solun sözcüsü haline geldiler, sol adına norm koyar oldular.
***
SSCB dağılınca Ermenistan, komşusu Azerbaycan’a saldırdı! Karabağ’ı yuttu, Rusya’nın Türkiye’yi işgal etmek için hazırda tuttuğu ordunun da yardımıyla Azerbaycan’da ilerlemeye başladı.
***
Türkiye’de halktan homurtular yükseldi. Azerbaycan’a yardım edelim diye… giden gönüllüler oldu ama toplum devletin bir şeyler yapmasını bekliyordu. Başbakan TÖ demez mi “Biz sünniyiz onlar şii. Onlara İran yardım etsin!” Kemalist çevreler kıyamet kopardı. Solda da tartışma başladı. Solcular saldırıya uğrayan mazlum Azerbaycan’ın yanında duruyor ama içindeki taşnakçıların Turancılık suçlamalarına hedef oluyorlardı.
***
Cem Karaca solcu, sosyalistti. Kenani Tö rejiminde Almanya’ya kaçmıştı. Rica minnet dönebildi.
***
Cem Karaca’nın babası Azerbaycan Türkü bir tiyatro sanatçısı Mehmet Karaca, anası ise İranlı Ermeni bir opera sanatçısı İrma Felekyan’dı.
***
Cem Karaca o ortamda bir gün kalktı ve Karabağ adlı bu şarkıyı yaptı. Bütün soruları yanıtladı, kaosta ayar verdi. SSCB’nin dağılmasının yeni olanaklar yarattığını dile getirdi, ezberlenmiş siyasetin dışından, tarihin vicdanı gibi konuştu.

Taşnakçı sol o gün bugündür Cem Karaca’yı affetmemiştir. “Dönek!” deyip durur…;
***
“Karabağ da talan var
Akdere’den saldıran var
Demirsen durun gedim
Gözü yolda kalan var
Şeyh Ahmet Yesevi nin yaktığı ateş
Ateş değil sanki şerbet iç dolu dolu
Binbir nakış söyler yerde kilimler
Atayurttan Balkana ille Anadolu ille
Bu asla bir turan değil muhteşem bir tufandır
Kavuşan elalem değil Can ile Canandır
Bu asla bir turan değil muhteşem bir tufandır
Kavuşan elalem değil Can ile Canandır
Şimdi türkü söylemenin işte tam zamanıdır”

“Seccadeye basma ayak!”

2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday Kemal Kılıçdaroğlu, bir otelde birkaç kişiyle verdiği pozda yerde halı döşeli olduğu görülürken, bir de namazlık (seccade) vardı. Bu fotoğraf siyasi tartışmalara konu oldu. Sorun ola şey Kılıçdaroğlu’nun seccadeye ayakkabısıyla basmasıydı. Namazlık, namaz kılma kurallarından olan temiz yerde kılmak kuralını karşılıyordu. Normal hallerde namazını kılan seccadeyi hemen kaldırırdı. Ancak orada yerde bırakılmıştı ve olanlar oldu. Kılıçdaroğlu yerde seccadeyi görmediği ama yine de özür dilediğini açıkladı…

***

Muhammed Fuzulî’ye aşağıdaki gazeli yazdıran ne olmuştur? Düşündürücü ve uyarıcı. Küçük bir uyarı yapmalıyım: Şiirin aslı böyle olmakla beraber, ilk dizede birisinin anlamı değiştirme gayretkeşliği olmuştur. Değiştirilen metinde ilk dize “Şarap içtiysen…” diye bir giriş eklenmiş ve şiirin anlamını tamamen değiştirmiş. Anlaşılabilir özgün hali aşağıda. Değiştirilen metin Gölpınarlı’nın hazırladığı Fuzul’i Divanı’nda bulunuyor.

Gazel

Gönül seccadeye basma ayak, tesbihe el vurma,
Namaz ehline uyma, onlar ile durma, oturma!
***
Eğilip secdeye, salma feragat tacını başdan,
Vizudan su sepip, rahet uykusun gözden uçurma,
***
Sakın pamal olursan buraya tek, mescide girme,
Ve ger naçar girsen, onda minber kimi çok durma!
***
Müezzin nalesini alma kulağa, düşme teşvişe,
Cehennem kapısın açturma, vaizden haber sorma!
***
Cemaat izdihamı mescidi salmış küduretler,
Küduretü zere, lütfet, bir küduret sen hem arturma!
***
Hatibün sanma sâdık vaizün kavliyle fi’l itme
İmâmın dutma âkıl ihtiyarun ana tabşurma.
***
Fuzulî behre virmez taat-i nâkıs nedür cehdün
Kerem kıl tâat suretinde hadden aşurma.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir