Yağmurlu bir pazar gününde kim sokağa çıkmak ister? Kim gezmek ister? Ben tabi ki ben tabi ki.
Çisil çisil yağan yağmurun altında dolaşmak, yağmur damlalarının saçlarını okşamasına izin vermek varken neden yağmurlu bir günde evde oturayım ki? Yağmuru oldum olası çok severim. Gelecekte öğrencilerimle yağmurun altında ders bile işleyebilirim. İsteyerek ve keyif alarak yağmurun altında zaman geçirdiğinizde hasta olmazsınız, inanın buna. Bende çocuklarımı hasta etmek istemem her öğretmen gibi.
Yağmurun altında sırılsıklam ıslanmak çok büyük bir zevktir. Bu yüzden benim hiç şemsiyem olmadı. Asla bir şemsiyem olsun da istemedim. Güneşin tadını çıkartıyoruz da neden yağmurun tadını çıkartmıyoruz? Yağmurun suçu ne?
Yağmur berekettir. Yağmur toprak kokusudur. Yağmur yeşermektir. Yağmur yeniden can bulmaktır. Yağmur hayattır. Hep merak ederim yağmurdan neden kaçarız? E hani yağmur bereketti? Kaçmak neden? Yağmurlu gün pazar gününe denk gelmişse o yağmura doyum olmaz. Kimse çıkmaz sokağa, sokak senindir. Sarıl bütün ağaçlara ağaçlar senindir. Git parka, kimsecikler yok park senindir. Parkta hiç çocuk olmaz tek başına koştur yağmurun altında. Benim gibi yağmuru seven insanlarla sokağı, parkı, ağaçları paylaşmak istiyorum. Büyük şehirlerde pazar günleri her yerde, semtte, parkta, sahilde sokaklar hınca hınç insan kaynar. Adına tatil derler, gezmek derler. Bence hiçte öyle değil. Sadece güneşli ve sıcak pazar günleri mi tatil olur? Yağmurlu günler de tatil ve kalabalık olsun istiyorum. Yağmurdan korkmamak gerektiğini öğretelim istiyorum. Sizi okşayan yağmur tanelerinden korkmak olur mu hiç?
Yağmur berekettir dedik. Gerçekten berekettir. Toprak ana açmış bağrını hayat kaynağını bekler. Yere düşen ilk damlayla birlikte içine kana kana çeker. Bahçeşehir’e düşen yağmur Edirne’de filiz verir. Toprak ondan buharlaşan suya tekrar kavuşur. Yağmurla sulanan topraklar bize her türlü sebze, meyve, oksijen, besin, nefes vs. olarak geri gelir.
Yağmur toprak kokusudur, dedik. Yağmurla toprak yıkanır. En güzel kokuyu salar gökyüzüne. O güzel koku bulutlara eşlik eder. Bulutlarla gezer dünyanın dört bir yanını sonra memleketime gelir yine dağlara çarpar ve Ardahan platosunda benimle buluşur. Yağmurdan sonraki toprak kokusuna beş yıldır hasret kaldım. Ardahan’da yağmur yağınca duyduğum toprak kokusu duymak istediğim tek şey.
Yağmur yeşermektir, dedik. Yağmursuz geçen aylarda toprak çatlar. Çığlık atar da biz anlamayız. Çığlıklarını bir tek gökyüzü işitir ve cevabını yağmur tanelerine yükler, gönderir. Yağmur yağar yağar yağar yağar toprak suyuna doyunca, kesilir aniden yağmur. Toprak ana da gökyüzüne cevabı geciktirmez. Çatlakları iyileşmiş, yarası kapanmıştır. Meyvesini hemen verir. Yeşererek renk cümbüşü yaratarak gökyüzünü kendine hayran bırakır. Gökyüzü seyre dalar.
Yağmur yeniden can bulmaktır, dedik. Karadeniz’de çamdan düşen bir koza toprağa kavuşur. Toprağına kavuşan koza körpe bir fidan olmak üzere yağmurla hayat bulur. Hayat bulması için gereken süreyi biz ona verirsek tabi.
Yağmur hayattır, dedik. Bunu anlatmak için ben kelimelerim yetmez. Yeşeren ağaçlar, çiçekler, canlılar, toprak aslında bütün doğa bunu anlatıyor. Doğaya bakınca görebiliriz.
Son olarak size çok büyük bir sır vermek istiyorum. Yağmurdan sonra açan ilk güneş bizi gençleştiriyor, güzelleştiriyor, sağlığımıza kavuşmamızı sağlıyor. Ancak bunları kimin için yapıyor biliyor musunuz? İlk yağmurda şemsiye açmayanlara yapıyor. Benden söylemesi. Yağmur tanelerine haksızlık yapmayalım.
NOT: Güneşli pazar günlerini tatil olarak kabul edebilmemiz için yağmurlu pazar günlerini tatil olarak kabul etmek lazımmış, güneş söyledi bana.