Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Eğitim Üzerine Birkaç Söz

Sayı 80- Ekim 2023 Cumhuriyet'in 100. Yılı

Yaşama tutunabilmek, canlı kalabilmek çevrenin etkileriyle kısa ya da uzun bir yolculuktur. Bu yolculuk, canlıların farklı yeteneklerini çevreyle uyuma eklemlemesi sayesinde süreklilik kazanabilir. İnsan, bu canlı aleminde doğa ile uyumunu eğitim ile gerçekleştirebilir. İnsanın doğaya uyumu bazen yıkıcı bazen kabul edici bir ilişki ile sürdürülebilir. İnsanın hayatta kalma serüveninde eğitimin; yani öğrenmenin ve öğretmenin birlikte var oluşuna ihtiyaç duyulur. İnsan bir yandan öğrenip diğer yandan öğreterek varlığına süreklilik kazandırır. Hayatta kalma güdüsü ile çevreyi kendi çıkarına göre değiştirmek ister. Daha uzun ve daha etkili bir yolculuk arzu eder.

İnsanın biyolojik olarak varlığı onun toplumsal bir varlık olarak hayatına devam etmesi gerekliliği ile bütünleşir. Bu nedenle informal ve formal eğitim insan yavrusu için kaçınılmaz bir hal alır. Amaçlı, planlı ve profesyonel olmayan eğitim, yaşamın her alanında insan için yaşamda var olma mücadelesini kolaylaştırabilir. Ancak formal eğitim bu sürecin daha kesin ve anlamlı bir şekilde gerçekleşmesine yardım eder. Eğitim, bu çerçevede insanı geleceğe hazırlama, çevreye uyumunu sağlama, istenilir davranışlar edindirme sürecidir. Eğitim bir yandan formal olmayan yanıyla toplumsal düzenin her yerinde bulunurken diğer yandan formal olarak eğitim kurumlarında gerçekleşir.

Eğitimin formal alanı olarak okullar, sosyal ve hijyen bir çevre olarak istenilir davranışların yuvasıdır. Okulun sosyal ve hijyen yapısı onun denetlenebilir özelliği ile anlam kazanır. Yetişme çağında bir çocuk ya da ergen öğrenme sürecinin içerisinde sosyal olarak bulunduğu ölçüde kazanımlarının niteliğini artırabilir. Her toplumsal yapı kendi değer, inanç, bilgi, tutum ve davranış kalıplarını yeni yetişen kuşağa eğitim/okul aracılığıyla daha kolay aktarabilir.

İnsan, evrenin sonsuzluğunda   farklı bilim alanlarının üzerinde düşündüğü bir varlık olarak yerini almıştır. İnsan, insanın var oluşunu, evrenin düzeninde anlamaya çalışan tek varlıktır. Buna dair sayfalarca soru üretilebilir. Cevap herkesi tatmin etmeyeceği gibi etmek zorunda da değildir. Bir gün bir deprem insanoğlunun onca yılda ortaya koyduğu birikimi süpürerek götürebiliyor. Bugün olduğu gibi. Öyleyse eğitim insanın doğayla mücadelesinde anlamlı bir şekilde tutunma gücünü artırmaya yardım edebilir.

Yaşamda insanın mücadelesi, bir tür yarışma ve bu yarışma içinde hayatta nasıl kalınacağının ortaya koyulmasıdır. Canlılar aleminde bu yarış biteviye vardır. Durant’a (1968) göre, tarihi dönemler boyunca evrim biyolojik değil sosyal alanda görülmüştür. Evrim insan türünün genetik çeşitlenmesiyle değil birey ve gruplara taklit ve eğitimle iletilir. Belli bir gruba ait gelenek ve görenekler insan türündeki kalıtıma ve insan bireylerdeki içgüdülere karşılık gelir.

İnsanoğlunun kendini gerçekleştirmesinin yolu her halde eğitimle mümkündür. Epiktetos’un “Yalnız eğitilmişler özgürdür” sözünden yola çıkarak insanın kişiliğini oluşturma yolculuğunun mimarı yine kendisidir. Şimşek’e (2018) göre, tutsak akıl dışı bir güce tabi olur. Eğitilmemiş akıl korkaktır, cesaretsizdir. Ayakta kalmanın tek yolunu itaat olarak kabul eder. Tarih boyunca cesur olanlar ve itiraz edenler toplum önünde öldürülmüşlerdir.

Bugün Cumhuriyetimizin 100. yılında eğitimde imkan ve fırsat eşitliğini yaygınlaştırarak insanoğlunun özgürleşme sürecini daha bir ileriye taşımak gerekiyor. Cumhuriyetin Türkiye için değeri onun bilimsel altyapısının sağlamlığında saklıdır. Cumhuriyet, ulusal bağımsızlığı öncüleyen bir yönetim anlayışı ile bilimsel ve laik temeller üzerine, özünde eğitim ve diğer değişkenlerle birlikte yoluna devam etti. Ancak süreç içerisinde; kimi zaman karşıt dünya görüşlerinin pervasız eleştirisi ve saldırısı kimi zaman global dünya düzeninin dayatmaları ile bu yolculuğun hızı zayıfladı ama durmadı.

Cumhuriyetin kalkınma hamlesini bugünlere taşıyan kuşkusuz laik ve bilimsel eğitimin yapı taşlarıdır. Hasan Ali Yücel’in 1956 yılında kaleme aldığı “İyi Vatandaş İyi İnsan” adlı kitabında yer verdiği “Görülüyor ki, bir yandan milletin maneviyata karşı duyduğu susuzluk, diğer yandan maddi hayatı düzenleyecek bilim ve teknikte yetişip kuvvetlenme zarureti, bugünkü Türkiye’nin, iki kanatlı ana meselesidir.” görüşüne Cumhuriyetimizin 100. yılında hala ihtiyaç duymaktayız ve bunu aramaktayız. Sözün devamında Yücel (1993) “Uçmak ve yükselmek için her ikisine de kıymet ve ehemmiyet vermek durumundayız. İlmin ve tekniğin en son verilerini öğrenmemiz ve kullanmamız ne kadar derin bir zaruret ise milli varlığımızın üstün ve gerçek tanıdığı manevi kıymetlere de o derece önem vermemiz icab eder.”  diyerek aklın bilimin ışığında manevi dünyanın da insan için gerekliliğine işaret eder. Bu yüzden kitabında iyi vatandaş iyi insan olmanın evrimini en eski üç büyük ahlakçı ile başlatır. Bunlar Buddha, Konfüçyüs ve Sokrates’tir. Bilimin yol göstericiliğinde insan dünyasının manevi yolculuğunu da anlayarak kurgulanacak bir eğitim sitemine ihtiyaç duymaktayız.

Cumhuriyet tarihinde bilimsel ve laik eğitimin aktif bir şekilde eğitim sistemimizde yer almasını Köy Enstitüleri bir üst seviyeye taşınmıştır. Cumhuriyetin kuruluş felsefesinde yer alan bilimsel ve laik eğitim ile eğitim sitemimiz ivme kazanmıştır. Köy enstitülerinin kuruluş amacında köylerdeki bilgisizliği gidermek olmasına rağmen yasa o gün meclisten 278 oyla geçmiş 148 milletvekili oylamaya gelmemiştir. Eğitimin bilimsel ve laikliğine ilişkin duvarlar o gün de kendisini göstermiştir. Bu dönem farklı dünya görüşlerine sahip kesimlerin Köy enstitülerine yönelik eleştirilerinin olduğu dönemdir. Köy enstitüleri 17 Nisan 1940’da 3803 sayılı kanun ile kurulmuştur. Bu Kanunun bazı maddeleri şöyledir.

Madde 1 — Köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek üzere ziraat işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde, Maarif Vekilliğince köy enstitüleri açılır.

Madde 3 — Enstitülere tam devreli köy ilk okullarını bitirmiş sıhhatli ve müstaid köylü çocuklar seçilerek alınırlar. Enstitülerin tahsil müddetleri en az beş yıldır. Öğretmen olamayacağına kanaat getirilen talebenin ayrılacağı mesleklerin tahsil müddetleri Maarif Vekilliğince tesbit edilir.

Madde 6 — Köy enstitülerinden mezun öğretmenler, tayin edildikleri köylerin her türlü öğretim ve eğitim işlerini görürler. Ziraat işlerinin fennî bir şekilde yapılması için bizzat meydana getirecekleri örnek tarla, bağ ve bahçe, atelye gibi tesislerle köylülere rehberlik eder ve köylülerin bunlardan istifade etmelerini temin ederler. Bu öğretmenlerin disiplin işlerinin ne suretle görüleceği bir nizamname ile tayin edilir.

Köy kalkınmasına odaklı Köy enstitüleri tarımsal ve endüstriyel faaliyetlerle köylerin kalkınmasında eğitim merkezleri olarak düşünülmüştür. Bugün Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Köy enstitülerinin yapma ve öğrenmeye dayalı sistemini eğitim sistemimize yerleştirebilmiş değiliz. Aksine, öğrenmeye dayalı sistemi daha da güçlendirmiş durumdayız. Eğitim tarihimizde 17 Nisan 1940 ile başlayan Köy enstitüleri süreci 1954 tarihinde son bulmuştur.

Bugün yeniden Köy enstitülerini kurarak eğitim sistemimize katkı sunamayız ancak temel felsefesi insan, yaparak öğrenme ve bilimsel eğitim olan Köy enstitüleri felsefi ile yola devam etme gerekliliği bir gerçektir. Bilimsellik, yaşama yön veren temel bir ilke olarak düşünülebilir. Bilimsellik içinde kuşku, deneme, nesnellik, özgürlük barındırır. Bilimin esnek yapısı onun zaman içinde ürettiği bilginin değişebileceği ve yenilenebileceği gerçeğini yansıtır. Bu da her çağda bilimsel bilginin değişen ve biriken bilgi birikimiyle insanın dünyayı yeniden anlama ve kurma çabasına yardım eder.

Eğitimin bilimsellik, süreklilik, imkan ve fırsat eşitliği, karma eğitim, demokrasi, laiklik, planlılık, gibi ilkeleri bugün üzerinde yükselmemiz gereken temel ayaklardır. Aksi halde Çınar’ın (2012) ifade ettiği  “Zihni yeniden kurgulanarak mankurtlaştırılan kişi, düşmanını efendi kabul edip kendi halkına ve değerlerine karşı savaşan bir köledir.” Böyle olunca anı yaşayan geçmişi unutmuş geleceğe ilişkin ütopyası olmayan başkalarının tanımına uygun, bilimle yolunu aramayan bir nesil yetiştiririz.

Cumhuriyetimiz; düşünen, düşünebilen, soru sorabilen, eleştiren bir zihin yapısına ilişkin şemalar oluşturmak istediği için eğitimin bilimselliğine daha çok vurgu yapmıştır. Atatürk’ün bazı sözlerinde eğitimin bilimselliğini, bağımsızlık ve hürriyet aşkını görmek mümkündür. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” sözü ile bilimin rehberliğine; “Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır.” sözü ile öğretmenlerin aydınlık yüzüne; “Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder.” sözü ile özgürleştiren eğitimin gücüne ve Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.” sözü ile mankurtlaştırılmayan nesillerin önemine işaret eder.

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında fikri hür vicdanı hür yaşam idealinde sahip nesiller yetiştirmek eğitim sistemimizin ilkesi olmalıdır. Cumhuriyet; erdem, özgürlük, yenilik severlik, laiklik, bağımsızlık inancıyla gelişebilir. Bu sepele Atatürk’ün sözünde anlam bulan  “Efendiler! Size şunu söyleyeyim ki, devrimci Türkiye Cumhuriyeti’ni benim kişiliğimde var zannedenler çok aldanıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti, her anlamı ile, büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Değerli evlâtlarının elinde daima yükselecek, sonsuza dek yaşayacaktır.” ideali hepimiz için temel bir değer olarak var olmaya devam edecektir. Atatürk’ün ve bilimin aydınlığında nice yüzyıllara…

Kaynaklar

Çınar, İ.(2012). Neden ve nasıl mankurtlaştırılıyoruz. İstanbul: IQ Kültür ve Sanat.

Durant, W.ve Durant, A. (1968). Tarihten dersler. (çev. Bozkurt Güvenç), İstanbul: Cem.

Şişman, H. (2018). Yalnız eğitilmişler özgürdür. İstanbul: Kırmızı kedi.

Köy Enstitüleri Kanunu (1940, 17 Nisan). Resmi Gazete (Sayı: 2803), Erişim adresi: https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/4491.pdf

Yücel, H.A. (1993). İyi vatandaş iyi insan. Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir