Avrupa’da yaşanan Rönesans, Reform ve Aydınlanma Devrimi ile bunların sonucunda ortaya çıkan Sanayi Devriminin yol açtığı modernleşmeyi Doğu toplumları sonradan anlayabilmiş ve karşı atak yaparak gelişme farkını kapatmak istemiştir. Osmanlı, Rusya ve Japonya birbirine yakın zamanlarda başladıkları “çağdaşlaşma” savaşımında bir yüzyıl içinde başarılı olurken Osmanlı Devleti aynı başarıyı gösterememiştir. Bunun birçok nedeni vardır ve nedenlerden birisi de yapılan ıslahatlarda kararlılık gösterememektir. Değiştirilmesi gereken düzenden beslenenler değişme ve gelişmeye karşı çıkmış, karşı çıkarken din kurumunu da yanlarına almayı ihmal etmemişlerdir. Böylece Rusya ve Japonya’nın sergilediği başarı ortaya konamamıştır. II. Mahmud’un 1820’lerde yapmaya çalıştığı reformlar, padişaha “Gavur Padişah” denilerek engelleniş, o zaman yapılması gerekenler yüz yıl sonra Cumhuriyetle birlikte yapılabilmiş ama bu arada büyük bir devlet kaybedilmiştir! Devletin ileri adımlarının gelen tepkiler üzerine geri çekilmesi “Mehter Yürüyüşü” diye alaya alınmış, iki adım ileri bir adım geri giderek yapılan yenileştirmelerin istikrarsızlığı sistemleri çağdışına itmiştir. Cumhuriyet yönetimi bu durumdan ders çıkararak devrimlerde olabildiğince kararlılık göstermiştir (Çınar, 2014; 2018).
Cumhuriyet, birçok yenilikle ve yeni bakış açısıyla kurulmuştur. Bu yenilikleri, Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında ıslahatçılık deneyimlerinden olgunlaşan yeni düşünceler ve Türk Dünyası aydınlarının uygulayıp halka da mal ederek geliştirdikleri Ceditçilik hareketinin ortaklaşa sonuçları olarak görmek konuya doğru bir yaklaşım olacaktır.
Nereye gitmek istenildiği büyük ölçüde nereden geldiğiniz ve çağın gidişatının nereye yöneldiği, dünyanın ne tarafa gittiğiyle ilintilidir. Bu saptamadan hareket edildiğinde hem geçmişi iyi çözümlemek ve uygarlığın yönünü iyi analiz etmek gerekir. Yanlış saptamalar özellikle ulusların yaşamında büyük kayıplara yol açar.
Cumhuriyet kadrolarının içinde bulunulan çağı iyi kavradıkları, Osmanlı ıslahat deneyimlerini iyi inceledikleri, çağın yönünü iyi okudukları aradan yüz yıl geçtikten sonra çekinmeden söylenebilir. Bunu Cumhuriyetle birlikte yapılan ve yönü ulusal, demokratik bir bilim toplumu olmakla sonuçlanacak yola girmelerinden çıkarmak olanaklıdır. Konuyu dağıtmamak adına sadece Atatürk’ün dil ve tarih tezi olarak bilinen Güneş-Dil Kuramı ve liselerde okutulan dört ciltlik Tarih kitaplarındaki yaklaşımı örnek vermek yeterlidir. Milletin dili, bilim, sanat ve devlet dili haline getirilmiş, millet ile devlet birbiriyle konuşabilmiştir. Tarih olarak İslam ümmetin tarihi değil, Türk milletinin tarihi okutulmaya başlanmıştır. Ne yazık ki başta Güneş-Dil Kuramı olmak üzere Atatürk’ün bilime ve kültürümüze olan önemli katkıları onun ölümünden sonra kenara itilmiş hatta sansürlenmiştir (Arslanoğlu, 2023).
Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti daha sonra Türk Tarih Kurumu adını alacaktır. O zamanlar bu kurulda yer alan aydınlar aynı zamanda Atatürk’ün danışmanları ve yakın çalışma arkadaşlarıdır. Neredeyse hepsi ceditçidir. Bu kadronun hazırladığı Tarih kitapları 1931 yılından itibaren liselerde ders kitabı olarak okutuldu. Bu ders kitaplarından ilk üç cilt 1942, dördüncü cilt ise 1945 yılında ders kitabı olmaktan çıkarıldı. Kaldırılma gerekçeleri kitapların fazlaca ayrıntılı olması, sıkıcılığı ve hümanist değerlere ters düşmesi gibi görüşlerdir.
Tarih kitabının içeriği kronolojik bir sıra izliyor ve doğal olarak Türk merkezli bir bakışla tarihsel konular işleniyor. Tarih I, “Tarihten Evvelki Zamanlar ve Eski Zamanlar” alt başlığını taşıyor. Evrenin oluşmasından beşeriyetin oluşması ve Türklerin anayurdu ilk konular arasındadır. İskit, Hint, Kalde ve Asur’la devam eden konular Anadolu ve Ege uygarlıkları ile Etrüsklerle sürüyor. Ekler hariç, 384 sayfa.
Tarih II, “Orta Zamanlar” yan başlığını taşıyor. Roma, Avrupa ve Asya Hun İmparatorluğu, Avarlar, Akhunlar, Türkeş, Karluk ve Uygur Devletleri, Batı Asya ve Doğu Avrupa’daki Türk Devletlerinden (Hazar, Macar, Peçenek, Oğuz ve Kumanlar) söz ettikten sonra İslam tarihine giriyor, İslam’ın ortaya çıkışı ve halifelik dönemlerinden sonra ilk Müslüman Türk devletleri olarak Samanoğulları, Gazneli, Karahanlı ve Tolunoğulları devletleri işleniyor. Büyük Selçuklu Devleti’nden sonra Haçlı savaşları, Harzemşahlar, Türk-Moğol İmparatorluğu, Timur ve Babür İmparatorluğu ile cilt tamamlanıyor. Ekleri hariç, 291 sayfalık bir kitap.
Tarih III, “Yeni ve Yakın Zamanlarda Osmanlı-Türk Tarihi” yan başlığıyla yayınlanmış. İçindekiler başlı başına Osmanlı Devleti’ne ayrılmış. Kuruluş, gelişme ve yıkılış dönemleri incelenmiş. Birinci Dünya Savaşı ve Sevr Antlaşması ile bitmiş. Ekler hariç 182 sayfa.
Tarih IV ise “Türkiye Cümhuriyeti” yan başlığını taşıyor. Bir yakın dönem kitabı. “Türk milletinin yeni bir devlet daha kurması” bölümüyle başlayan kitap Birinci Dünya Savaşı’nın sonuçları ile devam ediyor ve İstiklal Harbi’ni açıklıyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu ortam ve koşulların analizini yaptıktan sonra devrimler gerekçeleriyle birlikte açıklanıp, hangi dertlerin çaresi olarak yapıldığı anlatılıyor. “Maarif ve Terbiyede İnkılap ve Islahat Cereyanları” başlığını taşıyan bölüm eğitim politikalarını temellendiriyor. Ekler hariç, 374 sayfadan oluşuyor.
Tarih kitabının içeriği ümmetçi bir imparatorluktan çıkıp bir ulus devlet olarak kurulan ve millet inşasına (nation building) çalışan yeni devletin çizgisi olması açısından çok önemliydi. Nitekim kitabın “mukaddime”sinde (ön sözünde) kitabın yaklaşımı ve ileri sürdüğü tez açıkça bunu beyan etmektedir. Bu ön söze aşağıda yer verilmiş ve metin olduğu gibi alınmıştır.
Tarih Kitabının Hazırlanmasına Katkıda Bulunanlar
Tarih I, Tarih II ve Tarih III adlı ciltlerde kitabın hazırlanmasına katkıda bulunanların adları “Mukaddime”den sonra yazılmışken, Tarih IV adlı ciltte “Bu kitap Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti tarafından yazılmıştır.” diye not düşülmüş. Diğer ciltlerdeki kişilerin de zaten Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti (T.T.T.C.) üyeleri olduğu görülür. İlk üç ciltte adları sıralanan kişiler ve ünvanları şöyledir:
M. Tevfik Bey (Riyaseticümhur Umumi Kâtibi ve Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti Reisi)
Samih Rifat Bey (Çanakkale Mebusu ve T. T. T. C. Reis Vekili)
Akçuraoğlu Yusuf Bey (İstanbul Mebusu, Ankara Hukuk Mektebi Siyasi Tarih Profesörü ve T. T. T. C. Reis Vekili)
Reşit Galip Bey (Aydın Mebusu ve T. T. T. C. Umumi Kâtibi)
Hasan Cemil Bey (Bolu Mebusu ve T. T. T. C. Azası)
Afet Hanımefendi (Musiki Muallim Mektebi Tarih ve Medeni Bilgiler Muallimi ve T. T. T. C. Azası)
Baki Bey (Erkanı Harbiye Miralayı, Büyük Erkanı Harbiye Harp Tarihi İkinci Şube Müdürü)
İsmail Hakkı Bey (Balikesir Mebusu ve T. T. T. C. Azası)
Reşit Saffet Bey (Kocaeli Mebusu ve T. T. T. C. Azası)
Sadri Maksudi Bey (Şarki Karahisar Mebusu ve T. T. T. C. Azası)
Şemseddin Bey (Sıvas Mebusu ve İstanbul Darülfünunu Türk Tarihi Sabık Profesörü ve T. T. T. C. Azası)
Şemsi Bey (Miralay, Harita Umum Müdürlüğü Harita Şubesi Müdürü)
Yusuf Ziya Bey (Eskişehir Mebusu, İstanbul Darülfünunu Hukuk Tarihi Sabık Profesörü ve T. T. T. C. Azası)
Bunlardan Profesör Yusuf Akçura ve Profesör Sadri Maksudi Arsal gençlik yıllarından itibaren Tataristan’dan gelip Türkiye’de bulunan, kurtuluş ve kuruluşa katılan ceditçi entelektüellerdir. Yusuf Akçura, Ceditçiliğin yaygınlaşmasını ve bir aydınlanma hareketine dönüşmesini sağlayan İsmail Gaspıralı’nın hem arkadaşı hem de kayın biraderidir. Bunların ve benzerlerinin Atatürk’ün yanında bulunması başta milliyetçilik olmak üzere birçok cumhuriyet değerinin başkalarından değil, Türk Dünyasından alındığını gösterir. Nitekim Akçura’nın “Üç Tarz-ı Siyaset” kitabındaki yaklaşımı cumhuriyette görürüz.
Kemalist Tarih kitabının girişinde yer alan ön söz (mukaddime) aşağıya olduğu gibi alınmıştır.
MUKADDİME
Son yıllara gelinceye kadar “Türk Tarihi” memleketimizde en az tetkik edilmiş mevzulardan biri halinde idi.
1000 yıldan fazla süren islâmlık – hıristiyanlık davalarının doğurduğu husumet duygusile mutaassıp müverrihler bu davalarda asırlarca islâmlığın pişdarlığını yapan Türklerin tarihini kan ve ateş maceralarından ibaret göstermeğe savaştılar. Türk ve islâm müverrihler de Türklüğü ve Türk medeniyetini islâmlık ve islâm medeniyeti ile kaynaştırdılar; islâmlığa takaddüm eden binlerce yıla ait devreleri unutturma’yı ümmetçilik siyasetinin icabı ve din gayreti vecibesi bildiler. Daha yakın zamanlarda Osmanlı İmparatorluğuna dahil bütün unsurlardan tek bir milliyet yaratmak hayalini güden osmanlılık cereyanı da, Türk adının anılmaması, milli tarihin yalnız ihmal değil, hatta yazılmış olduğu sayıfalardan kazınıp silinmesi yolunda üçüncü bir amil halinde diğerlerine eklendi.
Bütün bu menfi cereyanlar, tabii olarak, mektep programları ve mektep kitapları üzerinde dahi tesir gösterdi ve Türklüğün, çadır, aşiret, at, silah ve muharebe mefhumlarile müradif tutulması an’anesi mektep kitaplarımıza kadar girdi.
Türk Tarihinin, inkâr edilmiş ve unutturulmuş simasını ve mahiyetini, bütün hakikatlerile meydana çıkarabilmek için çalışmakta olan Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti bir kısım azasını tarih tedrisatındaki bu boşluğu doldurabilecek bir kitap hazırlamağa memur etti.
En yeni eserlere ve Anadolu, Mısır, Mezopotamya, Ortaasya, Şimalî Hint, Şimalî Çin ve Cenubî Sibirde hergün daha ileri götürülmekte olan arkeolojik tetkiklere istinat etmekle beraber mevzuun genişliği, zamanın darlığı yanında, önümüzdeki ders yılına yetiştirilmesi zaruretinin de hâkim bulunması ilcasile, bu küçük eserin ihtiyaca tam ve mükemmel şekilde tekabül edeceği iddia olunamaz. Noksanları, ilerde, yeni basılışlarda tamamlanacaktır. Kitabın ihtiva ettiği mevzular etrafında daha fazla malûmat edinmek istiyenler ayni heyetin pek yakında bastırılmak üzere hazırladığı Umumi Türk Tarihinin Ana Hatları hakkındaki esere müracaat edebilirler.
Cemiyet, dört kitap halinde hazırlamış olduğu bu küçük eseri, mekteplerde okutulmasını kabul eden Türkiye Cümhuriyeti Maarif Vekaletine hediye etmiştir.
Cemiyet, Maarif Vekaleti Neşriyat Müdürü Faik Reşit ve Devlet Matbaası Müdürü Hamdi Emin Beylere kitapların basılışındaki kıymetli yardımları için teşekkürü vecibe bilir.
Kaynaklar
Arslanoğlu, K. (2023). En ağır ve en örgütlü sansür Atatürk’e… “Türkçe edebiyat” tartışmalarında bile… Odatv. Online https://www.odatv4.com/yazarlar/kaan-arslanoglu/en-agir-ve-en-orgutlu-sansur-ataturke-turkce-edebiyat-tartismasinda-bile-120004911 Erişim. 14. 10.2023.
Çınar, İ. (2014). Türk eğitim politikasında batı etkisi: bitmeyen batılılaşma. Turan-Sam Dergisi. Cilt 6, Sayı 22.
Çınar, İ. (2018). Neden ve nasıl mankurtlaştırılıyoruz. İkinci Baskı. IQ Kültür Sanat Yayıncılık.
Maarif Vekaleti. (1931). Tarih I, II, III, IV. (Dört ayrı cilt halinde) İstanbul: Devlet Matbaası.