Gök gürültüsüyle beraber yağmur bir daha yağmayacakmışçasına boşaldı. Rüzgârın ıslığı, karanlığın siyahı bütün canlıları ürkütüyor. İnsan dipsiz kuyularda ve yapayalnız olduğunu şimdi daha iyi anlıyor. Yoksun bi tanem. Bi tarafım eksik. Korkuyorum, üşüyorum. Sensiz olmak ne zormuş meğer. Dünyanın bu kadar büyük, beşerin bu kadar acımasız olduğunun bu güne kadar hiç farkında değilmişim. Her şey üstüme geliyor, bütün yük omuzlarımda, yüreğim yorgun, gözlerimde umuttan eser yok. Hiçbir şeyden tat alamıyorum. Işıklar kesik değil ama odam çok karanlık. Sensizlik ne zormuş meğer.
Yaşadığın, yanımda olduğun günlerde kıymetini bilememişim demek koyuyor insana. Artık bir şeyler değil, her şey boğazımda düğümleniyor.
Yağan yağmurda ıslanmak beni mutlu etmiyor. Kardan adam yapmayı unuttum bile. Komşu çocukların uçurduğu uçurtmalara uzun uzun bakıyorum, sanki üzerine binsem yanına gelecekmişim gibi. Bizi anlatan bütün şarkılara ağlıyorum. Seni geciken belki de hiç gelmeyecek olan kara trenin içinde hayal ediyorum.
Kanatlarınla beni sardığındanmış birçok şeyi görememem. Acıyı tatlı sanmışım sen yanımdayken. Kışı ısıtır sanmışım. Güneşi hep parlar, dünyayı hep döner, zaman hiç durmaz sanmışım. Daha kötüsü herkesi dost bilmişim. Aldanmışım.
Körü körüne aldanmışım. Meğer an gelir zaman dururmuş, dünya denen sahte köşk yalnız bırakırmış insanı. O köşk senin kucağınmış, nefes aldığım anlar yanımda olduğun zamanlarmış.
İnan mart soğuğunda bile o gülüşün beni ısıtmaya yetiyormuş, ağustos sıcağı soğuk kalırmış tebessümünün yanında. Kuşlar ötüyormuş, çiçek açıyormuş, mevsim baharmış hiçbirini görmüyorum, hiç birinden haz almıyorum bi tanem. Beni yalnız bıraktığın o günden beri çorba içmiyorum. Denedim ama olmadı. Hiçbiri senin yaptıklarına benzemedi. Yatarken battaniyemi üzerime örten olmadı, sönen sobamı yakan, derdime ortak olan olmadı. Hiçbir şey senin gibi olmadı.
Tek tesellim sevginle büyüttüğün çiçeklerin.
Onlara konuşuyorum senden sonra, sularını hiç eksik etmiyorum, topraklarını değiştirirken ellerin geliyor aklıma, toprak kokan ellerin…
Şu akşamlarda olmasa, yalnızlığın timsali akşamlar, gece hiç yaşanmasa. Korku içime oturuyor o anlarda. Pencerenin kırık camından içeri giren soğuk kanımı donduruyor. Ayaklarım, ellerim buz gibi. Nerdesin bi tanem?..
Biliyorum nerde olduğunu ama bilmek istemiyorum, kabul etmek istemiyorum. Seninle yaşarken, sensiz olduğumu kabullenemiyorum. Sokak kedilerini şimdi daha iyi anlıyorum. Kuyruklarına teneke bağladığım zamanlara lanet ediyorum.
Bi tanem seni çok seviyormuşum.
Seni çok seviyorum
Artık ölümden, ölmekten korkmuyorum.
Sonunda yanına gelmek var ya, tez zamanda ölmek istiyorum.
03.01.2005 Pazartesi