Atatürk Döneminde Türkçe ve Türk Dili Edebiyatı Öğretimi-2

Sayı 37- Ocak 2013

ATATÜRK DÖNEMİ (1923-1938) ORTAOKULLARDA TÜRKÇE VE LİSELERDE TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETİMİ – 2

2. Liselerde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretiminin Gelişimi 

Liselerde Türk dili ve edebiyatı öğretimini, ortaokullarda Türkçe öğretiminde olduğu gibi, iki bölüm hâlinde ele alacağız: 2.1. Yazı devrimi öncesi Türk dili ve edebiyatı öğretimi ve 2.2. Yazı devrimi sonrası Türk dili ve edebiyatı öğretimi.

2.1. Yazı Devrimi Öncesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretimi

Cumhuriyet döneminde ortaokulların ve liselerin ders programları hemen hemen aynı zaman diliminde değişikliklere uğramıştır. Bu dönemde liselerin ilk edebiyat programı 1924 yılında uygulanmıştır. Liselerde okutulacak derslerin programı, Mehmet Fuat Köprülü, Ali Canip Yöntem ve Süleyman Şevket tarafından hazırlanmıştır. Müfredat programına göre ilk üç sınıfta okutulan edebiyat derslerinin adları ve haftada kaç saat okutulduğu Tablo-2’de verilmiştir.

Sınıf ve Dersin Adı

Programın Yılı

1924

1927

1931

1938

1. Sınıf

Türk Lisan ve Edebiyatı

3

Kıraat 2, Tahrir 1

Edebî Kıraat 2

Tahrir 1

Edebî Okuma 2

Kıraat 1

2. Sınıf

Türk Edebiyatı Tarihi

3

Kıraat 1

Tahrir 1

Edebiyat T. 1

Edebî Kıraat 1

Tahrir 1

Edebiyat 1

Edebî Okuma 1

Tahrir 1

Edebiyat 1

3. Sınıf

Türk Edebiyatı Tarihi

Fen Şubesi, 2

Edebiyat Şubesi 5

Kıraat 1

Tahrir 1

Edebiyat T.

(Ed. Şubesi 3

Fen Şubesi 1)

Edebî Kıraat 1

Tahrir 1

Edebiyat T.

(Ed. Şubesi 3

Fen Şubesi 1)

Edebî Okuma 1

Tahrir 1

Edebiyat T.

(Ed. Şubesi 3

Fen Şubesi 1)

Tablo2. Müfredat Programlarında Yıllara Göre Liselerde Edebiyat Derslerinin İçeriği

Liselerin ilk sınıfında okutulacak “Türk Lisan ve Edebiyatı” adlı dersin içeriği şu şekilde belirlenmiştir:

Özellikle okumaya bağlı olarak kuramsal edebî bilgiler bu dersin kapsamına alınmıştır. İşlenecek konular şu şekilde tasnif edilmiştir:

Nesir ve nazım, vezinler, kafiyeler, eski divan edebiyatında nazım şekilleri: Mısra, beyit, gazel, kaside, kıt’a, mesnevi, rubâî, murabba, muhammes, müseddes, tercî-i bend, terkîb-i bend, terbiî, tahmîs, tesdîs, taştir, müstezat, tarih, divan, hamse, eski nesir.

Millî vezin ve millî edebiyat şekilleri:Koşma, destan, türkü, tuyuğ

Manaya, Lafza, ait bütün edebî sanatlar: Teşhis ve intak, tenasüp, leff ü neşr, cinas, iktibas, tecahü’l-i arif,…

Bunlara ek olarak öğrencilere divan edebiyatının nitelikleri anlatılacak, siyasî Tanzimat’ı izleyen yeni edebiyatta nazım ve nesir türleri öğretilecek.

İkinci sınıfta okutulacak dersin adı, “Türk Edebiyatı Tarihi”dir. Derste işlenecek konular İslamiyet’ten önce Türk edebiyatı ile başlar 10. yüzyıl Türk edebiyatına kadar; Çağatay, Osmanlı, Azerî edebiyatının ürünlerini de kapsayacak şekilde devam eder. Genel hatlarıyla konuların başlıkları şunlardır:“İslamiyet’ten önce Türk edebiyatı, Millî Türk edebiyatı, İslam medeniyeti dairesinde Türk edebiyatı, Moğol istilasına kadar Türk edebiyatı, Karahanlılar devrinde Türk lisan ve edebiyatı, Moğol istilası ve neticeleri, Timur istilasına kadar Türk edebiyatı, onuncu asra kadar Türk edebiyatı”

Yukarıdaki konuların nasıl işleneceğine dair ilkeler şu şekilde tespit edilmiştir:

-İşlenen konularda büyük şahsiyetler, konuların odak noktası yapılmakla birlikte onların hayat hikâyelerinden çok edebiyat ve güzel sanatların, düşünce ve çağdaşlık, hayatın genel gelişim çizgisi olarak gösterilmelidir.

-Edebî türlerin gelişimi ayrı ayrı tarihsel nedenleriyle açıklanmalıdır.

-Derslerde söz konusu metinler üzerinde sıkça dil ve edebî incelemeler yaptırılmalıdır.

Üçüncü sınıfta görülecek dersin adı yine “Türk Edebiyatı Tarihi” olmakla birlikte işlenecek konular 10. yüzyıl Türk edebiyatı ile millî edebiyat dönemlerini kapsamaktadır. Ele alınacak konuların başlıkları şu şekildedir: “Onuncu asırdan Türklerin garp dairesine girmesine kadar Türk edebiyatı, garp medeniyeti dairesinde Türk edebiyatı, edebiyat ve inkılâp, millî edebiyat cereyanı, garp medeniyeti altında Azerbaycan, Kırım, Kazan, Türkistan sahalarında Türk lisan ve edebiyatının tekamülü.

Bu derste ilkeler sadece edebiyat şubelerinde işlenecek ek üç saatlik ders için belirlenmiştir:

-Edebiyat şubesine ait üç saatte eski ve yeni edebî Türk lehçelerine ait metinler üzerinde sıkça inceleme yaptırılmalıdır.

-Arap ve özellikle Acem edebiyatının gelişim tarihi ile, bazı garp “örneğin Fransız” edebiyatlarının gelişim tarihi hakkında genel bilgi vermeli ve başlıca edebî türlerin çeşitli edebiyatlardaki ürünlerini göstererek öğrencide az çok karşılaştırma yeteneği geliştirilmelidir.[1]

Programda haftalık ders saatlerinin %32.5’i Türk Dili ve Edebiyatı dersine ayrılmıştır[2]. Bu oran iyi bir gelişme olarak değerlendirilse de yukarıda görüldüğü gibi ders, hemen hemen edebiyatın kuramsal bilgileri ve edebiyat tarihiyle doldurulmuştur.

Derslerde izlenecek kitap adından hiç söz açılmamıştır. Derslerin işleniş aşamasında yöntem ve ilkeler salt üçüncü sınıfın edebiyat şubesinde bir cümleyle geçiştirilmiştir. Burada da geniş bir değerlendirme ölçütüne bağlı olarak Doğu ve Batı edebiyatlarındaki edebî türlerin karşılaştırılması istenmekle, öğrencilerde karşılaştırma yapma bilinci oluşturulmaya çalışılmıştır.

Programda görüldüğü gibi Dil Bilgisi ve Kompozisyon derslerinden hiç söz edilmemiştir. Şunu yeri gelmişken belirtmek gerekir. Söz konusu programdaki dersler, bugün üniversitelerin Türk dili ve edebiyatı/Türkçe bölümlerinde dahi öğrencilerin kavramakta, güçlük çektiği konuları içermektedir.

Bu program üzerinde zamanın yazarları -özellikle, Ali Canip Yöntem, Süleyman Şevket, Fazıl Ahmet- tarafından şiddetle eleştirilmiştir. Programa bağlı olarak bu yazarların eleştirileri ve getirdikleri çözüm önerilerinin dayanak noktası daha çok Fransız tarihçisi ve eğitimcisi Gustave Lanson ve Amerikalı eğitimcilerdir. Bunlara göre, edebiyat tarihi üniversitede öğretilmelidir. Orta öğretiminde daha çok seçilen metinler ele alınmalıdır. Edebiyat dersleri, öğrencinin hayal gücünü zenginleştirmelidir. Okutulan metinler aracılığıyla öğrencilerin ruhlarında büyük şahsiyetlere karşı takdir ve hayret uyandırılmalıdır. Edebiyat dersleri öğrencinin duygusal gelişimin yanında, öğretilen bilgilerin davranış biçimine getirilmesi, hayata tatbik edilmesi için bir araç olmalıdır.[3]

Bu eleştiriler olumlu yönde sonuçlarını vermiştir. Hasan Âli Yücel’e göre 1924 programı üç yıl boyunca uygulandıktan sonra, müfettiş raporları ve ilgili öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda değiştirilerek, 1927’de, “1924 tarihli orta mektep ve Lise müfredat programlarına zeyl” adıyla yayımlanmıştır. Bu programda Edebiyat Tarihini kısaltma yoluna gidilmiştir. Lise 1. sınıfta üç saatin bir saatinin okumaya ayrılması kararlaştırılmıştır. İkinci sınıflarda edebiyat tarihi bir saate indirilmiş, geri kalan iki saatten biri, “Edebî Kıraat”e diğeri “tetkik ve tahrire” ayrılmıştır. Fen ve edebiyat şubeleri için üç saate çıkarılan son sınıf edebiyat derslerinden biri, edebiyat tarihine, biri izahlı edebî kıraate, diğeri de “kitabete” ayrılmıştır.[4]

1927 yılının programıyla edebiyat derslerine getirilen yenilikleri şu biçimde özetleyebiliriz:

-Yöntem yeniliği şunu söyleyebiliriz: Öğrenciler artık salt kuramsal bilgi öğrenmeyecekler, okuduklarını sözlü ve yazılı olarak ifade edebileceklerdir. Bu da okuma-yazma öğretimi birlikte yürütülecek anlamını taşır.

-Tahrir dersinin konmasıyla birlikte öğrencinin yazma yeteneğinin geliştirilmesi hedeflenmiştir.

-Açıklamalı okuma aracılığıyla, öğrencilerin edebî eserleri yorumlama yeteneklerinin geliştirilmesi hedeflenmiştir.

-Batı edebiyatının eserleri okutularak öğrencilerin kültür yelpazesi genişletilmeye çalışılmıştır.

Bu program şu nedenlerden dolayı pek verimli bir biçimde uygulanamamıştır: Yazma çalışmalarının öğretmene yüklediği düzeltme yükü ve bu düzeltmelerin öğrenciye sevimsiz gelmesi yüzünden yazı çalışmaları geçiştirilmiştir. Okuma için metin seçkilerini içeren kitaplar yayımlanamamıştır. Yalnız edebiyat tarihleriyle yetinmek zorunda kalan öğrenciler bu kitapların yabancı sözcüklerle dolu ağır dillerini anlamakta zorluk çekmişlerdir.[5]

2.2. Yazı Devrimi Sonrası Türk Dili ve Edebiyatı Öğretimi:

Yazı devrimi sonrası yapılan ilk programın en belirgin özelliği ana dili öğretimini bir bütün olarak ele almasıdır. Bu program ayrıca, bundan sonra kaleme alınacak müfredat programlarının da temelini oluşturur. Lise derslerinin adları ve haftada kaç saat okutulacağı Tablo-2‘de verilmiştir.

Hasan Âli Yücel’in de aralarında bulunduğu komisyon, programın hazırlanış nedenini, olumlu yönlerini şu şekilde açıklamıştır: 1927 yılında hazırlanan program bütün dünyadaki edebiyat öğretimi gibi metinlere dayandırılmıştır. Fakat eski edebiyatın dilinin eskiliği öğrencinin dikkatini çekmez olmuştur. Programdan Arapça ve Farsça derslerinin çıkarılması nedeniyle Türkçe ve edebiyat derslerinin yeniden düzenlenmesini gerekli kılmıştır.

Millî ve medenî içerikli çeşitli eserler aracılığıyla öğrencinin düşünce ve duygusal gelişimini sağlamak amacımızı gerçekleştirmek için divan edebiyatı konularına derslerde az yer verilmesi karalaştırılmıştır.

Programların düzenlenmesinde özellikle ısrar edilen temel noktalardan biri de Batı edebiyatının şaheserlerini öğrenciye tanıtmak olmuştur. Bu tanıtımla öğrencilere yaşama sevinci aşılanacak, öğrencilerin gerçek hayatla ilişki kurmaları sağlanacaktır.

Öğrencilerin metinleri daha iyi anlayabilmeleri için tarihî dil sözlüğüne ihtiyaç vardır.

Bütün bunlara ek olarak Hasan Âli Yücel programı şu şekilde değerlendirmektedir:” Bu muaddel program, ana dili derslerini bir kül olarak gösteriyordu. Ondan evvelki bütün programlarda Türkçe ve Edebiyat adları altında yapılmış olan taksimin delâlet ettiği düşünüş tarzına taraftar değildi. Hangi sınıfta ve  hangi şekilde olursa olsun, nihayet seviye derecesini teminden başka bir şey olmayan basitten mürekkebe gidiş esası haricinde lisenin son sınıfındaki edebiyat dersiyle orta mektebin ilk sınıfındaki Türkçe dersi, mahiyet bakımından aynı şeydir. Hepsi ana dilidir ve hepsi güzel Türkçenin güzel eserlerini ve umumiyetle güzel eserlerin Türkçesini talebeye tanıtmak; böylece onlara edebî ve fikrî bir kültür vermektir.”[6]

1929 yılında yapılan ve 1939 yılına kadar yürürlükte kalan edebiyat programında gerçekleştirilmesi gereken hedefler beş maddede toplanmıştır:

A) Edebiyat dersleri öğrencinin hayal ve heyecan dünyasını genişletmeli, derinleştirmelidir. Edebiyat öncelikle hayatın esin kaynağı ve açıklanmasıdır. O, insan ruhunun yüzyıllardır ilerlemesini ve gelişimini gösterir. Dil öğretmeni, öğrencisini düşünmeye sevk ederken o yolda rehberlik etmelidir. Öğrenciler bu geniş hayatta kendi hayatlarının kurgulandığını görsünler ve kendi kendilerini de daha derinden, daha gerçekçi bir bakış açısıyla anlamaya çalışsınlar.

B) Edebiyat incelenmesi öğrencide büyük şahsiyetlere (ister yazar, ister edebî eserlerin kahramanları olsun) karşı bir hayranlık uyandırmalıdır. İnsanlar hayran oldukları şeylere doğru bilinçsizce ilerler. Bu nedenle edebiyat öğretmeni, öğrencisinde bir erkek ve kadında en doğru ve en güzel olan şeyleri taktir yeteneğini ortaya çıkarmalıdır. Edebiyat dersleri, öğrencinin gözünde hayatın yüksek, değerli ülkülerini kapsamalı ve onları bu ülkülere doğru yönlendirecek bir araç olmalıdır.

C) Edebiyat dersleri düşünce zevkini en üst düzeyde ortaya çıkarmalıdır. Bunun için edebî eserleri yalnız ifade ettikleri olaylar ve fikirler yönüyle değil bir sanat eseri olmak üzere de incelenmelidir. Edebiyat öğretmeni edebî eserlerden öğrencisinin zevk almasını istiyorsa o eserlerde yalnız ne denildiğine ilgi uyandırmakla kalmamalı, bu düşüncenin nasıl ifade edildiğini taktir etmeye de onları alıştırmalıdır.

Ç) Öğrencide düşünme zevkinin alışkanlık hâline gelmesi için edebiyat dersleri öyle konuları içermelidir ki öğrencinin zihninde geniş ve ilgi saçan şeyler canlandırmalıdır.

D) Edebiyatın yukarıdaki söz konusu amaçlarını gerçekleştirmek için edebiyat öğretmeni, öğrencisinin düşünce yetisini bilinçli bir biçimde geliştirmelidir. Öğrenci, daha derin duymakla kalmamalı, daha doğru ve daha sağlam bir tarzda düşünmeye ve edebî eserleri yalnız doğru açıklamaya değil, aynı zamanda akla yatkın bir biçimde hayatımıza uygulamaya yönlendirilmelidir.

Programda, yukarıda dile getirilen amaçlara ulaşmak için belirlenecek eserlerin seçiminde izlenmesi gereken özellikler de ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

-Seçilecek edebî eser öğrencinin ilgisini çekmelidir. Çünkü bir esere ilgi duymadan ondan zevk alınmaz. Zevk alınmayan çalışmalardan da yararlı bir sonuç alınamaz. Bu nedenle öğrencinin ilgisini çekmeyeceği denemeyle anlaşılan edebî eserler, ne kadar yüksek bir devir veya şöhretin ürünü olursa olsun, mektepte inceleme konusu olmamalıdır.

-Seçilecek eserler öğrencinin zevk düzeyinin üstünde olmalıdır. Bunların seçiminde öğretmenin rehberlik etmesi gerekir.

-Yüksek edebî değeri olsa bile çocukları hayattan bezdirecek, yahut aykırı düşüncelere sürükleyecek eserler önerilmemelidir.

-Edebiyat dersleri, çeşitli tipte edebî eserlerle işlenmelidir. Çünkü edebiyat hayatı her yönüyle ifade eder.

-Liselerde edebiyatın amacı öğrencinin düşünce ve duygu dünyasını genişletmek olduğuna göre sırf tarihî önem içeren fakat en küçük bediî değerden yoksun eserlerin okutulması ve incelenmesi işi “yüksek öğretim”e bırakmak gerekir.

-Divan edebiyatından alınacak parçaların zamanlarına ait düşünüş ve duyuş tarzlarını temsil eden eserlerden seçilmesi uygundur.

-Bugün edebiyat öğretiminden beklenilen yararlardan biri de gençlere, içinde yaşadıkları hayatın değerlerini takdir ettirmektir.

-Edebiyat öğretmenleri yalnız ders kitaplarıyla yetinmeyip dışardan çeşitli tipte roman, küçük öykü, tiyatro, eleştiri, hitabet… vb. türlere ait eserleri okutmalıdır. Bu eserler üzerinde çözümlemeler ve yazma çalışmaları yaptırılmalıdır. Bir öğretmenin başarısı, öğrencisinde uyandırdığı okuma zevki ve inceleme merakı ile ölçülür.

-Metinlerin tarih içindeki yerini öğrencinin tespit edebilmesi için öğrenciler için açıklamalı edebiyat tarihi kitapları hazırlanmalıdır.

Derslerin işleniş yöntemi ortaokullar için hazırlanan 1929 programında daha kapsamlı ele alınmıştı. Bu programda sınıf sınıf derslerin tanımları ve ders işleme yöntemleri şu şekilde belirlenmiştir:

Birinci sınıf: Edebiyat  dersinde temel metinlerdir. Aşağıdaki konulan metinlere dayanarak verilecektir.

Nesir-nazım, vezin. Kafiye. Aruz. Millî veznimiz. Aruzun yerini millî vezne bırakması. Mecazlar: Teşbih, istiare, mecaz-ı mürsel, kinaye, tariz.

Siyasî Tanzimat’ı izleyen Avrupaî edebiyatta nesir ve nazım türleri, bu münasebetle Tanzimatın fikrî ve edebî yönleri. Divan edebiyatında nesir ve nazım türleri bu türlere ait parçaları izah edilirken divan edebiyatına özgü anlam ve söz sanatları gösterilecektir. Arapça, Acemce, kelimelerle terkiplerin anlam ve içerikleri açıklanacaktır.

Tahrir:Serbest ve sınırları çizilmiş konular, tasvir, tahkiye, mektup, ufak dissertation (mütaleaname) ler, compte-rendu (icmal=özetleme) ler.

İkinci Sınıf:Edebî Kıraat: divan edebiyatına ait parçalar edebiyat tarihi içinde gösterileceğinden edebî kıraatte Avrupaî edebiyatımıza ait manzum ve mensur eserler ve halk edebiyatına ait parçaların en güzidelerinden eğitim bilimlerinin esaslarına göre seçilmiş parçaları garp Batı edebiyatlarından özellikle kendi edebiyatımızda zayıf olan tarzlara ve nevilere ait zengin örnekler verilecektir. Bugünün ihtiyaçları ve dil devrimini göz önüne alınacağından Tanzimat ve Servet-i Fünûn yazarlarından seçilecek parçaların öğrenciyi yadırgatmayacak içerikte olmasına dikkat edilecektir.

Tahrir: birinci sınıftaki konulara ek olarak edebî çözümlemeler, büyükçe bir eserin özetlenmesi.

Türk Edebiyat Tarihi: Kaynağından Tanzimat’a kadar edebiyatımızın divan ve halk edebiyatları ayrı ayrı düşünülerek özet biçiminde bilgiler. Bu konuda ele alınan metinlerin açımlamaları öğrencilerin anlam düzeyleri göz önünde tutularak ayrıntılı bir biçimde yapılmalıdır.

ÜçüncüSınıf: “Edebî Kıraat ve Tahrir dersleri birinci sınıfta olduğu gibi.” Dendikten sonra Türk edebiyatı tarihi dersinin kısa açıklaması yapılmıştır: Tanzimattan zamanımıza kadar. Millî edebiyat akımı ayrıntılı gösterilecektir.

Bu derste edebiyat şubelerine ait iki derste de okul kütüphanesinden ve dışardan öğretmenin seçeceği eserler okutulacak, üzerlerinde incelemeler yapılacak ve bu eserlerin Batı edebiyatlarına ait olanları ele alınırken Avrupaî okul ve mesleklere dair bilgiler verilecektir.[7]

1930, 1931, 1934 yıllarındaki düzenlemelerde bir fark yoktur. 1935-36 ders yılı için hazırlanan “Lise Edebiyat Programı Kılavuzu” (1935) nda, “Türk kültür tarihini anlatacak ve Batı kültür tarihini tanıtacak olan Edebiyat Tarihi kitabı ile; Yeni edebiyatımızın Batı edebiyatı kültür çerçevesi içinde daha tam ve iyi gelişmesine yarayacak olan bir edebiyat kitabı hazırlamak lazımdır” biçiminde bir ifade vardır. Bu konu ders kitaplarının incelendiği bölümde ele alınacaktır.

1937 yılında hazırlanan programda da yine 1929 programı temel alınmıştır. Burada ise şu ifadeler eklenmiştir: “Millî kültür bakımından önemi olan ve Atatürk’ün, ilim ve kültür alanında, en büyük abidelerinden biri halinde daima yükselecek bulunan tarih ve dil çalışmalarımıza ve bunlarla ilgili işlere özel bir önem vermeye devam edeceğiz”

Devlet yönetiminin bütün kademeleri, kültür hayatımızın her alanı üzerinde Atatürk’ün ileri sürdüğü görüşlerinin bizim açımızdan değeri ve önemi büyüktür. Edebiyat öğretiminin içeriği ve yöntemi üzerine ise Atatürk şunları dile getirmiştir:

“- Osmanlı devrinde ve bugüne kadar geçen Cumhuriyet çağında ve bundan evvelki Türk kültürel çağlarında ve hatta bütün kültürlü medeni cemiyetlerde edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır:

Söz ve mânayı, yani insan dimağında yer eden, her türlü bilgileri ve insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları, çok alâkalı kılacak surette söylemek ve yazmak sanatı. Bunun içindir ki, edebiyat, ister nesir halinde olsun, ister nazım şeklinde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltıraşlık gibi, bilhassa musiki gibi, güzel sanatlardan sayıla gelmektedir.

Beşeriyette en müspet ilim ve en ince teknik esaslarına dayanan, hayatla ve kanla karşılaşmak kendileri için mukadder olan askerlik gibi yüksek bir idealist meslek dahi, kendini içinde bulunduğu içtimai heyete anlatabilmek ve bu büyük insanlık ve kahramanlık yolculuğunu hazırlayabilmek için, uyandırıcı, hedeflendirici, yürütücü ve nihayet fedakâr ve kahraman yapıcı, vasıtayı edebiyatta bulur.

Bu itibarla, edebiyatın her insan cemiyeti ve bu cemiyetin hal ve istikbâlini koruyan ve koruyacak olan, her teşekkül için, en esaslı terbiye vasıtalarından biri olduğu, kolaylıkla anlaşılır.

Bunun içindir ki, Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı (Milli Eğitim Bakanlığı isin o zaman kullanılan ad), edebiyat tedrisinde şu noktalara, bilhassa ehemmiyet ve kıymet vermelidir:

a) Türk çocuğunun kafasını, fıtrî yaratılışındaki dikkat ve itinaya göre tekevvün ettirmek. Bu, Cumhuriyetin sıhhî düzeni ile alakadar olan Vekalete de teveccüh eden bir vazifedir.

b) Güzel muhafaza edilen, Türk kafa ve zekalarını açmak, yaymak, genişletmek. Bu, bilhassa Kültür Bakanlığı’nın vazifesidir. Bununla birlikte olarak, müstait Türk çocuk kafalarına müspet ilim ve maddi teknik mefhumlarını, yalnız nazari olarak değil, aynı zamanda pratik vasıtalar ile de yerleştirmek.

c) Bir taraftan da, Türk kafalarındaki kabiliyetleri, Türk karakter(ler)indeki sağlamlıkları, Türk duygularındaki yükseklik ve genişlikleri, kendilerini hiç zorlamadan, natürel bir tarzda ve olduğu gibi ifadeye onları alıştırmak.

Bunlar yapılınca, netice şu olacaktır: Türk çocuğu konuşurken, onun beyan ve anlayış tarzı, Türk çocuğu yazarken, onun ifade üslûbu, kendisini dinleyenleri, onun yürüdüğü yola götürebilecek bu kabiliyeti sayesinde, Türk çocuğu kendisini dinleyen veya yazısını okuyanları, peşine takarak yüksek Türk ülküsüne iletebilecek, ulaştırabilecektir.

Bu edebiyat telâkkisi, böyle bir edebiyat tedrisi sayesindedir ki, edebiyat medlûlünden anlaşılan gayeye varmak mümkün olabilir.”[8]

                                                                                  (Devam edecek…)


[1] Programın tam metni için bkz: Nilây Işıksalan, “Cumhuriyet Dönemi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretimi” Dil Dergisi, S.97, Kasım 2000, s.14-16.

[2]Demir, a.g.e., s.508.

[3] Işıksalan, a.g.m.,

[4] Yücel, a.g.e., s.185.

[5] Göğüş, a.g.m., s.147.

[6] Yücel, a.g.e., s.187.

[7] Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekâleti, Lise Müfredat Programı, Devlet Matbaası, İstanbul, 1934.

[8] Afet İnan, Mustafa Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul, 1998., s.57-58.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir