Alzheimer Bahanesiyle Düşününce

Sayı 46- Nisan 2015

Alzheimer, çağımızın hastalığı öyle değil mi? Peki ne olur ki bu hastalığa düşünce? Yaşadıklarımız, gözümüze kıyamadığımız sevdiklerimizle paylaştığımız türlü çeşit anıyla dolu saniyelerimiz nasıl da yok olup gider ki aklımızdan? O gözlerinin içindeki sıcacık sevgiyi gördüğün, sarıldığında kalp ritminin kendi canında attığını hissettiğin, kafandan geçirdiklerini kelimesi kelimesine sen ağzını açmadan dile getiren, hayata, insanlara, olaylara bakarken baktığın pencerenin önünde hemen kendi solundan bakan o pek kıymetlinizi sevdiğinizi; sizin bir parçanızı oluşturan, DNA şifrenizi bir tek onunla paylaştığınız mis kokulu yavrunuzu, doğum anını, ilk adımını, ilk yudumunu, ilk kelimesini dört gözle beklediğiniz, ilk sevgilisini anlattığında içinizde oluşan tarifsiz mutlulukları, sabah ekmek almaya giderken camdan sizi izleyen meraklı komşunuzu, sahil boyunca her sabah siz işe giderken köpeğini yürüyüşe çıkaran dupduru yüzlü, hayata karşı duruşu hep naif ama bir o kadar da dik olan türkü saçlı, gözlerinin içinde derinlerde hep gördüğünüz üzüntüsüne rağmen ağzına yerleştirdiği kocaman gülümsemeye sahip komşunuzu, annenizin o mis kokan huzurlu elini saçlarınızdan geçirirken kendinizi başka bir gezegende yer çekimsiz hissettiren o güveni, güz geldiğinde sarı gelinlikli yollarda yol boyuna yürüyüp size eşlik eden huzur ağaçları, kışın elinize aldığınızda içinizi ürperten o masum kar yığının üstüne bastıkça duyduğunuz ve size tarifini yapamadığım gacur gucur pozitif sesin bizdeki yankısı, bahardaki kuş cıvıltıları, çiçekler, börtüler böcekler cenneti yaşatan o eşsiz renklerin ahenginin ruhunuza dokunuşu, dostlarınız hayatlarında hep var olduğunuz ama kendi varlığınızda yok olduğunuz dertlerinizi bir kenara bırakıp attığınız o şen kahkalarınız…

Bunlara ekleyeceğiniz ne çok anınız var değil mi?

Ben eklemeyeceğim siz şöyle gözlerinizi kapatıp düşünüverin hepinizin hayatının içinden geçemiyorum yaşı ve ruhu benden gençler… Ne kadar kötü değil mi? Bunların hepsi aslında yok olup silinip gidecek.

İyi de nedir yaşlanınca ebeveynleri huzur evine göndermek için bahane edinilen bu yaygın dertli hastalık? Kısmen şöyle bir tarif yapabiliriz (doktor vatandaşların affına sığınaraktan); Nörodejeneratif bir hastalık olan Alzheimer beynin bellek merkezlerinden başlayarak, zihinsel işlev bölgelerini, dil, görsel işleyiş, akıl yürütme gibi becerilerin kaybolması esasına dayanan ve hayatınızda geçmiş dediğiniz o kavramı hiç sayan bir canavar adeta. İşin kötü tarafı geleceğe yönelik sözler verdiğiniz o insanlara karşı yaşayacağınız mahcubiyet de cabası. Bilimciler araştırıyorlar sebeplerini tedavi yöntemlerini; şunu yemeli, şöyle yaşamalı gibisinden bir dünya açıklama yazı vs.

Aslında geldiğimiz çağ kendine uygun hastalıklarla karşılıyor bizleri. Alzheimer hastalığı da onlardan birisi. Bu kadar sahteliğe başka bir hastalık da yakışmazdı ki… Şöyle bir düşününce işin kolayına kaçırtan bir hastalık aslında. Doğaya insanlara verdiğimiz nice zararı, çıkan savaşları, bir hiç için öldürülen insanları, yaşanılan ihanetleri, kırgınlıkları, ameliyatları, kaybettiğimiz yakınlarımızı, gözyaşlarımız, acılar, açlıklar, kobay olarak kullanıldığımız ve engel olamadığımız dillendiremediklerimiz… Ee, o kadar güzelliği kaybederken hafızamız bunları da öğütüyor işte. Kurunun yanında yaşta yanıyor değil mi?

Geriye ne mi kalıyor varsa birkaç albüm fotoğraf, yaşarken kıymetini bilirseniz eğer hatırlayamasanız bile insanların hayatına bıraktığınız yürek dokunuşlarınız. İşte bu yüzden her anınızı çok sevin. Çünkü şu stres denilen illet bu hastalığın en büyük tetikçilerinden birisi malum ben bu stres konusunda ahkâm kesebiliyorum gerisi beni aşıyor. Yıllar sonra belki ben de yazmaya çalıştığım şu metni harfleri yan yana sıralarken, hissettiklerimi, dün bugün ve yarın olan yaşanmışlıklarımı hatırlamayacağım. O yüzden hatırımda olanlar bilin isterim çok kıymetlisiniz. Sizlerde içinizden gelenleri söylemek için daha da geç kalmayın. Böyle bir fırsatınız kalmamış olabilir. Anın tadını çıkarın ama insanlığın canını çıkarmayın. Tecavüzlerden, suskunluklardan, haksızlıklardan ve bunlara sessizliklerden vicdanınıza sığınarak geçirin günlerinizi olur mu? Sevgiyle ve merhametle, dürüstlük ve güzelliklerle hatırlayacağınız milyonlarca hatıra sahibi olmanızı düşünerek Alzheimer hastalıksız yarınlara…

  •  

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir