Giriş
Alfabe, “bir yazı sistemi; bir dilin seslerini gösteren, belirli bir sıraya göre dizilmiş belli sayıda harfin bütünüdür” (TS, 2005: 72). Konuşma dilinin önceden belirlenmiş, üzerinde uzlaşılmış harflerle yazılmasıdır (Kocaoğlu, 2020: 70). Doğan Aksan’ın (1990: 3) dil kavramı üzerine yaptığı “her yönüyle bir ulusun kültürünün aynasıdır; insanın ve uygarlığın en önemli belirtisi ve aracıdır” tanımına bakılırsa bir milleti millet yapan en önemli unsur olduğu aşikârdır. Geçmişten günümüze kadar da bu kültürel değerleri aktaran sistem de yazı dilini oluşturan alfabeye dayanmaktadır. O halde denilebilir ki alfabe; bir milletin, bir topluluğun geçmişten günümüze kadar tüm kültürel değerleri taşıyan, dili temsil eden önemli bir sistem, yani dilin bir göstergesidir.
Milletlerin, toplumların konuşma dilinde çıkardıkları sesler, konuşma dilleri vardır. Ama bazı toplumların alfabeleri geliştirilememiştir. Yeryüzünde kullanılmış olan alfabelerin binlerce yıllık bir geçmişi vardır. Şüphesiz ki alfabe keşfedildikten sonra insanlık tarihinin yazılı kanıtları da oluşmaya başlamıştır. İlk alfabeler de diğer alfabelerin öncüsü olmuştur. Kullanılmış olan alfabelerin büyük bir bölümünün köken olarak eski Sümer yazı diline dayandığı da bilinmektedir.
Moğolistan ve Çin içlerinden Orta Avrupa’ya, Sibirya’dan Hindistan ve Kuzey Afrika’ya kadar geniş bir alanda varlığını sürdüren Türk milleti de tarih süreci içerisinde Runik Türk, Mani, Uygur, Brahmi, Soğd, Tibet, İbrani, Arap, Latin, Kiril gibi değişik alfabeleri kullanmış, kullanmaya da devam etmektedir. Günümüzdeki duruma bakılırsa farklı coğrafyalarda yaşayan Türklerin kullandıkları alfabeler Latin, Kiril ve Arap alfabeleridir. Bu durum, akraba olan Türk toplulukları arasında anlaşmayı zorlaştıran önemli sebeplerden biridir. Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine Türk devletlerinin bağımsızlığı kazanmasıyla birlikte Türk topluluklar arasında ortak iletişim dili arayışına girilmiştir. Ortak iletişim dilinin oluşturulabilmesi için öncelikle ortak bir alfabenin sağlanması gerekir. Kiril alfabesini kullanan Türk devletlerinin çoğu Latin alfabesine geçişini sağlamıştır ancak ortak alfabenin oluşturulması henüz nihai bir karara bağlanmamıştır.
Türk dünyasında gündemde olan bu ortak alfabe tartışması konusu söz konusuyken, Türk dünyasında Türk toplulukları arasında bir birlik sağlama çabası görülürken arkaya dönüp bakıldığında bu bağlamda Ahıska Türklerinin ne kadar perişan durumda oldukları ortaya çıkmaktadır.
Alfabe Sorunları
Bilindiği gibi Ahıska Türkleri 1944 yılından bu yana anavatanlarından ayrı düşmüşlerdir. Sovyetler Birliği döneminde Türkiye ile ilişkileri tamamıyla kesilmişti. Bu süreç içinde ana dillerinde eğitim imkânları hiç olmamıştı. Sovyetler Birliği döneminde altı ülkede zorunlu göçe uğramış bir toplum olarak yayın hayatından mahrum bırakılmıştı. 1944 senesine kadar kullanılan yazı sistemi de bu süre zarfında da unutulmuştu. Genel olarak, Rus dilinde okul eğitimlerini alarak Kiril alfabesini kullanmışlardır.
Aslında Sovyetler Birliği döneminde Kiril alfabesi sadece eğitim için kullanılmaktaydı. Şüphesiz ki bu alfabe okullarda eğitim gören çocuklar tarafından kullanılırdı. O dönemde kalem sahibi olan Ahıskalılar ki bunlar Ahıska doğumlu olup sürgün yaşayan yetişkin insanlar, sürüldükleri bölgelerde eser verememişlerdi. Çünkü Ahıska Türkleri sıkıyönetim altına alınmış ve kendilerine yayın yasağı uygulanmıştır. Yazabilenler gizlice yazmıştı ancak yayın dünyasında yerini alamadan yazdıkları defterlerde kaybolup gitmişti. Orta Asya’da yaşayan genç nesiller de Kiril alfabesini kullanmışlardı.
Ahıska Türk ağzında kullanılan seslerin tümünün Kiril alfabesinde olmadığı ortadadır. Ancak yazabilenler Kiril alfabesini kullanırken karşılığı olmayan ö, ü, kapalı e seslerini kendi tercihlerine göre uyarlamışlardır. Bundan dolayı tam karşılığı verilmeden versiyonlu kullanımlar karşımıza çıkmaktadır. Örneğin; bėle “böyle” kelimesi Kiril alfabesiyle ya bele (беле) ya da bala (бала) şeklinde kullanılmıştır.
Ahıska Türklerinin tarihi açısından 1956 yılı da önemli bir tarihtir. Halkı sürgün eden ve sıkıyönetime tabi tutan gaddar diktatörün ölümüyle sıkıyönetim sona erdi ve Ahıska Türkleri anavatanlarına dönme mücadelesine girişti. Ancak Gürcistan devletinin ülkeye giriş yasağıyla karşılaşınca göç eden Ahıska Türklerinin büyük bir kısmı gerek Türkiye’ye en yakın gerekse kültürel değerler açısından kendilerine yakın olan Azerbaycan’a yerleştiler. Azerbaycan’da ikamet eden Ahıska Türklerinden kalem sahibi olan aydınlar, Azerbaycan’da kullanılan Azerbaycan karakterleri yansıtan Kiril alfabesini kullanmaya başladılar. Artık bėle kelimesi bu bölgede belǝ şeklinde yazılmaya başlandı; y’ye yerine j, sızıcı h yerine x, art damak veya küçük dil k’si için q, g için ҝ gibi karakterler kullanılmıştır. Aslında bu alfabe Orta Asya’da yaşayan Ahıskalılar tarafından da benimsenmiştir. Sovyetler Birliği döneminde bu alfabeyle yazılmış herhangi bir Ahıskalı yazarın eseri ne yazık ki yok. Çünkü varlıklarından rahatsız olan Ruslar Ahıska Türklerinin önüne büyük engeller koymuştu. Bu alfabenin kullanımı birbirlerinden uzak yaşayan akraba, eş-dost arasında iletişimin kopmaması için o dönemlerde yazılmış olan mektuplardan anlaşılmaktadır.
Ahıska ağzıyla yazılmış olan mektuplarda genellikle Kiril alfabesine dayalı Azerbaycan alfabesi kullanılmaktaydı. Ayrıca Azerbaycan alfabesinden ǝ, x, q gibi bazı karakterlerin kullanımıyla birlikte Latin alfabesinin kullanıldığı görülmektedir.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Kiril alfabesine dayalı Azerbaycan alfabesiyle yayın dünyasında yerini almış pek çok edebî ve akademik eser, basın hayatında yerini almış gazeteler bulunmaktadır. 1990 yılından sonra yayına giren gazetelere bakıldığında alfabe konusunda istikrarlılık söz konusudur. Mesela; Mart 1991 tarihinden itibaren Azerbaycan’da yayınlanan “Vǝtǝn Eşgi” gazetesindeki yazıların bazıları Türk dilinde bazıları ise Rus dilinde yayınlanmaktaydı. Türk dilinde yayınlananlardan bazıları Türkiye Türkçesiyle bazıları ise Azerbaycan alfabesiyle Ahıska ağzında verilmekteydi. Bu yazılar Ahıskalılar tarafından kolaylıkla okunmaktadır.
Keza Haziran 1999’dan itibaren Rusya Federasyonu Kabardin-Balkarya Cumhuriyeti’nde yayınlanan “Vatan Yolunda” gazetesinde de hem Rus dilinde hem de Türk dilinde yazılar yer almaktadır. Bu gazetede Türk dilinde yayınlanan yazılar hem Türkiye Türkçesiyle hem de Ahıska ağzıyla yazılmıştır. Ancak Ahıska ağzı için, muhtemelen Malkar Türkçesinde kullanılan karakterler temel alarak Kiril alfabesi kullanılmıştır. Örneğin; kapalı e için ȧ, kalın g için ġ, c için üstte noktalı ж veya ӂ, kalın k için üstten noktalı k, ö için üstten noktalı o, ü için üstten noktalı u, sızıcı h için üstten noktalı x gibi karakterler kullanılmıştır. Bu alfabe Kafkasya bölgesinde yaşayan Ahıska Türkleri için pek zorluk yaratmıyordu anlaşılan. Ancak gazetede daha sonra okuyucuların istekleri doğrultusunda alfabede bazı değişik kullanımlara gidildiği gözlemlenmiş ve okunması, en azından o bölgenin dışında yaşayan Ahıska Türkleri için, oldukça güçleşmiştir. Örneğin; Nisan 2001’de çıkan 3/15nolu gazetede “Редакциямызын чаьтинлухлари” (Redaktsiyamızın Çetinluxlari) adlı yazıda o tarihten itibaren çift karakterli harflerin kullanılacağı haberi verilmektedir. Açıklama şöyle yer almaktadır: “Шимдидаьн сонра юмушах ваь юксаьк саьслаьнаьн хаьрфлаьрин ахырына я юмушах "ь" белгеси, ядаки калын "ъ" белгеси кулланажавух.” (Bundan sonra yumuşak ve yüksek (kalın) seslenen harflerin sonuna ya yumuşak "ь" ya da kalın "ъ" harfi de kullanılacaktır.) Bu açıklama birkaç örnekle de pekiştirilmektedir:
рагбат (ragbat) yerine раьгъбаьт "rağbet"
пал (pal) yerine пъал “bal”
окуз (okuz) yerine оькуьз “öküz”
тана (tana) yerine таьна “tene”
азиз (aziz) yerine аьзиз “aziz”
узум (uzum) yerine уьзуьм “üzüm”
хаят (hayat) yerine хьаят “hayat”
чанчур (çançur) yerine чъанчъур “erik”
карпуз (karpuz) yerine къарпуз “karpuz”
жанавар (janavar) yerine жьанавар “canavar, kurt”
Kazakistan’da Ekim 2008 tarihinden itibaren yayına giren “Ahıska DATÜB” gazetesinde de yazıların bir kısmı Rusça, bir kısmı Türkiye Türkçesi, bir kısmı da Kazak Türkçesiyle yayınlanmaktadır. Keza Kazakistan’ın Çimkent şehrinde yayınlanan ve elimdeki tek nüsha olan Kasım 1989 tarihli “Diriltme” adlı gazeteye bakılırsa burada da yer alan yazıların bir kısmı Rusça bir kısmı da Türkiye Türkçesiyle yayınlanmıştır.
“Ahıska DATÜB” ve “Diriltme” adlı gazetelerde Türkiye Türkçesiyle yayınlanan yazılar, Ahıska ağzının özelliklerini yansıtmayan, tamamıyla Türkiye Türkçesiyle kaleme alınmıştır. Söz konusu olan “Vǝtǝn Eşgi” ve “Vatan Yolunda” adlı gazetelerde Kiril alfabesiyle Türkçe yazılı metinlerin Ahıska ağzının özellikleriyle verildiği durum hayli sevindiricidir. Ancak yazılara bakıldığında alfabe birliğinin olmaması, edebî dil birliğinin olmaması ve ortak imla birliğinin olmaması yazılarımızın kalitesini düşürmektedir.
Ahıska edebiyatının son döneminde yazılmış olan eserlerin ve bilimsel yazıların dili genel olarak Türkiye Türkçesi olmuştur. Ancak kalem sahibi olanlar Türkiye Türkçesinde eğitim almadıkları için icra ettikleri eserlerdeki yazı dilinde bir birlik oluşturamamışlardır. Türkiye dışında yaşayan Ahıskalıların eserlerinde de ortak bir alfabenin kullanılmadığı görülmektedir. Bazı eserler Kiril alfabesiyle bazıları ise Latin alfabesiyle yazılmıştır. Bazı yazar ve şairler Azerbaycan Türkçesinin gerek Kiril gerekse Latin alfabesini kullanarak, bazı yazar ve şairler de Türkiye Türkçesinin alfabesini kullanarak eserlerini yazıya dökmüşlerdir. Ayrıca bu alfabelerde Ahıska ağzının dil özelliklerini yansıtabilecek seslerin karşılığı bulunmadığından dolayı dilin inceliklerini ve zenginliğini yansıtamamaktadırlar (Aliyeva, 2015: 441).
Madem Türk dünyasında ortak alfabe meselesi gündeme getirilmekte, madem ortak iletişim dilinin gerekliliği konusu dile getirilmekte Ahıska Türklerinin de bu gelişmelere ayak uydurmaları gerekmektedir. “Ahıska Türkü” mü yoksa “Ahıskalı Türk” mü demek daha doğrudur meselesini tartışacağına Ahıska Türklerinin kullanacağı ortak alfabe meselesini tartışmak yerinde olur. Bir süre sonra Kiril alfabesini kullanan bir Türk topluluğu kalmayacaktır. Türkiye’de yetişen neslin Kiril alfabesiyle metinleri okuyamayacakları da aşikârdır. Neden Ahıska Türkleri çağın meselelerine ayak uydurmasın? Neden bu konuda sınıfta kalsınlar?
Siyasi alanda ihtiyaç olduğu kadar sosyo-kültürel alanda da bir birliğin sağlanması kaçınılmazdır. Ahıska ağzı yok olmamalıdır. Bu ağız, asırlarca kendine has güzelliklerini korumuş, korumaya da devam etmelidir. Dede Korkut’un dilini yaşatacak olan tek topluluk vardır, onlar da Ahıska Türkleridir.
Sonuç olarak Ahıska Türklerinin ortak bir yazı sisteminin olması ve gelecekte Türk dünyası ortak alfabesine uyum sağlanması için yapılması gerekenler şunlardır:
- Ahıska Türkleri yazı sistemi olarak Türkiye alfabesini kullanmalıdırlar;
- Türkiye alfabesinde kullanılmayan bazı harfleri Azerbaycan Türkçesinde kullanılan harfleriyle karşılanmalı: açık e için ǝ, sızıcı h için x, art damak k için q kullanılmalıdır;
- Harf üstü işaretler kullanılmamalıdır;
- Rusçaya özgü ё, ц, щ, ъ, ь gibi harfler kullanılmamalıdır;
- Alfabenin pratik bir hal alabilmesi için çift ünlü veya çift ünsüz değil bir sese bir harf kullanmalıdırlar;
- Türkiye Türkçesinde kullanılan imla ve noktalama kurallarına riayet edilmelidir.
Böylece Ahıska Türkçesi daha da gelişecek; hem edebî eserler hem de bilimsel eserler literatürde hak ettikleri yerini alacak; bir lehçe olarak gelişimini gösterip Türk dünyasında layıkıyla değer kazanacaktır.
Kaynakça
Aksan, D. (1990). Her yönüyle dil-ana çizgileriyle dilbilim. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Aliyeva, M. (2015). “Ahıskalı Türklerde dilin önemi ve yazı dili sorunu”. Uluslararası Ahıskalı Türklerin Hukuki ve Sosyal Sorunları Sempozyumu Bildiri Kitabı, 14-15 Nisan 2014, Ankara: Astana Yayınları, ss. 435-443.
Kocaoğlu, T. (2020). “Türk ülkelerinde ortak Türk Latin alfabesinin onaylanması konusundaki son gelişmeler ve çözüm arayışları”. Türk dünyasında ortak alfabe: uygulamalar, arayışlar, teklifler (Editörler: O. Yeşilot, Ö. Deniz Yılmaz, Y. Çağlar, B. Gürışık Köksal) içinde. İstanbul: Ötüken Yayınları, ss. 59-79.
TS: Türkçe Sözlük (2005), Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Gazeteler:
“Ahıska DATÜB” http://www.ahiska-gazeta.com (Erişim tarihi 17.01.2021)
“Diriliş” Kasım 1989, Kazakistan Cumhuriyeti, Çimkent: Kooperatif “Germas”.
“Vǝtǝn Әşki” Ağustos 1992, Azerbaycan Cumhuriyeti, Saatlı: Azerbaycan”.
“Vatan Yolunda” Temmuz 2000, Sayı 7 (07), Rusya Federasyonu, Kabardin-Balkarya Cumhuriyeti, Nalçik: Poligraf Servis.
“Vatan Yolunda” Nisan 2001, Sayı 3 (15), Rusya Federasyonu, Kabardin-Balkarya Cumhuriyeti, Nalçik: Poligraf Servis.