Kafkas Üniversitesi, Çağdaş Türk Lehçeleri bölümünün Ekim 2015'te düzenlediği Azerbaycanşinaslık sempozyumu bitti. Katılabildiğim oturumların birinde süregelen tartışmalardan biri yenilendi. Azerbaycan Türklerine “Azeri” deyince artık kızıyorlar. Kendilerine "Azerbaycanlı" denilmesini istiyorlar. Azerbaycan'dan bir hanımefendi verdi veriştirdi. Bizimkileri cahil olmakla suçladı. Dediğine göre 13. asırda bugünkü Azerbaycan arazisinde “Azeri” adlı Fars kökenli bir halk yaşarmış. O halk, adını ülkeye vermiş ve zamanla Oğuzların içinde erimiş. Artık onlardan yokmuş ama bizim Oğuzlar onların adıyla anılmak istemiyorlarmış. “Bize ‘Azerbaycanlı’ deyin” diye tutturdular. “Azerbaycanlı” deyince ne değişecek; Azeri kelimesi ya da hatırası onun içinde yok mu? Türkiye’de de böyle bir görüş ileri sürenler oluyor. Millet olarak Türk milletindenim demektense, Türkiyeli demeyi daha makul görüyorlarmış!
Türkiye’den bir akademisyen de “Azerbaycanlı deyince orada yaşayan Rus, Ermeni, Gürcü gibi herkesin Azerbaycanlı olduğunu ama Oğuz olmadıklarını, Azeri adının bir Fars toplumundan kaynaklandığına hiç kimsenin gönderme yapmadığını, çoğu kimsenin bu ayrıntıyı bile bilmediğini ve Azeri denilmesinden gocunulmaması gerektiğini,” söyledi. “Azeri Türkü” veya “Azerbaycan Türkü” demek gibi geçici çözümler önerildi… “Söz sözü açtı, söz de gelip ‘gözümü’ açtı.” deyimini haklı çıkararak sorun bize bulaştı. Kars’ta yaşayan Azerilere ne ad vereceğiz? Azerbaycan’ın akademisyenlerine uyup bizimkilere “Azerbaycanlı” diye bir ad versek tuhaf olacak.
Tartışma uzayınca ben de Ahıska adına konuya katıldım. Azerbaycan ile benzer bir sorunumuzun olduğunu dile getirdim. Ahıska’nın da içinde yer aldığı coğrafyanın tarihteki adının Mesketya olarak bilindiğini ve bu yüzden Ahıska kökenlilere Mesket Türkü denildiğini dile getirdim. Dahası, biz de Türküz ama Türkiye’dekiler Ahıskalı veya Kafkas muhaciri, Gürcistan devleti Meskhi ya da Mesket, bilimsel yayınlarda Mesketya Türkleri (Meskhetian Turks) diye adlandırılıyor. Meskhi veya Mesketlerin binlerce sene önce bu bölgede yaşayıp, diğer toplumlar içinde eriyip gittiğini, bölgeden başka kültürlerin gelip geçtiğini, son bin yılda Kıpçak ve Oğuzların baskın biçimde yerleştiğini ve yeni bir etnogeneze ulaşıldığını, bu yüzden Meskhilerin adıyla anılmak istemediğimizi, bu konuda kavram karışıklığını giderecek çalışmaların yapılması gerektiğine dikkati çektim. Azerbaycan Türklerinin Ahıska Türklerini daha iyi anlayacaklarını umuyorum.
Toplantı bittikten sonra yakasında görevli kokartı bulunan üniversiteden bir kız yanıma yaklaştı. Türkiye Türkçesi ile konuşmuştum ama nedense benimle Azeri ağzıyla konuşmak istedi. Toplantıdakilerin çoğunlukla Azerbaycan’dan katılanlar olmasından etkilenmiş olabilir. “Men de Axısxa Türküyem.” dedi. X sesini bastıra bastıra söylemeye gayret etti. Benim hangi ülkeden olduğumu sordu. Bir yandan da kendisiyle ilgili bilgi aktarıyor. “Atalarım Axısxa’dan Türkiye’ye gelif, eskiden…” Sevimli kerata J
Nedense “kara tel”in berisindekiler, yani sınırın bu tarafında kalanlar için Ahıska, Ergenekon gibi bir yerdir. Posoflusu, Şavşatlısı, Oltulusu hep öyle der, “Atalarımız Ahıska’dan gelmiş!” Gelmediniz, buradaydınız, Ahıska ile aynı kültürü paylaşıyordunuz. Öncesi bir yana, bin yıldır bu coğrafyada birlikte yaşayan aynı halksınız. Ortaçağda Gürcistan’a bağlıyken bölgenin adı Sa-Atabago idi. Bu tamı tamına “Atabek Yurdu” demektir. Osmanlı eline geçince de aynı bölge Ahıska Paşalığı ya da Çıldır Eyaleti olarak bütün halinde yönetildi. En az bin yıllık harika bir etnogenezin ürünüsünüz. Ancak… 19. yüzyılın başında Atabek Yurdu Rusya ile Osmanlı arasında parçalandı. 20. yüzyılın başlarında ise Rusya, Ahıskalıları orada Türkistan’a, Türkiye de sizi burada Kars, Erzurum ve Artvin arasında dağıttı. Dağıtıldınız… Anladınız mı? Bunu bilerek “Ahıskalıyız” diyorsanız… “Ahıskalıyız” demenizi anlıyorum… Herkes anlıyor mu?
Kıza takıldım: “Nerenin Ahıskalısısın bakiim?” “Şafşetliyim,” dedi, hala Azeri aksanıyla konuşurken... Çok sevimliydi, kanım kaynadı, yanağını sıkmak isterdim. “Netay canan” diyebildim.
Ona takıldığımı anlayınca bu defa o sordu: “Siz nerenin Axısxalısısız?”
Ne ağır bir sorudur bu! Nereye dağıtılanlardansınız, siz nereye sürülenlerdensiniz… Dikkat isterim; herkese sorulduğu gibi "Siz Ahıska'nın neresindensiniz?" diye sorulmuyor, “Nerenin Ahıskalısısınız?” diye soruluyor. Sorunun kendisi bile travmatik.
“Posofluyum”, dedim. Biraz hayal kırıklığına uğradı sanırım, yabancı yerden gelen bir Ahıskalı ile konuşmayı tercih eder gibi bir hali vardı.
Ahıskalıların ve başkalarının bilmediği bir şey var: Ahıska sadece Ahıskalıların değil, Ahıska, Atabek Yurdu insanı için bir kimlik belgesi ve bir aidiyet merkezidir. Ahıska, Ahıska’dan çok büyük, Ahıskalılardan çok fazla bir yerdir!
Bilmem anlatabildim mi?