Tolga Yarman, Prof. Dr.

CHP Kurultay Onur Üyesi

Dibimizde, her yıl bir milyon insanın kanını içerek yaşayan savaş makinasının efendisi, bir  emperyal boyunduruk, istemiyoruz. Orta Doğu’daki mezhep savaşı - ağızdan yel alsın, üstümüze sıçradı, sıçrayacak -göz göre, kundaklansın, istemiyoruz. Yok istikrarlı hükumetmiş, yok değilmiş, "temsiliyette adaletsizlik", giderek bunalım istemiyoruz. % 10 seçim barajını kesinlikle istemiyoruz. 

İnanç dünyasında, din adına, hele emperyal tezgâhta,  “şekil dayatmacılığı", giderek bunun giderek  inanç barışına, kezzap gibi boca edilmesini, istemiyoruz. Diyanet’in, Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda olduğu gibi - bir, nakil kurumu, şekil kurumu, iktidar payandası, biat kurumu değil - bir, akıl kurumu ve inanç barışının güvencesi, özerk, gereğinde, eli mekruhtan, haramdan, çıkmayana,  münafık  iktidar erbabına, haddini bildirecek olan, "çoğunluk" tarik (yol) yanı sıra, kesinlikle, öteki tariklerle barışık ve bunları, eşit derecede kucaklayan, kurumumuzolmasını, istiyoruz. 

Demokrasinin; üçte birlik oy oranlarıyla, üçte ikilik parlamento çoğunluğuna konanların; akıllarına her geleni yapmaya yeltendiği bir rejime dönüştürülmesini, kesinlikle reddediyoruz... Demokrasinin, "Gezi" gibi, çağdaş direnişlerde, bir de, sözde "asayiş" adına, çocuklarımızın gözlerini çıkartan iktidar tomalarının tetikçisi kılınmak istenmesini, kesinlikle reddediyoruz. Demokrasinin giderek, hırsızlığı, arsızlığı, hatta kıyımları aklamaya tevessül ettiği; inanç barışını, görenekte, kitapta yeri olmayan, “kendi paranoyak mutlakları” adına, taammüden dinamitlediği, bir yozlaşma ve aldatmaca rejimine, dönüşmesini, şiddetle reddediyoruz.                

Yerel Yönetimler’e, bugünkünden daha geniş "serbesti" verilmesini ve icra alanı tanınmasını, elbette, istiyoruz, ama ülkemizin, hele emperyal dizaynlarla bölünmesini, kesinlikle, reddediyoruz.
 

Avrupa’nın göbeğinden kalkan bombardıman uçakları, yok "Arap baharıymış", yok "Fellah baharatıymış" diye, Libya’da çoluk, çocuk demeden binlerce insanın üstüne bomba yağdırırken, bizim önümüze, “Pat!” diye atılıveren, Dersim Meselesi’ne (hangi acılar yaşanmışsa, onları, elbette yüreğimizin taa derininde, acımız olarak hissederiz, ama yapmayın lütfen), yem bulmuş, civciv gibi kapaklanan, gabi, giderek emperyal odaklarla kolkola girmiş işbirlikçi, yöneticiler, istemiyoruz.

“Orduya kumpas kurulmuş!”, daha bu, böyle denmeden, teknik birikimlerimizle, “Türkiye bir Siber-Bilgi Savaşı’nın anaforunda,  biryerlerde çok açık biçimde üretilen sahte delillerle, çakı gibi subaylar, generaller, amiraller, ordu komutanları, giderek genelkurmay başkanı, üst düzey bıçkın siviller, içeri tıkılıyor, ordu tek kurşun atılmadan biçiliyor”, diye feryad-u figan eylerken;Silivri’ye koşuşturan, iz’an sahibi milletvekillerimizi tenzih ederek ifade ediyorum, şu ki işte, “sanki, "üst siyasi şemsiyesini" kendileri hazırlamış değillermiş gibi, “Bağımsız yargı hükmünü icra ediyor” diyen, müraî siyaset bezirgânları; “Silivri’den ne kadar uzak durursak, o kadar demokratikleşiriz!”, diyen hödük aydınlar takımı ve o partideki, bu partideki, farketmez, kavrama kabiliyeti sıfır, sözüm ona “ilerici siyasetçiler”; hala daha şu “sahte delil imalat merkezlerinin” ve buralardaki “faillerin” ortaya çıkartılmasına dönük gerekli gayreti gösterme idrakinden yoksun, ebleh sorumlular ve zavallı, muhalefet erbabı, istemiyoruz.

Gündemi, çözüm önerilerini, tartışmayan ya da tam da emperyal buyurganların istedikleri gibi tartıştıran, her hal-u karda bölgedeki savaş makinasına dönük olarak ağızlarını açmayan, medyacılar, istemiyoruz.

İrfanı kapalı, vicdanı mühürlü değil, irfanı hür, vicdanı hür, nesillerin yetişmesine, omuz vermek istiyoruz.

Bizler "Yankee, Go home" diye avaz avaz bağırarak, yurda, çelimsiz bedenleriyle, ama yiğit kere yiğit duruşlarıyla siper olmuş bir kuşağın çocuklarıyız. Çizgimizde "mıh" gibi durmaktan ödün vermeyecek kadar ve şaşmaz ölçüde kararlı ve tavırlıyız... Bedel ödemekten korkmayız... Ödedik, yine öderiz!.. Nazım Hikmet olur yanarız, Denizler olur, üstümüzde beyaz kefen, ayağımızın altındaki tabureye tekmeyi atarız, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok,  Ahmet Taner Kışlalı olur, sözde katlediliriz, nedir ki, işte küllerimizden diriliriz, faillerin yakalarına yapışır, hesap sorarız. Hak yolundan milim sapmaz, ilerleriz!

Gazan, gazamız mübarek olsun!..

 

You have no rights to post comments