Her sabah olduğu  gibi, evin gelini

Gün doğumundan önce uyandı.

Önce avlulara göz gezdirdi

Düzeltti dünden kalan  öte beriyi

Sırtında  günler öncesinden

Kuruttuğu  buğday torbası

El attı, dibeğin yanında duran

İki akrabası...

El birliğiyle  temizlediler dibeği

Sonra bulgurla doldurdular içini.

Vurdular tokmağı sırasıyla

Kepeğini çıkarasıya

Kurutup hazırladılar sofraya

Akşama yorgunluğun tatlı telaşı.

Hüzünle, kırgınlıklarla dolu ömrümüzün dibeği

Hani bu yorgunluğun üstüne

Vurmak dünyanın dertlerine tokmağı

Dibekte dövülen buğday misali...

Kepeği çıkar belki

You have no rights to post comments