İnsanlar duygu ve düşüncelerini değişik yöntemlerle anlatabilirler. Bunlardan biri de müziktir. Müzik, duygularımızı anlam kazandırılmış seslerle anlatma yöntemidir. Müziğin malzemesi sestir. Ses hareketle oluşur. Hareket eden cisim titreşir ve ses dalgaları oluşturur. Ses dalgaları havanın iletken olması nedeniyle yayılır (Ahmet Say, Müziğin Kitabı)
Her türlü ses müzik değildir. Müzik düzenli titreşimlerden oluşur ve belirli bir yüksekliktedir. Eğer düzenli değilse bu gürültüdür.
Nasıl ki konuşma seslere dönüştürülüp her ses bir harfle karşılanıyor ve bu harflerle okunup yazılıyorsa, müzikte de sesler nota işaretleriyle okunup yazılmaktadır. Müzikte yedi nota vardır. Bu notaların değişik biçimlerde bir araya gelmesinden sınırsız ezgiler ortaya çıkar. Notalar dizek (porte) üzerine yazılır. Dizek birbirine paralel ve eşit aralıklı beş çizgiden oluşur. Dizeğin dışında kalan notalar ise ek çizgiler üzerine yazılır. Ek çizgiler üstte beş, altta ise dört taneye kadar uzanır. Notaları okumak için sadece dizek yetmez. Notalar anahtarla adlandırılır. Dizeğin başına yazılarak notaları okumayı sağlayan bu işaretlere anahtar adı verilir. Anahtarlar yedi tanedir ama üç şekilde gösterilir. Bunlardan en çok kullanılan “sol” anahtarıdır. İki tane “fa” anahtarı ve dört tane de “do” anahtarı vardır. Dizeğin ikinci çizgisinden başlayan sol anahtarı bu çizgiye adını verir.
Müzik ve İlginçlikler
- Ezanı besteleyenin Itri olduğunu,
- Aslen Türk kökenli olan Rimsky Korsakof’un (1844-1908) Türk müziği makamlarını kullandığını, 1001 Gece Masalları, Şehrazad ve Prens İgor operalarında Türk motiflerinin işlendiğini (Öztuna 224 ve 508), Prens İgor’un Peçenek (Kuman-Kıpçak) halk danslarından meydana geldiğini,
- Rum Ortodoks, Ermeni Gregoryen kiliseleri ve İbrani havralarında Türk makam ve usulleri ile bestelenmiş ilahiler okunduğunu ve bunların binlerce olduğunu (Öztuna 502)
- Ermeni halk müziği ve “aşuğ” denilen saz şairlerinin Türk halk müziğini taklit ve tekrar ettiğini (Öztuna 502)
- Cezayir ve Tunus’taki bütün makam, usul ve formların Türklerden alındığını (Öztuna 502
- Arap ülkelerinde yaygın bir tarz olan ve günümüzde Türkiye’de yaygın bir dinleyici kitlesi olan Arabesque’in Türk Sanat Müziğinin bozulmuş hali olduğunu,
- Mehterin Avrupa’da Alla Turca (Türk usulü) akımını yarattığını, bunun edebi ve siyasi kavramlara yol açtığını,
- Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” operasının Türk müziğinin büyük etkileri altında olduğunu,
- İtalyan bestekâr Donizetti’nin İstanbul’da epey yaşadığı, kendisine Donizetti Paşa dendiğini, bestelerinde Türk motiflerini kullandığını (A. Saydam 38),
- R.M Glier’in (1874-1956) sırf Azeri makam, usul ve nağmelerini kullanarak “Şah Senem” operasını bestelediğini,
- Bugünkü Yunan, Bulgar, Sırp, Arnavut, Libya, Tunus, Fas, Arabistan, Irak ve Suriye müziklerinde hâlâ Türk motiflerinin kullanılmakta olduğunu
- Konfüçyüs’ün “bir kimsenin erdemi yoksa müzikle nasıl ilgilenebilsin” dediğini
- Sesin havada saniyede 340 m, deniz suyunda 1490 m, katı cisim ve toprakta 4000 m ve çelikte saniyede 5000 metre hızla ilerlediğini
- Notayı ilk Sümerler, Hititler ve Mısırlıların kullandığını, günümüzdeki nota sisteminin ise Guido d’Arezzo (991-1033) adlı papaz tarafından oluşturulduğunu,
- Sol anahtarı ve beş hatlı notayı ilk defa Müslümanların kullandığını,
- İnsan kulağının saniyede 20 ila 20.000 Hertz arasındaki seslere duyarlı olduğunu, 250-4000 Hertzin en çok karşılaştığımız frekans (titreşim) olduğunu,
- Bebeklerin doğduğunda 440 Hertz şiddetinde ağladığını,
- Erkek çocukların hepsinin ergenlik dönemine kadar soprano olduğunu,
- Ergenlik döneminde erkeklerin sesinin bir oktav (8 ses), kızların ise 3-4 ses kalınlaştığını,
- Melodisiz ritmin olduğunu ama ritimsiz melodinin olamayacağını,
- Bir ses dalgasının belli bir noktadaki ses yayılma doğrultusuna 1 cm2’lik bir yüzeye 1 saniyede verdiği enerjiye ses şiddeti dendiğini, ses şiddeti birimine de desibel dendiğini,
- İnsan için güvenli ses düzeyinin 85 desibel olduğunu, 120 desibeli aşan her sesin kulak için zararlı olduğunu,
- Yaprak hışırtısının 10, fısıltının (1 m’den) 25-30, dersliğin 50-55, yoğun trafiğin 70-90, acı hissetme sınırının 120, jet motorunun 130-150, roketin 200 desibel ses çıkardığını,
- Tarihte kayıtlı ilk ninninin Sümer kralı Şulgi’nin karısının oğluna söylediği ninni olduğunu,
- Müziğin Ortaçağda Matematik, günümüzde ise Fen Bilimlerinden sayıldığını,
- Osmanlı’nın Mehterhane’yi 1826’da kaldırdığını,
- Türkiye’de çok sesli müziğin 1826’da başladığını,
- 1829’da Muzıka-yı Humayun’un ilk konserini verdiğini,
- Rodrigo’nun üç yaşından itibaren kör olduğunu,
- Rus bestecileri olarak bilinen N. Rimsky Korsakof ve Rahmaninov’un aslen Türk olduklarını,
- Dünyadaki en ünlü Türk (Azeri) bestecisinin Üzeyir Hacıbeyli (Hacıbekof) olduğunu,
- Mozart’ın Türk Marşı’nı mehter müziğinden etkilenerek bestelediğini,
- La sesinin saniyede 440 titreşim meydana getirdiğini
- Bağlamanın ses alanının 2,5 oktav olduğunu, ek perdeler ile bunun 3 oktava kadar çıkarılabildiğini,
- Bütün hayvanların sesi doğru çıkardıkları halde bütün insanların sesi doğru çıkaramadıklarını,
Artık biliyorsunuz.