Kapitalist/emperyalist dünya,  tarihin en büyük, köklü, karmaşık çeliÅŸkisini yaşıyor ve aÅŸmaya çalışıyor. Yıkım, ÅŸimdilik, büyük oranda enerji kaynağı ve büyük güçler arası paylaşım kaygısının odağı OrtadoÄŸu, Asya’dır.

Sorun ekonomipolitiktir. Yansımaları ise hukuk, kültür, bilim, sanat, din ve politika üzerindedir. Karmaşık çelişki, yıkım ve çürümeyi insanın üretimi ve insanın kendisi üzerinde etkili biçimde göstermektedir. İnsanla birlikte, çevresi, üretimi yıkıma uğramaktadır.

Somut yıkım, Ortadoğu, yakın Asya’da; soyut yıkım, Abd ve Avrupa’dadır ve diğer kıta ve ülkelerdedir.

Halk yığınlarındaki bilinç yıkımı, Avrupa’nın önemli bir bölümünde ve Türkiye, Ortadoğu’da yine tarihin en görgüsüz, gerici, yoz, gaddar ve liberal ekonomiye eklemlenmiş sınıf ve sınıfın politik temsilcilerini tarih sahnesine, ekonomipolitiği yönetmeye başlamalarına neden oldu. İtalya, Fransa, Ortadoğu ve Türkiye.

Bu yeni sınıf,  kapitalizmin geriye doÄŸru evrilmesinin bir sonucudur.

Bu geri evriliş, kapitalizmin geleneksel, yapısal çürütmesini öylesine artırdı ki; özelleştirmeler sonrasında, hilesiz besin, su, hizmet, sağlık, eğitim, din kalmadı. Hepsi hile, yalan, talan ile bütünleşti, aştı, taştı.

Geriye evrimle, doğal bir akışın değil, geleceğini kurtarmak için, kapitalistlerin bilinçli tercihi ve çabaları sonucu oluşmuştur. Gelecek, gerileterek kurtarılmaya çalışılmaktadır. Bütün güçlerini, bilimsel teknik olanakları, insan gereksinimlerini, sosyolojiyi, psikolojiyi, tarih ve nörolojiyi kullanmaktadırlar.

Bu nedenlerle direnmek, önünde durmak set çekmek güçleşmiştir.

Somut bir örnek Yunanistan’dır. Ekonomik yıkımı, politik sıçrayışa dönüştürmesi beklenirken, halk yığınları, yıkımı yaratanları yeniden,  büyük oranda oylarıyla, geri çağırmıştır.

Bu yeni bir durumdur. Kapitalist emperyalist sistem, her zaman, gerici, ilkel, kanlı yöntemlere baÅŸvurmuÅŸtur. Karakteristik özelliÄŸidir bu ancak, bu dönem, onun temel niteliÄŸi olan, üretim olgusundan da vazgeçerek, geriye dönüşü, köklü yapısal olgularla baÅŸlatmış ve yol almıştır. Sanayi ve bilgi üretimi azalmış, ticaret ve finans, bankacılık ve faiz temel ekonomik iÅŸleyiÅŸ olmaya baÅŸlamıştır. Bir tür güncel ortaçaÄŸ ekonomipolitiÄŸidir bu.  Bu ekonomipolitiÄŸe uygun, kültüre ve gericileÅŸmiÅŸ dine de dönüş yapmış, hortlatmış, egemen kılmaya çabalamıştır ancak, güncel, geçmiÅŸin aynısı olmadığı için, bu yapay ve zorlama geriye dönüş insanı ve o olguları da hızla çürütmüştür.

Bu yollar, kapitalizmin büyük yapısal ve yeni çelişkilerini aşmasını sağlayacak mıdır?

Hiç belli değil. Çünkü, antikapitalist güç çok belirsiz.

Türkiye özeli ve Ortadoğu halk ihanetleri bunun en önemli kanıtlarındandır.

En geri ve en çürümüş, en çok tercih edilen durumdadır. Tercih eden, çürümüşlüğü, çürüdüğünü görerek, bilinçli yapmaktadır. Temel tehlike işte budur.

Dinsel dayanışma bile çürümüş, bitme noktasına gelmiştir. Müslüman, Müslümanın en büyük düşmanı durumundadır. Yüksek bir bilinç zehirlenmesi, bilinç yitimi, kavrayış yetersizliği yaşanmaktadır.

Bilim ve üniversiteler, toplumsal bilincinin önünü açabilecek, bilimsel çalışmalara son vermiştir. Sadece bu yeni yıkıcı dünyayı ve onun politikekonomik temsilcilerinin onay kurumu kuzu yapılara dönüşmüştür.

En geri, en iyi; en çürümüş en güzel olmuÅŸtur.  Toplumsal ikna olanakları tüketilmiÅŸ gibidir.

Çok bilimsel, çok ısrarcı, sürekli ve güçlü çabalarla, kapitalizmin bunu başarmıştır.

Yıkım bu nedenle sürekli, çürüyüş bu nedenle güçlüdür.

Ve artık, bir ülkenin, bir toprak parçasının, bu yıkımı tek başına savma, durdurma olanağı ortadan kalkmıştır. Büyük toprak parçaları üstünde yaşayan büyük yığınların eşgüdümlü, bilinçli ve ısrarlı, örgütlü çabaları olmaksızın, bu yıkım ve çürümeyi aşma olanağı kalmamıştır.

Ve sanki bu çabalar, Avrupa ülkelerinde başlayacak ve dünyaya yayılacaktır.

Ya da uzak Asya, Asya odaklı başlayacak Avrupa’ya yayılacaktır.

Faşizan baskı, zulüm, ölüm, yok ediş emperyalist/kapitalist dünya ve ona eklemlenmiş Türkiye benzeri ülkelerde sürekli bir yönetim biçimini almıştır.

İşin özü, zora dayalı bir karşı duruş ve itiş sağlanmadan, bu dönemsel yıkımın yaratıcıları kolay kolay barışçı yöntemlerle gönderilemez durumdadır.