Atatürk’ün yanlış anlaşılan bir sözü var. O da Atatürk’ün 1936’da söylediği “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür” sözüdür. Kültür Bakanlığının birçok yayınında bu söz kullanılmaktadır. Oysa asıl Millî Eğitim Bakanlığının kullanması gerekir.
Atatürk bu sözünde “kültür”den kastettiği, günümüzdeki anlamda “eğitim”dir. Atatürk, “kültür” sözcüğünü “eğitim” karşılığında kullanmaktadır. Bu sözdeki “kültür”ü günümüzde kullanıldığı gibi “insan ürünü olan her şey” anlamında kullanıldığında ciddi bir anlam kaybına uğramaktadır. Örneğin, temeli kültür olmayan devlet, toplumsal yaşam ya da insan var mıdır? Öyleyse Atatürk bu sözüyle günümüzdeki anlamıyla kültürden söz etmemektedir. Nitekim, bu tümcenin geçtiği konuşması bütün halinde ve dikkatle okununca Atatürk’ün kültürden değil eğitimden söz ettiği anlaşılacaktır.
Atatürk ilgili konuşmasında diyor ki (İnan 1984 s.271-272):
"Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür. Bu sözü burada ayrıca izaha lüzum görmüyorum. Çünkü bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin okullarında birçok vesilelerle eser halinde tespit edilmiştir.
Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkarmak, intibah almak, düşünmek, zekayı terbiye etmektir…
Yine insan, enerjisiyle ve fakat tabiatın ona iltifat edildikçe tükenmez yardımiyle, yükselen, genişleyen insan zekâsı hudutsuz kavrayış anlamında “insanım” diye bir vasf-ı mahsusu olur [özel bir nitelik kazanır].
İnsan, hareket ve faaliyetin, yani dinamizmin ifadesidir. Bu böyle olunca kültür, yukarıda işaret ettiğimiz, insanlık vasfında insan olabilmek için bir esasî unsurdur. Bunu kısaca izah edelim: Kültür, tabiatın yüksek feyzleriyle mesut olmaktır. Bu ifade içinde çok şey mündemiçtir. Temizlik, saflık, yükseklik, insanlık vs... Bunların hepsi insanlık vasıflarındandır. İşte kültür kelimesini mastar şekline soktuğumuz zaman, tabiatın insanlara verdiği yüksek vasıfları, kendi çocuklarına, hafidlerine [torunlarına] ve atisine vermesi demektir.
Buraya kadar anlatmak istediğimiz; bugünkü Türkiye Cumhuriyeti çocukları kültürel insanlardır. Yani hem kendileri kültür sahibidirler, hem de bu hassayı [özelliği] muhitlerine ve bütün Türk milletine yaymakta olduklarına kanidirler [inanmışlardır]."
Atatürk’ün başka konuşmalarında da “kültür”ü eğitim kavramının karşılığı olarak kullandığı görülmektedir: 1921 yılında “(...) bir millî terbiye programından bahsederken, eski devrin hurafatından ve evsafı fıtriyemizle [doğuştan mevcut özelliklerimizle] hiç de münasebeti olmıyan yabancı fikirlerden, şarktan ve garptan gelebilen bilcümle tesirlerden tamamen uzak, seciyei milliye ve tarihiyemizle mütenasip bir kültür [abç] kastediyorum. Çünkü dehayı millîmizin inkişafı tamı ancak böyle bir kültür [abç] ile temin olunabilir..”. demektedir. [Atatürkçülük (Birinci Kitap): Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri. Millî Eğitim Basımevi. İstanbul, 1988. s. 296.]
Atatürk’ün bu sözünde geçen “kültür” sözcüğünün “eğitim” karşılığında kullanıldığının bir kanıtı da bakanlığın adının “kültür bakanlığı” olmasıdır. 28 Aralık 1935’ten 21 Eylül 1941’e kadar Maarif Vekaletinin adı “Kültür Bakanlığı”dır. Bakanlık dergisinin adı da Kültür Bakanlığı Dergisidir. Derginin içindeki yazılarda terbiye, eğitim ve kültür kavramları birbirinin yerine ve sıkça kullanılmaktadır.
Atatürk’ün sözünü “Türkiye Cumhuriyetinin temeli eğitimdir” biçiminde anladıktan sonra Cumhuriyeti eğitimle nasıl temellendireceğimizin, başka deyişle Cumhuriyet için nasıl bir eğitim olması gerektiğinin üzerinde düşünebiliriz.
Kaynaklar
Afet İnan. 1984. Atatürk Hakkındaki Hatıralar ve Belgeler, s. 271-272, T. İş Bankası Yayınları, dördüncü baskı.
MEB. (Millî Eğitim Bakanlığı) 1988. Atatürkçülük (Birinci Kitap): Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri. Millî Eğitim Basımevi. İstanbul, s. 348.