Etik, ahlaki davranışları irdeleyen, sorgulayan ve birtakım ideal normlar oluşturmaya çalışan felsefi bir daldır.
Etiğin önemli kavramlarından biri “iyi”dir. Genel anlamda “iyi”, bir şeyin amacına uygun olmasıdır. Yani bir araç-amaç ilişkisi vardır. Örneğin; bize verilen bütün bilgileri, hatta fazlasını kitaplarda var. Öyleyse, neden okullarda karşılıklı ders işleniyor: Demek ki bunun, kitapların bize veremediği getirileri var: Eğer karşılıklı ders işlemenin bize, bu anlamda faydası varsa, bu uygulamaya “iyi” diyebiliriz.
Ahlaki anlamda “iyi”nin de böyle bir işlevi vardır: Toplumsal birlikteliğin işlerlik ve düzen kazanmasını sağlar. Örneğin; büyüklerimize saygı duyar, küçüklerimizi severiz. Eğer, bunun gibi ahlak değerler olmasaydı, toplumun devamını sağlamak bir hayli güç olurdu, herhalde.
Mesleki etiğin tanımına bakarsak: mesleki etik, belirli bir meslek grubunun, mesleğe ilişkin olarak oluşturup koruduğu; meslek üyelerine emreden, onları belirli bir şekilde davranmaya zorlayan; kişisel eğilimlerini sınırlayan; yetersiz ve ilkesiz üyeleri meslekten dışlayan; meslek içi rekabeti düzenleyen ve hizmet ideallerini korumayı amaçlayan mesleki ilkeler bütünüdür.
Bir öğretmen, bu kurallara uyarak veya uymayarak;
(1)öğrencide sevgi, saygı ve yaklaşma yaratır, veya (2)öğrencide endişe, korku ve uzaklaşma yaratır.
İşte öğretmenler, meslek ahlakının gereği olarak, birinci yönde davranışlar geliştirmek durumundadır. Öğrencilerin dışında öğretmenlerin toplumun diğer fertlerine karşı görev ve sorumlulukları vardır. Bunlardan bazılarını inceleyelim:
1- Kamuoyundaki güven ve özgüveni pekiştirmelidir ve bütün öğrencilere ve gençlere nitelikli eğitim vermek suretiyle mesleğin sahip olduğu saygınlığı arttırmalıdır. Bilindiği gibi, basın-yayında veya insanların kendi aralarındaki konuşmalarda “Ahmet yaptı”, “Mehmet yaptı” diye konuşulmaz, “Bir öğretmen yaptı”, “Okul müdürü yaptı” diye konuşulur. Bu nedenle bütün
öğretmen ve okul yöneticileri, saygınlığın kazanılması konusunda tek tek sorumludur. Ne ki, bu konuda geçmişte yapılmış hatalar, velilerin, okula ve okul yönetimine karşı güvenini sarsmıştır. Bunun somut bir göstergesi, velilerin, çocuklarının geleceği için dershanelere milyarı geçen paralar
yatırdıkları halde, okullara küçük yardımlarda bulunmaktan kaçınmalarıdır.
Oysa ki, okullara yapılacak küçük yardımlar, eğitimin niteliğini
arttıracaktır şüphesiz.
2- Öğretmen, mesleki bilgi, bilginin güncellenmesi ve uygulamanın mükemmelleştirilmesinin sürdürülmesini sağlamalıdır.
3- Yaşam boyu öğrenme programlarının, yapısını, formatını ve zamanlamasını, profesyonelliğin zorunlu bir ifadesi olarak saptamalıdır.
4- Yeterlilik ve niteliğe ilişkin bütün yararlı bilgileri deklare etmelidir.
Öğretmen, mesleki anlamda kişisel yeteneklerini geliştirmeli; eski bilgileriyle yetinmeyip bu bilgileri güncellemeli ve değişik bilgi öğelerini birleştirerek anlamlı bir bütün haline getirmelidir.
5- Nitelikli eğitimcileri öğretmenlik mesleğine çekmek için aktif çaba göstermelidir. Bu çabanın iki faydası olacaktır: Birincisi, nitelikli bir eğitimci, nitelikli öğrenci, yani, nitelikli doktor, avukat, bilim adamı, öğretmen, esnaf yetiştirecektir. Bunlarda öğretmenin büyük katkısı vardır, çünkü bir öğrenci, yalnız bilgi depolayarak yetişmez. Bir öğrenci; karakteriyle (psikolojisiyle), fiziğiyle, pratiğiyle (çözüm üreticiliğiyle), sosyal ilişkileriyle, ahlakıyla yetişir. Nitelikli eğitimcileri öğretmenlik mesleğine çekmenin diğer bir faydası ise, nitelikli bulduğunuz eğitimcinin
rahat ve zevkli bir iş yapmış olmasını sağlamanızdır.
6- Eğitimde ve eğitim aracılığı ile demokrasi ve insan haklarını geliştirme çabalarının hepsine destek vermelidir. Bunu, hem öğretmenlik, hem de yöneticilik çerçevesinde değerlendirmek yerinde olur. Bir yönetici veya yöneticiler, okulda tek söz sahibi şahıslar olmamalıdır. Şehit Konuk İlköğretim Okulunda müdür yardımcılığı yapan Hayati İnce, yönetimle ilgili kararların, yönetmelik sınırları içinde kalması suretiyle öğretmenlerle birlikte alındığını belirtmiştir. Böylece yönetim, okuldaki ortak iradenin uygulayıcısı ve denetleyicisi olarak işlevini yerine getirmiş olmaktadır. Bu, eğitimde demokrasi için iyi bir örnek sayılabilir. Öğretmenlerin sınıf içinde demokrasiyi uygulayabilmeleri için de eğitsel kol çalışmaları uygun bir araçtır: Sınıf başkanı, temizlik kolu başkanı, kütüphane kolu başkanı ve diğer eğitsel kollar, sınıftaki öğrencilerin oylarıyla seçilirse, öğrencilerin demokrasiyi içselleştirmeleri sağlanır. Bununla birlikte, öğrencilerin kendilerini rahat ve doğru bir şekilde ifade etmeleri ve öğretmenlerine ve arkadaşlarına karşı saygıyı öğrenmeleri sağlanmalıdır. Her istediğini söylemek ve yapmak ile özgürlük arasındaki fark öğretilmelidir.
Öğretmenlerin genel ahlak kurallarına baktıktan sonra şimdi de, doğrudan öğrencilere karşı olan sorumluluklara bakalım:
1- Öğretmen, öğrencilerin çıkarlarını ve mutluluğunu koruyup geliştirmeli ve öğrencileri kötü muameleden, fiziksel ve psikolojik istismardan korumak için her türlü çabayı sarf etmelidir. Öncelikle öğretmenin kendisi bu tür olumsuz davranışlardan kaçınmalıdır. İkinci olarak da öğrenciyi çevreden, belki yeri gelince ailesinden korumalıdır.
2- Öğretmen, öğrencinin sağlığıyla ilgili gerekli özeni ve ilgiyi göstermelidir. Okulda ikinci bir anne-baba görevi gördükleri için öğrencilerin sağlığından da doğrudan sorumludurlar.
3- Öğretmen, öğrencileriyle meslek ilişkisi sürdürmelidir. Öğretmen, öğrencilerine yakınlığıyla birlikte belirli bir mesafe koymazsa hem öğrencilere adil davranmamış olur (çünkü bazılarına yakın bazılarına uzak olacaktır), hem de öğrenciler, bilerek veya bilmeyerek bu yakınlığı istismar edebilirler. Bu durum, bazı öğrencilerin öğretmeni daha çok sevmelerini sağlayabilir. Fakat öğretmen, sevgi ile saygı arasındaki dengeyi korumalıdır.
4- Öğretmen, her öğrencinin benzersiz olduğunu, bireyselliği ve özel ihtiyaçları bulunabileceği gerçeğini kabul etmelidir ve her öğrenciye potansiyelini gerçekleştirmesi için yol gösterici ve teşvik edici olmalıdır.
Buna göre, öğretmen, öğrenci için aynı zamanda iyi bir rehber olmalı ve onları yönlendirmelidir. Öğrenci, okul, meslek ve yaşamın diğer alanlarıyla ilgili tercihlerini ne kadar erken yaparsa o kadar erken bilinçlenecek, kendini tanıyacak ve ne yapması gerektiğini bilecektir. Bunun aksi gibi öğretmen, sınıfa girip kimin anlayıp kimin anlamadığına bakmadan dersi anlatıp çıkmamalıdır.
5- Öğretmen, öğrencilere herkese olanak tanıyan ve karşılıklı yükümlülükleri olan bir toplumun parçası olduğu duygusunu kazandırmalıdır. Öğretmen öğrenciye hak ettiğini vererek, öğrencinin adalet ve sorumluluk bilincini geliştirmelidir.
6- Öğretmen, otoriteyi, adalet ve şefkat duygusuyla kabul ettirmelidir. Otoritenin baskıyla kabul ettirilmeye çalışılması, öğrencinin sadece öğretmenin yanında otoriteye saygı göstermesine sebep olacaktır. Bu da saygı değil boyun eğme olacaktır: Muhtemelen öğrenci, öğretmene karşı açık olamayacak ve sıkıştığı zaman yalan da söyleyecektir. Otoritenin baskıyla sağlanması, öğrencinin cezalandırılması, öğrencide “Cezamı çektim ve hiçbir sorumluluğum kalmadı” düşüncesini uyandıracaktır ve tek başarısızlığını da öğretmeni kandıramamak olarak görecektir. Bu tür bir otorite anlayışı ancak “sahtekar” yetiştirilmesine imkan verecektir. Bununla birlikte öğretmen adil olursa, öğrenciyle ilgilenirse ve bazı ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırsa öğrenci de hata yapmaktan, saygısızlık etmekten, sorumluluk duygusuyla, çekinecektir.
7- Öğretmen, öğrenciyle arasındaki ilişkinin bir dini benimsetmek ya da ideolojik kontrol için kullanılmasına izin vermemelidir. Bu konuda (gerçek anlamda) yol gösterici olunabilir, alternatifler tanıtılabilir fakat öğrenci belli bir yöne kanalize edilmemelidir.
Öğretmenin meslektaşlarına karşı da özel sorumlulukları
vardır. Bunlar:
1- Mesleki statülerine ve görüşlerine saygı göstererek meslektaşlar arasında mesleki dayanışmayı geliştirmeli ve özellikle kariyerinin başlangıcında olan ve eğitim alanlara tavsiye ve yardım sunmaya hazır olmalıdır. Yeni öğretmenlere veya öğretmen adaylarına yardımcı olunması, daha hızlı ve daha başarılı bir uyum süreci getirecektir. Bununla birlikte, meslektaşlara saygı ve mesleki dayanışma, özellikle aynı branşta olan öğretmenlerin, bilgi alışverişinde bulunarak alanlarında uzmanlaşmalarına yardımcı olacaktır.
2- Öğretmen, meslektaşlar hakkında, mesleki hizmet sırasında elde edilen bilgileri gizlilik içinde korumalıdır. Meslektaşların özel hayata saygı göstermemesi, dayanışmayı zedeleyecektir: Bir öğretmen hakkındaki yalan yanlış bir dedikodu, hatta doğru da olsa hoş olmayan bir durumun okulda tartışma haline getirilmesi hem o öğretmen için hem de diğer öğretmen ve öğrenciler için istenmeyen durumlar ortaya çıkarabilir.
3- Öğretmen, akran meslektaşların, eğitim sendikaları ve işverenler arasında görüşülen ve kararlaştırılan işlemleri gözden geçirmesine yardımcı olmalıdır. Bu, meslektaşların alınan kararları daha iyi analiz etmelerine ve daha bilinçli düşünmelerine yardımcı olacaktır.
4- Bir meslektaşın, mesleki performansıyla ilgili herhangi bir eleştiriyi, meslektaşın kendisine özel olarak yöneltmeli, eleştirisini gizlilik içinde, tavsiye ve destek sağlamaya uygun bir tarzda iletmelidir. Aksi bir durumda yapılan eleştiriler yapıcı olamayacaktır.
5- Öğretmen, meslektaşlarının çıkarlarını ve iyiliğini gözetip geliştirmeli ve onları kötü muameleden, fiziksel, psikolojik ve cinsel istismardan korumalıdır.
Öğretmenin, yönetici personele karşı sorumluluğuna bakalım:
1- Öğretmen, yasal ve idari hakları ve sorumlulukları hakkında bilgi edinmeli ve ortak sözleşmelerin hükümlerine ve öğrencilerin haklarına saygı göstermelidir. Bu, hem öğretmenin kendi haklarından yararlanmasını, gereksiz zararlara uğramamasını hem de sınırlarını öğrenerek başkalarının hakkına saldırmamasını sağlar.
2- Öğretmen, uygulamada olan normları ihlal etmediği sürece yönetici personelin talimatlarını yerine getirmelidir ve açıkça tanımlanmış yöntemler vasıtasıyla talimatları sorgulama hakkına sahiptir.
Son olarak, öğretmenin velilere karşı olan sorumluluğuna bakalım:
1- Velilerin hemfikir olunan kanallar vasıtasıyla, çocukların sağlığı ve gelişimi hakkında görüş ve öneride bulunmalıdır.
2- Veli otoritesine saygı duyar, fakat mesleki bakış açısından hareketle çocuk için en uygun olanı tavsiye etmelidir.
3- Velilerin çocukların eğitimiyle aktif olarak ilgilenmeleri için uyarmalıdır ve çocukların eğitimlerini olumsuz etkileyen çocuk işgücü kullanımından korumasını saplayarak öğrenme sürecini aktif olarak desteklemeleri için teşvik edecek her çabayı sarf etmelidir.
Not: Bu yazı, 25 Temmuz 2001 tarihinde, Eğitim Enternasyoneli Kongresi’nde alınan kararların yorumlanmasıyla ortaya çıkmıştır.