Kıpçaklar etnik oluşumları itibariyle bir boylar konfederasyonudur. İçerisinde Kıpçak kökenli kabilelerin yanında Moğol, İranî ve Oğuz kökenlileri de görmek mümkündür (1). Kıpçak kabilelerinin İrtiş’ten Tuna’ya kadar olan geniş bir saha da yayıldıklarını ve toprakların bir süre sonra Deşt-i Kıpçak olarak adlandırıldığını görüyoruz. Bu yazıda anlatılacak olan Kıpçak kabilelerinden Burcoğlu kabilesi, Arap Kozmografyacı Dımışki’nın Altınorda Devleti zamanında bahsettiği Kıpçak kabilelerinden birisidir (2).

Burcoğlu kabile adının değişik söyleniş şekilleri bulunmaktadır. Rus vekayinamelerinde Burçeviç, Dımişki’de Burçoğlu, Nüveyri ve İbni Haldun’da Burcoğlu, Macaristan Latin belgelerinde Borchol olarak bu kabile adını görüyoruz (3). Laszlo Rasonyi’ye göre bu adın tam Kumanca karşılığı Burcoğlu’dur (4). Bu Kıpçak kabile adının hangi manaya geldiği konusunda tarihçiler tarafından farklı görüşler ileri sürülmüştür. Süleyman Eliyarov’a göre Burcoğlu kelimesi Böriçik ile ilgilidir. Dolayısıyla bu kabilenin adının anlamı “Kurdoğlu”dur. Eliyarov ayrıca Rus tarihçi N. Baskakov’un Burcoğlu adını “Börili” adından getirdiğini ileri sürmektedir (5). Rasonyi ise bu konuda tamamen farklı bir görüş ortaya atmıştır. Ona göre kabile adının kökeni Burç yani “Karabiber”le ilgilidir (6). Fakat Rasonyi’nin bu iddiası Golden tarafından pek inandırıcı bulunmamıştır. Kıpçak Türkçesi’nde bilindiği gibi Burç “Karabiber” anlamında kullanılmıştır. Ancak bunu kesin olarak Burcoğlu kabile adının kökeninde görmemiz mümkün değil. Zira Eliyarov ve Baskakov’un verdiği “Kurt” manası da pek mantık dışı görünmüyor.

Burcoğlu kabilesinin ana yurdu Deşt’i Kıpçak’ta olduğu anlaşılıyor. Rasonyi, Dımişki’nin verdiği bilgiye dayanarak Burcoğlu kabilesinin Moğol istilasından evvel Kıpçak’ta yaşayan bir Kun kabilesi olduğunu belirtmiştir (7). Ukraynalı tarihçi Pritsak Burcoğlu kabilesinin yazları Orel Nehri kıyısındaki Kara Orman’da yaşadıklarını, kışlaklarının ise Yukarı Donets’de bulunduğunu söyler (8). Süleyman Eliyarov’a göre ise bu kabile Dnyeper’in şimdi Volçya Reka (Kurd Çayı) denilen sol kolu üzerinde yerleşmiştir (9). Buradan şunu çıkartabiliriz ki Burcoğlu kabilesi bugünkü Ukrayna arazisinde Orel ile Dnyeper ırmakları arasında yurt tutmuştur (10).

Kıpçak kabileleri 11.yüzyılın başlarından itibaren Altaylardan Tuna’ya kadar olan geniş sahada yaşıyorlardı. Her bir kabile kendi liderlerinin idaresi altında bağımsız olarak hüküm sürüyordu. Bu dönemde Ruslarla gerek savaş gerekse diğer yollarla (ticaret, evlilik bağı v.s.) temas kuran Kıpçak kabileleri bu yeni komşularınca “Vahşi Kıpçaklar” ve “Vahşi Olmayan Kıpçaklar” olarak sınıflandırılıyorlardı. Vahşi Kıpçaklar ilk olarak Rus, Kiev kroniklerinde (12.Yüzyıl) geçiyorlar (11). Toksoba, Ölberli, Barlı, Yetoba, Terteroba gibi kabileler bahsedilen Vahşi Kıpçaklar grubuna dâhildiler. Burcoğlu, Urusoba, İtoba gibi kabileler ise Vahşi Olmayan Kıpçaklar olarak geçiyorlar. Bunlar diğer kabilelere nispeten Ruslarla iyi ilişkiler içinde olan Kıpçak gruplarıydı. Bolat Kumekov, Burcoğlu kabilesi ile ilgili olarak: “Ayrıca Batı Kıpçak Federasyonu’nda yönetici sülale Toksoba ve Burcoğlu’ndan çıkardı” bilgisini veriyor (12). Bundan da anlaşılıyor ki Burcoğlu Güney Rusya’daki Kıpçak kabileleri içerisinde üst tabakayı oluşturan kabilelerden biridir.

13.Yüzyılda vuku bulan Moğol istilası Güney Rusya steplerinde yaklaşık 200 yıldır süregelen Kıpçak hâkimiyetine ağır darbe vurdu. Özellikle 1223’teki Kalka savaşı Kıpçaklar için büyük bir hezimet oldu. Kıpçaklar bu savaşta Ruslarla birlikte Moğollara karşı koymaya çalıştılar; fakat manevra kabiliyeti yüksek, disiplinli Moğol süvarileri karşısında tutunamadılar. Netice de bazı kabileler çeşitli yerlere dağıldılar bazıları ise Moğol ordusuna katılarak katliamdan kurtulabildiler. Deşt-i Kıpçak üzerine Batu Han zamanında yapılan bir diğer Moğol akınında Kıpçak Han’ı Köten (Kotan) 40.000 atlı ile birlikte Macaristan’a iltica etti. Yukarıda bahsi geçen Burcoğlu kabilesinin bir kısmı Moğollardan kaçarak Macaristan’a göç etmişlerdir.

Burcoğlu kabilesinin etnik kökeni hakkında Fahrettin Kırzıoğlu ve Yücel Öztürk değişik yorumlarda bulunmuşlardır. Kırzıoğlu’na göre Bulgarlar’ın bir kolu olarak sayılan Barsıllar ile Burcoğlu kabilesi aynıdır. Kıpçaklar adlı kitabında bununla ilgili olarak şu bilgileri veriyor: “Hâlbuki bu kabilenin mühim bir kısmı, bugün Orta Kür ırmağı sağında eski Gogaren ülkesinin doğu kısmında, kendi adlarıyla Borçalı tesmiye olunan (Tiflis-Revan arasındaki) sancakta Borçalılar (ve Karapapaklar) adı ile yaşamaktadırlar. Bu Borocoğlularda Kafkasya güneyine, eski Hazarlar zamanında geçmiş görünüyorlar ’’ (13). Buna göre önceleri bir Bulgar kavmi olan Barsıllar daha sonra Hazarlar’a intisap ediyorlar. Hazar devleti yıkıldıktan sonra da bir Kıpçak kabilesi haline geliyorlar ki bu pekte inandırıcı gelmiyor. 10. yüzyılın ikinci yarısında Rusların ve Kıpçakların darbeleriyle yıkılan Hazarlar içerisindeki bir kavmin daha sonra önemli bir Kıpçak kabilesi haline gelmesi düşünülemez. Ayrıca daha önce Burcoğlu kabilesinin Ruslarla iyi geçinen Vahşi olmayan Kıpçaklardan olduğu belirtilmişti. Burada da mantık dışı bir durum söz konusu. Burcoğlu kabilesi şayet Barsıl kavminin devamıysa neden Barsıllar kendilerinin düşmanı olan Ruslarla daha sonra iyi geçinmeye başladılar? Yücel Öztürk’te ilginç ve bu iddiaya benzer bir bilgi sunuyor. Öztürk’e göre Peçeneklerin Boru Tolmaç kabilesinin adı ‘’Borça’’, ‘’Boroç’’, ‘’Borçalı’’, ‘’Burçeviç’’ şekillerinde adlandırılan Kafkasya Kazak uruğu ile benzerlik taşıyor (14). Burada Burceviç yani Burcoğlu kabilesi hem Kafkasya Kazak uruğu olarak sayılıyor hem de kabilenin adı Peçenek kabilesi Boru Tolmaç ile özdeşleştiriliyor. Fakat bu iddiaya katılmakta yine pek mümkün görünmüyor. Özellikle Boru Tolmaç ile Burçeviç, Burcoğlu arasına herhangi bir ilgi görünmüyor. Boru kelimesi renk ifade eder ve ‘’ boz ‘’ anlamındadır. Tolmaç ise kişi adıdır.

Burcoğlu kabilesi sadece Güney Rusya ve Macaristan’da değil Mısır’da da karşımıza çıkmaktadır. Mısır Memluk sultanları Baybars ve Kalavun bu kabileye mensuptular. Kırzıoğlu’na göre Anadolu’da Diyarbakır taraflarına Burcoğlu kabilesine rastlanmıştır (15).

Adana eyaletinde ‘’Boruculu’’ ve Bozok, Karahisar-ı Şarki sancaklarında “Burclu” adlı konar-göçer topluluklarının isimleri Burcoğlu kabilesini hatırlatıyor (16). Yine Artvin’in Borçka ilçesinin isminde de bu kabilenin ismi ile ilgili bir benzerlik görünüyor.

11. ve 12. yüzyıl Rus vekayinamlerinde Burcoğlu kabilesinin ismine rastlanıyor. 1096’da Lavrentiyev Vekayinamesi’nde Burçeviç adından, 1193’de İpatiyev Vekayinamesi’nde İzay Burçeviç kişi adından bahsediliyor (17). Macaristan ve Romanya’da yine Burcoğlu kabilesinin izlerini taşıyan yer ve kişi adlarına tesadüf ediliyor. 1266 ve 1288 tarihli vesikalarda Macaristan’da Borchoul kabilesinin adı geçiyor : “Keyran, Dominus de Cumanis de genere Borchol” (Borçol soyundan Keyran, Kuman Beyi), (Gyarfas II, 410) ; 1288 : “Keyran de genere Borchoul” (Borçoul soyundan Keyran), ( Temeş Vilayeti Tarihi, IV, 6) (18). Macaristan’daki Kıpçaklar’a mensup Türkolog İstvan Mandoky Kongur, Nagykunsag’a bağlı Temeş ilindeki Kun semtinin Borcsol Hanedanı’nca oluşturulduğu bilgisini veriyor (19). Romanya’da ise kişi adı olarak bu kabilenin izleri görülüyor: 1442 pana Bourçula komisa ( vali Borçul beye), 1148: pana Borçula (20). Yine bu bilgileri veren Rasonyi 1448’de Moldova’da Borçul adlı bir asilzadenin bulunduğunu haber veriyor (21). Burcoğlu kabilesinin esas mıntıkası yani anayurdu diyebileceğimiz Ukrayna’da bu kabilenin hatırasını taşıyan bir yer adı Yücel Öztürk tarafından tarafından tespit edilmiş. Buna göre Kamaniçe Eyaletine bağlı Kamaniçe Liva’sının Eskala nahiyesinin varoşlarından birinin adı Burcon (Burcuve) olup, bu Slav dillerine Burçeviç olarak geçen kabileyle ilgilidir (22).

Son olarak şunlar söylenebilir ki Burcoğlu kabilesi Deşt-i Kıpçak’ta ki boylar arasında üst tabakaya mensup bir boy olarak yöneticiler çıkarmışlardır. Bugünki Ukrayna arazisini yurt tutmuşlar ve zamanla Macaristan, Romanya ve Mısır gibi ülkelere de göç etmişlerdir. Onlardan geriye sadece hatıralarını yaşatan yer ve kişi adları kalmıştır.

DİPNOTLAR

(1) Peter Golden’a göre Kay kabilesi Proto Moğol Hsien-pi kavimler birliğine mensuptur. Bkz. Peter Golden Kıpçak Kabilelerinin Menşeine Yeni Bir Bakış, Uluslar arası Türk Dili Kongresi 1988 (26 Eylül 1988-3 Ekim 1988), Ankara, 1996, s.49.

(2) Dımişki’nin saydığı Kıpçak kabileleri arasında Bergü, Toksoba, İtaba, Barat, İleris, Mingür(z)oğlu, Yimek, Toğ-Yaşkut, Kumangu, Buzangi, Beçene, Karabörklü, Uzur Çortan gibi kabilelerde vardır. Laszlo Rasonyi, Doğu Avrupa’da Türklük, çev. Yusuf Gedikli, İstanbul, 2006, s.130, 131.

(3) Golden, a.g.m. , s.54

(4) Rasonyi, a.g.e. , s.131

(5) Eliyarov, Süleyman, Kurddan Türeyiş Efsanesinin Tarihi Coğrafyasına Dair, Türk Dünyası Araştırmaları, sayı: 65, Nisan 1990, s.84.

(6) Rasonyi, a.g.e. , s.192

(7) Rasonyi’nin buradaki Kun ifadesinden Kuman adını anlamalıyız. Macarlar, Kuman-Kıpçaklar’ı “Kun” olarak adlandırıyorlardı. Rasonyi, a.g.e. , s.146

(8) Omeljan Pritsak, Doğu Avrupa’da Türkler, Genel Türk Tarihi, II. Cilt,  ed. H.C. Güzel, Ali Birinci, Ankara, 2001, s.198

(9) Eliyarov, a.g.m. , s.84

(10) Peter Golden, İdrisi’nin Dnyeper’in yukarısında, Rus topraklarında yer alan Berizula adlı bir kasabadan bahsettiğini bildiriyor. Bkz. P.B.Golden,Hazar Çalışmaları, çev. Egemen Çağrı Mızrak, İstanbul, 2006. s.168.

(11)  Melek Özyetgin, 14. Yüzyılda Ünlü Arap Filolog Ebu Hayyan’ın Bilgisi Dahilindeki Türk Dünyası, Türkoloji Dergisi, Cilt XVI. , Sayı: 2, Ankara, 2003, s.46

(12) Bolat Kumekov, Kıpçak Hanlığı, Türkler, Cilt II, Ed. H.C.Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Ankara, 2002, s.783

(13) Kırzıoğlu, Fahrettin. Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar, Ankara, 1992, s.42

(14)  Öztürk, Yücel. Özü’den Tuna’ya Kazaklar -1, İstanbul, 2004, s.163

(15)  Kırzıoğlu, a.g.e. , s.42

(16)  Burclu Cemaati Yörükan Taifesi ve Mamalu Aşireti’ne mensuptur. Bkz. Cevdet Türkay, Osmanlı İmparatorluğunda Oymak Aşiret ve Cemaatlar, İstanbul, 2005, s.224

(17)  Rasonyi, a.g.e. , s.192

(18)  Rasonyi, a.g.e. , s.192

(19)  İstvan Mandoky Kongur, Kumanlar’ın Tarihi, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Sayı: 115, Temmuz 1996, s.18

(20)  Rasonyi, a.g.e. , s.192

(21)  Rasonyi a.g.e. , s.146

(22)  Öztürk, a.g.e. , s.170